28.12.13

Après Mai :: Diren Yoldaş!. Diren Aşk!


70´lerin başı, Paris..
Genç lise öğrencisi Gilles, dönemin siyasal ve yaratıcı akımlarına kendini kaptırır.
Arkadaşlarının çoğu gibi o da radikal düşünceleri ile kişisel tutkuları arasında gidip gelmektedir.

Romantik karşılaşmalar ve sanatsal keşiflerle dolu bir yolculuk..
Dönemin çalkantıları, ait oldukları yeri bulmak isteyen Gilles ve arkadaşlarını, önce İtalya´ya, oradan da Londra´ya sürükleyecektir.

Après mai / Direniş Günlerinde Aşk / Something in the Air

Senarist-Yönetmen: Olivier Assayas
Görüntü Yönetmeni: Eric Gautier
Kurgu: Luc Barnier
Oyuncular: Lola Creton, Clément Métayer, Félix Armand




Yapım Yılı: 2012
Ülke: Fransa
Süre: 122 dk
Dağıtım: M3 Film
İthalat: Kurmaca Film




Yaşamlarının henüz kendilerini ve çevrelerini keşfetme aşamasında -her zaman olduğu gibi- siyasilerin boka sardığı toplumsal meseleleri çözme telaşıyla eyleme geçerek, canlarını dahi tehlikeye atan 'bilinçli' genç bünyelerin dünyasına, kapsamlı ve etkileyici bir bakış..




Bir kızı sevmek, ama çok sevmek; o elinden uçup gittiğinde ise onun boşluğunu doldurabileceğini düşündüğün yeni birini sevmeye çalışmak, zorlamak ve çok geçmeden de hiç kimsenin onun yerini tutamayacağını ve de onu asla unutamayacağını anlamak..

Bunun biraz 'Geronimo Türkçesi'yle yapılmış bir tarif gibi olduğunun farkındayım; ama, söz konusu olan aşk öyle bir şeydir ki insanı Kızılderili de yapar, kovboy da -bencileyin- Aşık Serteli de!.




Senarist - Yönetmen Olivier Assayas'a, 2012 Venedik Film Festivali'nde En İyi Senaryo ve Mimmo Rotella Ödülü kazandıran Après Mai'de, dönem atmosferinin mükemmel bir yaratıcılıkla filmin ruhu haline getirildiğini hissetmemek imkânsız..

Zamanında yani hemen hemen aynı dönemde, aynı direniş günlerini -Türkiye versiyonuyla da olsa- aynen yaşamış biri olarak, bu 'atmosfer' konusunda kesin konuşabiliyorum..




Dönemin Fransız gençliğinin bu direnişi -bencileyin- 'eski tüfekler' için acı-tatlı türlü anıların canlanacağı 'nostaljik' bir araç işlevi görürken, en son Gezi Parkı Direnişi'nde mücadelenin pratiğini mükemmel bir biçimde deneyimlemiş yeni gençlik için de önemli bir ilham kaynağı olabilir..

Dünden bugüne onlarca yıl geçmesine karşın, gençliğin -kendilerini dünyaya getirenlerin içgüdüsel' müdahaleleri de dahil- her türlü otoriteyle olan mücadelesinde pek de bir şey değişmediğini görüyoruz..
Belki sadece iletişim araçları ve onların pratikte kullanımı dışında..




Adeta sıfır müdahaleyle oluşturulmuşcasına, kurgusunun varlığını hiç hissettirmeyerek, yatağında akıp giden bir nehir doğallığında ilerleyen film, anlattığı öyküdeki gençlerin hayata bakışları ve yaşayışlarındaki 'doğal süreç'le tam bir uyum gösteriyor..

Üzerinden her ne kadar ticari bir koku yükseliyorsa da konuya gayet uygun bir çeviriyle konulan Türkçe isim gayet başarılı bence..
Bu mevzuda hep kötü örnekleri öne çıkarıp protesto etmekten gına geldiğinden, bu olumlu örneği özellikle vurgulamak istedim..

8   /10 



1 yorum:

  1. Selam! Film hakkındaki Yorumunu çok beğendim.

    Sinefesto.com'da yazılarını yayınlamamızı ister misin? Eğer istersen benimle iletişime geçer misin :)

    http://hayalmeyalbuschra.blogspot.com/ da bana ulaşabileceğin yollar mevcut. Teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil