Bu kıyametin 'Deccal'ları, bölgedeki
gizli ve yasa dışı bir araştırma kliniğinden kaçmış
'insan-kobay'lardır..
Htr2b adlı genleri üzerinde
oluşturulan bir mutasyonla, acıma, merhamet gibi 'insani' duyguları
yok edilerek, öldürme güdülerinin emrinde birer
canavara dönüştürülmüş bu yaratıkların
karşısına çıkma talihsizliğine uğramış zavallı
masum insanların pek bi şansı yok gibi görünmektedir..
Büyük ilaç
firmalarının, ürettikleri yeni ilaçları piyasaya
sürmeden önce, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde
-elbette yasa dışı bir biçimde- kobay olarak kullandıkları
insanlardan bahseden bir televizyon haber bülteniyle başlayan
film, böylece ilk 'ibretlik' dersini verdikten sonra, finali
oluşturan çok daha çarpıcı etki bırakan derslerle,
gayet 'politik soslu' ve 'sosyal içerikli' bir 'korku-gerilim'
biçimine bürünüyor ki sanırım bu durum, tür
sinemamız açısından da bir ilk..
Çok iyi başlayan, eve yönelik
saldırıyla da -olumlu anlamda- coşan film, hiç bitmeyecek
gibi uzayan, 'ormanda kaçma kovalamaca' bölümüyle
sıkıcı bir hâl alıyor..
Bu durumu, senaryoya ekleyecek başka
herhangi bir atraksiyon bulamamaya bağlıyorum; ama, hem ormandaki o
bölüm, hem de finaldeki -gereksiz açıklamalar
yapan- kısımlardan kesmeye gidilerek iyi bir denge
oluşturulabilirmiş..
Her şeye rağmen, yoksul içerikli
korku sinemamıza, oldukça farklı bir kaynaktan gelen önemli
bir katkıyı cesurca vermesinden dolayı, kutlanması gereken bir
çaba..
Bu tip ecnebi filmlerde de görüldüğü
üzre, saldırıya uğrayan 'normal' bir vatandaş eline geçen
bir silahla tam bir cengavere dönüşür ve saldırgana
doğrudan girişir ya.. İşte, gerçeklikten tamamen uzak bu
'davranış bozukluğu'nun hem de bir Türk filminde
düzeltildiğini görmekten gurur duydum valla..
Elinde balta olduğu halde donup
kalarak hiçbir şey yapamayan o iri yarı ama korkak arkadaş;
av tüfeğiyle öldürdüğü 'zombi' yüzünden
vicdan azabı çeken duyarlı bir ağbimizin varlığı, bu
gerçekçi ve hoş detaylardan bazılarıydı..
Hemen hemen ilk kez bir yerli filmin
ses kaydının bu denli problemsiz kulağıma gelmesinden ne kadar
memnun kaldıysam, yanlış kullanıldığında o filmi rezil eden
'SnorriCam' kamera sisteminin bir kez daha bokunun çıkarıldığını
görmek de o denli sinirimi oynattı..
Kendilerine en yakın korku unsuru gibi
duran 'zombiler'den, oldukça 'normal' görünümleri
ve hızlı hareket kabiliyetleriyle ayrılan, bu bir nevi 'mutant'
diyebileceğimiz insan kobayların -az da olsa- konuşmaları, filmin
korku ve gerilim etkisini oldukça azaltıyor; ki bu ayrıntının
önemli bir hata olduğunu düşünüyorum..
Buna karşın, filmin, -mealen-
"mutasyona uğramış 'kobay insan'ların varlığı mı daha
korkutucu, yoksa en az onlar kadar zararlı ve vahşi olabilen ve de
her gün gazete sayfalarında icraatlarını dehşetle okuduğumuz
diğer 'normal' insanlar mı daha az zararlı?" tespitiyle sona
ermesi de gayet anlamlı olmuş..
Bilimsel araştırmaların hepsinin
-sanıldığı gibi- insanların sağlığı ve iyiliği için
yapılmadığını ürperterek hatırlatan yapım -bazı zayıf
yanlarına karşın- en azından, 'Türk tipi slasher' filmlerine
iyi bir örnek olarak gösterilebilecek kalitede..
3 / 5
Yönetmen ve senarist: Osman Evre
Tolga
Tür: Korku
Oyuncular: Veda Yurtsever İpek, Ahmet
Somers, Serkan Altunorak
Yapım: Türkiye, 2012