3.10.13

Blue Jasmine :: Jeanette'in Yalan Dünyası


Bir zamanlar aynı aile tarafından 'evlatlık' edinilmiş iki kızdan "DNA'sı daha iyi" olan Jasmine (Cate Blanchett), kendisine New York'un en iyi semtlerinde, en şahanesinden bir yaşantı sunmuş 'milyarder' kocası Hal'in (Alec Baldwin), finansal yatırım işlerinde çeşitli katakulliler çeviren 'nitelikli' bir dolandırıcı çıkması ve devletin de olaya el koyması sonucunda, parasız-pulsuz ve de evsiz olarak ortada kalakalmıştır..

Bu durumda Jasmine, bir zamanlar rüyasında görse ter içinde uyanacağı bir gerçeği daha yaşamak zorunda kalır ve kendisine nazaran "DNA'sı daha kötü" olan kız kardeşi Ginger'ın (Sally Hawkins) San Francisco'daki 'mütevazı' evine sığınır..

O dua etsin ki -gününü gün ederken- arayıp da hatırını bile sormadığı, hatta Sayısal'dan kazandığı parayı, o sahtekâr kocasıyla birlikte batırdığı Ginger, sevecen, iyi huylu ve kin tutmaz bir kadındır..

Berbat durumuna rağmen, kuyruğunu dik tutmayı sürdüren, girdiği depresyondan 'ilaç ve alkol' kokteylleriyle çıkmaya çalışan Jasmine'in şimdiki amacı, alacağı bir takım kurslarla dekoratör ya da modacı olmak, bu arada tanışacağı 'paralı' bir adamla da evlenerek, eski şaşaalı günlerine geri dönüş yapmaktır..




İnsanları etkileyerek, hep daha üste çıkmanın plânları içinde kıvranan, bu nedenle Jeanette olan asıl adını daha çekici bulduğu yeni ismiyle de değiştiren; gelgelelim, ultra zengin kocasından feci biçimde yediği kazıklar sonucunda aklını kaçırma noktasına kadar gelen Jasmine'in acıklı ve güldürülü öyküsüne hoş geldiniz..

Kişi ya da kurumların 'birbirlerini aldatarak' işlerini yürüttüğü/yürütebildiği kapitalist düzenin yapısı icabı kendiliğinden yarattığı, 'kaynağı ve büyüklüğü belirsiz servetlerini yalanla dolanla çoğaltırken de iyice yüzsüzleşen' toplum kesimine, gayet eleştirel bir ışık tutuyor Allen..

Aynı zamanda, farklı sosyal statüye ya da karakterlere sahip kadın ile erkeklerin -aşk ve ilişki başta olmak üzere- hayata ve olaylara bakışlarındaki benzerlik ya da farkları da, adeta 'kışkırtıcı' bir dille irdeliyor..

Elbette bütün bu eleştiri ve tespitleri, 'Woody Allen' markalı kendi özgün gözlüklerinin arkasından bakıp, yine kendine has mizahla karıştırarak metinleştirdiğini hatırlatmama gerek yok sanırım..




'Alavere dalavere' çevirerek milyarder olmuş bir adamın yalanlarını -istediği her şeyi alabildiği sürece- görmezden gelen -daha doğrusu- görmemeyi yeğleyen bir kadının, her şeyin sonuna gelip de yere çakıldığında bu kez kendi 'masum' yalanlarına müracaat ederek, yeniden yükselme çabaları oldukça manidardır..

Başkalarını dolandıran bu 'utanmaz adam' karısını mı aldatmayacak?.

Kendisini hem de -başka başka kadınlarla- sürekli aldatan 'sevgili' para musluğunun -pardon!- kocasının yediği nanelerin kokusu anca ayyuka çıktığında durumdan 'haberdar' olmayı tercih eden Jasmine de az değildir hani..





Temelinde 'insan ve aşk' yerine 'şirket ve para' olan bir ilişkiden daha ne beklenebilir ki?.
Yoksa siz de, Jasmine'in şizofreniye evrilmiş depresyonunun kaynağını, bu 'aldatan koca'ya mı bağladınız?.
Bu durumun, küçük düşürülmekten ötürü bir üzüntüsü olmuştur belki; ama, tüm etkisi de bundan ibarettir..
Oysa, füze hızıyla çıkılmış üst toplumsal katmandan bir anda ve tepesi üstü dibe çakılmanın olası belirtileri, çok daha fazlasıyla yıkıcı olacaktır..
Allen de bu 'yıkıcı' etkiyi tüm ustalığıyla betimliyor zaten..

Bunu söylerken de, Cate Blanchett'in müthiş katkısını unutmuyoruz elbette..
Gerçi senarist – yönetmenimizin, ana eksenini kendisiyle oluşturduğu ve esas ağırlığı da onun omuzlarına yüklediği filmdeki Blanchett'in bu mükemmel oyunculuğunu unutmak ne mümkün!.

Bu arada -ilk bakışta biraz saçma gelebilir ama- 'Jasmine' tiplemesi, Woody Allen'in bizzat oynadığı filmlerde çizdiği 'depresif' karakterleri oldukça hatırlatıyor..

Öte yandan, oynadığı irili ufaklı her rolü üzerine ikinci bir deri gibi geçirme yeteneğine sahip Sally Hawkins'in, buradaki 'fakir ama mutlu ve hep umutlu bir tatlı kadın' performansını da atlamayalım lütfen..





Bir süredir çıktığı 'Avrupa seyahati'nde gerçekleştirdiği son filmi To Rome with Love'la adeta dibe vuran Woody Allen, kıvrak kalemini konuşturup, yönetmenliğini ciddiye aldığında nasıl da mükemmel bir seviyeye yükselebileceğini bize bir kez daha gösteriyor..

Filmin akıcılığını hiç engellemeyen -aksine- fazladan 'dinamizm' kazandırarak, konuya olan ilgiyi hep ayakta tutan 'flashback' ağırlıklı kurgusuyla da dikkat çeken Blue Jasmine -hiç kuşkusuz- "Allen'in En İyileri" arasındaki mümtaz yerine rahatlıkla kuruluyor..


BlueJasmine / Mavi Yasemin

Senarist ve Yönetmen: Woody Allen
Oyuncular: Cate Blanchett, Alec Baldwin, Sally Hawkins
Yapım: 2013, ABD, 98'


8,5   /10