22.8.09

Erikli-Güneyli Hattında Bir Detone Darwin



(Çıkan kısmın özeti: Landlord'un Saros Körfezi Laneti)

Otomuzun bujilerini ve memelerini emanet ettiğimiz Keşan Oto Sanayi'den Süleyman ustanın mahir elleri, buji kablosunun oralarda bi yere sıkışmış -ateşlemeyi önleyici- bir miktar banknotu adeta dansöz sutyeninden araklarcasına çıkarması ve cebine indirmesiyle, arabamız kendisine gelirken biz de kendimizden geçiyorduk..

Bu arızanın nedeni olarak, Erikli'nin eskiden beri meşhur olan ama şu günlerde trendi adeta patlama yapmış görünen, hız kesme tümseklerini suçlamanın hiç de yanlış olmayacağını düşünüyorum..

Ana caddeler dahil eksiksiz tüm Erikli sokaklarında, ora sakinlerinin kafasına göre inşa edilen bu uygulamalar, valla görmelere seza..
Daha çok, balkonu toz olmasın, bu arada da sokakta oynayan veletleri araba altında kalmasın diye yapılan ve her 4-5 metrede bir karşımıza çıkan bu tümsekler, önceleri yola serilen kalın halatlardan ibaretti..
Daha sonra beton dökülerek oluşturulan bu tümseklerde en son moda, kaldırım taşları kullanılarak, tıpkı Topkapı surları örgüsüyle yolun yükseltilmesidir ki, ilk gördüğümde (Kesinlikle abartmıyorum) içimden, Ulubatlı Hasan olmak ve şanlı sancağımızı da burçlarına dikmek geçti..

'Sıradaki Satıcı Bana Gelsin'

Geçen yazıda Erikli'yi boşuna kavruk kalmış Bodrum'a benzetmedim..
Oranın Barlar Sokağı'nın karşılığı olarak buranın da güdük de olsa her gece 'piyasa' yapılan bir sokağı bulunur..
En önemli fark olarak da, Barlar Sokağı'nda dolaştığınızda her gece farklı yüzler görürken; buradaki yüzler bütün bir sezon da bile pek değişmez..


Her gece, Erikli'nin yüzde doksanı bu küçücük parkura doluşur, omuz omuza vaziyette bi aşağı bi yukarı dolaşırlar..
Bu arada, yolun her iki tarafında konuşlanmış dükkanlara girilir, çıkılır; kah çekirdek çitlenir, kah dondurma yalanır, kah ballı lokma tatlısı lüpletilir..

Geçici dövme aktivitesine de şöyle bi göz gezdirdikten sonra, yorulan bacakları -en ucuzundan- dinlendirmek üzre uğranılan belediye çay bahçesinde; 'Yanında sandalyesi de bulunan ve illaki pis kullanılmış bir masa kapma' ve bir bardak çay ödüllü 'Müşteriye tamamen ilgisiz garsonu yakalama' yarışmaları gibi bazı sosyal etkinliklerle de o gecenin sonuna gelinir..

Etkinliklerden söz açmışken, sabahın erken saatlerinden akşam karanlık çökene kadar evlerde oynanabilen özgün bir oyundan daha bahsedeyim: Sokaklardan, yaya olarak ya da at arabası, kamyon veya traktörlerle ve çok kısa aralıklarla geçen seyyar satıcılarla oynanan (Bizzat satıcılarla değil tabi, kendi aranızda, eşli ya da eşsiz olarak oynanır.), bu pek eğlenceli oyunun adı da Sıradaki Satıcı Bana Gelsin'dir..

Erikli-Güneyli Hattı veyahut Dayımgile Selamlar

Erikli'de her yıl icra ettiğim geleneksel bisiklet sporu uğraşımı yine aksatmadan, hem de (Dile kolay!) tam bir hafta süreyle ifa eyledikten sonra, seneye tekrar buluşmak üzre sevgili bisikletimin gözlerinden bus ettim..
Bir yılın tam yedi gününü kapsayan bu sporsal performansım karşısında oldukça hislenen iki tekerlekli alet, zilini kendiliğinden üç kere zırlattı ki valla gözlerim yaşardı..

Bu yıl da yanımızda götürmeyi ihmal etmediğimiz top ve frizbiyi -her zamanki gibi- kendileriyle bir kez dahi oynamadan geri getirdik..
Keza, okumak için yanıma aldığım üç kitaptan sadece birini bitirebildim..

Erikli'nin, her yıl çeke çeke her bir noktasını ezberlediğim, sayısı ikiyi-üçü geçmeyen manzarasal yerlerini bilmem kaçıncı kez daha fotoğraflama isteğim sıfır düzeyinde kalınca, bu defa elimden ucuz kurtuldular..

"Ne negatif adamsın, hiç mi olumlu bir şey olmadı yahu?" derseniz eğer, şimdiye kadar niyetlenip de yapamadığımız çevre gezilerinin ikisini gerçekleştirdiğimizi zikredebilirim..
Enez'i yine göremedik ama komşu sahil köylerinden Danişment ve Yayla'yı ziyaret ettik, denizinde çimdik; simitini, kağıt helvasını yedik, çayını, birasını yudumladık..

Başka bir günde Saros'un karşı kıyısına yönelip, Gelibolu'ya vardık..
Şehri şöyle bi dolaşarak birer çayını içtikten sonra da geldiğimiz yoldan az biraz yol katederek Güneyli'ye indik..
Buranın buz gibi denizinin, Erikli'nin deniz temizliğini de aştığını gördük..
"Dikkat daş düşebilir!" levhalı sığ ve kayalık bi bölgesinde dolaşırken, deniz içindeki canlı bolluğuna şaşarak, bir müddet, Galapagos adalarında araştırma yapan Charles Darwin havalarında takılarak numune topladık..
Akşamına da, dayımgillerin yazlığında mangalda ızgaralanıp, bardakta rakılanırken, bilumum fasıllarında -Landlord kadarını beceremesek de- bi güzel detone olduk..
Bi rahatladık, bi rahatladık ki öyle böyle değil..


(Gelecek Program: Sadede -yani- sergiye gelsen diyorum.. ha canım?)