10.5.08

City’s Uzay Merkezi



Şu sıradan hayatımda bir ilk daha yaşamak üzere, bir süredir adını duyup da henüz teşerrüf edemediğim City’s adlı AVM'deki Citylife Sinemaları'na vasıl olmak üzre Nişantaşı'na doğru yollandım..

Her çeşit 'lüküs' insan, eşya ve mekanların bünyemde yarattığı -daha çok kaşıntısal semptomlarla kendini gösteren- alerjik reaksiyonu bile bile buraya gelmemin sebebi -tahmin edebileceğiniz gibi- 'bir hayır sahibinin' ücretsiz film gösterimi idi..

Üstelik bir de, mekandaki Schiller Chiemsee adlı namı yürüyesice -bir nevi pastanede- gösterim öncesi yapılacak ikramları düşünürseniz, bu fırsatı kaçırmamak için gösterdiğim çabaları anlayışla karşılarsınız umarım..

Sora sora bulduğum mekanın, uzay merkezlerindekini andıran (Gördüğüm uzay merkezlerini saysam şaşarsınız.) multi plazma monitörlerle donatılmış asansörüyle geniş sinema katına vardığımda, civarda mebzul miktarda bulunan ve gözleri "bir iş buyursalar da hemen yapsam" düşünceleriyle fıldır fıldır oynayan elemanlara, ilk önce tuvaletleri denetlemek istediğimi söyledim..

Benim, bu lüks ötesi aptesanelere girip de 'pis bir şeyler' yapmaktan -adeta- çekinme psikolojimin, Türk halkının geneli için pek bir şey ifade etmediğini zaten biliyordum..
Burada da, benden önceki ziyaretçinin, -insanlığın geleceğine bir nişan bırakırcasına- oluşturduğu izlerine bakarak, bu acı gerçeğin farkına bir kez daha, -hem de ibretle- vardım..

Bölgeyi hızla terk ederek ve farkındalıklarımı geride bırakarak -bir süredir uzaktan da olsa tanıştığım- yazar arkadaşlarımın bulunduğu pastanenin bir koltuğuna iliştim ve de şahane lezzetteki iki fincan çayla ortama ısındım..

Daha sonra da -yine- 'uzay merkezi' tadındaki, 'ergonomik ve ortopedik' olmaları ihtimali bir hayli yüksek, acayip şekilli koltuklarıyla göze çarpan salona duhul edip, seyir pozisyonu aldım..