6.1.13

Htr2b Dönüşüm :: İnsan Kobaylar Dehşet Saçıyor


Büyük abla ile kocasının, orman kenarındaki ıssız bir bölgede konumlanmış lüks malikanesinde yemekli bir davet için toplanan kardeşler ve onların eşleri ve de çocukları, az sonra kendileri için kopacak dehşet dolu kıyametten habersizdirler..

Bu kıyametin 'Deccal'ları, bölgedeki gizli ve yasa dışı bir araştırma kliniğinden kaçmış 'insan-kobay'lardır..

Htr2b adlı genleri üzerinde oluşturulan bir mutasyonla, acıma, merhamet gibi 'insani' duyguları yok edilerek, öldürme güdülerinin emrinde birer canavara dönüştürülmüş bu yaratıkların karşısına çıkma talihsizliğine uğramış  zavallı masum insanların pek bi şansı yok gibi görünmektedir..


Büyük ilaç firmalarının, ürettikleri yeni ilaçları piyasaya sürmeden önce, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde -elbette yasa dışı bir biçimde- kobay olarak kullandıkları insanlardan bahseden bir televizyon haber bülteniyle başlayan film, böylece ilk 'ibretlik' dersini verdikten sonra, finali oluşturan çok daha çarpıcı etki bırakan derslerle, gayet 'politik soslu' ve 'sosyal içerikli' bir 'korku-gerilim' biçimine bürünüyor ki sanırım bu durum, tür sinemamız açısından da bir ilk..


Çok iyi başlayan, eve yönelik saldırıyla da -olumlu anlamda- coşan film, hiç bitmeyecek gibi uzayan, 'ormanda kaçma kovalamaca' bölümüyle sıkıcı bir hâl alıyor..
Bu durumu, senaryoya ekleyecek başka herhangi bir atraksiyon bulamamaya bağlıyorum; ama, hem ormandaki o bölüm, hem de finaldeki -gereksiz açıklamalar yapan- kısımlardan kesmeye gidilerek iyi bir denge oluşturulabilirmiş..
Her şeye rağmen, yoksul içerikli korku sinemamıza, oldukça farklı bir kaynaktan gelen önemli bir katkıyı cesurca vermesinden dolayı, kutlanması gereken bir çaba..


Bu tip ecnebi filmlerde de görüldüğü üzre, saldırıya uğrayan 'normal' bir vatandaş eline geçen bir silahla tam bir cengavere dönüşür ve saldırgana doğrudan girişir ya.. İşte, gerçeklikten tamamen uzak bu 'davranış bozukluğu'nun hem de bir Türk filminde düzeltildiğini görmekten gurur duydum valla..
Elinde balta olduğu halde donup kalarak hiçbir şey yapamayan o iri yarı ama korkak arkadaş; av tüfeğiyle öldürdüğü 'zombi' yüzünden vicdan azabı çeken duyarlı bir ağbimizin varlığı, bu gerçekçi ve hoş detaylardan bazılarıydı..


Hemen hemen ilk kez bir yerli filmin ses kaydının bu denli problemsiz kulağıma gelmesinden ne kadar memnun kaldıysam, yanlış kullanıldığında o filmi rezil eden 'SnorriCam' kamera sisteminin bir kez daha bokunun çıkarıldığını görmek de o denli sinirimi oynattı..

Kendilerine en yakın korku unsuru gibi duran 'zombiler'den, oldukça 'normal' görünümleri ve hızlı hareket kabiliyetleriyle ayrılan, bu bir nevi 'mutant' diyebileceğimiz insan kobayların -az da olsa- konuşmaları, filmin korku ve gerilim etkisini oldukça azaltıyor; ki bu ayrıntının önemli bir hata olduğunu düşünüyorum..


Buna karşın, filmin, -mealen- "mutasyona uğramış 'kobay insan'ların varlığı mı daha korkutucu, yoksa en az onlar kadar zararlı ve vahşi olabilen ve de her gün gazete sayfalarında icraatlarını dehşetle okuduğumuz diğer 'normal' insanlar mı daha az zararlı?" tespitiyle sona ermesi de gayet anlamlı olmuş..

Bilimsel araştırmaların hepsinin -sanıldığı gibi- insanların sağlığı ve iyiliği için yapılmadığını ürperterek hatırlatan yapım -bazı zayıf yanlarına karşın- en azından, 'Türk tipi slasher' filmlerine iyi bir örnek olarak gösterilebilecek kalitede..




  3 / 5


Yönetmen ve senarist: Osman Evre Tolga
Tür: Korku
Oyuncular: Veda Yurtsever İpek, Ahmet Somers, Serkan Altunorak
Yapım: Türkiye, 2012