20.7.11

HâtıraDefteri :: Bayram Yeri ve Çadır Tiyatrosunun Gülleri



İlk HâtıraDefteri yazımda, Özcan Tekgül'den ve dansözlükten falan bahsedince aklıma gelmişti..
Eskiden (Öff.. Bu yaşlılık söylemi beni bile sıktı valla!) bayram yerlerinde kurulan çadır tiyatroları vardı..
Al işte, bir cümle kurdum, bugünün gençliğine en azından iki adet açıklamam gereken şey ortaya çıktı..

Şimdilik fazla ayrıntıya girmeden söylersem..
Küçük şehirlerde varlığını hâlâ sürdürdüğünü sandığım Bayram Yeri, sadece dini bayramlarda ve müsait meydanlara –geçici olarak- kurulan, atlıkarınca, dönme dolap, salıncak benzeri basit oyuncaklarla dolu eğlence yerleriydi..




Yiyecek, içecek üzerine seyyar satıcılardan, langırt, tilt gibi oyun âletlerine; sihirbaz çadırlarından, çevre gezisi yaptıran paytonlara; ata binmekten, bin bir çeşit kumar masalarına bayram harçlıklarını yatırmaya kadar..
Bir nevi, panayır lunapark karışımı yâni..


Çadır tiyatrosu da bir bayram yeri klasiği idi..
Oldukça geniş bir alanı kaplayan bu çadırlarda -en azından benim zamanımda- tiyatro değil de dansözler oynardı..
Hatırladığım kadarıyla- bayramlar dışında da Anadolu'da faaliyet gösteren bu kumpanyaların çadır sistemi, biri ana çadır, diğeri de kulis görevi gören küçük bir çadır olmak üzre iki bölümlüydü..
Bu konu üzerine olan anılarım oldukça ilginç ve ayrıntılı..
Başka bir yazıda bu hususa daha geniş değinmeliyim diyerek, buranın dansözlerinin mühim bir özelliğini hatırlatmazsam olmaz..




O dansözler ki daha çok Çingene güzeli kızlardan oluşurdu ve -sahnede çıkarmak üzere- üst üste giyindikleri külotlarıyla meşhurdular..
Tiyatronun 'yasal' girişinden değil de kimselerin bulunmadığı bir anda çadırın en savunmasız yerinden içeriye dalmış biz çocuklar açısından daha çok komiğimize giden, en fazla da ayıp bulduğumuz bu durum, büyükler için farklı bir anlam taşıyordu elbet..
Sahnedeki çıplak kızlara salyaları akarak bakan -çarşı izinli askerlerin çoğunlukta olduğu- kızışmış bu erkek kalabalığının yoğun, "Aç aç!" tezahüratına karşılık olarak kızlarımız -hiç naz yapmadan- donlarını birer birer çıkarırlardı..

Şimdi fark ettim ki, askeri birliklerdeki -hâlâ sürdüğünü sandığım- geleneksel 'Aç Aç' etkinliklerinin hakiki kaynağından dem vurmaktayım..

Anlayacağınız, o sıralarda ve o yerlerde dansözlüğün haysiyeti sanki bi yerlere kaçmış gibiydi..
Şimdi öyle mi ya?!