Lincoln :: Aynı Şeye Eşit Olan Şeyler Eşittir

16.2.13

Lincoln :: Aynı Şeye Eşit Olan Şeyler Eşittir

Abraham Lincoln, 1865 yılına gelindiğinde, başkan seçilmesinin ilk senesinde başlayan ve dört yıldır süren Amerikan İç Savaşı'nı bitirmekte kararlıdır..

Ancak öncelikle, bu kanlı kardeş kavgasının da müsebbibi olan köleliğin kaldırılması; bunun için de, anayasaya eklenecek bir maddenin meclisten geçmesi gerekmektedir..

Ne var ki, meclisteki üye dağılımı, birkaç Demokrat Parti üyesinin, Başkan'ın partisi olan Cumhuriyetçi'lere katılımını zorunlu kılmaktadır..

Bu yolda, uygun pozisyondaki meclis üyelerine yönelik lobicilik faaliyeti yapmak, hatta onlara yüksek mevkili iş vadetmek gibi yöntemler de kullanılır..

Öklid geometrisinin bir aksiyomu olan, 'Aynı şeye eşit olan şeyler birbirlerine de eşittirler.' tümcesini, kendi eşitlik ve adalet anlayışına 'bilimsel' bir dayanak olarak gören Lincoln, -siyasetin bir gereği olarak- gerektiğinde bazı ayak oyunlarına tevessül etse de, sonuç olarak iyi niyetli, temiz kalpli, 'güzel' bir adamdır..

Lincoln, köleliği ve savaşı bitirmeden, başkanlığı süresi boyunca 'insanca' bir görev başaramamış olacağının bilincinde olarak, tüm irade gücünü, zor ama en az o kadar da önemli olan bu görevi yerine getirmeye odaklamıştır..

Köleliğin resmi olarak kaldırılması, iç savaşın bitmesi ve en sonunda Başkan'ın suikast sonucu öldürülmesi gibi gayet yoğun geçen birkaç aylık sürece bakan film, savaşın kanlı yüzünden, politik ayak oyunlarına, Amerikan halkının hissiyatından, Lincoln’ün aile yaşantısına dek gayet kapsamlı genişlikte bir perspektif kullanıyor..

Doris Kearns Goodwin'in Team of Rivals adlı kitabından uyarlanan filmde, 'fazlasıyla ünlü' yönetmen Steven Spielberg, yurtseverlik olgusunu işlerken, ibreyi Amerikan milliyetçiliğine pek kaydırmayarak -doğrusu- beklediğim o hatayı yapmıyor ve War Horse (2011)'la -bir anlığına- düştüğü 'vasatlık çukuru'ndan fazla vakit geçmeden çıkmayı başarıyor..

Daniel Day-Lewis'in adeta Lincoln'leştiği filmi izledikten sonra insan düşünüyor tabii, böylesine kalitesi yüksek bir Atatürk filmini izleyebilmek için ya Steven Spielberg'in onunla ilgilenmesini ya da içimizden bir Spielberg çıkmasını beklemek gerek sanırım..

Son tahlilde, zeki, olgun, soğukkanlı ve kararlı bir Lincoln portresi etrafında -sinemasal araçları ustalıkla kullanarak- şekillendirilmiş, duygusallığı ve de heyecanı yerli yerinde bir yapım Lincoln..