19.8.09

Bekleyen Derviş Saros Körfezi'nde Çimermiş a.k.a Landlord'un Laneti


Daha çok, bir haftalık yokluğumda beni unutmayasınız ve bloguma sahip çıkasınız deyu, kenardan kenardan "Israrla Bekleyiniz" başlığıyla mücehhez, muhteşem bir yazı dizisi anonsu yaptığımda, bunu pek ciddiye almadığının elbette farkındayım sayın okuyucu..

Gelgelelim bu arada, 'kendi yalanına en çok kendi inanan adam' salaklığına öyle bi düçar oldum ki 'na mevcut' bu yazı dizisini, sizden çok daha heyecanla ben beklemeye başladım valla..

Tamam, bir sergi gezmiş, bunun üzerine mutat bir yazı döşenmeyi de düşünmüştüm; amma mütevazı bir resim sergisinden bir yazı dizisi -hemi de muhteşem cilalı tarafından- nasıl çıkacaktı?. 
İşte bunun faili de mef'ulü de meçhul idi..

(Hemen zikredeyim, zira bu şahane ama müstakbel yazı dizisi hitama erene kadar serginin nihayete erme tehlikesi bulunmaktadır: 28 Ağustos'a kadar gezilebilecek bu sergi İstanbul Resim ve Heykel Müzesi'nde, adı da Serginin Sergisi'dir.. Hararetle olmasa da tavsiye ederim; çünkü müze bizzat ziyadesiyle hararet ihtiva etmektedir)



Elimde sadece aceleyle uydurulmuş ve anonsa eklenmiş şu cümleler vardı: "Ağbicim, sen benden daha iyi tanıyorsun o herifi.. dedim.. Yanılıp da gelecek olsa, ne sana, ne de bana rahat verecek; oflayıp puflayıp, bütün günümüzü zehir edecektir' diye de ekledim."

Yapılacak şey aslında basitti; bu lafları ortaya bir yere konuşlandırıp, uygun kelimeleri, bunun altındaki ve üstündeki boşluklara -müsait bir bölgeye pamuk tıkar gibi- doldurmak gerekecekti..
Eee.. öyleyse Numanım: Mesafe hak getire, haydi Allah rast getire!.

Erikli : Bok içinde badem hanım

Öncelikle, o anonsun hemen üzerinde yer bulan duyurunun gereğini yerine getireyim ve yediğim simitler, içtiğim biralar da dahil gezdiğim yerleri şöyle bi anlatayım da yaptığımız iş bari dört dörtlük olsun..
Olmayan iş yerimden almadığım, olmayan yıllık iznimin, yine olmayan bir bölümünü kullanmak üzre ailecek gittiğimiz yer, anacığımın yazlığı idi..

Kullanıldığı zaman, ambiyansı bir anda gayet havalı ve karizmatik hale getiren 'Saros' genel ve de kapsayıcı adını, benzeri durumlarda zikretmeyi asla ihmal etmediğim bu yazlık yer, Edirne ilçesi Keşan'ın Erikli Köyü sahilinden başka bir yer değildir efendim..



Sabahları sahil köyünün sokaklarında, daha sonra da bütün gün sahil boyunca satış yapan; her cümlenin sonunda da 'efendim' diye seslenen, dünyanın en nazik simitçilerine sahip Erikli, bi türlü gelişemeyen tatil beldelerinde görülen o olmamışlık ve karmaşıklığın hüküm sürdüğü bir yer olup, bir süre önce iliştirdiğim "Trakya'nın çakma Bodrum'u" yaftasını, üzerinde hâlâ onurla taşımaktadır..

Pek güzel ve uzun, muhteşem kumsalı, tertemiz ve de serin denizi; flamingoları dahi ağırlayan Tuz Gölü'yle bu 'kavruk kalmış' Bodrum, bakımsız, çöp ve de toz içindeki caddeleriyle 'bok içinde badem hanım' pozlarını vermeyi de ihmal etmez..

Olmayan iş yerimin tüm haşmetiyle var olan patronu Landlord'un, yola çıkmadan önce sarf eylediği: "Ben hasta döşeğimde belki de son nefeslerimi alıp verirken, senin denizlerde yunup, plajlarda 'kızlarla' güneşlenmen ne kadar adil; hiç düşündün mü acep ey Serteli?!" serzenişini ben iplemesem de, felek bu duruma hiç de bigane kalmayacaktır..



Landlord'un dünyaca meşhur nazarından etkilenmemek için mayomun kenarına iliştirdiğim nazar boncuğu hiç bir işe yaramadığı gibi, orama burama batan iğnesi de illallah dedirtti billa..

Üstüme 'bir Landlord göbeği' ağırlığıyla çökmüş olan bu laneti kolayca atlatmam pek mümkün görünmüyordu.. İşte tezahürlerden ilk ikisi:
Bizi oralara götüren, servisten henüz yeni çıkmış arabamızın bujileri öyle şahane meme yaptı ki onları topless vaziyette gören Keşan Oto Sanayi Sitesi esnafı dayanamayıp hep bir ağızdan "Hey maşallah!" dediler..




Orama burama batan nazar boncuğu iğnesi yetmezmiş gibi, sol ayak baş parmağıma tecavüz eden deniz kestanesi iğnelerinin acısı ise, aradan bir hafta geçmesine rağmen halen kendini hissettirmektedir..

Yazıktır, günahtır yahu!. Türü Landlord dahi olsa, insanda birazcık insaf olur..
Kendisine ulaşmasını beklemiyorsam da: “Alma şu mazlumun ahını çıkar aheste aheste“ diyor, siz saygıdeğer dostlarıma hayırlı tatiller diliyorum..

(Gelecek Program: Tatili bitiriyoruz)