19.1.15

Big Hero 6 / 6 Süper Kahraman


6 Süper Kahraman / Big Hero 6, izleyicinin Walt Disney Animasyon Stüdyoları’ndan beklediği kalbe dokunan ve mizah dolu bir hikayeye sahip olmakla birlikte aksiyonla karışık bir komedi macera filmi.

Film, dehasının güçlerini kullanmayı öğrenen robot dahisi Hiro Hamada’nın, Hiro’ya bu konuda yardımcı olan muhteşem kardeşi Tadashi’nin, onlara çok benzeyen, macera bağımlısı olan arkadaşları GoGo Tamaga’nın, düzenli ve tatlı Wasabi No-Ginger’ın, kimya dehası Honey Lemon’ın ve fanatik Fred’in hikayesini anlatıyor.

6 Süper Kahraman kendini tehlikeli bir komplonun içinde bulunca en yakın arkadaşı olan Baymax isimli bir robotun yardımını istemek zorunda kalan robot dahisi Hiro Hamada’yı ve bir grup yüksek teknolojili kahramanının bu gizemi nasıl çözdüğünü anlatan aksiyonla karışık bir komedi macera filmi.

Marvel’in aynı isimli bir çizgi romanından uyarlanan ve çizgi roman tarzı aksiyonu benimseyen 6 Süper Kahraman, Don Hall (Winnie the Pooh) ve Chris Williams (Bolt) tarafından yönetildi.
Filmin yapımcılığını ise  Roy Conli (Karmakarışık) üstlendi.

“Uçmanın beni nasıl daha iyi bir Sağlık Hizmeti Rehberi yaptığını anlamış değilim.”
~ Baymax, “Big Hero 6”

“Bunun ne kadar müthiş bir şey olduğunu anlamamanı anlamış değilim.”
~ Hiro Hamada, “Big Hero 6”


YAPIM NOTLARI


Walt Disney Animasyon Stüdyoları, “Frozen” ve “Wreck-It Ralph”in arkasındaki ekipten  “Big Hero 6” geliyor. Aksiyon dolu bu macera-komedi, büyük beden şişme robot Baymax ile dahi Hiro Hamada arasında gelişen özel bağı konu alıyor.

“Hiro’nun büyük erkek kardeşi Tadashi, insanlara göz kulak olması için Baymax adlı robotu yaratıyor,” diyor yönetmen Don Hall (Winnie the Pooh). “Baymax’in programlanmış arzusu Nasıl yardımcı olabilirim?’ Şefkat dolu. Ve Hiro da yolunu kaybetmiş bir ergen—bu ikisinin karakteri birbirleriyle komik ve iç açıcı bir şekilde örtüşüyor.”


San Fransokyo şehrinde yaşanan yıkıcı bir olay Hiro’yu tehlikenin tam ortasına atıyor ve Hiro da Baymax’e ve diğer yakın arkadaşlarına dönüyor: adrenalin bağımlısı GoGo Tomago, takıntılı Wasabi, becerikli kimyager Honey Lemon ve fanatik Fred. bu gizemi çözmek adına Hiro, arkadaşlarını bir grup yüksek teknolojik kahramanlara dönüştürüyor ve karşınızda “Big Hero 6.”

“Maske takan gizemli bir kötü adam var ve niyeti hiç iyi değil,” diyor yönetmen Chris Williams (Bolt). “Hiro bu adamın kim olduğunu ve neyin peşinde olduğunu öğrenmeyi kendine görev ediniyor. Hiro onu durdurmak istiyor—ne olursa olsun.

“Bu gerçekten bir kahramanın macerası,” diye devam ediyor Williams. “Hiro’nun Baymax’le kurduğu dostluk, onun gerçekten bir kahraman olmanın ne demek olduğunu anlamasını sağlıyor.”

Yapımcı Roy Conli (Tangled) diyor ki aile iki türlüdür—doğduğun aile ve bulduğun aile—işte filmin merkezinde bu var. “Bu, izleyicinin kendinden bir şeyler bulabileceği güçlü bir tema,” diyor Conli. “‘Bambi’ veya ‘The Lion King’ gibi filmlerdeki derin ve duygusal ilişkilerin nüansları çok ilginç. Bu hikayelerde gerçekten insanlara dokunabilen bir şeyler var.”

Hall’a göre, hikayelerin provokatif yerlere taşınmasında, karakterlere hayat veren seslendirme sanatçılarının rolü çok büyük. “Bu kast gerçekten karakterlerin şekillenmesine yardım etti,” diyor. “Biz herkese ‘Kendininmiş gibi yap,’ diyoruz çünkü o zaman güzel şeylerin oluyor. Karakterler bize oturmuş ve gerçek görünmeye başlıyor.”

“Big Hero 6”nın sıradışı bir seslendirme ekibi var, Scott Adsit (“30 Rock,” “St. Vincent”) Baymax’, Ryan Potter (“Supah Ninjas,” “Senior Project”) Hiro Hamada’yı; Daniel Henney (“X-Men Origins: Wolverine”) Tadashi’yi; T.J. Miller (HBO’s “Silicon Valley,” “Transformers: Age of Extinction,” “How to Train Your Dragon 2”) Fred’i; Jamie Chung (“Sin City: A Dame to Kill For,” “Once Upon A Time,” “The Hangover Part II & Part III”) GoGo Tomago’yu; Damon Wayans Jr. (“Let’s Be Cops,” “Happy Endings”) Wasabi’yi; ve Genesis Rodriguez (“Tusk,” “Identity Thief”) Honey Lemon’ı seslendiriyor. Filmde ayrıca usta seslendirme sanatçıları James Cromwell (“Murder in the First,” “L.A. Confidential”) Professor Robert Callaghan’ı, Alan Tudyk (“Tell,” “Welcome to Me,” “42”) Alistair Krei’yi ve Maya Rudolph (TV’s “Saturday Night Live,” “The Maya Rudolph Show,” Bridesmaids”) Aunt Cass’i seslendiriyor.

“Bu rolleri başka birilerinin oynadığını hayal etmek çok zor,” diyor Williams. “Bu karakterlere yerleştiler, ki bu da performansı bir sonraki noktaya taşımaya çok yardımcı oluyor.”

Film, çok da uzak bir gelecekte olmayan, San Fransokyo şehrinde geçiyor, iki ikonik şehrin hayali birleşimi —San Francisco ve Tokyo— çok detaylı ve gelişmiş bir şehir ve Walt Disney Animasyon Stüdyolarının en yeni renderleme teknolojisi olan Hyperion ile yapıldı.
Sonuç ise izleyicilerin daha önce ekranlarda hiç görmediği çok yeni ve zengin bir görüntü.


Filmin baş yapımcısı John Lasseter. Senaryo yazarları ise Robert L. Baird & Daniel Gerson (“Monsters, Inc.,” “Monsters University”), ve Jordan Roberts (“March of the Penguins,” “Around the Bend”).
Film müziklerinin bestecisi Henry Jackman (“Captain America: The Winter Solder,” “Wreck-It Ralph”) ve Fall Out Boy film için, “Immortals” adında yepyeni ve orijinal bir şarkı yazdı ve seslendirdi.



BİR ÇOCUK VE ONUN ROBOTU

Orijinal Hikaye Araştırma, Robotbilim ve Özel Bir İlişki ile Besleniyor


“Big Hero 6” film yapımcıları, aksiyonu, mizahı ve duyguyu dengeleyen bir film yaratmak istediler, ama yapımcı Roy Conli’ye göre, tam olarak eşit bir dağılım olmadı.
“Her şey bittiğinde, duygu ve mizah bizim için çok önemli —biz aksiyonun her zaman anlamlı olmasından yanayız— duygusal bir durum yaşanmalı. Duygu ve mizah ‘Big Hero 6’”da aksiyonla birleşiyor."

Marvel çizgiromanlarından esinlenen aynı isimli, “Big Hero 6” çizgi roman tarzında aksiyon sunuyor, fakat temelinde Hiro ve Baymax’in dostluk bağı yer alıyor.

“Hiro, 14 yaşında, büyümüş de küçülmüş bir dahi,” diyor senaryo yazarı Robert L. Baird.
“13 yaşında liseden mezun olmuş ama yeteneklerini tam olarak dünyanın iyiliği için kullanmıyor. Gecesini gündüzünü arka sokaklarda robot dövüşlerinde geçiriyor.”

Yine diğer senaryo yazarı Daniel Gerson’a göre, Hiro’nun erkek kardeşi Tadashi, küçük kardeşini iyi yönde değişmesi konusunda kandırıyor.
“Tadashi zeki ve kendine güvenli bir çocuk,” diyor Gerson.
“Hiro’yu San Fransokyo Teknoloji merkezine götürüyor ve burada olanları gören Hiro’nun aklı uçuyor. Hiro orada, kendisinin de dövüşlerde kullandığı mıknatıslı servo yataklarını icat eden profosörle tanışıyor. Hiro oradan ayrıldığında okula kabul edildiğini öğreniyor.”

“Hiro okula girebilmek için bir şeyler sunmak zorunda,” diyor director Don Hall. “Bu yüzden, telepatik olarak kontrol edilen ve aklınıza gelebilecek her şeyi yapabilen minyatür robotlar, mikrobotlar icat ediyor.”

Ancak tabii ki işler planladığı gibi gitmiyor.
“Tadashi profosörünü kurtarmaya çalışırken trajik bir şekilde bir kazada hayatını kaybediyor,” diyor Hall.
“Hiro yıkılıyor. Kardeşini çok özlüyor ve duygusal olarak bir düşüşe geçiyor. İşte bu anda Baymax —Tadashi’nin dizayn ettiği şefkatli robot— canlanıyor ve Hiro’yu yas döneminden çıkarmaya başlıyor.”

“Film gerçekten bu ikisinin bir araya gelmesiyle ilgili,” diyor yönetmen Chris Williams.
“Hiro kardeşini kaybetmenin acısıyla boğuşurken, filmin merkezinde Hiro ve Baymax’in ilişkisinin olmasına çok önce karar verdik. Hikayenin komik ve eğlenceli olmasını isterken aynı zamanda insanların beklediğinden çok daha fazla duygusal derinliği olmasını istedik.”



HİKAYENİN KAYNAĞI

Hikaye, iki sevilen varlığın bir araya gelmesiyle neler olacağını anlatıyor —bir çocuk ve bir robot, mesela— ve bu birleşim, film boyunca karşımıza çıkıyor.
“Big Hero 6”nın temeli Marvel çizgi romanlarında yatsa da, film yapımcıları, bu çizgi roman serisinin çok bilinmediğini söylüyorlar.
“Ben çocukken Marvel çizgi romanlarına bayılırdım,” diyor Hall.
“‘Winnie the Pooh’ üzerinde çalışırken, John Lasseter’a, bir sonraki filmimin ilhamı için Marvel dünyasından esinlenebilir miyim diye sordum. Marvel dünyasını keşfederken ‘Big Hero 6’yı buldum. Daha önce hiç duymamıştım ama başlığı ve Japon etkisini beğendim —kulağa çok havalı geliyordu.”

Hall, fikri alıp devam etmek istemiş.
“En başından beri bize, fikri kendinizin yapın, sahiplenin dendi,” diyor.
Yani Marvel’ın çizgi roman tarzı, Disney’in klasik film yapımcılığı ile birleşti.
“Bu, Marvel dna’sı taşıyan bir Disney filmi,” diyor Conli.
“Marvel ekibi bize çok destek oldu, her gösterime geldiler, fikirler önerdiler. Bize harika bir film yapmamızı sağlamanın dışında hiç bir müdahaleleri olmadı. Hepimiz Marvel fanlarıyız ve onların aksiyon ve macera tarzlarına bayılıyoruz, bu yüzden hikaye anlatımımızda bunu fazlasıyla kullandık. Aynı zamanda da izleyicilerin bir Disney animasyonundan beklediği duygu yoğunluğunu ve mizahı vermeye çalıştık.”

ARAŞTIRMA

Aşamaların bir kısmı, Baymax’i bulmak için robot bilimi araştırmaktı.
Hall, Carnegie Mellon Üniversitesi’nde araştırmacılarla zaman geçirdi. “Popüler kültürde robotlarla ilgili harika sohbetlerimiz oldu,” diyor Hall.
“Ve öğrendim ki, onlar yumuşak robot araştırması yapıyorlardı, şişme robot, tehlike teşkil etmeyen. Birinin dişlerini fırçalamak gibi basit şeyler yapabiliyordu ama olasılıklar sonsuzdu.”

Hall ve yapım ekibinden bir kaç kişi, Doğu yakasındaki üniversiteleri ziyaret ettiler; Harvard ve MIT de dahil.
Buradaki ortam, San Fransokyo’nun teknoloji laboratuvarlarına ilham verdi ve oradaki araştırmacılar, teknolojinin filmde nasıl pozisyonlandırılması konusunda fikir verdiler.
“Robotlar her zaman en doğru şekilde anlatılmıyorlar,” diyor Hall.
“Ama biz sentetik kolu görünce, Baymax’in tüm kişiliği şekilleniverdi.”

Hikayenin başı Joe Mateo’ya göre, Hiro’nun kişiliği aynı zamanda araştırmayla şekillendi.
“Genç insanlarla tanıştık ve onlara ilgi alanlarını sorduk —eğlenmek için neler yaptıklarını.”

Hiro’nun teknolojiye olan aşkı, kısmen Japon araştırmacılardan esinlenilerek şekillendi, diyor Hall.
“Hepsi Japon pop kültürü ve animasyonlarda gördükleri robotlardan etkileniyorlardı. Onların robotları batıdaki robotlardan farklı. Japonya’da, robotlar, umut dolu bir geleceğin anahtarı. Orada, bu durum, dünyayı daha iyi bir yer haline getirmekle ilgili.”

Hiro’nun mikrobotları da araştırma sonrası şekillendi.
 “UCLA’de onların nanobotlarını araştırdık —moleküler seviye robotları,” diyor Hall.
“Sonra Carnegie Mellon Üniversitesi’ne ve MIT’e gittik ve orada küçük robotlar üzerinde çalışan insanlarla konuştuk. Bizim mikrobotlar gelişti ve dışarda Hiro’nun filmde yaptığı şeyleri yapan hiçbir şey yoktu —teknoloji oradaydı. Bir yerlerde bunun için çalışmalar vardır, eminim, en azından benzer bir şeyler. Biz sınırları zorlamak istedik —ama olasılıklar bize yaklaşıyor.”

Filmin finali için, film yapımcıları yerel bir uzman olan Sean Carroll’a danıştılar. Kendisi  Caltech’de, teorik fizik uzmanı.
“Ben yer çekimi ve kozmoloji üzerine araştırma yapıyorum. Evren, parçacık fiziği ve kuantum mekaniği,” diyor.
“Bence film yapımcılarının filmde, gerçek hayattaki teknolojik gelişmeleri yansıtmaları çok akıllıca. Bu, filmin doğrulanabilirliğini etkiliyor ve bilim insanları da yaratıcı fikirleri olan yaratıcı insanlar olabilir.”

Ekip, aynı zamanda, Hiro’nun yaşında bir insanın yaşadığı kaybın etkilerini derinlemesine araştırdı.
Hikaye ekibinden bir kaç kişi, klinik psikolog Michelle Bilotta Smith ile üç saatlik bir toplantı yaptı.
“Ben, ciddi travma ve yas deneyimleyen insanlarla çalıştım.”

Smith, hikaye ekibine Hiro’nun kardeşini kaybetmesiyle nasıl baş edeceğine dair ipuçları —ergenlerin, kayıpları yetişkinlerden ne kadar farklı sindirdiğine dair bilgiler- verdi.
“Depresif bir çocuğun nasıl göründüğünü bilmek istediler,” diyor.
“Odası neye benzerdi? Neler yapıyor olurdu?’”

“Hiro’nun kaybından sonra asıl olay başlıyor, ve bu ana karakterinizi şekillendirmek için zor bir nokta,” diyor Williams.
Ki kendisi Hiro’nun Baymax’i keşfettiği sahnede çalıştı.
“Ben Baymax gibi yeni doğmuş karakterleri çok seviyorum —dünyayı yepyeni bir gözle görüyorlar. Bu sayede biz de dünyayı onların gözüyle görebiliyoruz. Baymax karakteri çok saf, naif, basit ve çok iyi. Ve bu özelliklerin Hiro’yu çileden çıkarması bana çok komik geliyor.”


“BIG HERO 6”DA KİM KİMDİR

Seslendirme Kastı Aksiyon Dolu Filme Hayat Veriyor 

Filmin adı “Big Hero 6” olunca, film yapımcıları, güçlü karakterler yaratmaları gerektiğini biliyorlardı.
Marvel ve Walt Disney Animasyon Stüdyolarının paylaştığı ortak bir özellik varsa, o da karakterlerin nasıl oluşturulması gerektiğidir.
Hikaye ekibinin başı Paul Briggs diyor ki; “Stan Lee’nin karakterlerinin sorunları var, eksik kalan tarafları. Mükemmel değiller ama biz yine de onları seviyoruz. Çünkü gerçeği yansıtıyorlar. ‘Big Hero 6’ deki karakterlerin süper güçleri yok. Teknoloji ve kendi beyinleri onların en büyük silahı.”

“[Marvel’ın] orijinal kaynak materyali bize keşfetmemiz için altı çok ilginç ve çok parlak çocuk verdi,” diyor yapımcı Roy Conli.
“Ve biz onları daha abartılı bir dünyaya taşıyacağımız için karakterleri yeniden şekillendirebildik.”

Aslında, filmde 17 ana karakter var, 6 ana karakter de dahil, ve onların da süper ikinci benlikleri derken daha önce hiçbir WDAS filminde olmadığı kadar çok ana karakter görüyoruz.
Yardımcı karakterler —ve hatta San Fransokyo şehrini dolduran karakterler —çok daha detaylı ve eskisinden çok daha çeşitli, teknoloji sağolsun.
Neredeyse 700 eşsiz karakter filmi dolduruyor; 2012 yapımı Oskar®-adayı film “Wreck-It Ralph” o dönemde 185 karakterle rekor kırmıştı, “Big Hero 6” ise geçmişin olanaklarını tuzla buz ediyor.

Film yapımcıları geniş aralıkta sanatçıları karakterlere büyük ekranda hayat vermeleri için bir araya topladı.



“Tek limit hayal gücünüzdür.” 
~ Hiro Hamada

Robotbilim dahisi HIRO HAMADA bir dehanın zekasına —ve 14 yaşındaki bir çocuğun kalbine sahip: onun modern robot dövüşleri, San Fransokyo'nun arka sokaklarında yer altı dünyasının nabzını tutuyor.
“O bir baş belası,” diyor Ryan Potter, Hiro’yu seslendiren sanatçı, “ama kalbi çok temiz bir çocuk.”

Şans eseri, ağabey Tadashi Hiro’nun parlak zekasını, San Fransokyo Teknoloji Enstitüsü’ne girebilmek için kullanması konusunda ona ilham veriyor.

“Biz önce onların gerçekten kardeş olmalarını istedik,” diyor yapımcı Roy Conli. “Tadashi zeki bir akıl hocası. Hiro’yu San Fransokyo Tek.’deki arkadaşlarıyla ve onların yaptıkları işlerle tanıştırıyor. Hiro Wasabi, Honey, GoGo ve hatta Fred’i hareket halinde görür görmez, onun ilgilendiği dünyanın dışında çok daha büyük bir dünyanın olduğunu keşfediyor.”

Trajik bir olay her şeyi değiştirince, Hiro, Baymax isimli bir robota dönüyor, ve kırılmaz bir bağ kuruyorlar ve çok önemli bir görevde yer alan bir grup yüksek teknolojili kahramana dönüşüyorlar.

“Hiro çocukluktan erkekliğe geçiş yapıyor,” diyor yönetmen Don Hall.
“Bir çocuk için zor bir dönem, ve bazı ergenler kaçınılmaz bir şekilde rahatsız edici ve bezgin bir tutuma bürünüyorlar. Şans eseri Ryan [Potter] çok sevimli bir çocuk. Bu yüzden ne yaparsa yapsın karakterin o uçuk tutumunu otantik bir şekilde dengeliyor.”

“Ben Disney filmleri izleyerek ve Marvel çizgi romanları okuyarak büyüdüm,” diyor Potter.
“Bu yüzden Marvel çizgi romanından esinlenen ve Asyalı Amerikalı bir çocuğun yer alacağı bir Disney filminin yapıldığını duyunca, bunun bir parçası olmalıyım dedim.”

Ana karakter tasarımcısı Shiyoon Kim, Hiro’nun keşif çizimlerine öncülük etti. Karakterin dağınık saçları olması bir kaza değil.
“Hiro’nun saç stili, bir çok şeyden esinlenerek belirlendi,” diyor Kim.
“Fakat özellikle Japon çocuklardan —bu Japonya’da popüler bir saç stili.”

Animasyon süpervizorü, Hiro’nun animasyonunu denetleyen Nathan Engelhardt, Hiro’nun saçı bir çok yönden çok dağınıktı diyor.
 “Onun dağınık saçı ile ilgili bir çok kuralımız vardı,” diyor.
“Hangi saç telinin nereye düşmesi ve ne açılarda olması gerektiği, kaşlarının ve ifadelerinin saçlarının altından da görünmesi mümkün olan bir tarz yarattık.”

Hiro’nun kıyafetleri de, Japon esintili dağınık bir genci yansıtıyor, özellikle uzun şortları.
Ve Hall’un isteği üzerine, sanatçılar Hiro’ya paçoz ama stratejik bir tarz yarattılar.
Görsel geliştirme sanatçısı Lorelay Bove, Hiro’yu Baymax’e bağlamak için ona robot grafikli kırmızı bir tişört verdi.
“Ama,” diyor Bove, “eşofman üstü omuzlarında mükemmel durmuyor. Don, Hiro’nun görünüşünde biraz asimetri istedi.”

Hiro’nun kişiliği film süresince değişiyor, bu yüzden animatörlerin bu değişimi yansıtmaları gerekti.
“Bu Hiro için bir büyüme hikayesi,” diyor Engelhardt.
“Umursamaz, her şeyi en iyi kendisi bilen bencil çocuktan, kendine güvenli ve özverili bir lidere dönüşüyor.”

Engelhardt, Hiro’nun ukalalığını göstermek için ekibin nasıl çalıştığını anlatıyor—yarı kapalı gözler, kibirli jestler ve cakası— sonra olgunluğa geçişi, daha yumuşak ve daha içten jestleri.



“Acını 1’den 10’a kadar derecelendirecek olsan, kaç puan verirdin?”
~ Baymax


BAYMAX umursuyor.
Bunun için tasarlandı.
Büyük beden şişme robotun iş ünvanı Kişisel Sağlık Hizmeti Rehberi: Basit bir taramayla, Baymax hayati durumları tesbit edebiliyor ve hastanın ağrı seviyesine göre, her türlü hastalığı tedavi edebiliyor.
Tadashi Hamada tarafından icat edilen Baymax, sağlık hizmeti sektöründe devrim yaratabilir.

Şişme robot fikrini Hall’un Carnegie Mellon Üniversitesi’ne ziyareti tetiklemiş olsa da, dizaynı, Japon bilgi içerikli ticari reklamlar şekillendirdi.
“Eğer bir pirinç tenceresi satıyorlarsa, mesela,” diyor Kim, “her zaman şirin estetik, teknolojiyi saklıyor. Biz de Baymax için aynı duyguyu istedik çünkü bu onun bir tehdit gibi görünmesini engelledi.”

Baymax’in plastik tasarımında bir zorlukla karşılaştık: ışıklandırma.
“Işık stüdyosunda bir çok araştırma yaptık,” diyor görüntü, ışık yönetmeni Adolph Lusinsky. “Plastik deniz toplarıyla ışıklandırma testleri yaptık, sonra aynı testi Hyperion ile yaptık. Işığın plastiğin etrafında sekmesi aynı bizim referans çekimimizdeki gibi oldu.”

Animasyon direktörü Zach Parrish’e göre, ekibi, konu Baymax’i hareket ettirmeye gelince, bir çok referansa göz attı.
“Gerçek robotlara baktık, filmlerdeki robotlara, bebekler gibi sevimli, tombul şeylere, altları bezli bebeklere ve koalalara,” diyor.
“Sonunda bebek penguenlerde durduk, çünkü onlar da aynı vücut ölçülerine sahip —uzun gövde ve kısa bacaklar— ve onlar da yürürken kollarını veya kanatlarını kullanmıyorlar. Robotlar da gerekmeyen şeyleri hareket ettirmezler. Penguenlerin kafalarını meraklı bir şekilde sallayışları var —boyunlarını döndürürler, bu da onlara karakter katar.”

Baymax’in ağzı yok, dolayısı ile animatörlerin sarılınabilir bir robot yaratmaları gerekti.  “Buna ‘anti-masyon’ diyoruz,”  diyor, 2D animatörü Mark Henn.
“Böyle bir kelime ürettik çünkü animatörler çok fazla ekleme yapmaya meyilliler. Ama Baymax için ne kadar az o kadar iyi. Çok çabuk ve kolayca okunabilen pozlar yakalamak için bu durum ciddi bir egzersize dönüştü. Eğer bir diyaloğu varsa, tüm konu zamanlamaydı—kafasını ne kadar oynatması veya ne zaman göz kırpması gerektiği.”

“Gururlu durması gerektiği zamanlarda duruşunu dikleştirdik,” diyor Parrish. “Başı biraz yana düşüyorsa ya da iki kez göz kırpıyorsa, aklı karışmış demekti. Minimal yaklaşım, izleyicinin ne hissettiğini ona yansıtıyor. Bu da izleyicileri aktif katılımcılara dönüştürüyor.”

Baymax’in görüntüsü karakteri hakkında bilgi veriyor.
“Baymax dünyayı bir açıdan görüyor —o sadece insanlara yardım etmek istyor,” diyor Hall.
“O, Hiro’yu hastası olarak görüyor. İlk etapta, Baymax, Hiro’nun ergenlikte olduğunu düşünüyor, ve ona bu konuda yardım etmek istiyor. Ama sonra fark ediyor ki, Hiro ağabeyinin kaybıyla mücadele ediyor ve onun görevi, Hiro’nun kırık kalbini tamir etmek.”

Hall, yalnızca yumuşak ve tehdit içermeyen bir robot fikrini sevmedi, bu fikrin nelere dönüşebileceğini gördü.
 “Bu filmin büyük bir kısmı, Hiro’nun bu şefkatli hemşire robotu, tehlikeli bedeller söz konusuyken mekanik bir savaşçıya dönüştürmesi.”

Hiro’ya göre, bu anaç, art niyetsiz robot, yaratılış sebebinden çok daha fazlası oluyor —o bir kahraman ve Hiro’nun en yakın arkadaşı.
Ve bazı konularda yeniden programlanmasının ardından, roket yumruk, süper güç ve roket itici ile uçma gibi yeni beceriler kazanıyor.
Derken Baymax, “Big Hero 6”nın bir parçası haline geliyor.

Scott Adsit, Baymax’i seslendirmesi için çağrıldı.
“Karakterin robot olması, seslendirmede duygu verme açısından sizi sınırlıyor,” diyor Conli.
“Ama Scott muhteşemdi. O, o limitleri aldı ve öyle bir dile dönüştürdü ki, bize Baymax’in duygularını ve mizah anlayışını hissettirdi. Scott, Baymax’in ne kadar şefkatli olduğunu yansıtabildi.”

“Baymax’in söylediği her şey programlı, çünkü o bir robot,” diyor Adsit.
“Ama zamanla, Hiro ile bir bağ geliştiriyor, adapte oluyor. Onun şişme bedeninin içinde bir ruh olduğunu düşünüyorum. Çocuk gibi başlıyor —paytak bir yürüyüş ve masum bir görünüşle— ve derken büyüyor, hayatımızdaki farklı ilişkilere vücut veriyor: o bir oğul, bir kardeş ve sonunda da bir baba. Yani Baymax bir aileyi yansıtıyor.”



“Bunu hissediyor musun? Hikayemiz başlıyor. Süper kahramanlar olacağız!”
~ Fred

Fanatik FRED rahat bir tip ve bir hedefi yok.
“Fred aslında San Fransokyo Tek’e gitmiyor,” diyor senaryo yazarı Daniel Gerson.
“Gündüzleri bir maskot. Akşamları da maskot.”

Bu işaret döndürücü, canavar seven, çizgi roman meraklısı karakter, tabii ki bir yerlere gidiyor —iyi ve hazır olduğunda.
Mesela, Fred, “Big Hero 6”ya katılma konusunda hiç çekinmiyor ve sahip olmak istediği süper kahraman becerileri hakkında bir iki fikri de var. Onun vahşi, ateş üfleyen ikinci benliği pençelerle geliyor, ama iletişim tarzıyla bunu müthiş bir şekilde dengeliyor. Ancak onun maskot olarak yaptığı işaret döndürme tecrübeleri hala işe yarayabilir.

T.J. Miller, Fred’e hayat veriyor. “O gerçek bir komedi öğrencisi,” diyor yönetmen Chris Williams.
“Onun performansının bir çok katmanları var, bu yüzden Fred, herkesin beklediğinden daha zengin bir karakter oldu.”

“Buna kendi komedimi yansıtma konusunda cesaretliydim,” diyor Miller. “Doğaçlama yapabilmek çok eğlenceliydi —iş birliğini seven insanlarla çalışmak çok güzel. Seslendirmenin en güzel tarafı, her bir metin için onlara on farklı opsiyon sunabilmeniz.”


“Sızlanmayı kes. Kadın ol.” 
~ GoGo Tomago

Uygun bir şekilde isimlendirilen GOGO TOMAGO hızlı olmanın ne gerektirdiğini biliyor.
O güçlü, atletik ve köküne kadar sadık, ama çok konuşmayı sevmeyen bir tip. Sakızını patlatmak ve sarkastik cevaplar vermekse onun işi.
“GoGo tam bir bela,” diyor, onu seslendiren Jamie Chung.
“Kahramana dönüşmeden önce de öyleydi. Güçlüydü. Kendine sahip çıkan bir karakter.”

“Asla mantıksız değil,” diyor hikaye direktörü Paul Briggs. “Bu yüzden onu oynamak çok ferahlatıcı ve eğlenceli bir deneyim. Ben onun sağlamlığı karşısında çok eğlendim.”

“O, muhtemelen süper kahraman olmaya en uygun karakter,” diye ekliyor Gerson.
“O işleri kimsenin ilgilenmediği gibi alıyor.”

Bu gözüpek adrenalin bağımlısı, tekerlek üstündeyken çok iyi ve GoGo “Big Hero 6”e katılınca, daha önce hiç olmadığı kadar iyi, manyetik raylı diskler kullanarak silahlar atıyor.
Hall diyor ki, “O sokak ruhuna sahip. Onun karakterine ilham olarak bisikletli kuryelere baktık.”

Sanatçılar, sakin ve duygularını göstermeyen bölümler için John Wayne, Clint Eastwood, Gary Cooper ve diğer kovboyları oynayan aktörlere baktılar.
Aynı zamanda GoGo’nun vücut tipini ve hareketlerini belirlemek için sürat patencilerini incelediler.
Parrish’e göre, o pürüzsüz ve düzgün. “Çok fazla tavır yapıyor,” diyor.
“O, en hızlı yolu seçip vardığında duracak, ölü bir bakış atacak ve sakızını patlatacak. İşte bu jest bile şunu söylüyor ‘Ben sizin için fazla havalıyım.’”



"Her şey için bir yer vardır —her şey yerindedir."
~ Wasabi

WASABI çok zeki ve biraz da nevrotik, ama bu koca cüsseli takıntılı tip, Hiro’nun ona ihtiyacı olduğunda bu göreve katılmaktan kendini alı koyamıyor.

“Ben her zaman büyük bir Wasabi hayranıydım,” diyor Williams.
 “O aslında en konservatif, en dikkatli —o, bu grup içindeki en normal karakter. Bu sebeple gerçekten filmi dengeliyor, ikinci sahneyle geliyor ve adeta izleyicilerin sesi oluyor ve diğerlerine, yaptıkları şeyin ne kadar çılgınca olduğunu gösteriyor.”

Film yapımcıları, Wasabi’yi seslendirmesi için Damon Wayans Jr.’ı seçti.
“Ben Wasabi’yi anlıyorum,” diyor Wayans.
 “Her şeyin bir yeri var. Kitaplarım belli bir düzendedir. Her zaman iyi kokmak zorundayım. Kesinlikle benim içimde biraz Wasabi var.”

Wasabi, bir dönem, çok zen, rastalı bir karakterdi.
“Nevrotik Wasabi’yi izlemek çok daha eğlenceliydi,” diyor Engelhardt.
Ama film yapımcıları onun karakteriyle biraz oynadı ve sonunda takıntılı birinin şampuanla yıkanamayan saçları olamayacağına karar verip ona bir saç kesimi uyguladılar.
Ama bu görüntü uzun ömürlü olmadı.
Çünkü herkes onun rastalı saçlarına çok alışmıştı.

“Big Hero 6”nın bir parçası olarak Wasabi, marifetlerini ağızları açık bırakan keskin bir bıçakla sergiliyor.
Bu karakteri açıklamak için ‘keskin’ lafı eksik kalır.
Ancak bu keskin bıçak ortaya çıktığında animatörlerin çok dikkatli olmaları gerekiyordu.
“Basit bir bilek hareketiyle Wasabi neredeyse kendi elini kesiyor olabilirdi bu yüzden animatörler onun bileklerini her zaman kilitli tutmak zorunda kaldılar,” diyor Parrish.


"Şimdi, bu kimyasal bir reaksiyon." 
~ Honey Lemon

Esas kimya vızıltısı HONEY LEMON’a gelelim.
Onun gözlüklerinin ve giyim tarzının sizi kandırmasına izin vermeyin: Honey, ismi kadar tatlı olabilir ama o çok azimli.
Onun her şeyi yapabileceğine inanması, onu durdurulamaz yapıyor.
“O, bardağın yarısı dolu diye bakan biri,” diyor Williams.
“Ama o gözünü kırpıştıran çılgın bir bilim insanı kıvamında—Honey, göründüğünden çok daha becerikli.”

Engelhardt’a göre, film yapımcıları karakterin hayat dolu kişiliğine odaklandılar ve ona abartılı özellikler vererek pozlarını anime tadında ayarladılar.
Ama onun karakteri için doğru dengeyi bulmak zordu.
 Engelhardt diyor ki, “Honey eğlenceli, hayat dolu bir karakter ama aklı beş karış havada değil —o çok akıllı. Ve ayırması gereken kimya çubukları var. Ama biz onu zorlamak istedik, özellikle Hiro ilk onunla tanışırken. Onunla baş etmek zor. Çok konuşkan, heyecanlı, enerjik ve candan.”

Bu parlak gözlü, parlak fikirli karakteri Genesis Rodriguez seslendiriyor.
“O çok optimistik ve mutlu —yani benim gibi,” diyor Rodriguez.
 “Ben de eskiden robot bilim ekibindeydim, bu yüzden onun kız olması ve bilimle ilgilenmesi hoşuma gidiyor. Bu karakteri oynamak çok kolaydı.”

Honey çok zeki. Onun simya bilgisi çok güçlü ve bu taşkın beyni “Big Hero 6”in bir parçası olunca, akıllıca çözümler üretip ekibini her türlü durumdan kurtarabiliyor.

“Onun periyodik cetvele göre programlanabilen bir kimya cüzdanı var, bu sayede anında yeni silahlar yaratabiliyor —kötü adam yakalama tutkalı gibi,” diyor Rodriguez.
“Çok eğlenceli. Keşke benim de öyle bir cüzdanım olsa.”


"Hadi şu aç beyinleri doyuralım."
~ Aunt Cass

Maya Rudolph tarafından seslendirilen AUNT CASS, çok çalışan ama her zaman Hiro ve Tadashi’yi destekleyen ve koruyan bir karakter.
“Aunt Cass sahip olmak istediğiniz havalı teyze gibi,” diyor Maya Rudolph.
“O çocukları cidden çok seviyor.”

San Fransokyo’da popüler bir pastane ve kafe işleten Aunt Cass, gururlu ve içi içine sığmayan bir tip ve iki dahi yeğeni için dünyaları verir.
Her zaman gülmeye ve kucak açmaya, yorulmadan onlara destek olmaya ve harika ev yemekleri yapmaya hazır.

“Ben Aunt Cass’in San Francisco havasında olmasını istedim,” diyor Hall.
“Onu her zaman ikinci ya da üçüncü jenerasyon hippi olarak düşündüm. O eğlenceli ve enerjik—rahat biri—ve Maya bunu harika bir şekilde yansıttı.”

“Aunt Cass’e kendi mizahımı yansıtma konusunda çok rahattım,” diyor Rudolph.
 “Hikayede çok farklı seviyelerde duygular var ve Aunt Cass’in Hiro ile bu maceraya girmesi şart.”



“Elini çabuk tut. O büyük beynini bir çıkış yolu bulmak için kullan.”
~ Tadashi Hamada

TADASHI HAMADA iyi bir çocuk.
Öyle.
Dünya çapında milyonlara yardım edebilecek olan Hemşire robot —Sağlık Hizmeti Rehberi Baymax’i geliştiren, icat eden, programlayan kendisi.
Ama bir ağabey olarak Tadashi’nin rolü gerçekten çok özel.
Her çocuğun kendisine arka çıkacak Tadashi gibi bir ağabeyi olmalı.
Hiro onun gibi bir kardeşe sahip olmakla ne kadar şanslı olduğunun bilincinde. “Tadashi, Hiro’nun gücü,” diyor büyük kardeşi seslendiren Daniel Henney. “Ailelerini yıllar önce kaybettiler, bu sebeple Tadashi aynı zamanda bir baba figürü ve bir çok yönden, ailenin kalbi.”

Ama, diyerek ekliyor Henney, Tadashi, Hiro gibi bir çocuğu nasıl yönlendireceğini bilecek kadar zeki.
“Bazen durumlara müdahale ederek insanların olayları sizin bakış açınızdan görmelerini sağlamalısınız,” diyor.
“Hiro’ya hayatıyla ilgili ne yapması gerektiğini söylemek yerine, Tadashi onu kandırarak, kendisi için en iyi olanı bulmasını sağlıyor.”

İki erkek kardeşin ilişkisi nasıl olmalıysa, Hiro ve Tadashi buna örnek, diyor Williams.
“Benim de bir erkek kardeşim var, dolayısıyla bu tür ilişkiler hakkında bir iki şey biliyorum. Küçük kardeşinizle dalga geçersiniz —onunla eğlenirsiniz. Ama aynı zamanda inanılmaz bir sevgi bağınız vardır. Birilerinin kardeşinize bulaşmasına izin vermezsiniz.”


“Burada robot bilimin sınırlarını zorluyoruz.”
~ Robert Callaghan

PROFESÖR ROBERT CALLAGHAN, prestijli San Fransokyo Teknoloji Enstitüsü’nde, robot bilim programının başında yer alıyor.
Kendisi ayrıca Tadashi’nin profesörü ve akıl hocası.
Hiro üniversiteye ilk kez geldiğinde, robot bilim karşısında adeta yıldırım çarpmışa dönüyor ve Callaghan da bu 14 yaşındaki dahi çocuğun potansiyelini görüyor.
Onu, beynini daha iyi kullanması konusunda cesaretlendiriyor.

James Cromwell’in sesi Callaghan’a hayat veriyor.
“O eğitimli, kontrol sahibi ve kendini bilime adamış bir insan,” diyor Cromwell. “Ama öğrencilerine veya Hiro’ya karşı asla üstünlük taslamıyor. Onlarla kendi yoluyla iletişim kuruyor çünkü onların zeka seviyesini çok iyi anlıyor.”


“Ben Alistair Krei. Krei Teknoloji Endüstrisi’nden.”
~ Alistair Krei

Girişimci teknoloji gurusu, ALISTAIR KREI, San Fransokyo Teknoloji Enstitüsü’nün en meşhur mezunlarından.
Dünyanın en büyük teknoloji şirketinin Krei Tech’in sahibi. Krei her zaman bir sonraki büyük balığın peşinde.
San Fransokyo Tech’de bir gösterime katılıyor ve Hiro’nun dehası onu çok etkiliyor.
Alan Tudyk, Krei’yi seslendiriyor.

“Eğer bu adamı yakalayacaksak, hepinizi bir üst modele geçirmem gerek.”
~ Hiro Hamada

YOKAI, San Fransokyo’daki felaketin arkasındaki maskeli kişi.
Hiro’nun dünyasını alt üst ediyor.
“Yokai’nin Kabuki maskesi için bir sürü farklı versiyon çalıştım,” diyor ana karakter tasarımcısı Shiyoon Kim.
“Hepimiz gizemli beyaz bir maske yapmaya meyilliydik ve beyaz maske ayrıca Yokai’nin siyah kıyafetiyle güzel bir kontrast yaratıyordu.”



KALABALIKLARI GETİRİN


“Big Hero 6”deki ana karakterlerin dışında, arka planda yüzlerce karakter var. Film yapımcıları San Fransokyo’nun otantik kurgusunun inandırıcı olması için buna çok önem verdi.
Ve San Fransokyo gibi bir şehrin insanlara ihtiyacı vardı —çok sayıda insana—farklı boyutlarda, şekillerde, farklı kültürlerde ve farklı giyim tarzlarında.

Denizen’ hoş geldiniz.
Bu, WDAS tarafından icat edilen ve artistlerin kalabalık insan grupları anime etmesini sağlayan çığır açıcı bir sistem.
“Bu karakterleri yaratıp korumamız için,” diyor karakter donanımcısı ve süpervizörü John Kahwaty, “öyle bir yol bulmalıydık ki, hem karakter yaratmalıydık, hem de film geliştikçe onlar da gelişmeliydi ve ihtiyacımız olduğunda onları kullanabilmeliydik.”

Kahwaty’e göre, Denizen küçük bir pakete sarılmış bir karakter niteliği iletişim hattı.
“Az sayıda karakter yaratıp onları tanımlıyor ve birbirleriyle karşılaştırıyor,” diyor.
“Sonra bir karakter tasarımcısı tüm parçaları birleştirip son modeli yaratıyor - giyim, saç ve görünüş- ve bunları istenilen sahneye yerleştiriyor, anime edilmiş ve renderleme yapılmış bir şekilde.”

Bu sistem 670 eşsiz karakter yarattı, “Frozen”da bu sayı 270, “Wreck-It Ralph”de bu sayı 180 ve “Tangled”da bu sayı 80’di.
670 karakterin her birinin 32 farklı kıyafet kombinasyonu ve 32 farklı saç stili var.
Bu da demek oluyor ki, film yapımcıları 686.080 eşsiz karakteri San Fransokyo partisine ekleyebilirlerdi, hem de hiç bir görüntüyü tekrar etmeden.

Denizen’le özel yapım karakterler de tasarlandı.
Ve WDAS çalışanları arka plan karakterleri olarak kendilerini anime ettiler. Sonuç olarak 200 WDAS çalışanı, filmde arka planda kalabalık görüntülerde yer aldı.


LOKASYON HAKKINDA

Film yapımcıları Yepyeni Bir Teknoloji ile Büyük Şehir Karışımları Yarattılar 


Film yapımcıları bu aksiyon dolu hikayede Japon esintileri kullanmak istediler, ama izleyicilerin daha önce hiç görmediği yepyeni bir düzenleme ile.
“Ben San Francisco’yu düşündüm,” diyor yönetmen Don Hall, “harika bir şehir, ama sonra dedim ki, ‘Peki ya San Francisco’yu Tokyo ile karıştırısak?’ Bu daha ilginç geldi —daha eğlenceli ve egzotik. Bu, yaratabileceğimiz bir şeydi. Ve bu iki şehrin görsel seçenekleri —ki bu iki şehir estetik açıdan birbirinden çok farklı— birbiriyle karıştırılınca, hikaye için müthiş bir yer olur gibi geldi.”

“San Francisco’nun harika bir tarihi ve bir çok kentsel simgesi var —dünya klasında bir şehir,” diyor yapımcı Roy Conli.
“Tokyo —neon ışıkları ve enerjisiyle— muhteşem güzellikte. Bu ikisi birleşince, bu film için ideal lokasyon ortaya çıktı.”

Film yapımcıları, Kaliforniya sahil şeridine giderek iki şehrin birincisini ziyaret ettiler.
“Üç gün boyunca şehri gezdik, Golden Gate Köprüsü, Coit Kulesi, Market Caddesi ve Japantown,” diyor Hall.
“Biraz da Angel Island’da vakit geçirdik.”

Ekip şehri yerden görüntüledi —ve havadan.
Nefes kesici helikopter turları ile.
Hall’a göre, film yapımcıları San Francisco’yu ilhamdan daha fazlası için kullandılar.
“Biz setin coğrafik olarak San Francisco’ya benzemesini istedik.”

Sanatçılar, bir yazılım programı ile San Francisco’nun ayrıntılı planını çıkardılar—caddelerin dağılımından boyutlarına, iş merkezlerinden konutlara.
“Adeta San Francisco’nun haritasını çıkardık,” diyor prodüksiyon tasarımcısı Paul Felix.
“Daha sonra detaya inerek ne tür binaları ne tür lokasyonlarda istediğimize karar verdik. Bir takım prototipler yarattık ve çeşitlemek için bunları geliştirdik. Hiç bir bina birbirinin aynı değil, ama birbirlerine benziyorlar.”

“Uzaktan bakınca aslında San Francisco’ya benziyor,” diye ekliyor Driskill. “Doğru binalar doğru yerlerde ve doğru boyutlarda. Hepsi uydurma değil, gerçekten uyarlama bu yüzden daha otantik görünüyor.”

Sanatçılar her şeyi stilize ettiler ve San Fransokyo’nun eşsiz görüntüsünü yarattılar.
Bazı tepeler daha dik ve merkezdeki bazı binalar gerçek hayatta çok daha yüksek, ama her şey gerçek coğrafyadan yola çıkarak yapıldı.

Felix’e göre, Tokyo estetik elementleri sağlıyor.
“Tokyo mimarisinin görsel tarzını adapte ettik,” diyor.
“Biz Tokyo’daki kentsel tasarımdan ilham aldık; devasa toplum ve çeşitlilik, hatta bazı caddeler, bazı yerlerde minimal kaldırımlar var mesela. Bu fikirleri alıp uygulamak istedik ki izleyici bunun bir Asya ülkesi olduğunu hissetsin.”

Sanatçılar, şehri yön işaretleriyle doldurdular —bir grafik tasarımcı şehri doldurmak için bu çok sayıda tasarımları yapmaya iki yıl önce başladı.



EVİM GÜZEL EVİM


Hiro ve Tadashi Hamada, Aunt Cass ile birlikte onun pastanesinin üstünde yaşıyorlar.
Sanat yönetmeni Scott Watanabe bu üç katlı yapıyı Japon stilini ve Viktorya dönemini birleştirerek yarattı.
İç dekoru ise bohem bir tarzda tasarladılar.
“Sallanan sandalye, bitkiler, duvarlarda renkli makrome baskılar,” diyor Felix. “Geleneksel Japon mobilyaları da var —alçak yemek masası gibi. Aynı zamanda Japon tonlarında ama Viktorya tarzında motifli duvar kağıtları var.

“Evin bir tarihi olduğunu göstermek istedik,” diye devam ediyor Felix.
“Ama doğaçlama görünmesi gerekli.”


EV GİBİ RAHAT EV

San Fransokyo Teknoloji Enstitüsü, Stanford mimarisinin Japon mimarisi ile bir birleşimi tadında.
“Caltech gibi kampüslere baktık,” diyor Felix, “20. yüzyılın başlarını yansıtan bir kampüs tarzı. Ve onyıllar geçince, başka dizayn tarzlarına kayıyor.”

Teknik süpervizör Hank Driskill, Felix’e ve görsel efekt süpervizörü Kyle Odermatt’e Pasadena’nın Jet Sevki Labaratuvarı’na giderken eşlik ediyor. “Burayı ziyaret etme sebebimiz onların laboratuvarlarnı incelemekti,” diyor Driskill.
“Onların imalathanelerini derinlemesine inceledik, çünkü Hiro’nun ve şirketinin ekipmanlarını nasıl inşa etmeleri gerektiğini bulmaya çalışıyorduk ve burası imalatın temel unsurları göz önünde bulundurulacak olursa,  bizim aradığımız yerdi. Ayrıca onların nano teknoloji ve robot bilim laboratuvarlarını gördük. Bu da yönetmenlerin daha önce Amerika’da ve yurt dışında bu tip laboratuvarlara yaptıkları gezileri besledi, ve kesinlikle San Fransokyo Teknoloji Enstitüsü’nün görüntüsünü etkiledi.”

Teknoloji, bu geleceğin şehrinde her zaman vardı.
Ve film yapımcıları bu dramatik manzaraya rüzgar türbinleri de eklediler.
Fikir, tabii ki temiz güçlü, yakın gelecek hissi veren bir şehir yaratmaktı.
Sanatçı Kevin Nelson, devasa Japon uçurtması ilhamlı şekiller yarattı.
 “Çok gösterişli ama aynı zamanda fonksiyonel,” diyor Felix tasarım hakkında. “Kevin’ın tasarımlarında iyi bir mühendislik hissi var, bu yüzden her şey çok eğlenceli ama teknolojik bir his verdi —şehrimiz için mükemmel bir ton.”


FİLMİN YAPIMI

San Fransokyo’nun müthiş dizaynı —engin görüntüsü, büyük kalabalıkları ve detayları— Hyperion adındaki yeni inovasyon olmadan mümkün olmazdı.

Walt Disney Animasyon Stüdyoları’ndan Brent Burley, Sean Jenkins ve Chuck Tappan bu yeni renderleme aletini yaratan ve geliştiren isimler.
“İki durum bizi zorluyordu,” diyor.
“Hafıza limitlerini zorlayan bir komplikasyon vardı” diyor yazılım mühendisi Burley.
“Ve daha zengin ve kompleks bir ışıklandırmaya sahip olma arzusu—ışıklandırma çok iş gücü istiyordu.”

“Genelde işleyiciler tüm sahneyi bir hafızaya doldurur, o ya da bu şekilde,” diye açıklıyor Hank Driskill, “Big Hero 6”in teknik süpervizörü.
“Makineler bizim istediğimiz her şeyi tutacak kadar büyük değildi, bu yüzden sahneleri kesip katmanlara ayırmaya başladık, her bir katmanı renderleyip son görüntüye o şekilde uygulamaya çalıştık. Her filmde bu bizi daha çok zorladı. Sanatçıların bu kadar çok datayı idare etmesi zorlaştı.”

Disney’in Hyperion teknolojisi, ışıklandırma sanatçılarının bir sürü datayla uğraşmak yerine sanata yoğunlaşmalarına izin veriyor.
“Bir çok kompleks durumla baş edebiliyor ve gerçekten inandırıcı ışıklandırma simülasyonları sağlıyor,” diyor Adolph Lusinsky (görüntü - ışıklandırma direktörü).
 “Aynı zamanda, Hyperion çok basit, çünkü sanatçılar için daha az kontrol kumandası var, ama sonuç çok daha iyi.”

Walt Disney Animasyon Stüdyoları teknoloji şefi Andy Hendrickson’a göre, Hyperion, etrafımızdaki dünyada olup biteni taklit etme konusunda çok iyi.
“Biz, gerçek hayattaki fiziği, yani ışık huzmelerinin nasıl sektiğini ve diğer materyallerle nasıl interaksiyona girdiğini ve ışık huzmeleri sektiğinde ne olduğunu modellemeye çalıştık.”

Bu sistem, bir kaç ışık sekmesine izin veriyor, gerçek hayatta doğal ışığın sektiği gibi.
Yapımcı Roy Conli, “Doğayı taklit edebilirseniz, sanatçılar zamanlarını sinematik görüntüleri iyileştirmeye harcayabilirler. Bir canlı çekim aksiyon filmi doğal ışığa sahip değildir —sadece çok stratejiktir. Yani artık ışık ekibi, bir sahneyi ışıklandırmaya, canlı çekim aksiyon filminde yapacakları gibi zaman ayırabiliyorlar.”

“Baymax büyük bir balon gibi,” diyor Hyperion’un teknik süpervizörü Jenkins. “Erken denemelerimizde, plağın ışıklandırması çok zor bir materyal olduğunu gördük —ışık içinden geçiyor, sekiyor sekiyor ve sekiyor. Doğru görüntüyü vermeye başlayana kadar bir çok kez sekiyor —ve yeni aracımız olmasaydı, bu çok zor olurdu, imkansız olmasa da— istediğimiz görüntüyü taklit ediyor olurduk. Şimdi göründüğü gibi görünmezdi.”

Hyperion ayrıca film yapımcılarının yarattıkları dünyayı daha derinlemesine keşfetmelerine izin veriyor.
“Binlerce kalabalık karakterleriyle uçuş denemeleri yapıyoruz,” diyor, Hyperion’un artistik entegrasyonu konusunda çalışan Tappan.
“Baymax ile Hiro ilk kez uçuşa geçtiklerinde, San Fransokyo semalarına yükseliyorlar. Nefes kesici bir an. Sanat, teknolojiyi zorluyor.”

Bu yazılım iki yıldır yapım aşamasındaydı ve “Big Hero 6” bu yazılımı kullanmak için bir çok yönden doğru işti.
Ayrıca bu, yeni renderleme aletini, Hyperion ile birlikte kullanmak için mükemmel bir filmdi.
“‘Big Hero 6’i, ‘Frozen’da kullandığımız aletlerle yapmaya çalışsak, asla başaramazdık” diyor Burley.

“Walt Disney Animasyon Stüdyoları’ndaki kültür, konu yeni teknoloji olduğunda risk almamıza izin veriyor,” diyor Tappan.
 “Hyperion’un yaratılışı ile, çok şeyi değiştirdik. Yeni bir renderleme aleti yaratmak, yapabileceğimiz en büyük değişikliklerden biriydi. Ve bunu da yaptığımıza göre, bu binadaki insanlar, her şeyi yapabileceğimize inanıyor.”



KULAĞA İYİ GELİYOR

“Big Hero 6” Film Müzikleri, Henry Jackman Tarafından Bestelendi.
Ayrıca Orijinal Şarkı “Immortals” Fall Out Boy Tarafından Yazıldı


Karışımların popüler olduğu bir filmde, besteci Henry Jackman’ın orkestral bestesi ile Amerikan rock grubu Fall Out Boy’un şarkısının bir arada yer alması sürpriz değil.
“Müzik, filmin duygusu, sahneleri birbine güzelce bağlayan bir unsur,” diyor yönetmen Don Hall.
 “Biz melodik ve öne çıkan bir tema istedik, ama aynı zamanda teknik limitleri yıkan elektronika unsurları da olsun istedik. Henry Jackman bu birleşimi harika bir şekilde gerçekleştirdi.”

Jackman (“Captain America: The Winter Soldier,” “Wreck-It Ralph”) çizgi roman tarzını kutlayan aksiyon “Big Hero 6” için öyle bir müzik yarattı ki, hem teknolojiyi, hem de oluşan özel ilişkileri kucakladı.
“Bu hibrid durumu oluşturan o kadar çok işaret var ki, yarı orkestral ve yarı prodüksiyon olarak,” diyor Jackman.
 “Baymax için robotik bir müzik yapmak çok çekici, ama hikaye geliştikçe Baymax ve Hiro’nun ilişkisinin her hangi bir iki başrol arasındaki ilişkiden farksız olduğunu görüyorsunuz. Hiro ve Baymax arasındaki bu drama çok kişisel olarak bestelendi ve sıklıkla orkestral bir kullanım gerçekleşti. Onlar, benim bugüne kadar bir filmde rastladığım en yakın ikililerden.”

Jackman filmin müziklerinde  77-kişilik bir orkestra kullandı.
“Böyle duygusal içerikli, kahramanlık ve tehlike dolu bir filmin müziklerini yaparken benim için en önemli şey müzisyenlerin birlikte çalmalarına izin vermek. Eğer herkesi bir odaya koymayı başarabilirseniz bu harika. Birbirleri üzerinden sekiyorlar.”

Fall Out Boy da film için bir şarkı yazdı ve söyledi.
“Big Hero 6” ekibi, bir grup süper zeki tipten, bir grup yüksek teknolojik kahramana dönüştü.
Görevleri, Hiro’nun, kötü adamın maskesini düşürmesine yardm etmek ve Tadashi’ye ne olduğunu ortaya çıkarmak.
“Bu çocuğun ağabeyinin yerine ayaklanması, şarkının adının ‘Immortals’ olmasına ilham verdi” diyor Patrick Stump.
“Zaferleriniz size özel değildir, tüm bu insanların bir araya gelip ona bitiş çizgisine kadar yardım etmeleri çok heyecan verici.”

“Sahnede, ilk kez yeni süper giysilerini deniyorlar,” diyor Pete Wentz.
“Bazıları işe yarıyor, bazıları yaramıyor. Daha büyük bir role büründüklerini görüyorsunuz. Bu hikaye, Fall Out Boy’un dna’sında var. Bu otantik bir hikaye ve bu bizim grubumuzun hikayesi. Biz her zaman ezilenin yanında olduk.”

Grup, film yapımcılarıyla da yakınlık kurdu, yaratıcı tutkuları ve fikirleri paylaştı. “Şarkıyı yazmadan önce filmden sahneler izledik ve beni çarpan şey, bu insanların bu karakterleri yaratma konusunda ne kadar özverili olduklarıydı,” diyor Patrick Stump. “Onların enerjisini hissettik —onların bu adanmışlığı çok ilham verici.”

Walt Disney Records tarafından 24 Ekim’de piyasaya sürülecek olan film müziği albümünde bulunan şarkılar sırasıya:

1.  Immortals Söz & Müzik Fall Out Boy
2.  Hiro Hamada
3.  Nerd School
4.  Microbots
5.  Tadashi
6.  Inflatable Friend
7.  Huggable Detective
8.  The Masked Man
9.  One of the Family
10.  Upgrades
11.  The Streets of San Fransokyo
12.  To the Manor Born
13.  So Much More
14.  First Flight
15.  Silent Sparrow
16.  Family Reunion
17.  Big Hero 6
18.  I Am Satisfied With My Care
19.  Signs of Life
20.  Reboot




SESLENDİRME SANATÇILARI HAKKINDA

SCOTT ADSIT (Baymax) NBC'nin “30 Rock” dizisinde prodüktör Pete Hornberger olarak yer aldı. Adsit Şikago’daki Second City Mainstage’in bir üyesi ve sıklıkla New York’taki Upright Citizens Brigade’de sahne alıyor.
Adult Swim’de bir stop-motion animasyon şovu olan Moral Orel’da yapımcılık, yazarlık, yönetmenlik ve oyunculuk yapıyor.
Ve bu sonbaharda kendisini, Bill Murray ve Melissa McCarthy ile “St. Vincent” adlı filmde izleyeceğiz.


Aktör, yönetmen, savaş sanatçısı, fotoğrafçı ve hayırsever RYAN POTTER (Hiro Hamada) 7 yaşına kadar Tokyo, Japon’ya da büyümüş.
Ana dili Japonca ve kendisi bir Manga ve Anime hayranı.

Potter 2014 yapımı “Senior Project”te yer aldı ve önümüzdeki yıl kendisini “Underdog Kids" adlı yapımda izleyeceğiz. A
yrıca Nickelodeon’ın “Supah Ninjas” yapımında soyunun ninjalara dayandğını keşfeden tipik bir lise öğrencisini canlandırdı.

Oyunculuğun yanı sıra Potter bir kaç savaş sanatı disiplininde usta.
 8 yaşında White Tiger Kung Fu’da eğitim almaya başlayan Potter ayrıca Wu Shu tarzı Kung Fu, Karate ve Capoeira da yapıyor.
White Tiger’a ek olarak, Potter, serbest parkur koşuları da yapıyor.

Potter ressamlıkla ve fotoğrafla ilgileniyor.
Çeşitli işler yapan Potter, kendi savaş sanatı videolarını çekip yönetiyor ve her türlü müzik tarzından etkileniyor.
Seneye üniversiteye giderek film ve sanat okumak istiyor.

Potter ayrıca hayır kurumlarıyla çalışıyor.
Covenant House ve Big Brothers Big Sisters of America gibi kuruluşlarla farkındalık yaratmak istiyor.
 Big Brother’da 10 yılı geride bırakmış ve 2012’den beri kurumun ulusal konuşmacılığını yapıyor.
 Ek olarak, 2011 yılında Toy Box of Hope adında kendine ait bir hayır kurumu başlatmış; bu kurum Los Angeles’daki evsiz çocuklar için bağış topluyor.


DANIEL HENNEY (Tadashi Hamada) kısa süre önce ABC dizisi “Agatha”da kendisine bir rol kaptı.
Bojana Novakovic ile birlikte oynuyor.
Bu yılın başlarında, JJ Abrams’ın NBC’deki bir saatlik dizisi “Revolution”da karşımıza çıktı.
Ayrıca “NCIS: Los Angeles”da misafir oyuncu olarak yer aldı.
Henney’i en iyi muhtemelen “X-Men Origins: Wolverine”deki Agent Zero rolü ile tanıyoruzdur.
Filmin yönetmeni Gavin Hood. Aynı zamanda bir Lionsgate yapımı olan “The Last Stand” filminde Arnold Schwarzenegger ile karşılıklı oynadı.
Henney A&E’de yayınlanan “Occult” dizisinin son sezonunda Josh Lucas ile birlikte yer aldı.
Ek olarak CBS’in “Hawaii Five-0” dizisi ve yine CBS’in “Three Rivers” dizisinde rol aldı.


T.J. MILLER (Fred) komedi dünyasının en çok rağbet gören isimlerinden.
Drama veya finans dünyasının değil.
Variety’nin İzlenmesi Gereken En Komik Top 10’unda, EW'nin Next Big Things in Comedy ve Sierra Mist's Search for The Next Great Comic’in bölgesel galibi Miller şimdilerde Mike Judge’ın HBO’da, ikinci sezon onayı alan komedi serisi “Silicon Valley”de yer alıyor.
Yakın zaman önce Miller “Transformers: Age of Extinction”da Mark Wahlberg’e ayak uydurmaya çalıştı.

Aynı zamanda İngiltere’de ve Puerto Rico’da da sahne aldı ancak Puerto Rico gösterisi çok başarılı geçmedi.
10 yılı aşkın bir süredir absürd gözlemlerini stand up ile anlatıyor.
Comedy Central stand-up özel bölümü “T.J. Miller: No Real Reason” ve hip-hop/pop/folk müzik albümü “The Extended Play E.P.,” ve 41 şarkı içeren E.P.’si, ayrıca “Illegal Art Remixtape” şimdi marketlerde.
Comedy Central’ın komedi “Mash-Up”ının sunuculuğunu yaptı ve “Chelsea Lately”de bir çok kez konuk oldu.
Şikago’da Second City’de, Annoyance Theater ve iO ile doğaçlama yaparak kariyerine başladı.

Miller’ın sinema geçmişinde “Cloverfield,” “She’s Out of My League,” “Seeking a Friend for the End of the World,” “Our Idiot Brother, “Yogi Bear 3D” ( Ranger Jones rolünde), “Unstoppable” ve “Get Him to the Greek” yer alıyor.

Miller televizyonda ise “The League,” “Carpoolers,” “Goodwin Games,” “Happy Endings” ve diğer iptal olan yapımlarda yer aldı.
Miller Oskar®-adayı animasyon  “How to Train Your Dragon” ve “How to Train Your Dragon 2”de Tuffnut karakterini seslendirdi.
Ayrıca Disney yapımı “Gravity Falls”da Robbie’yi seslendirdi.
Şimdilerde Hollywood Kaliforniya’da yaşıyor ve dünyanın anlamını çözmeye çalışıyor.
O bir komedyen.


JAMIE CHUNG (GoGo Tomago)  Robert Rodriguez’in yönetmenliğini yaptığı “Sin City 2: A Dame to Kill For” filminde Miho karakterini canlandırdı.
Ve bu yılki Sundance Film Festivali’nin kapanış filmi ve yönetmenliğini  William H. Macy’nin yaptığı “Rudderless”da  Anton Yelchin ve Billy Crudup ile birlikte rol alıyor.
Ayrıca “A Year and Change” ve CBS yapımı “Flight 7500”de yer alıyor.
Ayrıca bağımsız bir film olan “It’s Already Tomorrow in Hong Kong”da oynadı.

Chung, hit komedi filmleri “The Hangover Part II” ve “The Hangover Part III”de Lauren karakterini canlandırdı.
Yapımcılığını Quentin Tarantino’nun üstlendiği Universal yapımı “The Man with the Iron Fists” filminde Russell Crowe ile birlikte yer alarak Lady Silk rolüne hayat verdi.
Chung ayrıca Zack Snyder’in “Suckerpunch” filminde Amber rolünü oynadı. 2012’de SXSW’de gösterilen bağımsız film “Eden”daki rolüyle kritiklerden övgü aldı.
Film, Koreli bir genç kızın kaçırılıp seks ticaretine zorlanması ile ilgili gerçek bir hikayeye dayanıyor.
Chung bu rolüyle SXSW’den Özel Jüri Ödülü aldı.
Film ayrıca Narrative Audience Ödülü kazandı.

Chung’ın film geçmişinde, Tribeca Film Festival’inde gösterilen bağımsız bir politik yapım olan ve Rob Lowe ile birlikte yer aldığı “Knife Fight,” Columbia yapımı ve David Doepp’in yönetmenliğini üstlendiği ve Joseph Gordon Levitt ve Michael Shannon ile birlikte oynadığı “Premium Rush,” bağımsız film “Burning Palms”; Fox yapımı “Dragonball”; ve Summit yapımı “Sorority Row” yer alıyor. Chung Sundance’de çıkışını Joseph Gordon-Levitt’in yönettiği kısa film “Blue Dildo” ile gerçekleştirdi.

Chung’ın komedi rolleri arasında Universal yapımı “I Now Pronounce You Chuck & Larry” ve Sony yapımı hit film “Grown Ups,” aynı zamanda yakında vizyona girecek olan Nick Thune’un da yer aldığı “Bad Johnson” ve Chris D’Elia’nın da yer aldığı “Flock of Dudes” var.

TV’de ise, Chung ABC’nin hit dizisi “Once Upon a Time”da Mulan olarak yer aldı. Ayrıca yapımcılığını J. J. Abrams’ın ve Oskar® ödüllü Alfonso Cuarón’un üstlendiği NBC draması “Believe”de Channing rolüyle karşımıza çıktı. Ek olarak “Grey’s Anatomy,” “Castle” ve “ER,” gibi dizilerde misafir oyuncu olarak karşımıza çıktı.

Chung ayrıca meşhur moda blogu WhatTheChung.com’u işletiyor ve  TJ Maxx, Nike, Ann Taylor, Avon ve Armani Exchange, gibi markaların konuşmacısı ve marka elçisi. San Francisco Bay’de doğup büyüdü.


DAMON WAYANS JR. (Wasabi) FOX yapımı hit komedi dizisi “New Girl”de Coach rolünü canlandırıyor ve yakın zaman önce, ABC komedisi “Happy Endings”de Brad karakteri ile karşımıza çıktı.

Büyük ekrana çok rahat bir şekilde transfer olan Wayans, kısa süre önce 20th Century Fox Komedisi “Let’s Be Cops” filminde polis taklidi yapan ve bu durumdan saygı görmekle eğlenen iki karakterden birini canlandırıyor.

Wayans’ı ayrıca bir aksiyon komedi olan “The Other Guys”da Will Ferrell ve Mark Wahlberg’in düşmanı Fosse rolünde izleyebilirsiniz.
Bağımsız bir yapım olan “Someone Marry Barry”de Tyler Labine ve Lucy Punch ile oynuyor ve “Dance Flick” adlı bir Paramount yapımında yer alıyor.
 Ayrıca dijital animasyon olan “Marmaduke”da Thunder karakterini seslendiriyor.

Sekiz yıl önce 20 yaşındayken, Wayans babasının şovu “My Wife and Kids” için komedi yazarlığı yapmaya başladı ve bir kaç bölümde de yer aldı.
2005 yılında Wayans babasının komedi alanındaki adımlarını takip etti ve Syle Green ile stand up yaptı.
Bir Showtime yapımı olan “The Underground”da (2006) babası ile karşılıklı oynadı.
Bu sırada komedi skeçleri yazmaya devam etti ve 2007’de babasının başlattığı internette yer alan komedi “Way-Out TV” için skeçler yazdı. Ocak 2008’de, Wayans HBO’nun “Def Comedy Jam”inde yer aldı.

Wayans Vermont’ta büyük annesinin evinde doğdu ve Los Angeles’da büyüdü. İlk çıkışını 1994 yılında 11 yaşındayken “Blank Man” ile yaptı.
Daha sonra Otis School for Art and Design’da güzel sanatlar ve animasyon okudu.

Savaş sanatları ustası, snowboardcu, jimnastikçi olan Wayans, skeç yazmayı ve Japon animasyonlarını seviyor.
Los Angeles’da yaşıyor.


GENESIS RODRIGUEZ (Honey Lemon) Hollywood’un en yetenekli gençleri arasında yer alıyor.

Rodriguez, Kevin Smith’in yönettiği A24’ün modern-gün canavar filmi “Tusk”da Justin Long ve Haley Joel Osment ile birlikte yer alıyor.
2014 eylül’de vizyona giren film, Kanada’nın ormanlarında kaybolan bir sunucunun en iyi arkadaşının onu arama çabaları ile ilgili.

Rodriguez ayrıca bir Warner Bros. gerilimi olan “Run All Night”da Liam Neeson, Ed Harris ve Joel Kinnaman ile karşımıza çıkıyor.
Yaşlanan bir kiralık katilin oğlunu ve ailesini korumaya çalışması ile ilgili olan film 2015’te gösterime girecek.

Rodriguez’in film geçmişinde “Hours,” Identity Thief,” “The Last Stand,” “What to Expect When You’re Expecting” ve “Casa de mi Padre” yer alıyor.

Rodriguez ayrıca HBO’nun “Entourage” yapımında Sarah olarak karşımıza çıkmıştı.
Televizyon geçmişinde NBC Universal/Telemundo’nun “Prisonera”sı, “Dame Chocolate”ı ve “Dona Barbara”sı yer alıyor.

Rodriguez Miami’de doğup büyüdü.
Ve kendisi efsanevi sanatçı ve aktör, José Luis Rodriguez “El Puma”nın en küçük kızı.
 Kendisi Los Angeles ve New York’taki The Lee Strasberg Theatre and Film Institute mezunu.



JAMES CROMWELL (Profesör Robert Callaghan)
Uluslararası bir hit olan  “Babe” filmindeki Farmer Hoggett rolüyle en iyi yardımcı erkek oyuncu dalında Oskar® adaylığı kazandı ve ikinci film olan “Babe: Pig in the City”de bu rolü sürdürdü.
Cromwell’in diğer işleri arasında “The Longest Yard,” “I, Robot,” “Space Cowboys,” Frank Darabont’un övgülere doymayan yapımı “The Green Mile,” “The General’s Daughter,” “Snow Falling on Cedars,” “The Bachelor,” “The Sum of All Fears,” “Star Trek: First Contact,” “The People vs. Larry Flynt,” DreamWorks SKG’nın “Spirit: Stallion of the Cimarron,” Stephen Frears’ın Oskar-adayı yapımı “The Queen,” “Becoming Jane,” “The Education of Little Tree,” “Secretariat,” “Spiderman Three,” ve Police Captain Dudley Smith rolünü oynadığı “L.A. Confidential” yer alıyor.
Cromwell en iyi film dalında Oskar alan “The Artist” filminde önemli bir role sahipti.
Ayrıca “Still Mine” adlı yapımdaki rolüyle Canadian Screen en iyi aktör ödülü aldı.

Cromwell kısa süre önce “American Horror Story (Asylum)”daki Dr. Arden rolüyle Emmy® ödülü kazandı.
Ayrıca HBO dizisi “Six Feet Under,” “RKO 281” ve NBC yapımı “ER”daki roller ile ile bir çok Emmy adaylığı aldı.
Yer aldığı diğer yapımlar ise TNT yapımı “A Slight Case of Murder,” ABC yapımı "Betrayal," HBO yapımı “Angels in America,” “West Wing,” “Picket Fences,” “Home Improvement,” “L.A. Law,” “Star Trek: The Next Generation” ve “Betrayal.”
Cromwell şimdilerde TNT’de yayınlanan bir Steven Bochco yapımı “Murder in the First”de yer alıyor.

Cromwell ayrıca bir çok oyunda sahne aldı; “Hamlet,” “The Iceman Cometh,” “The Devil’s Disciple,” “All’s Well That Ends Well,” “Beckett” ve “Othello.” Ülkenin en prestijli tiyatro sahnelerinde; South Coast Repertory, the Goodman Theatre, the Mark Taper Forum, the American Shakespeare Festival, Center Stage, the Long Wharf Theatre ve the Old Globe’da oynadı.
Kısa süre önce Tom Stoppard’ın “The Invention of Love” yapımında San Francisco’daki A.C.T.’te A. E. Houseman rolünü oynadı. Cromwell ülke çapında bir çok tiyatro yapımını yönetti ve Springfield’da kendi şirketi Stage West’te artistik direktörlük yaptı.
Ayrıca Londra Film Festivali’nde gösterinlen kısa bir filmin yönetmenlik koltuğunu paylaştı.

Los Angeles doğumlu Cromwell New York ve Waterford, Conn.’da büyüdü. Carnegie Mellon Üniversitesi’nde okudu.
 Babası, John Cromwell de aktör ve yönetmendi ve kendisi Screen Actors Guild’in ilk başkanlarındandı.
Annesi, Kay Johnson da sahne sanatçısı ve aktristlik yaptı.


ALAN TUDYK (Alistair Krei)
İki düzineden fazla televizyon dizisinde ve 30’dan fazla sinema yapımında yer aldı.
Drama ve komedi, canlı aksiyon, animasyonlar ve video oyunlarında yer aldı. Will Ferrell and Adam McKay’in olan Gary Sanchez Productions yapımı “Welcome to Me”de yer aldı.
Filmde Kristin Wiig sınırdaki kişilik bozukluğu olan ve lotoyu kazanan bir kadını canlandırıyor.
Filmde ayrıca Ferrell, Tim Robbins, Wes Bentley ve James Marsden yer alıyor.

Tudyk’ın Disney yapımı “Wreck-It Ralph”deki King Candy karakteri ona bir Annie Ödülü kazandırdı.
Walt Disney Animasyon Stüdyolarının Oskar®-ödüllü filmi “Frozen”da Duke of Weselton karakterini seslendirdi.
Filmin seslendirme sanatçıları arasında Kristen Bell, Idina Menzel, Josh Gad ve Jonathan Groff yer alıyor.
Tudyk’ın seslendirme geçmişinde “Ice Age,” “Ice Age 2: The Meltdown,” “Ice Age 4: Continental Drift,” “Alvin and the Chipmunks: Chipwrecked,” "Robot Chicken,” “Young Justice,” “The Life & Times of Tim,” “Good Vibes,” “Batman: The Brave and the Bold,” “Family Guy” ve “American Dad” yer alıyor.
Tudyk ayrıca video oyunları “Halo 3” ve “Halo 3: ODST”de seslendirme yapıyor.

Tudyk Warner Bros. yapımı “42”de eski oyuncu yeni menajer Ben Chapman rolünü canlandırdı.
Yönetmenliğini Brian Helgeland’ın yaptığı filmde Harrison Ford da yer alıyor. Tudyk, Robin Williams ile birlikte yer aldığı “Patch Adams” filminde hiper paranoyak akıl hastası rolüyle karşımıza çıktı.
Film kredileri arasında “28 Days,” “A Knight’s Tale,” “Death at a Funeral,” “Dodgeball: A True Underdog Story,” “Knocked Up” ve “Tucker and Dale vs Evil,” “Abraham Lincoln: Vampire Hunter,” 3:10 to Yuma,” “I, Robot,” “Serenity,” “Wonder Boys,” “RX” ve “Beautiful Boy” yer alıyor.

Tudyk, ABC komedisi “Suburgatory”de yer aldı.
“Arrested Development”da Pastor Veal rolünü oynadı.
Tudyk bu Emmy®-ödüllü tek kamera şovunun ikinci sezonunda karşımıza çıktı ve 15 bölümlük yeniden gösterimde de oynadı.
Tudyk ayrıca Joss Whedon’ın kısa süren bilim-kurgu dizisi “Firefly”da Hoban “Wash” Washburne rolünü canlandırdı.
Dizi ilk sezonundan sonra yayından kaldırıldı ancak popülerliği sayesinde dizinin devamı olan sinema filmi “Serenity” vizyona girdi.
Tudyk daha sonra Whedon ile tekrar “Dollhouse” dizisinde bir araya geldi. Televizyon kredileri arasında “Strangers with Candy,” “V,” “Into the West,” ve “CSI: Crime Scene Investigation” yer alıyor.

Tudyk New York’taki prestijli Juilliard School’a gitti ve Broadway’de Kristin Chenoweth ile “Epic Proportions”da oynadı; ayrıca Lancelot rolüyle Monty Python’ın “Spamalot”unda yer aldı; ve “Prelude to a Kiss”de başroldeki karakter Peter’ı canlandırdı ve John Mahoney ile birlikte oynadı.

Tudyk, Plano, Texas’da doğup büyüdü ve şimdi Los Angeles’da yaşıyor. Mütevazi bir hayvan postu koleksiyonu ve ev inşa projeleriyle ilgilenmeyi seviyor.
İki köpeği Raisin ve Aunt Clara ile yaşıyor, motorsikleti var ve gitar çalıp orijinal şarkılar yazmayı seviyor.


Emmy®-adayı aktris MAYA RUDOLPH (Aunt Cass) en çok NBC'deki “Saturday Night Live” ile tanınır.
Şovun yedi yıldır as oyuncularından.
2000 yılında SNL çıkışıyla birlikte, Rudolph'un hatırladığımız canlandırmalarından bazıları; Oprah Winfrey, Whitney Houston, Donatella Versace ve Beyoncé.
Aynı zamanda “Wake Up Wakefield” ve “Bronx Beat” gibi skeçlerde oynuyor.  Rudolph’un kendi komedisi “The Maya Rudolph Show,” Mayıs 2014’te NBC’de yayınlandı.
Bu özel bölümün yapımcılığını Lorne Michaels yaptı ve bölüm 7.23 milyon izlenme aldı.
Rudolph aynı zamanda Paul Thomas Anderson’ın “Inherent Vice” adlı, Thomas Pynchon romanı uyarlamasında yer aldı.
12 Aralık 2014’te vizyona girecek olan yapımda Joaquin Phoenix, Josh Brolin, Reese Witherspoon ve Owen Wilson yer alıyor.

Rudolph daha önce eleştirmenlerden övgü alan “The Way, Way Back”te yer aldı.
Oskar®-ödüllü yazarlar Jim Rash ve Nat Faxon’ın yönetmenlik denemesi, 2013 Sundance Film Festivali’nde övgüler aldı ve Fox Searchlight ile Temmuz 2013’te vizyona girdi.
Bir çok ödüle aday olan film ulusalda $22 milyon hasılat yaptı. Rudolph ayrıca SNL ekip arkadaşları Adam Sandler, Chris Rock, Kevin James ve David Spade ile bir aile komedisi olan “Grown Ups 2”de bir araya geldi.
Rudolph aynı zamanda animasyon komedi olan “The Nut Job”da Precious karakterini seslendirdi.
Ayrıca DreamWorks yapımı “Turbo”daki Burn karakterini seslendirme performansıyla Black Reel Ödülü®-adayı oldu.
Küçük ekranda ise, Rudolph NBC sitcom’u, “Up All Night”da Ava rolünü canlandırdı.

Komedi sanatında usta olan Rudolph Paul Feig'in komedisi “Bridesmaids”de Kristen Wiig ile yer aldı.
Film dünya çapında $300 milyon gişe elde etti.
Ek olarak iki Akademi Ödülü® adayı olan “Bridesmaids,” en iyi komedi dalında Altın Küre® adayı oldu.
Film, 2011 AFI Film Ödülü, en iyi komedi filmi dalında 2012 Critics Choice Movie Ödülü, yine en iyi komedi filmi dalında 2012 People's Choice Ödülü ve Comedy Central'ın en iyi film dalında 2012 Comedy Ödülü aldı.

Rudolph kısa süre önce müzisyen Gretchen Liberum ile Prince’in şarkılarını çalan, kız grubu Princess’i kurdu.
Bu ikilinin Prince’in His Purple Majesty’ yorumu inanılmaz ilgi topladı ve “Late Night with Jimmy Fallon”da "Darling Nikki"yi çaldılar.
 O zamandan beri Prince hitleri çalan grup, mimikleri ve taklitleriyle, internette hit oldular.

Rudolph’un seslendirme kredileri arasında “Zookeeper” ve “Shrek the Third” var. Ayrıca  “Friends with Kids” filminde Jon Hamm, Kristen Wiig ve Adam Scott ile yer aldı. Ek olarak “Grown Ups,” Robert Altman yapımı “A Prairie Home Companion,” Mike Judge yapımı “Idiocracy” ve Miguel Arteta yapımı “Chuck & Buck”da yer aldı. 2009’da, yönetmenliğini Sam Mendes’in yaptığı, senaryosunu Dave Eggers ve Vendela Vida’nın yazdığı, romantik komedi filmi “Away We Go”da John Krasinski ile yer aldı.



FİLM YAPIMCILARI HAKKINDA

DON HALL (Yönetmen)
Walt Disney Animason Stüdyoları’nın 2011 yapımı “Winnie the Pooh”un yönetmenliğini yaptı (Stephen J. Anderson ile).
 Daha önce, 2009 yapımı “The Princess and the Frog”un hikaye direktörlüğünü üstlendi.
Hikaye direktörü olarak yönetmenlerle editoryal ve kayıt seanslarında yakın olarak çalıştı; sorumlulukları arasında hikaye ekibi süpervizörlüğü, sahneleri hikayeleme ve yazma vardı.

Hall kariyerine Walt Disney Animason Stüdyoları’nda Haziran 1995’te “Tarzan”a görsel senaryo taslağı çıraklığı yaparak başladı.
Yine “The Emperor’s New Groove,” “Chicken Little” ve diğer çeşitli projelerde görsel senaryo taslakları hazırladı.
“Meet the Robinsons” yapımında, Hall hikaye direktörlüğüne yükseldi.
“The Emperor’s New Groove” filmindeki işi ile Annie Ödülü adaylığı aldı.
“Meet the Robinsons” daki görsel senaryo taslağı ise ona ikinci adaylığı getirdi.

Hall, University of Iowa, çizim ve ressamlık mezunu.
Ayrıca California Institute of the Arts’da karakter animasyonu okudu. CalArts’dan mezun olduktan sonra orada hikaye geliştirme dersleri vermeye başladı.

Hall Glenwood, Iowa doğumlu ve şimdilerde Pasadena’da eşi ve iki çocuğu ile birlikte yaşıyor.


CHRIS WILLIAMS (Yönetmen)
Walt Disney Animason Stüdyoları yapımı Oskar®-adayı film “Bolt”un (2008) yönetmenliğini Byron Howard ile birlikte üstlendi.

1994 yılında Florida animasyon stüdyosunda stajyer olarak başlayan Williams, “Mulan” (1998) filminin hikaye ekibinde yer aldı.
“Lilo & Stitch”de (2002) yine hikaye ekibinde yer aldı ve “The Emperor’s New Groove”daki yazarlığı sayesinde Annie ödülü adaylığı aldı.
O günden beri 2012 yapımı “Wreck-It Ralph” ve 2013 yapımı Oskar®-ödüllü film “Frozen”ın hikaye departmanlarında yer aldı.

Williams Disney’in ilk kısa filmi “Glago’s Guest”i yazdı ve yönetti.
Bu filmle Annie Ödülü kazandı. Ayrıca ABC yapımı “Prep & Landing”de baş yapımcı oldu ve Emmy® ödülü aldı.

Williams University of Waterloo, Güzel Sanatlar mezunu. Daha sonra Sheridan College’da animasyon okudu.


ROY CONLI, p.g.a. (Yapımcı)
1993 yılında Walt Disney Animason Stüdyoları’nda çalışmaya başladı ve “The Hunchback of Notre Dame”ın yaratıcı elementlerini oluşturduktan sonra Paris’te iki yıl süren yapım aşamasında animasyon ekibinin katkılarını izlemek için Fransa’ya taşındı.
Film tamamlandıktan sonra Fransa’da kalmaya devam etti ve “Hercules” ve “Tarzan” animasyonlarının yapım aşamalarına rehberlik etti.
Daha sonra Conli Burbank’deki stüdyoya dönerek “Treasure Planet”in yapımcılığını üstlendi.
Walt Disney Animason Stüdyoları’nın 50. animasyon filmi “Tangled”ın yapımcılığını üstlendi ve WDAS’nin lider yönetici ekibinde yer almakta.

Doğma büyüme Los Angeles’lı olan Conli San Francisco’nun prestijli okulu American Conservancy Theater’dan (ACT) mezun oldu.
Şans eseri Pasadena Playhouse’da yaratıcı yeteneklerle tanıştı ve bu efsanevi tiyatro için dört yıl boyunca operasyon direktörü olarak çalıştı.
Burada yapım menajerliği yaptı ve tiyatronun 1983’te resmi olarak açılışına rehberlik etti.

Conli daha sonra Boston’a taşındı ve eğitimine Boston Üniversitesi’nde devam etti.
Buradan mezun olduktan sonra Maine’deki Camden Shakespeare Festival’inde yapımcı olarak yer aldı.
1989’da Conli Mark Taper Forum’da prodüksiyon ekibine katıldı.
Bunu takip eden dört yıl boyunca özel projeleri idare etti ve  “Angels in America,” “Jelly’s Last Jam” ve “The Kentucky Cycle” gibi ödüllü oyunların prömiyerlerini yaptı.


JOHN LASSETER (Baş Yapımcı)
Walt Disney Animason Stüdyoları, Pixar Animasyon Stüdyoları ve  Disneytoon Stüdyoları’nda yapılan tüm projelerin yaratıcı süreçlerini yönetiyor, ek olarak Walt Disney Imagineering’de üstlendiği bir çok rol ve aktivite var.

Lasseter yönetmen olarak ilk denemesini 1995’te, ilk uzun metrajlı bilgisayar animasyonu olan “Toy Story” ile yaptı.
Bu yapımla Special Achievement Oskar® ödülü aldı.
O ve senaryo yazarı ekibi en iyi orijinal senaryo dalında Akademi Ödülü® adaylığı kazanarak ilk kez bu kategoride bir animasyon yapımının yer alarak tanınmasını sağladılar.
Lasseter aynı zamanda “A Bug’s Life” (1998), “Toy Story 2” (1999), “Cars” (2006) ve “Cars 2” (2011) filmlerini yönetti.

Lasseter ayrıca Walt Disney Animason Stüdyoları’nın Oscar®-ödüllü flmi “Frozen”ın (2013) yapımcılığını üstlendi, film ayrıca en iyi orijinal şarkı dalında Oskar kazandı (“Let It Go”).
Film, $1 bilyon sınırını geçen ilk animasyon.
Lasseter diğer Walt Disney Animason Stüdyoları filmlerinin baş yapımcılığını üstlendi; “Bolt” (2008), “The Princess and the Frog” (2009), “Tangled” (2010), “Winnie the Pooh” (2011) ve “Wreck-It Ralph” (2012).
Ayrıca Disneytoon Stüdyo filmlerinde de baş yapımcı olarak yer alıyor. Bu yılki filmler arasında; “The Pirate Fairy,” “Planes: Fire & Rescue,” ve “Legend of the NeverBeast.”

Lasseter “Monsters, Inc.”den beri (2001) tüm Pixar filmlerinin baş yapımcılığını üstlendi, yedi Akademi Ödüllü® “Finding Nemo” (2003), “The Incredibles” (2004), “Ratatouille” (2007), “WALL•E” (2008) “Up” (2009), “Toy Story 3” (2010) ve “Brave” (2012), ayrıca “Inside Out” ve “The Good Dinosaur.” Bugüne kadar, Pixar filmleri $8.5 bilyondan fazla gişe yaptı ve 14 yapım da gişelere 1 numaradan giriş yaptı.

Lasseter, Pixar’ın ilk kısa filmleri “Luxo Jr.,” “Red’s Dream,” “Tin Toy” ve “Knick Knack”i yazdı, yönetti ve anime etti.
“Luxo Jr.” ilk üç boyutlu bilgisayar animasyonu film olarak 1986 yılında en iyi kısa animasyon filmi dalında Akademi Ödülü® adayı oldu.
“Tin Toy” ise 1988’de Akademi ödülü kazanan ilk en iyi kısa animasyon filmi oldu.
Lasseter stüdyonun tüm kısa animasyon filmlerinin baş yapımcılığını üstlendi, Akademi ödüllü kısa filmler “Geri’s Game” (1997) ve “For the Birds” (2000) dahil olmak üzere.
Kısa süre önce “La Luna” (2011) ve “The Blue Umbrella” (2013), ve Pixar’ın yeni kısa filmi “Lava”nın da baş yapımcısı olarak yer aldı.
Aynı zamanda  Walt Disney Animason Stüdyoları’nın kısa filmleri, Oskar®-ödüllü “Paperman” (2012), “Get A Horse!” (2013), ve yeni vizyona girecek olan ve “Big Hero 6”in önünde yayınlanacak olan “Feast” ve gelecek sene vizyona girecek olan “Frozen Fever.”

Walt Disney Imagineering için yaratıcı danışmanlık yapan Lasseter, Radiator Springs karakterlerini ve setini Disneyland Resort’a 2012 yılında Cars Land ile getirdi. 48 kilometrekarelik bu koca set, Disney California Adventure Park’ta yer alıyor.

2009’da, Lasseter, 66. Venice International Film Festival’inde Golden Lion for Lifetime Achievement ödülüne layık görüldü.
Takip eden yılda Producers Guild of America’s David O. Selznick Achievement Award in Motion Pictures kazanan ilk animasyon yapımcısı oldu.

 Lasseter’ın diğer ödülleri arasında Art Directors Guild sinematik görüntü ödülü, American Film Institute’dan onur derecesi ve ASIFA-Hollywood’dan kariyer başarısı ve animasyon sanatına katkılarından dolayı 2008 Winsor McCay Ödülü yer alıyor.

1986’da Pixar’ın kurulması ile, Lasseter Lucasfilm Ltd.’nin kadrosunda, “The Adventures of Andre and Wally B”yi dizayn ve anime etti.
Bu yapım ilk karakter bazlı üç boyutlu bilgisayar animasyonuydu.
Ve 1985’teki Steven Spielberg-yapımı film “Young Sherlock Holmes”da bilgisayar ürünü Stained Glass Knight karakterini yarattı.

Lasseter 1979 yılında California Institute of the Arts’da film ve karakter animasyonu programından mezun oldu.
Kendisi,  CalArts öğrenci filmleri “Lady and the Lamp” (1979) ve “Nitemare” (1980) ile Student Academy Award for Animation’ı iki kez kazanan tek kişidir. Lasseter, 15 dolarlık ilk ödülünü tebeşirden çizdiği Headless Horseman karakteri ile 5 yaşında lokal bir süpermarkette kazmıştır.



ROBERT L. BAIRD (Senaryo)
Yazarlığını bir çok popüler animasyonla pekiştirdi.
Pixar Animasyon Stüdyoları için 2001’de “Monsters, Inc.,” 2006’da Altın Küre®-kazanan “Cars” ve geçtiğimiz yıl “Monsters University”nin senaryolarını yazdı.
Walt Disney Animasyon Stüdyoları içinse, 2005’de “Chicken Little,” 2007’de “Meet the Robinsons” ve 2012’de kısa animasyon “Tangled Ever After”ın senaryolarını yazdı.

Baird kariyerine, Toronto’da bir alternatif rock radyo istasyonunda metin yazarı olarak başladı.
1996’da Los Angeles’a taşındı ve Ryan Gosling’in oynadığı TV dizisi “Breaker High” için yazmaya başladı.
2001’de, Pixar’da uzun süreli yazı partneri Daniel Gerson ile “Monsters, Inc.” için yazma şansı yakaladı.

Baird’in yazmaya merakı Isaac Asimov, Stephen King, Ray Bradbury ve diğerlerinin işlerini okumasıyla başladı.
Baird, büyürken komedi grupları “Monty Python,” “SCTV” ve “The Kids in the Hall”dan ilham aldı.
Ottawa, Ontario doğumlu Baird, çocukluğunu Kanada’da geçirdi.
Toronto’da Ryerson Üniversitesi’nde okuyan yazar, radyo ve televizyon mezunu.

Baird şimdilerde Los Angeles’ta karısı ve iki çocuğuyla birlikte yaşıyor.


DANIEL GERSON (Senaryo)
Yazı partneri Baird ile son yılların en popüler animasyonlarının senaryolarına imza attı.
Pixar Animasyon Stüdyolarında senaryo yazarı olarak kariyerine başlayan Gerson, Pete Docter’in yönettiği “Monsters, Inc.” (2001), ve Dan Scanlon’un yönetmenliğini yaptığı “Monsters University”nin (2013) senaryolarını yazdı.
Don Hall ve Chris Williams’ın yönetmenliğini üstlendiği  “Big Hero 6” (2014), onun en yeni projesi ve bu kez Walt Disney Animasyon Stüdyoları için yazıyor.

Gerson Los Angeles’ta karısı ve çocuklarıyla birlikte yaşıyor.
Kızı, “Monsters, Inc.” ve oğlu “Cars”ın (2006) bitiş kredilerinde “Prodüksiyon Bebekleri” başlığı altında yer alıyor.

Filmin mmknmrtb notu:   /10



2 yorum:

  1. Adsız29.5.19

    Dünyanın en iyi animasyon filmi bence ayrıca baymax çoooooooooooooooook tatlı baymax fanatiğiyim baymaxon tesimlerini çizdiğim ve filmden sahnelerin olduğu bir defterim bile var ve tabiki bu deftere big hero 6 daki repliklerdr yazıyo

    YanıtlaSil
  2. Adsız30.12.20

    Mükemmel bir film gibi mükemmel bir analizde olmuş, en ince detayına kadar girilmiş helal olsun.

    YanıtlaSil