Weathermen da denilen barışçıl
özellikli bu örgütün asıl amacı, saldırganlığı
ezelden tescilli ülkelerinin Vietnam'da giriştiği savaşı
protesto etmekti..
Giderek radikalleşen ve yer altına
inen örgütün adı, çeşitli bombalamalarla
birlikte, bir görevlinin ölmesiyle sonuçlanan bir
banka soygununa da karışır..
Bu tarihi bilgileri -belgesel
görüntülerle birlikte- hemen başlarken sunan filmin
konusunu oluşturan şey, bu kanlı banka soygununun -kahramanlarıyla
birlikte- günümüze kadar gelen yansımasıdır..
Olaydan sonra ortadan kaybolarak kendilerine yeni adlar bulup yeni hayatlar kuran elemanlardan Sharon Solarz (Susan Sarandon) -onlarca yıl sonra- FBI tarafından yakalanır..
Olaydan sonra ortadan kaybolarak kendilerine yeni adlar bulup yeni hayatlar kuran elemanlardan Sharon Solarz (Susan Sarandon) -onlarca yıl sonra- FBI tarafından yakalanır..
Bu sürpriz gelişme haliyle
basının ilgisini çekecek, yerel bir gazetede çalışan
-ama patronunun pek de kıymetini bilmediği- acar muhabir Ben
Shepard'ın (Shia LaBoeuf) konuyla ilgili araştırmaları, diğer
'yaşlı' militanların da açığa çıkmasını
sağlayacaktır..
Bunlardan biri de -karısını
kaybettikten sonra- New York Albany’de kızı ile yaşayan Jim
Grant'tır (Robert Redford)..
Asıl adı Nick Sloan olan ve
avukatlık yaparak geçimini sağlayan bu ağbimizin dingin
hayatı bu gelişmeler sonucunda allak bullak olacaktır..
Yine de 'eski tüfek' Nick'in,
biricik küçük kızını ortada bırakarak hapse
girmeye hiç niyeti yoktur..
Hem bunun olmaması için,
'kaçmak' dışında çok daha değerli kartlara sahip
gibi de görünmektedir..
Tabii gel de bunu -destan yazmaya
meraklı- kahraman polislere anlat bakalım..
Abraham Lincoln Suikasti'ne etkileyici
bir pencereden kamera uzatan The Conspirator (2010) ile gayet
başarılı bir iş çıkaran, usta ve -maalesef bir zamanlar
için- yakışıklı aktör ve yönetmen Robert
Redford, Neil Gordon'ın romanından beyazperdeye uyarladığı bu
filmde -kendi de dahil- muazzam bir oyuncu kadrosuyla karşımızda..
Daha çok yüksek bütçeli
ve epik özellikli yapımlarda rastladığımız -gencinden
yaşlısına- saymakla tükenmeyecek sayıdaki bu devasa kadro,
oldukça mütevazı filme bir 'oyunculuk ziyafeti' özelliği
katıyor belki ama, öte yandan dikkat dağıtıcı bir etki de
yapıyor..
'Gençken yediğin hurmalar
yaşlandığında kıçını tırmalar' mealindeki özlü
sözü kendine ana fikir edinirken, 'Geçmişinden
Kaçamazsın' sloganını da sıkça zikreyleyen yapımın
önemi, şimdi düşününce tatlı bir hayal gibi
gelen bir gerçeği, yani ABD'nin bağrından çıkmış
Devrimci bir öğrenci örgütünün ülkeyi
'resmen' salladığı o 'güzel' günleri hatırlatmasıyla
çok büyük bence..
Gerçi, günümüzde
geçen konusu icabı, artık çok geride kalan o eski
fenomenin yeterince ve derinliğine değerlendirildiği söylenemez;
ancak, 'hızla geçen zamanın, dolayısıyla da hayat
gailesinin -ister istemez- idealleri nasıl törpüleyip,
kişinin önceliklerini nasıl değiştirdiği' gibi mühim
bir insani gerçek, gayet güzel ortaya konuyor..
Zaman zaman gerektiği halde- sanırım
başroldeki Robert Redford'un yaşına 'hürmeten' aksiyon türüne
pek yüz vermeyen film, konuya katkı sağlamayan
gereksiz diyaloglarla ritmini düşürürken, makul
süresini de -anlamsızca- uzatıyor..
The Company You Keep -son tahlilde- ilginç konusunu
usta oyunculuklarla vasatın üstüne çıkarmaya
çalışan, belli düzeyde oluşturduğu gerilimi de
korumasını bilen, 'polisiye-politik soslu' bir drama..
The Company You Keep / Geçmişin
Sırları
Yönetmen: Robert Redford
Senaryo: Lem Dobbs, Neil Gordon (roman)
Oyuncular: Robert Redford, Shia
LaBeouf, Susan Sarandon, Julie Christie, Nick Nolte
Yapım: 2012, ABD, 125'
3 / 5
3 / 5