26.1.12

Daratt :: Faili Meşhur Cinayetler



Yıl içinde bizde de gösterime giren, girmese bile İnternet'ten, DVD'den falan bi şekilde izlediğim bütün o filmlerin çokluğu özümü bazen şaşırtır..

Nasıl bu kadar çok film çekilebilmiş, nasıl da ben bu kadar çok film izleyebilmişim diye düşünürüm zaman zaman..

Hemen sonra da aklıma düşen şey, neredeyse dehşete düşürecek kadar çarpıcıdır:
"İzlediğim bunca filmin en önemli kaynağı ABD, daha sonra da bazı Avrupa ülkeleri.. Hadi araya bir kaç da Japon, Çin, Kore filmi giriversin..
Peki dünyanın geriye kalan onlarca ülkesinde neler oluyor..
Afrika'dan falan bahsetmiyorum; iki üç ülke dışında sinemasından -genel olarak- habersiz olduğumuz yanı başımızdaki şu Avrupa'da kim bilir ne başyapıtlar geçip gidiyor..
İki üç sene önce bir festivalde, 'komşi' Bulgaristan'dan gelmiş bir filmle nasıl heyecanlanıp sarsıldığım aklıma geldi de şimdi.."

Neyse, galiba en iyisi, bu işlere fazla kafayı takmamak..
Bulup da izlediklerimiz için şükretmeli, hiç ummadığımız yerlerden kalkıp ayağımıza kadar gelenleri de mümkün olduğu kadar kaçırmamaya dikkat etmeli..


Bu şiarı zaten az-çok uygulamaya hevesli biri olarak, İstanbul Modern'deki 'Afrika!' başlığı altında gösterilen filmlerden haberim vardı da oraya giderek, etkinliğe karışmaya mecâlim yoktu..

Oysa o AFRİKA, kulak çınlamasına benzer bir etkiyi gözümde yaratıyor; her bir harfi renkli neonlarla yazılmışcasına, ışıl ışıl yanıyor sönüyor, yanıyor sönüyordu..

Bencileyin iddiasız bir fâni, dünyanın şu garip ülkesinde ikâmet edip de -ömrü boyunca- kaç adet Afrika filmi izleyebilir ki..
Düşünün yâni, böylesine motive olduğum hâlde bu etkinlikten payıma düşen film sayısı sadece bir oldu..
Hem üzülüyor, hem de kısmet diyorum tabii; bunu da bulamayanlar var!

Yetim Atim'in İntikâmı

Babasını, bir süre önce ülkede yaşanmış iç savaşa kurban vermiş ve çok yaşlı dedesi ile birlikte bir köyde yaşayan genç delikanlı 'yetim' Atim'in, kısa süren, ama her anlamda gerçekleşen 'olgunlaşma' süreci üzerine bir film..


İç savaş sonrası iş başına gelen yeni hükumet, tüm savaş suçlularını kapsayan bir genel af ilan eder..
 Atim'in babasını öldüren Nassara (Youssouf Djaoro) da bu aftan yararlanacaktır tabii..
Bu fiili duruma, savaşın tüm mağdurlarıyla birlikte yetim Atim (Ali Barkai) ve dedesi (Khayar Oumar Defallah) de isyan edecektir..

Sonuç olarak ortada, intikam ateşiyle yanan ve henüz soğumamış bir baba, bir de oğul yüreği vardır; alabildiğine de acı yüklü..

İntikam hırsı, yaşama enerjisine dönüşmüş âmâ Dede, özenle sakladığı oğluna ait tabancayı genç torununa vererek, başkentte oturan o kâtilden öçlerini bizzat kendi elleriyle almasını ister..

Yetim oğlan, elinde küçük bir çanta ve belinde bir 'emânet'le, zamanın âdeta durduğu köyünden ayrılarak, büyük şehri oluşturan kafa karıştırıcı büyük hareketin içine dalıverir..
Burada yaşayacağı her türlü tecrübe, onun evdeki hesabını birazcık altüst ederken; kafasındaki 'kısıtlı' dünya da ister istemez genişleyecek gibidir..


Senarist yönetmen Mahamat Saleh Haroun'un 2006 yılında yaptığı bu film, sürekli harlanan gerilimine karşın, ruhuma o kadar iyi geldi ki.. 'Sağolasın İstanbul Modern!' diyerek gönüllü reklamlarını yapmak istiyorum..

(Çadlı sanatçının adı, 'bizim' Mehmet Salih Harun'dan farklı değil tabii ki.. Ülkenin resmi dili olduğu için- Fransızca'ya uydurulmuş bütün bu isimleri jenerikte gördükçe, onları tek tek Türkçe'ye çevirme arzumun tavana vurduğunu söylemeliyim.)

Basit ama yüreğe dokunan öyküsüyle, bazı ufak tefek aksaklıklara karşın, gayet ustaca kotarılmış sahneleri ve kurgusuyla Daratt, debdebeden uzak, sâkin bir nehir gibi akıp gidiyor..

Özellikle kahramanlarının 'bıçak sırtı' ruh hâllerinin başarıyla yansıtıldığını belirtirken; özellikle, karşılıklı karmaşık duyguların yoğunluğuyla âdeta kendiliğinden yavaşlayan final sekansındaki ustalığa hayran olmamak elde değil..


O değil de, Fransızlara has baget ekmeklerin yapılışını, püf noktalarına dek öğrendim ama Ramazan ayında Ramazan pidesini göremedim oralarda..

O da değil de, film boyunca sürekli kulağımıza gelen ezanı okuyan Çadlı müezzinlerin, alıştığımızın aksine tam bir Tarzan haykırışıyla müminleri namaza çağırması, beni burada zaman zaman küfretme noktasına getiren müezzinlerimizin kıymetini bilmemiz gerektiğini hatırlattı..

Yine de dünyanın bir ucundaki gariban bir ülkenin insanlarıyla aramızdaki câmi, ezan, Ramazan ve iftar gibi ortak paydaları hissetmek iyi bir şeydi..
Bu ortaklığa -maalesef- iç savaş ve siyasi cinayetler de giriyordu öte yandan; bir anlığına hissettiğimiz, birazcık iyi duyguları anında zehirlercesine insanlık dışı ve kötü!.


Daratt / Dry Season / Kuru Mevsim

Yönetmen: Mahamat Saleh Haroun
Senaryo: Mahamat Saleh Haroun
Oyuncular: Ali Barkai, Khayar Oumar Defallah, Youssouf Djaoro, Aziza Hisseine, Djibril Ibrahim
Yapım: Chad | France | Belgium | Austria / 2006

4 / 5