20.11.13

Su ve Ateş


Yağmur, çok az tanıdığı ve gizemli bir yönü olduğuna inandığı Kemal'e aşık olmuştur.
Hayatına giren diğer adamlardan farklı olan Kemal'in ise Yağmur'dan sakladığı çok büyük sırlar vardır.

Londra'da rüya gibi günler geçiren çiftin, bugünleri kısa sürede geride kalacaktır.
Asıl adı Haşmet olan Kemal, büyük bir mafya ağının içindedir ve Yağmur'u da içine sürükleyecek karanlık olaylar kapıdadır.

Özcan Deniz'in yönetmenliğini üstlendiği üçüncü filmi Su ve Ateş vizyonda.

Çekimlerinin Türkiye ve Londra’da yapıldığı aşk ve intikam çemberinde geçen filmin başrollerini Özcan Deniz, Yasemin Allen ve Pelin Akil paylaşıyor.

Kaan Çakır, Yusuf Akgün, Cem Uçan, Burcu Kıratlı, İrem Candar, Burçin Birben, Şefika Ümit Tolun, Barış Yalçın, Sera Tokdemir, Açelya Elmas ve Tamer Levent’in rol aldığı, Avşar Film ve DNZ Film ortak yapımı olan filmin senaryosu Özcan Deniz’e ait.





Kaderinden kaçarken aşka tutulan bir adamın hikayesinin anlatıldığı filmde, tutkulu bir aşkın alt üst ettiği hayatlar ve bu hayatların darmadağın hikayeleri konu ediliyor.

Filmde, 8 yıl süresince İngiltere - Türkiye hattında gelişen bir aşkın hikayesi ile birlikte, Türkiye’nin feodal yapısı da farklı bir bakış açısıyla işleniyor.

bak ne diycem ::

İçimden geldi ve yönetmen Özcan Deniz'in filmografisine şöyle bi baktım da..

Diğer ayrıntılar değişse de, işin asıl bam telini oluşturan 'romantizm' kuşağı, aynı şablondan ibaret bir kumaşa sahip: İşine geldiğinde, kadına, korunmaya, sevilmeye muhtaç bir çiçek, işine gelmediğinde de bir köpek gibi davranmanın ilmi olan maçoluğu, bundan kırk bir nesil öteye dayanan bir ata yadigârı gibi üzerine giyinen; yazdığı 'Delikanlılık Kitabı', Milli Eğitim Bakanlığı'nca lise ve dengi okullara tavsiye edilen; alaturka tuvalette otururken bile kazık yutmuş karizmatik kasıntılığından hiçbir şey yitirmeyen bir yağız oğlan ile bu oğlanı görür görmez ağzı kulaklarına doğru çarpılan; doğuştan hiper tutulmuş aktivitesi aşık olduğunda daha da bi coşan; dışardan Avrupai görünümünü içerden haza bir Osmanlı ahlâkıyla yumuşatarak terbiye etmeyi bilen; şirinliğine paha biçilemez naif bir kızın, asrımıza damgasını vurabilme kapasitesi bir hayli yüksek, 'inanılmaz' aşkından bahsediyorum şurada yani..




Bu arada, sayın Deniz'e -haddim olmayarak- bir öneri: Bu kararı vermenin inanılmaz zor olacağının bilincindeyim elbette, ama mümkünse sen artık oynamasan diyorum filmlerinde..
Bir türlü kendini tutamıyorsan eğer, ne bileyim, ünlü bir yönetmen olarak, 'cameo' olayına falan girsen de nefsini bi şekilde körletsen diyorum..

Bundan önceki eseri Evim Sensin (2012)'le, zaten ezelden yaldır yaldır yanan karizmasını daha da parlatan, sinemayı dolduran zavallı insancıkları da salya sümük ağlatan, gelgelelim şu naçizane özümü zerre etkileyemeyen senarist-yönetmen-oyuncu Özcan Deniz, bu kez en azından senarist ve yönetmenliğini daha bi ilerletmiş göründü bana..




Cast'ını benzer güzellikte kadın oyuncularla oluşturmaya devam eder, aynı azim ve çalışmayla kendini geliştirmeyi sürdürürse eğer, neden -önümüzdeki yıllarda- daha da başarılı olamasın ki?.

O değil de, senaryonun -istemeden- komik görünen, 'kitap okuyan aşırı heyecanlı ve duygusal kız' katmanı olmasa, film de en azından iki kat daha değerli görünebilirmiş..
Yani..

2 5