Aşırı haşin ablasının ve iyi
kalpli demirci ustası eniştesinin yanında yaşayan 'öksüz'
Pip (Jeremy Irvine)'in, kaderlerden kısmet, kuantum sıçramasından
rastlantı ya da ibretlerden ibret beğen içerikli, 'otuz iki
kısım tekmili birden' hayat hikâyesi..
Magwitch (Ralph Fiennes) adlı
mapushane kaçkını bir mahkûmla mezarlıkta tanışma
ve yaptıkları korku dolu 'anlaşma'; sevgilisi sandığı adam
tarafından düğün günü terk edildiğinden kafayı
yemiş Miss Havisham (Helena Bonham Carter) ile onun güzel ama
'femme fatale' yeğeni Estella'yla buluşup kaynaşması, hem, Pip'in
-çocukluğundan ölümüne kadar- adeta bu
insanlarla birlikte yazılmış kaderinin, hem de Charles Dickens'in
1861 yılında yazdığı aynı adlı romanın özeti gibidir..
Yönetmen Alfonso Cuarón'un 1998 yılında çektiği aynı adlı film, Dickens'in romanının serbest ve çağdaşlaştırılmış bir uyarlamasıyken, bu filmin yönetmeni Mike Newell, her ayrıntısını aynen kullanacak kadar, romana sadık kalmış..
Bekleneceği üzre, bu durum da
filmin yararına olmamış tabii..
Nispeten kısa bir süreye, çok fazla kişi ve olay sığdırma endişesi, fazlasıyla kapsamlı bu hikâyenin karakterlerinin -edebi açıdan gayet önemli olan- özelliklerini tam anlamıyla kavramamızı ve anlamlandırmamızı zorlaştırıyor..
Bunun dışında film, teknik açıdan
mükemmel; görüntü, dekor, kostüm..
Tabii ki bir de, adeta rolüne,
"Benden başkası olamaz" dercesine cuk oturmuş, Helena
Bonham Carter..
O değil de, aç biilaç
mezarlığa sığınmış, o kanun kaçağı Magwitch, küçük
Pip'i öylesine korkutarak, tehdit ederek yardım istemeseydi
eğer, öylesine cömert yardımı rüyasında dahi
görebilir miydi acaba?.
Bu durumda gayet net ki çocuğun
o 'yardımsever' davranışı, onun iyi kalpliliğinden falan değil,
resmen ödü bokuna karıştığından..
Öyleyse filmin -ve tabii ki
romanın da- en önemli olayına, hatta dönüm noktasına
tekabül eden, Magwitch'in Pip'e olan ve ömrü boyunca
da unutamadığı o minnet duygusunu, nereye ve de niçin
bağlamalı?.
İşte bu 'açık', yukarıda
bahsettiğim, karakter oluşturmanın oldu bittiye getirilerek
geçiştirilmesinden kaynaklanan bir önemli hata..
'Büyük beklentilerin hayal kırıklıklığı da büyük ve yıkıcı olur,' mealindeki ünlü sözümü adeta kendine şiar edinen Great Expectations'ın, para hırsının adamı körleştirici özelliğine, daha iyi bir yaşantıya kavuşunca, eski kötü günlerinde kendisine destek olup bağrına basanları görmezden gelenlere, köylü ile kentli, cahil ile okumuş arasındaki uçuruma ve bundan kaynaklanan insanlar arasındaki ayrımcılığa ve de buna olanak sağlayan sosyal düzene dair sakınmadan söyleyecekleri bizi halâ ilgilendiriyor..
Great Expectations / Büyük
Umutlar
Yönetmen: Mike Newell
Senaryo: David Nicholls, Charles
Dickens (kitap)
Tür: Dram
Oyuncular: Helena Bonham Carter, Ralph
Fiennes, Sally Hawkins
Yapım: İngiltere-ABD, 2012, 128'
3 / 5
3 / 5