Sahibi şaibeli bir biçimde
ölmüş bir büyük şirketin yönetim kurulu
üyesi olan sekiz kişi, şirketin içini boşalttıkları
iddiasıyla yargılandıkları süreçte, birileri
tarafından -bi şekilde- bayıltılarak teker teker kaçırılır
ve bir binaya kapatılır..
Her biri kendilerine ayrılmış bir
odada uyanan ve sonra da bir salonda toplanan elemanlara,
şirketlerini satın almış 'yeni patron' olarak kendisini tanıtan
'gizemli' bir adam açıklamalarda bulunur..
Onların, acımasız elemanların nöbet
tuttuğu, yüksek teknolojiyle donatılmış bu 'iş yeri'nden
çıkmaları söz konusu bile değildir; ama, yaşamaları
için, Patron'un dediklerini yapmak zorundadırlar..
Burada yapacakları şey, her zaman yaptıklarından farklı değildir..
Burada yapacakları şey, her zaman yaptıklarından farklı değildir..
Mal satacak, para kazanacak ve bu para
karşılığında da karınlarını doyuracaklardır..
Kendilerine verilen bir malı, yine kendilerine verilen telefon numaralarını arayarak satmaya çalışacaklar, başarırlarsa hayatta kalacaklar, başaramazlarsa..
Kendilerine verilen bir malı, yine kendilerine verilen telefon numaralarını arayarak satmaya çalışacaklar, başarırlarsa hayatta kalacaklar, başaramazlarsa..
Yaratılan bu durum adeta bir cehennem
simülasyonudur..
Nerede olduklarını, neden burada
olduklarını, kimler tarafından bu duruma sokulduklarını hiç
bilemeyen bu insanlar için özel olarak hazırlanmış
'yarışma' başlamıştır..
Senaryoya da katkıda bulunan Ozan
Çobanoğlu'nun bu ilk yönetmenlik çalışması,
her ne kadar cehenneme benzese de aslında bir yaşam metaforu
oluşturarak, hem birilerine bazı hatırlatmalarda bulunuyor, hem de
hikâyesini sonuçlandırmaya yarayacak olan gelişmeleri
sağlıyor..
Çok da kötü olmayan oyunculukları ve yönetmenliği, kopuk kopuk da olsa oluşturduğu gerilimiyle bu film, sinemamızda örneğine çok az rastlanan bir türe ve oldukça özgün bir senaryoya sahip, ilginç bir deneme..
Her zaman devreye girmeyen- iyimser
bakışım, film hakkında böyle diyor; ancak, aynı senaryonun
içerdiği mantık dışılığın fena göze battığını,
doğallıktan uzak diyalogların -tüm ciddiyetine rağmen-
kulağa komik geldiğini, gerilim yaratmak için -ses dahil-
bir kaç koldan yapılan girişimlerin -genel olarak-
başarısızlıkla sonuçlandığını, telefonla satış
sahnelerinin sonu gelmeyen tekrarlarla ve gereksiz ayrıntılarla
uzatıldıkça uzatılmasının insanı hayattan soğutacak
düzeylere çıktığını da söylemek zorundayım..
Bu arada kimse kusura bakmasın, "İnsanları 'çaktırmadan' soyan sermaye sahipleri iyidir hatta masumdur; ama, onları şirketinin içinden -hemen hemen aynı yöntemle- tırtıklamaya çalışarak zarara uğratan 'uyanık' elemanlar kötüdür hatta cehennemliktir," mesajına katılmam da mümkün değil..
Kapitalistin ahlâkı mı olur
allasen!.
O değil de, konusu ve olaya bakış
açısı sebebiyle gerçekçi yapısını
'tavizsiz' oluşturması gereken filmin, 'inandırıcılık'
bağlamındaki başarısızlığı, onun etkisizliğini de hazırlayan
en önemli unsurdu..
O da değil de, filmin en güzel
şeyi, her göründüğü sahnede içimize
huzur, gönlümüze doyumsuz bir ferahlık bahşeden
Tuvana Türkay hanımdı..
Kendisini saygıyla selamlıyorum..
Yönetmen: Ozan Çobanoğlu
Senaryo: Saygın Ersin, Berkay Berkman,
Ozan Çobanoğlu
Oyuncular: Hüseyin Avni Danyal,
Tuvana Türkay, Tolga Güleç, Kaan Çakır
Yapım: 2013 / Türkiye / 91 dk.
2.5 / 5
2.5 / 5