30.3.12

Bir Ses Böler Geceyi :: Cemevindeki Tabutun Esrarı


12 Eylül öncesi, okul önlerinde faşistlerle sık sık silahlı çatışmalara giren, doğuştan lider kimliğiyle yanındaki yoldaşlarını tam gaza getirmişken, polislerin gelmesiyle de anında arazi olan; bir süre sonra, son çatışmada ölen devrimci arkadaşının cenazesinde yumruk sallamak üzre bir mezarlıkta ortaya çıkan 'solcu' Süha, enteresan bir arkadaşımızdır..

Aynı Süha (Cem Davran)'yı, yıllar sonra hayli yaşlanmış bir vaziyette, sağanak yağmurlu bir günde ve bir köy yolunda, arabayla giderken; az sonra da, kaza yapıp, ağır yaralı bir şekilde araçtan fırlayıp, yerlerde yuvarlanırken görürüz..

Kazânın bile -bi şekilde- durduramadığı Süha, zorlukla vardığı bir köyün cemevinde ibâdet etmekte ve bir olayı tartışmakta olan Alevi cemaatini, 'Divan-ı Hümayun'u, Kafes-i Hümayun'dan izleyen bir pâdişah misâli, cemevinin içini tepeden gören bir pencereden izlemeye başlar..




Süha yoldaşı ve hayatı boyunca yaptıklarını bir kenara bırakacak olursak, filmin asıl konusu ya da sorusu, cemevi cemaatinin -ortaya konulan bir tabut etrafında- tartıştığı o olayın da sorusudur: İntihar ederek -inançları gereği- en büyük günahı işlemiş bir Alevi genci olan, köy sakinlerinden İsmayil'in cenazesi, dualanarak gömülebilir mi?

Zavallı gencin kederli ailesi -elbette- biricik oğullarının, dualarla mezarına konmasında ısrarlıyken; Alevi cemaatinin Dede'si ve diğer ileri gelenleri, kurallara aykırı davranılmış olacağını söyleyerek ve mevcut düzenin bozulacağından da endişe ederek, böyle bir törene karşı durmaktadırlar..




Şimdi bu şekilde, olayı Süha'sızlaştırdım ya da basitleştirdim diye, filmin verdiği mesajı ve iki ayrı taraftan ilerleyen konular arasındaki bağlantıyı görememekle suçlanabilirim..
Hiç heveslenilmesin, yok öyle bir şey..
Zaten bunu görememek, ya da kaçınmak ne mümkün! Film boyunca kafama kafama indirilen mesaj balyozlarından -az kalsın- kendimden geçmek üzereydim yahu!

Buyrun ortak bir mesaja, uydum hâzır olan cemaate: Artık yaşlanmış olsa da idealist ve inançlı solculuğundan ödün vermemiş Süha, bu değerlerini çoktan yitirmiş, eski anılarla, devrimci marşlarla falan anca kendi kendilerini tatmin eden eski arkadaşlarından, midesi bulanmaktadır..

Aleviliğin, genç ama inancında olgunlaşmış, 'kâmil insan' olma yolunda kararlı bir ferdi olan İsmayil'in rahatsızlığı da, inancın özünden uzaklaşarak, kalıplaşan/kabuklaşan âdetlerin yılmaz savunuculuğunu yapan, din büyüklerinden rahatsızdır..




Filmin tamamını oluşturan ve birbirleriyle ilgisi varmış gibi davranılan, ancak hiçbir bağlantısı olmadığı da açıkça görülen bu iki ayrı konudan biri olan, 'ezeli ve de ebedi solcu' Cem Davran'ın olduğu bölümlerin tamamı, bir yama gibi duruyor..
Bu iş öyle, öykünün tüm kahramanlarını, 'kendinden ışıklı' tabuta koyarak da olmuyor maalesef..
Mümkün olsa da Davran'lı bölüm tamamen filmden çıkarılsa.. O zaman, sırf bu 'yarım' hâliyle bile daha bi derli toplu duracak filmin, daha gizemli ve etkileyici olacağı da kesin gibi..

Filmin belki de tek önemli özelliği, konuyla ilgisi olmayanlara, Alevi inancını, kültürünü ve ritüelini ve de bu inancın bir Alevi köyünde nasıl yaşandığını -sinemamızda bir örneğini daha görmenin zor olduğu bir kapsamda- bilgi veriyor olmasıydı..




Diğer her açıdan da iyi olmayan film, özellikle 'karikatür' hâle getirilmiş solcusuyla, insanın aklına, abdallığın aptallıkla karıştırılmış olabileceğini dahi getiren bir 'tuhaf' vaziyette davranıp, konuşan İsmayil tiplemesiyle; seyircinin içini ezmekten başka bir işlevi olmayan baskın müziğiyle ve diyalogların yapaylığıyla, bir müsâmere, hatta 'köy seyirliği' seviyesinde kalıyor..

Solculuktan ve onun bir bakıma kökünü kazıyan 12 Eylül'den bahsederken, siyasete dair dişe dokunur hiçbir şey söylenmeyecekse; Alevi mistisizminden, cemevinin ortasına konulmuş bir tabutun sırrından bahsedip, Hz. Ali ve Hz. Hızır'ı 'resmen' ete kemiğe de bürümüşken -hem de zifiri karanlık bir sinema ortamında- en ufak bir gizem ve de bir gerilim yaratılamayacaksa, acaba bu film neden çekildi!?


Bir Ses Böler Geceyi



Yönetmen: Ersan Ersever
Senaryo: Ersan Arsever, Ahmet Ümit (kitap)
Tür: Polisiye, dram
Oyuncular: Cem Davran, Merve Dizdar, İpek Tenolcay
Yapım: Türkiye, 2011

2,5   /10