14.3.15

'34. İstanbul Film Festivali' Bölümleri



ALTIN LALE ULUSLARARASI YARIŞMA

İstanbul Film Festivali’nin Uluslararası Yarışma bölümünde festivalin büyük ödülü Altın Lale için, sanat ve sanatçının dünyasını sinemayla buluşturan, yaratıcı süreçleri sanatçının kişiliğiyle ele alan ya da bir edebiyat eserinden uyarlanan filmler yarışıyor.
34. İstanbul Film Festivali Altın Lale Uluslararası Yarışma bölümünde 12 film yer alıyor.

Yönetmen Rolf de Heer başkanlığındaki Uluslararası Altın Lale jürisinde yönetmen Bence Fliegauf, yapımcı Cédomir Kolar, senarist ve yönetmen George Ovashvili ve oyuncu Melisa Sözen yer alıyor.
İKSV eski yönetim kurulu başkanı ve İstanbul Film Festivali kurucularından Şakir Eczacıbaşı anısına verilen Uluslararası Altın Lale Ödülü, bu yıl da Eczacıbaşı Topluluğu tarafından 25.000 avroluk para ödülüyle destekleniyor.
Bu ödülün 10.000 avrosu Altın Lale’nin sahibi olacak filmin yönetmenine, 10.000 avrosu filmin Türkiye’deki dağıtımını üstlenecek firmaya, 5.000 avrosu ise Jüri Özel Ödülü’nü kazanacak filmin yönetmenine verilecek.

Gerçeklik / Réalité / Reality / Quentin Dupieux 

Wrong / Yanlış ve katil tekerlek Rubber / Lastik filmlerinin yönetmeni Quentin Dupieux, yine çılgınca gerçeküstü bir komedi filmi olan Gerçeklik / Réalité / Reality ile kafaları karıştırıyor.
B filmlerine selam duran, biraz da bilimkurgu tadı veren Gerçeklik / Réalité / Reality, kameraman Jason’un, yöneteceği ilk korku filmi için bulduğu servet sahibi yapımcı Bob Marshal’ın filme finansman sağlaması için öne sürdüğü “48 saat içinde, sinema tarihinin en kusursuz çığlığını bulması” koşulu ile Jason’un içine düştüğü kâbusu anlatıyor.
Sitges’de Eleştirmenler Ödülü ve Ghent’te Gençlik Jürisi’den Mansiyon kazanan film için yönetmen Dupieux şöyle diyor: “Bir mesajım yok, sadece insanları eğlendirmeye bakıyorum.”


Neden Tarkovski Olamıyorum / Why Can’t I Be Tarkovsky / Murat Düzgünoğlu

Tansu Biçer, Esra Kızıldoğan, Vuslat Saraçoğlu, Menderes Samancılar, Tülay Bursa, Recep Yener, Sacide Taşaner ve Serkan Genç’in oyuncu kadrosunda olduğu Neden Tarkovski Olamıyorum / Why Can’t I Be Tarkovsky filmi içinde film çekme öyküsü, Türkiye sineması yönetmenlerinin Tarkovski sevgisini ince bir mizahla analiz ediyor.
Filmin kahramanı, binbir zorlukla, binbir yoklukla, ailesine dahi karşı gelmek zorunda kalan, hayalindeki filmi çekmeye çalışan, Tarkovski’ye öykünen bir yönetmen.

Altın Çağ / Huang jin shi dai / The Golden Era / Ann Hui  

Bu yıl Venedik Film Festivali'nde kapanış filmi olarak gösterilen Altın Çağ / Huang jin shi dai / The Golden Era Hong Kong’un en önemli kadın yönetmeni Ann Hui’nin son filmi.
Öncü, yetenekli, ama bir o kadar mutsuz kadın romancı ve şair Xiao Hong’un hayatını anlatan Altın Çağ / Huang jin shi dai / The Golden Era aynı zamanda da 1930’lu yıllardaki Çin’in çalkantılı dönemini resmediyor.
Varlıklı bir ailenin çocuğu olan Xiao Hong, baskıcı babasına karşı gelerek ayarlanmış bir evlilikten kaçmak için kuzeniyle Beijing’e gidiyor. Ancak, dehasıyla trajedisi arasında sıkışıp mutluluğu bulamayan Xiao Hong, bir dizi romantik terk edilişin ardından hamile ve parasız kalıyor.
Taypey Film Festivali’nde En İyi Yönetmen Ödülü kazanan Ann Hui, 2012 yılında A Simple Life filmiyle festivalin konuğu olmuştu.  

Vahşi Yaşam / Vie Sauvage / Wild Life / Cédric Kahn 

Bir kez daha “çemberin dışındakileri”, üstelik de kanun kaçaklarını filme konu eden yönetmen Cédric Kahn,
Vahşi Yaşam / Vie Sauvage / Wild Life filminde, 11 yıl boyunca herkesten kaçan bir baba ile 2 oğlunun gerçek yaşam öyküsünü anlatıyor.
Boşandıklarında, çocukların vesayetini karısı kazanınca, Paco, 6 ve 7 yaşındaki oğullarını kaçırmaya ve bir daha da geri vermemeye karar veriyor.
Çocuklar, önce küçüklüklerini, sonra da ergenliklerini, hep gölgede kalarak, gerçek kimliklerini saklayarak, polis tarafından aranarak ama bir yandan da alabildiğine özgür ve hareketli yaşıyor.
Vahşi Yaşam / Vie Sauvage / Wild Life 11 yıl boyunca Fransa’nın dört bir bucağında saklanan ailenin hikâyesini aktarıyor.
San Sebastian’da Jüri Özel Ödülü kazanan Wild Life’ın başrolünde Mathieu Kassovitz, yapımcı koltuğunda ise Jean-Pierre ve Luc Dardenne var.
Film, Okwari, Shahi’Yena, Xavier Fortin ve Laurence Vidal’in yazdığı romandan uyarlandı.  

Taşa Yazılmış Hatıralar / Bîranînen li ser kevirî / Memories On Stone / Shawkat Amin Korki 

İki Kürt çocukluk arkadaşı, Hüseyin ve Alan, 1988’de İran’da El-Enfal operasyonu esnasında yapılan Kürt Soykırımı’nın filmini çekmeye karar verirler.
Bu filmi yapma sürecinin onlara öğrettiği şey ise, sinema aracılığıyla gerçeğe ulaşmak ve kendi kimlikleriyle yüzleşmek için hayatları dahil her şeyi riske atmaları gerektiği olacaktır.
Öncelikle bir kadın başrol oyuncusu bulmaya çalışırken neredeyse tüm şartların kendilerine karşı olduğunu fark edeceklerdir.
2009’da yaptığı Kick Off ile birlikte çıkış yapan Kürt sinemacı Shawkat Amin Korki’nin üçüncü uzun metrajlı filmi olan Taşa Yazılmış Hatıralar / Bîranînen li ser kevirî / Memories On Stone baskılanan gerçeğin sinemasını yapmanın zorluklarını ve günümüz Kürt toplumunun dinamiklerini odağına alıyor. Abu Dhabi’de En iyi Arap Filmi seçilen film, Asya Pasifik Sinema Ödülleri’nde UNESCO Ödülü, Üsküp’te de En İyi Yönetmen Ödülü kazandı.

Itsi Bitsi / Ole Christian Madsen 

İskandinav yarımadasının ileri gelen yönetmenlerinden Ole Christian Madsen, yedinci kurmaca filmi Itsi Bitsi’de gerçek olaylara dayanan bir aşk hikâyesini anlatıyor.
Filmin kahramanları Iben ve Eik 1962 yılında nükleer karşıtı bir eylemde tanışıyor. Eik aşık olduğu bu kızın gönlünü kazanmak için şair, yazar, keş, gezgin ve en sonunda Danimarka’nın efsane rock grubu Steppeulvene’nin solisti olana kadar çabalıyor.
İki genç insanın gözükara aşkını aktaran Itsi Bitsi, 1960’ların karşı kültürüyle Kopenhag’dan İspanya’ya oradan Nepal’e uzanan bir yol filmi aynı zamanda.
Steppeulvene ve solisti Eik Skaløe, ülkenin hippi sahnesinin simgelerinden sayılıyor. Filme adını veren Itsi Bitsi, Skaløe’nin Iben’e taktığı isim, aynı zamanda grubun şarkılarından biri.
 Itsi Bitsi, uluslararası prömiyerini Toronto Film Festivali’nde yaptı. Skaløe’yi canlandıran Joachim Fjelstrup, Avrupa’nın 10 “parlayan yıldızı”ndan biri seçildi.

Star / Zvezda / Star / Anna Melikyan 

Star / Zvezda / Star, Variety dergisinin umut vaat eden yönetmenler arasında saydığı Ermeni asıllı Rus senarist ve yönetmen Anna Melikyan’ın son filmi.
Bağımsız bir yapım olan Star / Zvezda / Star  filmi, kaderleri kesişen üç kişinin kahraman olduğu, kentte geçen bir külkedisi masalını anlatıyor: Yanlış anlaşılmaktan mustarip olan 15 yaşında bir genç, onun çekici ve kibirli üvey annesi ile yeteneksiz ama iyimser bir genç aktris.
Star / Zvezda / Star, Soçi Kinotavr Film Festivali’nde En İyi Yönetmen ve En İyi Kadın Oyuncu, Odessa Film Festivali’nde de Özel Mansiyon kazandı.
Anna Melikyan uluslararası alanda, festivalde de gösterilen 2007 yapımı ödüllü filmi Rusalka / Mermaid / Denizkızı ile tanınıyor.

Kara Ruhlar / Anime Nere / Black Souls / Francesco Munzi 

Francisco Munzi’nin 2014 yapımı dram filmi Kara Ruhlar / Anime Nere / Black Souls, İtalya’da bir mafya örgütü ‘ndrangheta’ya yakın olan iki erkek kardeş ve ailenin pis işlerine dahil olmayı arzulayan çoban yeğenlerinin hikâyesini anlatıyor. Venedik Film Festivali’nde Pasinetti Ödülü, Mimmo Rotella Ödülü, Ekran Ödülü kazanan Kara Ruhlar / Anime Nere / Black Souls, mafyasıyla tanınan Sicilya’da ya da Napoli’de değil, Calabria bölgesinde geçiyor. Gioacchino Criaco’nun romanından uyarlanan film, gerçek olaylardan esinleniyor.

Yüzündeki Sır / Phoenix / Christian Petzold 

Lizbon’da Jüri Özel Ödülü, San Sebastian’da ise Uluslararası Sinema Yazarları Birliği FIPRESCI Ödülü kazanan Yüzündeki Sır / Phoenix, Alman sinemasının son dönemde çıkardığı en başarılı ve istikrarlı yönetmenlerden Christian Petzold’un son filmi. Petzold’un fetiş oyuncusu Nina Hoss’un başrolde olduğu Yüzündeki Sır / Phoenix, 2. Dünya Savaşı sırasında toplama kampında yüzü tamamen harap olan bir kadının estetik ameliyat sonrası, kim olduğunu bilmeyen kocasıyla yakınlaşmaya çalışmasını anlatıyor. Kocası, ondan ölmüş sandığı karısının mirasını almak için yardım isteyince kadın da kocasının sevgisinden şüphe duymaya başlıyor.

Bana Bak Philip / Listen Up Philip / Alex Ross Perry 

Bana Bak Philip / Listen Up Philip filminde yazdığı ikinci romanının baskıya girmesini bekleyen New York’lu yazar Philip’in büyük kentin dinmek bilmeyen gürültü patırtısına dayanamaz hale gelmesiyle hayran olduğu yazar Ike Zimmerman’ın sessiz sakin bir yerde olan yazlığına taşınarak aradığı dinginliğe kavuşması anlatılıyor. Narsist Philip ile en az onun kadar kendini beğenmiş, aklını oynatmış ve hayal kırıklığına uğramış ev sahibi yazarın bu birlikteliğini aktaran Bana Bak Philip / Listen Up Philip, New York edebiyat çevresinin içinde bulunduğu durumu, karmaşık, samimi, son derece komik ve aynı zamanda iğneleyici bir dille gösteriyor. Filmin yönetmen koltuğunda Amerikan bağımsız sinemasının en ilgi çekici ve yaratıcı yeni seslerinden biri olan Alex Ross Perry oturuyor. Locarno’da Jüri Büyük Ödülü kazanan Bana Bak Philip / Listen Up Philip, ender kullanılan bir format olan 16mm çekilmiş. Başroldeki Jason Schwartzmann üçüncü kez bir yazarı canlandırıyor. İlk ikisi Rushmore ve HBO filmi Bored To Death.

Çılgın Kalabalıktan Uzak / Far From The Madding Crowd / Thomas Vinterberg

The Hunt / Onur Savaşı ile ödülleri toplayan Danimarka sinemasının yıldız yönetmenlerinden Thomas Vinterberg’in yeni filmi Çılgın Kalabalıktan Uzak / Far From The Madding Crowd bir dönem incelemesi. Thomas Hardy’nin aynı adlı romanından uyarlanan ve Victoria İngiltere’sinde geçen filmde bağımsız ve güçlü bir kadın olan ve birbirinden çok farklı üç adamı etkisi altına alan Bathsheba Everdene’in hikâyesini izliyoruz. Bathsheba karakterini Aşk Dersi, Muhteşem Gatsby, Sen Şarkılarını Söyle filmleriyle yıldızı parlayan genç oyuncu Carrey Mulligan canlandırıyor. Oyuncu kadrosunda Juno Temple, Michael Sheen, Matthias Schoenaerts ve Tom Sturridge de yer alıyor.

Fanusta Yaşayanlar / Vonarstræti / Life in a Fishbowl / Baldvin Zophoniasson

İzlanda’da büyük bir gişe başarısı elde eden, aynı zamanda ülkenin Oscar adayı olan Fanusta Yaşayanlar / Vonarstræti / Life in a Fishbowl, İzlanda’nın 2008’de yaşadığı ekonomik krizin arifesinde üç karakterin hayatına odaklanıyor. Yönetmen ve senarist Baldvin Zophoníasson, anlatımında aceleci davranmıyor ve karşımıza detaylı karakter incelemeleri koyuyor. Filmin müzikleri ise Salon’da izleme şansına eriştiğimiz İzlandalı indie-rock elektro akustik sihirbazı Olafur Arnalds’a ait.


SİNEMADA İNSAN HAKLARI: AVRUPA KONSEYİ SİNEMA ÖDÜLÜ FACE

Avrupa Konseyi’nin katkılarıyla 9 yıl önce, yalnızca İstanbul Film Festivali kapsamında verilmeye başlanan Avrupa Konseyi Sinema Ödülü FACE (Film Award of the Council of Europe) bu yıl da, Sinemada İnsan Hakları bölümündeki bir filme verilecek. Sinemada İnsan Hakları bölümünde insan hakları konusunda kamuoyunda duyarlılık ve bilinç yaratan, konunun öneminin daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunan 10 film gösterilecek.
Bu bölümden seçilecek filmin yönetmenine kapanış ve ödül töreninde Avrupa Konseyi’nden bir yetkili tarafından 10.000 avroluk para ödülü takdim edilecek. FACE Ödülü’ne Avrupa Konseyi’nin sinema yapıtlarını destekleyen Eurimages Fonu da ortak.

FACE Ödül Jürisi’nde Avrupa Konseyi Genel Sekreteri ve Genel Sekreter Yardımcısı’nın İnsan Hakları ve Hukukun Üstünlüğü konularında özel başdanışmanı Leyla Kayacık, yazar, oyuncu ve senarist Ercan Kesal, Filistinli senarist ve yönetmen Najwa Najjar ve Avrupa Film Fonu Eurimages İdari Direktörü Roberto Olla yer alacak.

Enayi / Durak / The Fool / Yury Bykov 

Toplum içinde yer alan sınıf farkından doğan ve alt kademede bulunan insanların yaşadıkları zorlukları irdelemesi gibi yönleriyle sistem eleştirisi olarak kabul edilen Enayi / Durak / The Fool, dünya prömiyerini Locarno Festivali’nde gerçekleştirdi. Yury Bykov’un yönetmenliğini üstlendiği ve senaryosu Dostoyevski’nin Budala isimli romanından esinlenilerek oluşturulduğu Enayi / Durak / The Fool, vicdanlı ve dürüst bir insanın toplum tarafından dışlanarak yaşadıklarına dikkat çekiyor. Yury Bykov’un bu üçüncü uzun metrajlı filmi, yönetmenin ilk uzun metrajlı çalışması olan ve daha önce festivalde izlediğimiz The Major’ın izinden gidiyor.

Umut / Hope / Boris Lojkine 

Belgesel yönetmeni Boris Lojkine’nin ilk uzun metrajlı filmi Umut / Hope, sahraaltı Afrikalı göçmenlerin daha iyi bir yaşam için verdikleri mücadeleyi, deniz ve çölü aşarak Orta Avrupa’ya uzanan yolculuklarını ve hayatta kalma hikâyelerini etkileyici bir şekilde işliyor. Hayatında hiç rol yapmamış, gerçek göçmenlerin rol aldığı filmde, göçmenliğin zorlukları anlatılıyor.

Küçük Bir Aşk Hikâyesi / Chand metre moka'ab eshgh / A Few Cubic Meters of Love / Jamshid Mahmoudi 

Afganistan’ın Oscar’a aday gönderdiği Jamshid Mahmoudi’nin dokunaklı ilk filmi Küçük Bir Aşk Hikâyesi / Chand metre moka'ab eshgh / A Few Cubic Meters of Love, gerçek olaylardan esinleniyor. Film, Afgan mültecilerinin birlikte çalıştığı teneke mahallelerde, birbirine verebilecekleri çok az şey varken aşkı yaşayan insanları anlatıyor.


Annemin Şarkısı / Klama Dayîka Min / Song of My Mother / Erol Mintaş 

Erol Mintaş’ın ilk uzun metrajlı filmi Annemin Şarkısı / Klama Dayîka Min / Song of My Mother’ın başrollerini Feyyaz Duman, Zübeyde Ronahi ve Nesrin Cavadzade paylaşıyor. Film, hafızalarındaki şarkının peşine düşen bir anne ile oğlun hikâyesini anlatıyor.  

Bugün / Emrouz / Today / Reza Mirkarimi

Usta yönetmen Reza Mirkarimi’nin son filmi Bugün / Emrouz / Today, İran’ın Oscar adayı oldu ve ülkesinde de büyük bir gişe başarısı yakaladı. Karşılıksız iyilik yapmak, insan doğasının karmaşıklığı ve kırılgan bir gerçekçiliği bünyesinde buluşturan Bugün / Emrouz / Today, Hollywood Reporter’a göre “bağırmayan, fısıldayan bir film.”

Ülkesiz Şarkılar / No Land's Song / Ayat Najafi 

Yönetmen Ayat Najafi’nin üç yılda tamamladığı Ülkesiz Şarkılar / No Land's Song filminde, İran’da sansür ve tabulara karşı çıkan genç besteci (ve aynı zamanda yönetmenin kardeşi) Sara Najafi kadın solistlerle, resmi bir konser organizasyonu yapmak için kolları sıvıyor. Sara ve İranlı şarkıcılar Parvin Namazi ile Sayeh Sodeyfi, bu mücadelede kendilerine Tahran’da destek olmaları ve projeye katkıda bulunmak üzere, Paris’ten üç kadın şarkıcıyı daha davet ediyor: Elise Caron, Jeanne Cherhal ve Emel Mathlouthi. Böylece, Fransa ile İran arasında tekrar bir müzik köprüsü kurmak amaçlanıyor.

Kaplanlar / Tigers / Danis Tanovic

Oscar ödüllü yönetmen Danis Tanović’in dünya prömiyerini Toronto’da yaptığı son filmi Kaplanlar / Tigers gerçek bir hikayeyi anlatıyor. Başrolünü Bollywood yıldızlarından Emraan Hashmi’nin oynadığı filmde Pakistan’da büyük bir skandalı ortaya çıkaran ve bu nedenle çokuluslu dev bir şirkete savaş açan hazır mama satıcısı Ayan’ın gerçek yaşam öyküsü anlatılıyor. Danis Tanović’in Bir Hurdacının Hayatı / An Episode in the Life of an Iron Picker filmi 32. İstanbul Film Festivali’nin Sinemada İnsan Hakları Yarışması’nda ‘FACE Avrupa Konseyi Film Ödülü Özel Mansiyon’u Muel O’nun yönettiği Jiseul filmiyle paylaşmıştı.

Atlantik. / Atlantic. / Jan-Willem van Ewijk 

Yönetmen Jan-Willem van Ewijk’in ikinci uzun metrajlı Atlantik. / Atlantic. filminde aşk ve yoksulluk açık yürekli tasvirleriyle anlatılıyor. Fas’ın küçük bir sahil kasabasına her yaz, bir sürü havalı ve güzel Avrupalı, sörf yapmak ve rahat hayatın tadını çıkarmak için geliyor. Bu kasabada yaşayan rüzgar sörfçüsü Fettah, onlara yardım edip ihtiyaçlarını karşılayan yerlilerden biri. Arkadaşlık edip aşık olduğu Avrupalı güzel kadın Alexandra gidince, Fettah Avrupa’ya doğru 300 kilometrelik, tehlikelerle dolu ve yalnız bir sörf yolculuğuna çıkmaya karar veriyor. Yönetmen Jan-Willem van Ewijk bu filminde Fettah’ın yolculuğunun hikâyesini nefes kesen bir sinematografi ile anlatıyor.

Baba Beni Yakalasana / Catch Me Daddy / Daniel Wolfe 

Video klip yönetmeni Daniel Wolfe ve ağabeyi Matthew Wolfe’nin ilk uzun metraj filmi Baba Beni Yakalasana / Catch Me Daddy, sınıf, ırk ve aile dinamiklerini konu alıyor. Pakistanlı 17 yaşındaki genç bir kadının erkek arkadaşıyla birlikte ailesinden kaçmasını konu alan bu şiirsel ve nihilist film Baba Beni Yakalasana / Cacth Me Daddy prömiyerini Cannes’da Yönetmenlerin On Beş Günü bölümünde yaptı.

Krala Mektup / Brev til Kongen / Letter to the King / Hisham Zaman 

Yönetmenliğini Hisham Zaman’ın yaptığı Krala Mektup / Brev til Kongen / Letter to the King, beş mültecinin kaldıkları kamptan günübirlik bir gezi için Oslo’ya yaptığı yolculuğu anlatıyor. Filmdeki beş kişinin farklı niyeti ve öyküsü 83 yaşındaki Mirza’nın, Norveç Kralı’na elden vermeyi kafasına koyduğu bir mektupla birbirine bağlanıyor. Film, Göteborg Uluslararası Film Festivali’nin ‘Dragon Award Best Nordic Film’ büyük ödülünü kazandı.



ALTIN LALE ULUSAL YARIŞMA, ULUSAL BELGESEL YARIŞMASI VE TÜRKİYE SİNEMASI

İstanbul Film Festivali’nde Ulusal Yarışma ve Türkiye Sineması sponsorluğunu, festivale 28 yıldır destek veren Anadolu Efes üstleniyor.
Festivalde Türkiye’den, yapımı 2014–2015 sezonunda tamamlanmış filmlerin bir araya geldiği Türkiye Sineması bölümünde Ulusal Yarışma ve Ulusal Belgesel Yarışması’nın yanı sıra Yarışma Dışı ve Yeni Türkiye Sineması başlıkları altında 30’un üzerinde film gösterilecek. Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi’nin düzenlediği 2014 Hisar Kısa Film Seçkisi de ilk gösterimini yine İstanbul Film Festivali’nde yapacak.

Altın Lale Ulusal Yarışma 

Ulusal Yarışma’da Altın Lale Ödülü için, yapımı 2014–2015 sezonunda tamamlanan Türkiye’den filmler yarışacak.
Ulusal Yarışma jüri başkanlığını, Ulusal Yarışma jüri başkanlığını, Türkiye sinemasının usta yönetmenlerinden Zeki Demirkubuz üstleniyor.
Altın Lale Ulusal Yarışma Jürisi’nin diğer üyeleri, oyuncu Tansu Biçer, görüntü yönetmeni Emre Erkmen, yazar Şebnem İşigüzel, Uluslararası Berlin Film Festivali Panorama Bölümü seçici kurul üyesi, TEDDY Ödülü kurucusu, sinemacı ve yazar Wieland Speck. Jüri festivalde, En İyi Film, En İyi Yönetmen, Jüri Özel Ödülü, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Senaryo, En İyi Görüntü Yönetmeni, En İyi Kurgu ve En İyi Özgün Müzik olmak üzere, toplam 9 dalda ödül verecek.

Ulusal Yarışma da yer alacak filmler arasından jürinin seçeceği En İyi Film’e 150.000 TL, En İyi Yönetmen’e ise 50.000 TL ödül verilecek. İlk kez 2011 yılında para ödülüyle desteklenen Jüri Özel Ödülü bu yıl da en iyi ikinci filme verilecek. Onat Kutlar anısına verilecek bu ödülü kazanan filmin yapımcısına Anadolu Efes tarafından 60.000 TL ödül takdim edilecek.  Festivalde En İyi Kadın Oyuncu ve En İyi Erkek Oyuncu seçilecek isimler 10.000’er TL alacak. 34. İstanbul Film Festivali Altın Lale Ulusal Yarışma’da jüri ayrıca, En İyi Senaryo, En İyi Görüntü Yönetmeni, En İyi Kurgu ve En İyi Özgün Müzik dallarında da ödüller verecek.

Altın Lale Ulusal Yarışma’da ödül için bu yıl 11 film jüri karşısına çıkacak. Yarışmadaki 7 film dünya, 3 film ise Türkiye prömiyeri yapacak.  Ulusal Yarışma da yer alan filmler;
Limonata / Lemonade / Ali Atay
Eksik / Lack / Barış Atay
Nefesim Kesilene Kadar / Until I Lose My Breath / Emine Emel Balcı
Kümes / The Coop / Ufuk Bayraktar
Misafir / The Visitor / Mehmet Eryılmaz
Yeni Dünya / The New World / Caner Erzincan
Saklı / Secret / Selim Evci
Kar Korsanları / Snow Pirates / Faruk Hacıhafızoğlu
Hasret / Yearing / Ben Hopkins
Sarmaşık / Ivy / Tolga Karaçelik
Gece / Night / Erden Kıral

Yarışma Dışı

Türkiye’de dağlarda yaşayan PKK üyelerini onların gözünden anlattığı Çayan Demirel ve Ertuğrul Mavioğlu’nun belgeseli Kuzey / Bakur ve geçtiğimiz günlerde vizyonda gösterilen Çiğdem Vitrinel’in Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku filmleri festivalin Yarışma Dışı bölümünde izleyicilerle buluşacak.

Yeni Türkiye Sineması

İlk ya da ikinci filmini çeken yönetmenlerin yapıtlarının bulunduğu Yeni Türkiye Sineması başlığında bu yıl Nermin Er ve İsmet Kurtuluş’un Rimolar ve Zimolar Kasabada Barış, Serdar Gözelekli’nin Muna, Mahur Özmen’in Beni Sen Anlat, Aysim Türkmen’in Çekmeköy Underground, Mete Sözer’in Ve Panayır Köyden Gider ve Ertan Velimatti Alagöz’ün İçimdeki Balık adlı filmleri yer alıyor.

Ulusal Belgesel Yarışması 

34. İstanbul Film Festivali, Türkiye Sineması bölümünde bu yıl Anadolu Efes’in desteğiyle belgesel kategorisinde de ilk kez ödül vermeye başlıyor.
Türkiye’de belgesel üretimine uzun yıllardır ilgi gösteren İstanbul Film Festivali, belgesel sinemayı ve belgeselcileri desteklemek amacıyla bu başlık altında En İyi Belgesel ve Jüri Özel Ödülü verecek.
Bu iki kategoride verilecek ödül toplam 15.000 TL olacak. Ulusal Belgesel Yarışması’nın jüri üyeleri ise; belgesel sinemacı Emel Çelebi, yönetmen ve yapımcı Pelin Esmer ile yönetmen Paul Poet yer alıyor. Ulusal Belgesel Yarışması bölümde gösterilecek filmler;

Çırılçıplak / Şilfîtazî / Naked / Zekeriya Aydoğan
Gavur Mahallesi / Giaour Neighourhood / Yusuf Kenan Beysülen
Trans* BUT / Trans* BUT - Fragments of Identity / Maria Binder
Komşu Komşu! Huuu! / Hey Neighbour! / Bingöl Elmas
Genç Pehlivanlar / Young Wrestlers / Mete Gümürhan
Haziran Yangını / June Fire / Gürkan Hacır
Soluk / Sigh / Metin Kaya
Koloni / Colony / Gürcan Keltek
Sabaha Doğru / Berroj / Before Dawn / Ömer Leventoğlu & İhsan Kasacı
Beyaz Çınar / Çınara sıpî / White Plane / Kazım Öz
İs / Smudge / Cihan Savucu & Erol Karakaya
Kayıp Zamanlar / Missing Times / Faysal Soysal
Yollara Düştük / We Hit the Road / Deniz Yeşil



TÜRK KLASİKLERİ YENİDEN: YILANLARIN ÖCÜ

İstanbul Film Festivali sekiz yıldır Groupama işbirliğiyle sürdürdüğü “Türk Klasikleri Yeniden” projesi ile Türkiye sinemasının önemli yapıtlarının yıllar sonra yenilenerek tekrar sinemalarda gösterime hazır hale getirilmelerini sağlıyor.
Proje kapsamında bu yıl Türkiye sinemasının başyapıtları arasında sayılan, Fakir Baykurt’un aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan, Metin Erksan imzalı Yılanların Öcü, restore edilerek sinemaya yeniden kazandırılıyor. Restorasyonu Fanatik Film üstleniyor.

34. İstanbul Film Festivali Türk Klasikleri Yeniden projesiyle yapılacak özel gösterimde bu yıl Metin Erksan’ın yönettiği, başrollerini Fikret Hakan, Nurhan Nur, Aliye Rona, Kadir Savun, Şadiye Arcıman ve Erol Taş’ın paylaştığı, 1962 yapımı Yılanların Öcü izleyicilerle buluşacak.
Yılanların Öcü, toprak mülkiyetinden doğan bir çatışmayı, köy sorunlarını ve yaşantısını olduğu kadar kadın-erkek çatışmasını da işleyen, sade olduğu kadar gerçekçi bir anlatımla beyaz perdeye taşıyan cesur bir dram. Filmin 1962’de ilk kez gösterime girmesiyle Ankara, Adana gibi bazı şehirlerde olaylar çıkmış ve bir sinema hasara uğramıştı.
Filmin gösterilebilmesi ancak dönemin cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in onayıyla mümkün olmuştu. Yılanların Öcü, aynı zamanda Metin Erksan’ın “köy üçlemesi”nin ikinci filmi sayılıyor: Karanlık Dünya, Yılanların Öcü ve Susuz Yaz.


Yılanların Öcü sansürle uzun süre mücadele eden, yılmadan ve cesaretle filmi çeken yönetmen Metin Erksan’ın en sert eserlerinden biri. İlk çıkışını yapan Aliye Rona’nın filmde üstlendiği Irazca Ana rolü, büyük oyuncunun daha sonra birlikte anılacağı katı, otoriter kadın rollerinin prototipi sayılıyor. Başroldeki Fikret Hakan, 2003 yılında, Haceli rolündeki Erol Taş ise 1998 yılında festivalin Sinema Onur Ödülü’nü almıştı. Filmin dublaj kadrosunda ise Abdurrahman Palay, Jeyan Mahfi Tözüm, Sami Ayanoğlu, Erol Günaydın ve Kemal Ergüvenç yer alıyor.

1929 doğumlu Metin Erksan, sinemasal özellikleriyle her dönemde tartışma yaratan, Türk sinemasının ilk “auteur” yönetmenlerinden sayılıyor. 1952’de  şık Veysel'in Hayatı adlı filmle sinemaya başlayan, 13. İstanbul Film Festivali’nde festivalin Sinema Onur Ödülü verilen düşünür-sinemacı-yönetmen Erksan, 2012 yılında öldü. Yönetmenin iz bırakan filmleri arasında İntikam Meleği (1976), Sevmek Zamanı (1965), Susuz Yaz (1963), Acı Hayat (1962) sayılabilir.

Sinemaseverler, Groupama işbirliğiyle önceki festivallerde Yavuz Turgul’un 1988 yapımı Muhsin Bey, Erden Kıral’ın 1979 yapımı Bereketli Topraklar Üzerinde, Lütfi Ö. Akad’ın 1949 yapımı Vurun Kahpeye, Atıf Yılmaz’ın 1978 yapımı Selvi Boylum Al Yazmalım, Memduh Ün’ün 1958 yapımı Üç Arkadaş, Halit Refiğ’in 1964 yapımı Gurbet Kuşları ve Lütfi Ö. Akad’ın 1968 yapımı Vesikalı Yarim filmlerini restore edilmiş kopyalarından izleme şansı bulmuştu.


AKBANK GALALARI

İstanbul Film Festivali’nin en sevilen bölümlerinden Akbank Galaları’nda, yıldızları usta yönetmenlerle buluşturan ve sezonun merakla beklenen 13 filmin Türkiye’deki ilk gösterimleri gerçekleştirilecek. Akbank Galaları’nda bu yıl usta yönetmenler Paul Thomas Anderson ve François Ozon’un son filmlerinden Jafar Panahi’nin Berlin’de Altın Ayı kazanan filmi Taxi’ye, modanın dev ismi Yves Saint Laurent’in hayatından dokuz ünlü yönetmenin kısa filmlerinden oluşan Words with Gods’a kadar birbirinden ilginç, ödüllü, dikkat çekici yapım yer alıyor.

Gizli Kusur / Inherent Vice / Paul Thomas Anderson  

Amerika Sineması’nın en heyecan verici yönetmenlerinden Paul Thomas Anderson’ın merakla beklenen yeni filmi Gizli Kusur / Inherent Vice, eski kız arkadaşının da karıştığı bir komployu araştırmaya başlayan özel dedektif Larry “Doc” Sportello’nun hikâyesini anlatıyor.
En İyi Uyarlama Senaryo ve En İyi Kostüm dallarında Oscar’a aday olan filmin oyuncu kadrosu yıldızlarla dolu: Yönetmen Anderson’ın fetiş oyuncusu Joaquin Phoenix, Josh Brolin, Owen Wilson, Katherine Waterston, Reese Witherspoon ve Benicio del Toro. Gizli Kusur / Inherent Vice, Amerikan Edebiyatı’nın en esrarengiz ve zor yazarlarından biri olan Thomas Pynchon’ın aynı adlı romanından uyarlandı.

Tanrılarla Konuşmalar / Words with Gods / Guillermo Arriaga, Emir Kusturica, Amos Gitai, Mira Nair, Warwick Thornton, Hector Babenco, Bahman Ghobadi, Hideo Nakata, Álex de la Iglesia

Farklı coğrafya ve inanç sistemlerinden 9 ünlü yönetmenin bir araya gelerek yaptıkları Tanrılarla Konuşmalar / Words with Gods, inanç ve inançsızlık üzerine bir film. Farklı coğrafyalardan gelen tanınmış yönetmen kadrosuyla ateizmden Hinduizm’e, İslam’dan Budizm’e kadar uzanan bir yelpazede her yönetmen kendi kültürüne yakın duran inanç sistemi üzerinden bir hikâye anlatıyor. Kendi bölümünde Yılmaz Erdoğan’la birlikte çalışan Bahman Ghobadi de festivalde aramızda olacak.

Saint Laurent / Bertrand Bonello 

2014 Cannes’da Altın Palmiye için yarışan ve 11 dalda César adaylığından bu yıl En İyi Kostüm ödülünü kazanan Saint Laurent’nin yönetmenliğini Bertrand Bonello üstlenirken, Bonello’ya senaryoda, iki filmi ile César ödülü kazanmış Thomas Bidegain eşlik ediyor. Konusuna uygun şekilde göz alıcı bir görselliğe sahip olan film, adını aldığı moda dehası Yves Sain Laurent’a sadece bir tasarımcı değil, bir sanatçı olarak yaklaşıyor. Gaspard Ulliel ünlü modacıyı canlandırırken Jérémie Renier, Louis Garrel ve Léa Seydoux da filmde rol alıyor. Oyuncu kadrosundaki ünlü isimlerin cazibesi bir yana, Saint Laurent’ın yaşlılığını canlandıran Helmut Berger özellikle dikkat çekiyor.

A Most Violent Year / J.C. Chandor

A Margin Call ve All is Lost ile tanıdığımız J.C. Chandor’un son filmi A Most Violent Year, New York tarihinde suç oranının zirveye çıktığı 1981 yılının kış aylarında geçen bir gerilim filmi.  Filmde başrolü Inside Llewyn Davis’in bahtsız ve basiretsiz müzisyeni Oscar Isaac üstleniyor. ABD Ulusal Eleştiri Kurulu’nun En İyi Film, Oscar Isaac’e En İyi Erkek Oyuncu ve Jessica Chastain’e En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülü verdiği A Most Violent Year, Sydney Lumet’nin politik gerilimleriyle sık sık karşılaştırılıyor. Variety dergisinin “Zamansız bir klasik” sözleriyle övdüğü, temposunu sonradan kazanan bu suç gerilimi, Amerikan Rüyası’nı kendi ahlaki ilkelerinden taviz vermeden gerçekleştirmeye çalışan bir göçmenin haksızlık ve rekabetle baş etmesini izliyor.

Trash / Stephen Daldry 

Üç kez Oscar’a aday gösterilen yönetmen Stephen Daldry 2014 Roma Film Festivali’nde En İyi Film ödülünü kazanan yeni filmi Trash’le festivalde. Billy Elliot, The Hours / Saatler ve The Reader / Okuyucu gibi filmleriyle hem eleştirmenlerin hem de seyircinin gözdesi Daldry, Trash’te Brezilya’nın arka sokaklarında çocukların bir çöp kutusunda buldukları bir servetin ardından yaşananları anlatıyor.

Aşkın Dili / Gemma Bovery / Anne Fontaine

Yönetmenliğini Anne Fontaine’in üstlendiği Aşkın Dili / Gemma Bovery filminin oyuncu kadrosunda Fabrice Luchini, Gemma Arterton ve Jason Flemyng yer alıyor. Posy Simmonds’ın Flaubert’in ölümsüz eseri Madame Bovary’den esinlenerek yazdığı çizgi romandan kendi uyarladığı film, yeni taşınan komşularını takıntı haline getiren bir fırıncı ve bir aristokratla tanışınca hayatı altüst olan bir kadını anlatıyor. Rolü için hızlandırılmış Fransızca kurslarına devam eden İngiliz oyuncu Gemma Arterton, filme adını veren Gemma Bovery’yi canlandırıyor. Normandiya’da geçen Aşkın Dili / Gemma Bovery, ilk kez Toronto Film Festivali’nde gösterildi.


45 Yıl / 45 Years / Andrew Haigh

Bir önceki filmi Weekend ile birçok ödül kazanan Andrew Haigh’ın yeni filmi 45 Yıl / 45 Years, David Constantine’in kısa hikâyesinden uyarlanmış. İngiliz sinemasının iki usta ismi Charlotte Rampling ve Tom Courtenay, filmdeki performanslarıyla 2015 Berlin Film Festivali’nde En İyi Erkek ve En İyi Kadın Oyuncu Gümüş Ayı ödülü kazandı. Filmde evliliklerinin 45. yılını kutlamaya hazırlanan çiftin aldığı bir mektubun evliliklerinde yeni bir döneme başlamaları anlatılıyor.

Hitler’e Suikast / Elser / 13 Minutes / Oliver Hirschbiegel 

Nazi Almanya’sında yaşanmış gerçek bir olaydan yola çıkan Hitler’e Suikast / Elser / 13 Minutes, Hitler'e suikast girişiminde bulunan direnişçi Georg Elser’in portresini beyaz perdeye taşıyor. 13 dakikası daha olsa suikast girişimi başarıya ulaşıp dünyanın kaderini değiştirebilecek George Elser’in hikâyesine odaklanan film, Elser’in doğduğu kasabaya Nasyonal Sosyalizm’in geldiği yıllardan savaşta son günlerini geçirdiği ve öldürüldüğü Dachau Toplama Kampı’ndaki yıllarına uzanan bir yaşamı anlatıyor. Haneke’nin White Ribbon / Beyaz Bant filminden tanıdığımız Christian Friedel’in Georg Elster’i canlandırdığı filmin yönetmen koltuğunda yine Nazi imparatorluğunun son günlerini mercek altına alan ve büyük ses getiren Downfall / Çöküş filminin de yönetmeni olan Oliver Hirschbiegel oturuyor.

Yolcu / The Homesman / Tommy Lee Jones

Hollywood’un en gözde oyuncularından oluşan kadrosuyla Cannes’da prömiyerini gerçekleştiren Yolcu / The Homesman, Oscar’lı aktör Tommy Lee Jones’un The Three Burials of Melquiades Estrada / Üç Defin filminden sonraki ikinci yönetmenliği. Glendon Swarthout’un aynı isimli romanından uyarlanan film 1850’lerde Amerika’nın orta batısındaki öncü yerleşimcilerin zorlu yaşam koşullarını anlatıyor. Filmin başrollerinde Hilary Swank, Grace Gummer, Miranda Otto ve Tommy Lee Jones var. Mary Bee’yi oynayan Hilary Swank, film için “feminist bir western” dediğinin de altını çizmek gerek.

Yeni Kız Arkadaşım / Une nouvelle amie / The New Girlfriend / François Ozon

Her daim yenilikçi François Ozon, son filmi Yeni Kız Arkadaşım / Une nouvelle amie / The New Girlfriend ile izleyicileri şaşırtmaya devam ediyor. İngiliz usulü dedektif romanlarının ustası Ruth Rendell’ın aynı adlı öyküsünden uyarlanan film, 2014 San Sebastian ve 2014 St. Petersburg festivallerinden ödülle döndü. Toplumsal cinsiyet rolleri ve burjuva ahlakını sorgulayan Yeni Kız Arkadaşım / Une nouvelle amie / The New Girlfriend, Ozon tarzı mizahtan da geri kalmıyor.

Taksi / Taxi / Jafar Panahi

2015 Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı alan Taksi / Taxi, rejim karşıtı yönetmen Jafar Panahi’nin tüm yasaklara rağmen çektiği filmi. Taksi / Taxi’de, Tahran’da bir taksiye yerleştirilen kamera, taksici ile müşteriler arasında geçen diyalogları kaydediyor. Tahran sokaklarında dolaşan taksinin şoför koltuğunda da yönetmenin kendisi, Jafar Panahi yer alıyor. Taksiye binen birbirinden farklı yolcularla yapılan röportajlarda haklın ülke gündemiyle ilgili sorulara samimiyetle verdiği cevaplar, komedi ve dram öğeleri içeriyor ve İran toplumunun samimi bir portresini çiziliyor.

Onur / Pride / Matthew Warchus

Altın Küre’de yarışan Onur / Pride, baskılara karşı dayanışma içerisinde göğüs geren madencilerin ve onlara destek veren bir grup gey ve lezbiyenin hikâyesini anlatıyor. İngiliz yönetmen Matthew Warchus’un bu ikinci filmi Cannes Film Festivali’nde Kuir Palmiye ödülünü kazandı. Senaristi Stephen Beresford ve yapımcısı David Livingstone’a Britanya Yapımı En İyi İlk Film BAFTA ödülü kazandıran bu dayanışma öyküsü, yılın en renkli yapımlarından. Filme ilham veren LGBT aktivistleri Gethin Roberts, Nicola Field ve Mike Jackson festivalde aramızda olacak.

Her şey Güzel Olacak / Every Thing Will Be Fine / Wim Wenders
Wim Wenders'ın yönetmenliğini yaptığı Her şey Güzel Olacak / Every Thing Will Be Fine Berlin’de onursal Altın Ayı ödülünü aldı. Filmin oyuncu kadrosunda Rachel McAdams, James Franco, Charlotte Gainsbourg, Peter Stormare ve Marie-Josée Croze gibi usta isimler bulunuyor. Filmde, yaptığı bir kaza sonunda bir çocuğun ölümüne neden olan bir yazarın yaşadığı bu korkunç tramvayı atlatıp hayatını normale çevirmeye çalışması anlatılıyor. Wenders, bu dramatik sorunun cevabını izleyicinin kalbine dokunarak bulmaya çalışıyor.



USTALAR

Ustalar bölümünde sinemaseverler, dünya sinemasına yön vermeyi sürdüren, yıllara meydan okuyan 11 usta yönetmenin son filmlerini izleme fırsatı bulacak.

Güzelliğin Hanedanlığı / Le règne de la beauté / An Eye for Beauty / Denys Arcand 
2003 Filmekimi’nde izlediğimiz Les Invasions barbares / Barbarların İstilası ile Yabancı Dilde En İyi Film Oscar’ını kucaklayan Denys Arcand’ın yedi yıllık bir aradan sonra sinemaya dönmesine vesile olan son filmi Güzelliğin Hanedanlığı / Le règne de la beauté / An Eye for Beauty, hem ekonomik hem de sosyal anlamda oldukça rahat bir hayat süren bir mimar hakkında. Arcand filminde Kanada’nın sosyal yapısına dair önemli sözler sarf ederken, başrol oyuncusu Éric Bruneau da harika performansıyla göz dolduruyor.

Sessiz Kalp / Stille Hjerte / Silent Heart / Bille August 
Danimarka’nın çıkardığı en önemli yönetmenlerden Bille August’un geçtiğimiz yıl San Sebastian Film Festivali’nde parlayan filmi Sessiz Kalp / Stille Hjerte / Silent Heart, yönetmenin son dönemdeki en işlerinden biri olarak kabul ediliyor. Üç kuşak aile bireylerini bir hafta sonu bir araya getiren ve yaşamla ölüm üzerine bir kez daha akıl yürüten August’un çarpıcı filmi Sessiz Kalp / Stille Hjerte / Silent Heart’ın başrol oyuncusu Paprika Steen, San Sabastian’da En İyi Kadın Oyuncu ödülünü aldı.

Charlie’nin Ülkesi / Charlie’s Country / Rolf De Heer 
Avustralyalı yönetmen Rolf De Heer’in 2013 yapımı filmi Charlie’nin Ülkesi / Charlie’s Country, bir Aborijinin modern hayat ve devlet baskısıyla mücadelesini anlatıyor. Senaryosunu da David Gulpilil’in kendi deneyimlerinden esinlenerek yazdığı Charlie’nin Ülkesi / Charlie’s Country, Avustralya’nın Oscar adayı da oldu. Başrollerini David Gulpilil, Peter Djigirr, Luke Ford’un paylaştığı Avustralya yapımı film 2014 yılında Cannes’da Belirli Bir Bakış Bölümü’nde David Gulpilil’e En İyi Aktör ödülünü getirdi.

Küçük Serseri / P’tit Quinquin / Li’l Quinquin / Bruno Dumont
Ünlü Fransız sinema dergisi Cahiers du cinéma’nın geçen yılın en iyi filmi seçtiği Küçük Serseri / P’tit Quinquin / Li’l Quinquin /, aslında yönetmen Bruno Dumont’un ARTE kanalı için çektiği bir mini dizi; ancak televizyon prömiyeri öncesinde, Cannes’da Yönetmenlerin 15 Günü bölümünde gösterilmesinden bu yana festivallerde de bütünlüklü bir film olarak büyük ilgi topladı. Fransa’nın kuzeyindeki bir kasabada, ineklerin içlerinde insan organları bulunması sayesinde ortaya çıkan bir dizi garip cinayetin araştırılmasını konu alan film, Dumont’un meşhur İnsanlık’ı ile İkiz Tepeler filmlerindeki kara komedi tarzlarının garip bir karışımı.

Eisenstein Meksika’da / Eisenstein in Guanajuato / Peter Greenaway 
Sanatçı, ressam, yönetmen, düşünür ve film öncüsü Peter Greenaway, sinema idolü olarak kabul ettiği Sergey Ayzenştayn’ı kendini tam kudretli hissettiği dönemde ve cinsel uyanışının zirvesinde yakalıyor. Şubat ayında Berlin Film Festivali’nde yarışan Eisenstein Meksika’da / Eisenstein in Guanajuato filminde, bu yaratıcı dâhinin Meksika’da on gün boyunca tutku dolu bir aşk, cinsellik ve ölüm karşısında yaşadığı arzu ve korkuları izliyoruz.

Ned Rifle / Hal Hartley
Amerikalı usta bağımsız sinemacı Hal Hartley’nin, 1997 yılında Henry Fool ile başlayan 2006 yılında Fay Grim ile devam eden üçlemesinin sonuncusu Ned Rifle intikam, başarısızlık ve aile bağları üzerine bir hikaye. Grim ailesinin ve Amerika’nın değişimine tanık olacağınız Ned Rifle’ın, senarist, yönetmen ve yapımcı koltuğunda Hartley oturuyor. Film ilk gösterimini Toronto Film Festivali’nde yaptı, Berlin Film Festivali’nde de Panorama bölümünde gösterildi.

Postacının Beyaz Geceleri / Belye nochi pochtalona Alekseya Tryapitsyna / The Postman’s White Nights / Andrey Konchalovsky 
Rusya’da göl kıyısında ücra bir kasabada yaşayan bir postacının âşık olması ve motorunun bozulmasıyla hem onun hem de köyünün alt üst yaşamını anlatan Postacının Beyaz Geceleri / Belye nochi pochtalona Alekseya Tryapitsyna / The Postman’s White Nights, Rusya’nın bugününü resmediyor. Emektar Rus yönetmen Andrey Konchalovsky’nin beş yıllık bir aradan sonra sinemaya muhteşem dönüşünü müjdeleyen film, Venedik Film Festivali’nden En İyi Yönetmen ödülünü kazandı. Konchalovsky, bu filmi “bir yenidoğanın gözlerinden” çektiğini söylüyor.

Başkan / The President / Mohsen Makhmalbaf 
Filmlerinde genellikle bireyin toplumsal ve politik ortamla olan ilişkisini konu alan İranlı ünlü yönetmen Muhsin Makhmalbaf’ın prömiyerini 2014’te Venedik’te yapan filmi Başkan / The President Arap Baharı’nın nabzını kurmaca bir hikâye üzerinden tutuyor. Beyrut ve Tokyo’da İzleyici Özel Ödülü, Şikago’da En İyi Film ödüllerini alan film devrimciler tarafından ele geçirilen hayali bir ülkede devrilen diktatörün saklanarak halkın arasına karışmasını, hayatta kalma mücadelesini anlatıyor.

Her Yer Yeniden Yeşerecek  / Torneranno i prati / Greenery Will Bloom Again / Ermanno Olmi 
Dünyanın en saygın yönetmenlerinden, Cannes Palme d’Or ödüllü büyük usta Ermanno Olmi’nin, Birinci Dünya Savaşı’nın 100. yılında gerçek dehşetini anlattığı, oğlu Fabio’nun da çektiği Her Yer Yeniden Yeşerecek  / Torneranno i prati / Greenery Will Bloom Again, Olmi’nin babasının gerçek hikâyesini anlatıyor.

Haiti’de Cinayet / Meurtre à Pacot / Murder in Pacot / Raoul Peck 
Haitili usta yönetmen Raoul Peck, bu kez ülkesinde 2010 yılında meydana gelen depremin yoksul insanlar üzerindeki etkisini, zenginken evlerini kaybeden bir aile ve ülkeye gelen yabancı yardım görevlileri üzerinden anlatıyor. Berlin’de Panorama bölümünde gösterilen Haiti’de Cinayet / Meurtre à Pacot / Murder in Pacot, dünya prömiyerini Toronto Film Festivali’nde yaptı. Filmde tanınmış Nijeryalı Alman şarkıcı Ayo da başrollerden birini üstleniyor. Raoul Peck’in festivalde gösterilen bir önceki filmi Assistence Mortel / Ölümcül Yardım, deprem yardımlarının Haiti’ye ulaşmadığını gösteren etkileyici bir belgeseldi.

Meleğin Yüzü / The Face of an Angel / Michael Winterbottom
İtalya’da gerçekleştiğinde dünya kamuoyunda büyük tepki yaratan bir cinayeti konu alan Meleğin Yüzü / The Face of an Angel, olayı araştırmak için İtalya’ya giden bir gazeteci ve belgesel yönetmeninin gözünden cinayete ve sonuçlarına farklı bir açıdan göz atıyor. 2007 yılında vahşice öldürülen Meredith Kerchner’in, ev arkadaşı Amanda Knox ve onun sevgilisi Rafaele Sollecito tarafından öldürüldüğü iddia edilmiş, yıllar süren dava süreçleri sonucunda 2014 yılında Knox ve Sollecito suçlu bulunmuştu. Cinayet sebebiyle "melek yüzlü katil" lakabını alan Amanda Knox 2014 yılındaki temyiz mahkemesi sonucunda suçlu bulunmasına rağmen Amerika’ya yerleşti ve İtalya’ya bir daha geri dönmedi. Barbie Latza Nadeau’nun Angel Face: Sex, Murder and the Inside Story of Amanda Knox isimli kitabından yola çıkan filmin yönetmenliğini Michael Winterbottom üstleniyor. 2014 tarihli İngiltere, İspanya, İtalya ortak yapımı filmin başrollerini ise Cara Delevingne, Daniel Brühl, Kate Beckinsale paylaşıyor.



DÜNYA FESTİVALLERİNDEN

Sabah Gazetesi sponsorluğundaki Dünya Festivallerinden bölümünde uluslararası film festivallerinde öne çıkan, dünyanın dört bir yanından çoğu ödüllü, yönetmenleriyle olduğu kadar oyuncuları ve konularıyla da adından çok söz edilen 24 film izleyiciyle buluşacak.

İyi Bir Yalan / The Good Lie / Philippe Falardeau
31. İstanbul Film Festivali’nde izlediğimiz bol ödüllü Oscar adayı Monsieur Lazhar / Canım Öğretmenim ile tanıdığımız Philippe Falardeau’nün ABD’ye açıldığı yeni filmi İyi Bir Yalan / The Good Lie, başarılı yönetimi ve dengeli senaryosuyla övgü topladı. Filmde çocukken köyleri militanlarca mahvedilen Sudanlı çocuklara on üç yıl sonra Amerika’ya yerleşme fırsatı tanınır. Yabancı bir ülkede alışık olmadıkları adet ve teknolojiyle karşılaşan genç mültecilere bu uyum süreçlerinde anlayışlı bir danışman yardımcı olacaktır. Falardeau, ‘Batı’nın oryantalist algısına sade bir bakış atarken, başrol oyuncusu Reese Witherspoon kariyerinin en iyi performanslarından birini sergiliyor.

Kuş İnsanlar / Bird People / Pascale Ferran 
Cannes’da Belirli Bir Bakış bölümünde ilk gösterildiğinde beğeni toplayan bu karanlık masal, yönetmen Pascale Ferran’ın sözleriyle “boşluğun baştan çıkarıcı çağrısı ve yoğun uçma arzusu”ndan ilham alan “zamanın inanılmaz durağanlıktaki ivmesinden bir şeyler yakalamaya çalışan, çağdaş bir film”. Kuş İnsanlar / Bird People, Paris’te bir havaalanı otelinde, hayatlarında bir anlam bulmaya çalışan iki yabancının hikâyesini aktarıyor. Filmin kahramanları ise Silikon Vadisi’nde büyük mesleki ve duygusal baskı altında çalışan bir mühendis ile doğaüstü bir tecrübe yaşayan genç bir Fransız otel kat görevlisi.

Doğada Tek Başına / Mot Naturen / Out of Nature / Ole Giæver
Norveçli Ole Giæver’in yazdığı, yönettiği ve başrolünü üstlendiği Doğada Tek Başına / Mot Naturen / Out of Nature, orta yaş krizinin eşiğindeki Martin’in çıktığı garip ve komik bir yolculuğu konu alıyor. Boş hayallere daldığı sıkıcı bir iş günü ertesinde sırt çantasını toplayan ve kendini doğanın kucağına atan Martin’i huzur verici olduğu kadar yer yer tehlikeli bir macera bekliyor, çünkü bu yolculukta açık havada çıplak olmanın tadını çıkartmak kadar, uygunsuz bir anda yabancılara yakalanmak da var. Bu sempatik kendini bulma öyküsü prömiyerini yaptığı Toronto’nun ardından 2015 Berlin’de En İyi Avrupa Filmi seçildi.

Manglehorn / David Gordon Green
Son dönemde çektiği Prince Avalanche ve Joe ile birlikte Amerikan bağımsızlarının yükselen figürlerinden biri olarak dikkat çeken David Gordon Green’in Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan için yarışan yeni filmi Manglehorn, eskiden işlediği bir suçla yüzleşmek zorunda kalan yalnız ve tuhaf bir adamı merkezine alıyor. Başrolünü usta oyuncu Al Pacino’ya teslim eden film, hem Pacino’nun hem de Holly Hunter’ın performanslarıyla Amerika kıtasındaki prömiyerini yaptığı Toronto Film Festivali’nde de bolca övgü topladı.

Marnie Ordayken / Omoide no Marnie / When Marnie Was There / Yonebayashi Hiromasa 
Prenses Mononoke’den, Küçük Deniz Kızı Ponyo’ya birçok Studio Ghibli filminde çalışmış olan yönetmen Yonebayashi Hiromasa’nın yönettiği bu güzel ikinci film Marnie Ordayken / Omoide no Marnie / When Marnie Was There, terk edilmiş bir ev ve camında görünen gizemli bir kızın hikâyesini anlatıyor. Marnie Ordayken / Omoide no Marnie / When Marnie Was There, popüler bir çocuk romanından uyarlanan, arkadaşlık ve yalnızlık hakkındaki dokunaklı bir film.

Kanunun Kuvveti / La French / The Connection / Cédric Jimenez
Senarist ve yönetmenliğini Cédric Jimenez’in yaptığı Kanunun Kuvveti / La French / The Connection filmi, 1970'lerde Marsilya’da geçen, gerçek bir  hikâyeden beyaz perdeye uyarlandı. Kanunun Kuvveti / La French / The Connection, Artist filmindeki rolüyle En İyi Erkek Oyuncu Oscar’ını kazanan Fransız aktör Jean Dujardin başta olmak üzere, Gilles Lellouche, Céline Sallette, Mélanie Doutey, Benoît Magimel ve Guillaume Gouix gibi güçlü oyuncu kadrosuna sahip. Film tüm dünyanın uyuşturucu trafiğinin en yoğun yaşandığı Marsilya’da yer alan bir uyuşturucu şebekesini ortadan kaldırmak için yapılanları gözler önüne seriyor.

İntikam / The Salvation / Kristian Levring 
Dogme hareketinden yönetmen Kristian Levring’in çocukluk hayali olan İntikam / The Salvation prömiyerini yaptığı Cannes’da Geceyarısı Gösterimi’nde büyük ses getirdi.  Levring’in “Western mitolojisi hakkında bir western” diye bahsettiği film, 1870’lerin Amerika’sında ailesi katledilmiş bir Danimarkalı göçmen rolündeki yıldız oyuncu Mads Mikkelsen’in ailesinin intikamını almasını konu ediyor.  Filmde Mikkelsen’e Eva Green, Grey’s Anatomy’den tanınan Jeffrey Dean Morgan, Eric Cantona gibi tanınmış isimler eşlik ediyor. Filmin senaryosu ise Brothers, In A Better World, The Duchess gibi filmlere de imza atmış senarist Anders Thomas Jensen’e ait.

Harika Çocuk / Il giovane favoloso / Leopardi / Mario Martone 
Mario Martone’nin filmi Harika Çocuk / Il giovane favoloso / Leopardi, İtalyan düşünür ve şair Giacomo Leopardi’nin hastalıklar ve acılar içinde geçen kısa fakat verimli yaşamını konu alıyor. Dante’den sonra İtalya’nın belki de en önemli şairlerinden biri olan ve aristokrat bir aileden gelen Giacomo Leopardi, kişiliğinin gelişim yıllarında babasının büyük kütüphanesinden oldukça yararlanır. Fakat Leopardi büyüdükçe babasının aşırı muhafazakâr yapısını fark eder ve bunun yarattığı engelleri aşmaya çalışır. Film, 2014 Venedik Film Festivali kapsamında Pasinetti Ödülleri–En İyi Erkek Oyuncu, Genç Jüri– En İyi Erkek Oyuncu, AKAI En İyi Kadın Oyuncu ödüllerini aldı.

Küçük Karmaşa / A Little Chaos / Alan Rickman 
Harry Potter’dan Severus Snape olarak tanıdığımız ünlü oyuncu Alan Rickman’ın ikinci yönetmenlik denemesi olan Küçük Karmaşa / A Little Chaos, inşaatı henüz sürmekte olan Versay Sarayı’nın bahçelerini kurmakla görevlendirilen kadın bir peyzaj mimarının hikâyesini anlatıyor. Meşhur mimar Le Notre tarafından işe alınan Sabine De Barra, bir yandan sertliğiyle tanınan “Güneş Kral” XIV. Louis’nin gözüne girmeye çalışırken bir yandan da Le Notre’un kalbini çalmaya çabalar. Kate Winslet’ın oyunculuğuyla öne çıktığı filmde yönetmen Rickman da Kral XIV. Louis’i canlandırıyor.

Taşkınlar Kulübü / The Riot Club / Lone Scherfig
Arka arkaya çektiği An Education / Aşk Dersi ve One Day / Bir Gün ile hem roman uyarlama hem de yıldız oyuncuları yönetme becerisini gözler önüne seren Lone Scherfig, bu kez bir tiyatro oyunu uyarlamasıyla karşımızda. Taşkınlar Kulübü / The Riot Club, Oxford Üniversitesi’nin kalburüstü erkek öğrenci kulübünü anlatıyor. Laura Wade’in kendi yazdığı oyundan uyarladığı filmde, kulüpteki zengin gençlerin katıldığı bol içkili bir geceden sonra olaylar çığırından çıkar. Filmin başrolünde Game of Thrones dizisinde Margaery Tyrell karakteriyle tanıdığımız Natalie Dormer’ın yanı sıra Sam Claflin, Douglas Booth, Max Irons, Harry Lloyd gibi yakışıklı oyuncular yer alıyor.

Victoria / Sebastian Schipper
2015 Berlinale’den En İyi Görüntü için verilen Gümüş Aslan ödülünü alan Victoria adını Berlin’e taşınmış, hayatını kafede çalışarak kazanan genç bir kadından alıyor. Victoria, daha şehirdeki ilk günlerinde bir banka soygununa varacak olaylar silsilesine kapılıyor. Benzerine kolay rastlanılamayacak türden, 140 dakikalık tek bir plandan oluşan filmde dram, mizah, romantizm ve suç bir arada. Sebastian Schipper’in yönettiği Victoria, Alman Sanat Sinemaları Birliği Özel Ödülü’nün yanı sıra Morgenpost İzleyici Ödülü’nü de kazandı.

Aurora / Rodrigo Sepúlveda
Şilili yönetmen Rodrigo Sepúlveda’nın gerçek bir öyküye dayanan üçüncü uzun metrajlı filmi Aurora, çocuk evlat edinmeye çalışan bir okul öğretmeninin hikâyesini anlatıyor. Sofie, yerel bir gazetede çöpte ölü bulunan bir bebeğin haberini okuduktan sonra, bebeği evlat edinip defnetmek için bir hukuk savaşı başlatır. Çünkü bebeğin yasaya göre hiçbir hakkı yoktur; ya isim verilmesi ya da gömülmesi gerekir. Okul öğretmeni rolüyle başrollerdeki Amparo Noguera performansıyla büyük beğeni topladı.

Kızıl Amnezi / Chuang ru zhe / Red Amnesia / Wang Xiaoshuai
Beijing Bicycle filmiyle tanıdığımız Wang Xiaoshuai’nın son filmi Kızıl Amnezi / Chuang ru zhe / Red Amnesia, yönetmenin Shanghai Dreams (2005)  ile 11 Flowers (2011) filmlerinin ardından üçlemenin son filmi. Melodram ve gerilim unsurlarını ustaca birleştiren film, ergen iki oğlunun yanı sıra yaşlı annesine bakan emekli dul Deng’in isimsiz telefon çağrıları almasıyla değişen hayatını konu ediyor. Deng’in ailesiyle olan ilişkileri aynı zamanda Çin’deki aile dinamikleri konusunda da fikir veriyor.

Dünya Festivallerinden bölümünde yer alan diğer filmler ise;

Stüdyo 54: Yönetmen Kurgusu / 54: Director’s Cut / Mark Christopher
Arabulucu / Negociador / Borja Cobeaga
Hal ve Gidiş / Conducta / Behaviour / Ernesto Daranas Serrano
Devlet Mafya El Ele / La Trattativa / The State-Mafia Pact / Sabina Guzzanti
Savaş Kitabı / War Book / Tom Harper
Bâkir Dev / Fúsi / Virgin Mountain / Dagur Kári
Işıltılı Hayat / Le beau monde / High Society / Julie Lopes-Curval
Bataklık / La isla mínima / Marshland / Alberto Rodríguez
Özgürlük Tepesi / Ja-yu-eui eon-deok / Hill of Freedom / Hong Sang-soo
Casanova Çeşitlemeleri / Casanova Variations / Michael Sturminger
Belalı Ev / Ukkili Kamshat / The Owners / Adilkhan Yerzhanov



YENİ BİR BAKIŞ

Yeni Bir Bakış bölümünde ilk ya da ikinci filmlerini çekerken dünya sinemasına farklı bir soluk getiren, özgün yaklaşımlarıyla beğeni toplayan genç yönetmenlerin filmleri yer alıyor. NESCAFÉ Gold sponsorluğunda gerçekleştirilen Yeni Bir Bakış bölümündeki filmler uluslararası festivallerde dikkat çeken, geleceğin klasikleri olmaya aday yapıtlardan oluşuyor.

Theeb / Naji Abu Nowar 
Ürdünlü yönetmen Naji Abu Nowar’ın ilk uzun metraj filmi Theeb ilk kez 2014 yılında Venedik Film Festivali’nde izleyicilerle buluştu. Daha sonra Toronto, Londra, Miami gibi birçok film festivalinde gösterilen Theeb, Venedik’te Ufuklar Bölümü’nde En İyi Yönetmen ödülünü aldı. Birleşik Arap Emirlikleri-Katar-Ürdün-İngiltere ortak yapımı olan Theeb, Birinci Dünya Savaşı sırasında bir Osmanlı Eyaleti olan Hicaz’da genç bir bedevi çocuğun gizli bir görevde olan İngiliz subayıyla gerçekleştirdiği yolculuğu konu alıyor.

Party Girl /  Marie Amachoukeli, Claire Burger, Samuel Theis 
İkisi kadın biri erkek, üç yönetmenin elinden çıkan Party Girl, hayatını bir gece kulübü hostesi olarak geçiren ve evliliğin arifesinde olan 60’lı yaşlarındaki Angélique’in gerçek hikâyesini anlatıyor. Cannes’dan hem en iyi ilk filme verilen Altın Kamera hem de En İyi Toplu Performans ödüllerini kazanan film, özgür ruhlu bir kadının hikâyesini müstehzi bir mizahla aktarıyor. Yönetmenlerden Samuel Theis’in annesi olan ve filmde kendini oynayan başrol oyuncusu Angélique Litzenburger, Bratistlava ve Odessa film festivallerinde En İyi Kadın Oyuncu ödülü kazandı. Filmdeki aile bireyleri gerçek akrabalar. Angélique Litzenburger festivalin konuklarından.

Ben Ölmeden Önce / Before I Disappear / Shawn Christensen 
Kısa filmleriyle tanınan, Shawn Christensen’in ilk uzun metrajlı filmi Ben Ölmeden Önce / Before I Disappear prömiyerini Mansiyon kazandığı Varşova Film Festivali’nde yaptı. New York’ta yaşayan Richie, tam intihar etmek üzereyken kardeşinden 11 yaşındaki yeğeni Sofia’ya bakmasını isteyen bir telefon alır. Bütün gece baş başa vakit geçiren Richie ile yeğeni Sofia, kenti boydan boya kat ederken aralarında beklenmedik bir amca-yeğen bağı kurulur. Ben Ölmeden Önce / Before I Disappear, SXSW Film Festivali’nde de İzleyici Ödülü kazandı.

’71 / Yann Demange
İngiliz sinemasının umut veren isimlerinden Yann Demange’ın uzun bir televizyon kariyerinin ardından yaptığı ilk uzun metrajlı filmi ’71, tehditkâr Belfast caddelerinde bölüğünden ayrı kalan bir İngiliz askerinin hayatta kalma mücadelesini anlatıyor. BAFTA’larda da En İyi İlk Film dalında bir adaylığı olan ve İngiliz Bağımsız Film Ödülleri’nde yönetmenine bir ödül kazandıran ’71, son dönemde yapılmış en iyi ilk filmlerden biri olarak anılıyor. Başrolündeki Starred Up / Yüksek Risk filminden tanıdığımız Jack O’Connell da bu yıl BAFTA ödüllerinden Yükselen Yıldız ödülünü kaptı.

Melbourne / Nima Javidi
İranlı yönetmen Nima Javidi’nin ilk uzun metrajlı filmi olan Melbourne, uluslararası prömiyerini yaptığı Venedik Film Festivali, Zürih Film Festivali, Tokyo Uluslararası Film Festivali gibi birçok festivalde sinemaseverlerle buluştu. Film, Melbourne’de eğitimine devam etmeye niyetlenen genç bir çiftin birkaç saat kala bir aksilik sonucu seyahatlerine bir türlü başlayamamalarını anlatıyor. Paranoya, korku, vicdan, sorumluluk gibi kavramları sorgulayan Melbourne, Stockholm Film Festivali’nde En İyi Senaryo,  En İyi Görüntü, Kahire’de En İyi Film ödüllerini kazanırken, Mar del Plata’da başrol oyuncusu N Javaherian’a da En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandırdı.

Aynasız / Hyena / Gerard Johnson 
“İyi polis olmak bu işin kitabındaki her şeyi layıkıyla uygulamak mıdır?” Gerard Johnson’ın ikinci uzun metrajlı filmi Aynasız / Hyena’nın bu soruya cevabı “Hayır”. Johnson, Londra sokaklarında işlenen suçlar karşısında bir polisin etik duygusunu kaybetmesinin hikâyesini anlatıyor; suçun başrolünü ise Londra’nın göçmenlerine, Türkler’e ve Arnavutlar’a veriyor. Aynasız / Hyena, özellikle Les Arcs Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü kazanan başrol oyuncusu Peter Ferdinando’nun başarılı performansıyla övgü toplayan, alabildiğine kanlı ve karanlık bir suç dramı. Edinburgh Film Festivali’nin açılış filmi Aynasız / Hyena’, Sitges’de de En İyi Film seçildi.

Hipokrat / Hippocrate / Hippocrates / Thomas Lilti 
Yönetmen Thomas Lilti’nin ilk filmi En İyi Film ve En İyi Yönetmen ödüllerinin de yer aldığı 7 dalda César Ödülleri’ne aday olan Hipokrat / Hippocrate / Hippocrates’ın kadrosunda Vincent Lacoste, Reda Kateb, Jacques Gamblin ve Marianne Denicourt yer alıyor. Doktorluk ve yönetmenliği bir arada yürüten Lilti filmde her iki meslekteki deneyimlerini beyazperdeye aktarıyor. Babasının çalıştığı hastanede staja başlayan bir doktor adayının komik ve dramatik olaylarını anlatan film, aynı zamanda gerçekçi bir hastane resmi çiziyor.

Nabat / Elchin Musaoglu
Mannheim-Heidelberg Ödülü, FIPRESCI Ödülü, Ekümenik Jüri Ödülü’ne layık görülen Nabat, yönetmen Elchin Musaoglu’nun gazetecilik yaptığı sırada tanık olduğu bir olaydan esinlenilerek gerçekleştirilmiş. Karabağ Savaşı sırasında evlerini terk etmemekte direnen bir kadın ve kocasının dramını anlatan Nabat, Azerbaycan’ın Oscar adayı oldu. Filme adını veren Nabat’ı canlandıran Fatemeh Motamed Arya, 2013 yılında festivalin Uluslararası Yarışma jürisinde yer alıyordu.

Güeros / Alonso Ruizpalacios 
Yönetmen Alonso Ruizpalacios’un ilk uzun metraj filmi Güeros’un senaryosunu Ruizpalacios, Gibran Portela ile birlikte kaleme aldı. Portela, geçen yıl FACE İnsan Hakları Yarışması’nda yer alan La jaula de oro / Altın Kafes adlı filmin de senaryo yazarlarından. Prömiyerini Berlin’de yapan Güeros, En İyi İlk Film, Tribeca’da En İyi Görüntü, San Sebastian’da Gençlik Ödülü dahil birçok ödül kazandı. Meksika sinemasının yeni sesi olarak adını duyuran Ruizpalacios, Güeros’ta hayatın amacını ve kendi kimliklerini arayan üç gencin gözünden farklı, retro, siyah-beyaz bir Meksika portresi yaratıyor.

Mahkeme / Court / Chaitanya Tamhane 
Chaitanya Tamhane’nin yönetmenliğini ve senaristliğini üstlendiği Mahkeme / Court prömiyerini yaptığı 71. Venedik Film Festivali’nde Ufuklar Bölümü’nde En İyi Film ve Geleceğin Aslanı Ödülü’ne layık görüldü. Hindistan’da geçen film eğitim, sınıflaşma ve güce erişim konularını tartışarak Hindistan’ın hukuk sistemini masaya yatırıyor, bir yandan da evrensel bir değer olan adaletin nasıl dağıtıldığını kurumları ve uygulayıcılarıyla sorguluyor.

Şeytan / Lucifer / Gust Van den Berghe
Gust Van den Berghe’nin 2011’de çektiği masmavi filmi Blue Bird’ü izleyen filmi Şeytan / Lucifer, Meksika’da Şeytan’ın ziyaret ettiği bir ailenin tüm dinamiklerini alt-üst etmesini anlatıyor. Prömiyerini Roma Film Festivali’nde yapan film, Estonya’nın en büyük festivali olan Tallinn’de Büyük Ödül kazandı. Sinemada ilk defa kullanılan kendine has yuvarlak ekran tekniğiyle gerçekleştirilen Şeytan / Lucifer gösterildiği festivallerde özellikle deneysel ve alışılmışın dışındaki yapısıyla dikkat çekti.

Sihirli Kız / Magical Girl / Carlos Vermut 
İspanyol yönetmen Carlos Vermut’un ikinci filmi Sihirli Kız / Magical Girl’de hasta olan kızının son isteğini yerine getirmeye çalışan bir babayı izliyoruz. San Sebastian Film Festivali’nden hem En İyi Film hem de En İyi Yönetmen ödüllerini alan film yılın keşiflerinden sayılıyor. Prömiyerini yaptığı Toronto’nun ardından Sihirli Kız / Magical Girl’ün yolu, Zürih’ten Abu Dabi’ye, Tallinn’den Palm Springs’e kadar birçok festivalden geçti.

Yeni Bir Bakış bölümünün diğer filmler ise;

Prens / Prins / Prince / Sam De Jong
Veda Partisi / Mita Tova / The Farewell Party / Tal Granit, Sharon Maymon
Bela Parkı / Flugparken / Blowfly Park / Jens Östberg



NTV BELGESEL KUŞAĞI

34. İstanbul Film Festivali kapsamında NTV’nin sponsorluğunu üstlendiği NTV Belgesel Kuşağı’nda fotoğrafçılıktan, toplumsal krizlere, sinemadan siyasete, müzikten enerjiye, kapitalizmden savaşlara, futboldan aile içi tacize, casusluktan spora dünyanın dört bir yanından 16 belgesel izleyicilerle buluşacak.

İnsana ve Savaşa Dair / Of Men and War / Laurent Bécue-Renard
Fransız sinemacı Laurent Bécue-Renard ilk belgeselinde, aldığı politika eğitimini sinemasal bir tez yazmak için kullanıyor. İnsana ve Savaşa Dair / Of Men And War, savaşın insan psikolojisi üzerinde tahribat yaratan karanlık yüzünü mercek altına alıyor. Bécue-Renard’ın ilgi alanında, savaştan henüz dönen ve akıl sağlığının hatırı sayılır bir kısmını savaş alanında terk eden askerler var. Yönetmen bu askerlerin kendileriyle barışma çabalarını, geçmişlerini, ailelerini ve rehabilitasyon süreçlerini incelerken savaşın silahlar susunca bitmediğini de gözler önüne seriyor. İnsana ve Savaşa Dair / Of Men and War, Amsterdam Uluslararası Belgesel Film Festivali’nde En İyi Belgesel seçildi.

Enerji / Macht Energie / Energized / Hubert Canaval
Nükleer felaketler, petrol ve gaz savaşları, iklim değişikliği ve sürekli artan enerji tüketimi sonucunda önemli bir yol ayrımına geldik. Enerji ihtiyacımızı kendi varlığımızı yok etmeden nasıl karşılayabiliriz? Temiz enerji ve verimli teknoloji diye bir şey var mı? Başta Fukushima felaketi ve BP Deepwater Horizon petrol faciasından esinlenen Avusturyalı yönetmen Hubert Canaval’ın yazıp yönettiği Enerji / Macht Energie / Energized seyirciyi enerjinin çılgın dünyasında bir yolculuğa çıkarıyor. Etkilenenlerin, öncülerin ve muhaliflerin gözünden, gezegenin son kaynaklarını hortumlama girişimlerini belgeliyor ve asıl meselenin ne olduğunu ortaya seriyor.

Messi / Alex de la Iglesia
İspanya’nın en önemli yönetmenlerinden Alex de la Iglesia, İspanya’da oynayan en önemli futbolculardan biri olan Messi’nin peşine düşüyor ve “Messi’yi bir futbol tanrısı yapan ne?” sorusunu soruyor. Messi belgeseli, Arjantin’in en büyük teknik direktörlerinden biri olan César Luis Menotti’nin “Derin oynuyor, geniş oynuyor, nasıl isterse öyle oynuyor; çünkü tanrılar gibi oynuyor” yorumunda bulunduğu Messi’nin futbol kariyerini mercek altına alıyor. Alex de la Iglesia böylelikle yaşayan en önemli futbolculardan birini halen aktif olarak futbol oynadığı bir dönemde belgeleme şansını da yakalıyor.

Sedef Düğme / El botón de nácar / The Pearl Button / Patricio Guzmán 
Bir önceki belgeseli Işığa Özlem’de çölün ve bu çölde yitip gidenlerin hikâyesini anlatan Şilili yönetmen Patricio Guzmán, bu kez dünyadaki yaşamın temel kaynağı olan suyun hafızasına kulak veriyor. Sedef Düğme / El botón de nácar / The Pearl Button, okyanusta bulunan iki gizemli düğmenin hikâyesini kovalarken Şili topraklarının karanlık geçmişine, Pinochet’nin diktatörlüğüne ve ‘beyaz adam’ın lanetine rol biçiyor; geçmişin hayaletleriyle cebelleşiyor. Belgeseli Guzman’ın ‘hafıza’ ve ‘geçmiş duygusu’ üzerine yazdığı bir makale film olarak nitelemek de mümkün.

Seymour / Seymour: An Introduction / Ethan Hawke 
Before Sunrise, Before Midnight ve Boyhood filmlerinin yıldızı, oyuncu, yönetmen ve yazar Ethan Hawke’un imzasını taşıyan Seymour / Seymour: An Introduction, klasik piyano ustası, yazar, öğretmen ve bilge Seymour Bernstein’ın samimi portresini çiziyor. Ethan Hawke filmde hayranı olduğu Bernstein’ın dünyasından; büyük ustanın çalışma alışkanlıkları, anıları, Kore Savaşı’ndan aklında kalanlar, diğer piyanistlerle ilgili gözlemleri, öğrencileri ve sabır, bağlılık, sanat ve yaşama dair düşüncelerine yer veriyor.

Florence Anlatıyor / My Talk with Florence / Paul Poet 
Avusturyalı yönetmen, gazeteci ve küratör Paul Poet’in minimalist röportaj belgeseli Florence Anlatıyor / My Talk With Florence, hayat hikâyelerinin en acımasız ve rahatsız edici örneklerinden birini anlatıyor. Florence Burnier-Bauer 1949’da Paris’te üst-orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Dedesinin ve onun ayarladıklarının tecavüzüne uğradı, sonu akıl hastanesine vardı. Oradan, suç ve özgürlük dolu bir bohem avare hayata kaçtı, yollarda üç çocuk büyüttü. Bir karşıkültür komünü ona sığınak oldu. Bu cehennem çukurundansa ancak 1989’da kaçabildi.

Citizenfour / Laura Poitras 
87. Oscar Ödülleri’nde En İyi Uzun Metraj Belgesel ödülüne layık görülen Citizenfour Edward Snowden’ın söz konusu gizli belgeleri ve bilgileri aktarırken çekilen görüntülerden oluşuyor. Yönetmen ve gazeteci Laura Poitras 2013 yılının Ocak ayında “Citizenfour” takma adını kullanan Amerikalı bilgisayar uzmanı, eski CIA ve Ulusal Güvenlik Dairesi (NSA) çalışanı olan ve gizli NSA belgelerini sızdıran Edward Snowden’den ABD hükümetinin yasadışı faaliyetleriyle ilgili şifreli e-postalar alıyor. Bunun üzerine Poitras gazeteci Glenn Greenwald ile birlikte Edward Snowden’la buluşmak üzere Hong Kong’a seyahat ediyor. Yılın bu en çok konuşulan belgeseli, hayatın içinden fırlayan bir gerilim filmi gibi. Edward Snowden’in aktardıkları yalnızca Amerikalıların değil tüm dünya halklarının tüylerini diken diken edecek vehamette.

Kızıl Ordu / Red Army / Gabe Polsky
Tarihin en başarılı spor hanedanı, Kızıl Ordu buz hokeyi takımının meşhur kaptanı Slava Festisov’un bakış açısından anlatılan belgesel bu süperstar sporcuyu ulusal kahramanlıktan siyasal muhalifliğe doğru izlerken Kızıl Ordu takımı aracılığıyla 1980’lerin SSCB’sinden günümüz Rusya’sına yaşanan değişimleri de gözlemliyor. İlk gösterimini Cannes’ta yapan, yönetmen Gabe Polsky, yapımcılarından biri Werner Herzog olan Kızıl Ordu / Red Army buz pistinde geçen bir Soğuk Savaş ve otoriteye boyun eğmeyerek geleceğini değiştiren cesur bir sporcunun öyküsü.

Kelebeğin İzi / Athar al-Farasha / The Trace of the Butterfly / Amal Ramsis 
Mısır, Türkiye, Fransa ortak yapımı Kelebeğin İzi / Athar al-Farasha / The Trace Of The Butterfly, Mısır’da Ekim 2011’de gerçekleşen Maspero katliamıyla açılıyor. Katliamda göstericilerden hayatını kaybeden 27 Kıpti Hıristiyan arasında “Mısır Devrimi’nin Guevera’sı” diye anılan Mina Daniel de vardı. Daniel’in kız kardeşi Mary bizi devrimin hüsran ve zaferlerinden, bitmeyen ölümlerinden, tükenmeyen eksiklik hissinden ve ölmüşlerin hatıralarından oluşan iki yıllık bir yolculuğa çıkarıyor. Amal Ramsis’in yönetmenliğini üstlendiği belgesel hayatlarımıza girip bizi sonsuza dek değiştirdikten sonra çıkıveren insanların öyküsünü anlatıyor.

Toprağın Tuzu / The Salt of the Earth / Juliano Ribeiro Salgado, Wim Wenders 
Wim Wenders’e üçüncü Oscar adaylığını getiren Toprağın Tuzu / Salt of the Earth, Güney Amerika’daki madenlerden Afrika savanlarına el değmemiş bölgelere yaptığı seyahatlerde savaşlar, açlık ve göçler gibi toplumsal dramları objektifine aktaran Brezilyalı fotoğrafçı Sebastiaõ Salgado’nun kırk yıllık hikâyesini anlatıyor. Sebastiaõ Salgado’ya bu kez kendisi de fotoğrafçı olan yönetmen Wim Wenders’le birlikte Salgado’nun oğlu Juliano Ribeiro Salgado eşlik ediyor. Prömiyerini Cannes’da yapan belgesel Ekümenik Jüri Mansiyonu ile Belirli Bir Bakış bölümünde de Jüri Özel Ödülleri’ni kazandı.

Caligari’den Hitler’e / Von Caligari zu Hitler: Das deutsche Kino im Zeitalter der Massen / From Caligari to Hitler: German Cinema in the Age of the Masses / Rüdiger Suchsland
Geçtiğimiz yıl festivale Caligari-Wie der Horror ins Kino kam / Caligari: Korku Sinemaya Geldiğinde adlı belgeseliyle konuk olan sinema yazarı ve yönetmen Rüdiger Suchsland, takip eden filminde Siegfried Kraucauer’in aynı adlı meşhur kitabından yola çıkarak tekrar Weimar dönemi Alman sinemasını mercek altına alıyor. Dikkatle seçilmiş film kliplerinin Suchsland’ın bizzat seslendirdiği metne eşlik ettiği bu makale filmde Fatih Akın, Volker Schlöndorff ve Thomas Elsaesser gibi isimlerle yapılmış röportajlar da yer alıyor. İlk gösterimi Venedik Film Festivali’nde gerçekleşen Caligari’den Hitler’e / Von Caligari zu Hitler: Das deutsche Kino im Zeitalter der Massen / From Caligari to Hitler: German Cinema in the Age of the Masses belgeseli, III. Reich’a giden süreci sinema üzerinden ele alışıyla tarihsel ve sosyolojik bir araştırma niteliği de taşıyor.

Ulusal Müze / National Gallery / Frederick Wiseman 
Amerikalı ünlü yönetmen Frederick Wiseman, kamerasını bu kez 13. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar uzanan 2400’ün üzerinde sanat eserini barındıran dünyanın en önemli müzelerinden Londra’ki National Gallery’ye çeviriyor. Ulusal Müze / National Gallery izleyenleri bir yandan müzenin koridorlarında üç saatlik büyülü bir gezintiye çıkarırken, diğer yandan müzede yer alan farklı galerilerdeki sergileme biçimlerini aktarıyor. Belgesel ayrıca küratörler ve bilim adamlarıyla yapılan röportajlara yer veriyor, restorasyon ekiplerini izliyor, bir yandan da Vermeer’den Caravaggio’ya Rubens’den Da Vinci’ye büyük ustaların başyapıtları arasında kamerasını gezdiriyor. Ulusal Müze / National Gallery ABD’nin en saygın ve en çok tartışılan belgeselcilerinden Frederick Wiseman’ın 39. belgeseli.

NTV Belgesel Kuşağında yer alan diğer filmler;

B Filmi: Batı Berlin’de Şehvet ve Müzik / B-Movie: Lust & Sound in West-Berlin 1979-1989 / Jörg
Hoppe, Heiko Lange, Klaus Maeck
Kaydet, Ben Bir Arabım / Sajil Ana Arabi / Write Down, I Am An Arab / Ibtisam Mara'Ana Menuhin
Gönüllerin Şampiyonu / Dark Horse / Louise Osmond
Virunga / Orlando Von Einsiedel



MAYINLI BÖLGE

Tarzı, yaklaşımı, tekniği ya da anlatımı farklı, alışılmadık, öncü, bazen zorlayıcı, sivri, bazen deneysel filmlerden oluşan Mayınlı Bölge bölümü özellikle keşifçi sinefillere sesleniyor. Sinemanın aykırı ruhları MUBI sponsorluğundaki Mayınlı Bölge’de dolaşıyor.

H. / Rania Attieh, Daniel Garcia 
2015 Berlin Film Festivali’nde Panorama bölümünde gösterilen H., bilimkurgu, gizem, gerilim ve dram arasında ince ve huzursuz edici bir çizgide duruyor. Rania Attieh ile Daniel Garcia’nın yönettiği film, bir meteorun düşüşüyle isimleri Helen olan ve annelikle ilgili sıkıntıları bulunan iki kadının yaşamlarının nasıl alt üst olduğunu anlatıyor. Helen’lardan biri bir oyuncak bebeğe annelik ederken diğer Helen hamileliğinden şüphe duymaya başlıyor. 15 yıl önce bir resim dersinde tanışan iki yönetmen Rania Attieh ile Daniel Garcia’nın çeşitli film projelerinde işbirliği bulunuyor. Lübnan asıllı Attieh yapım tasarımını, Garcia ise kamera ve müziği üstleniyor; senaryo ve yönetmenlik kısımlarını eşit paylaşıyorlar. Dünya prömiyerini Sundance’te yapan, H., Bağımsız Ruh Ödülleri’nde Gözlerinizi Ayırmayın Ödülü sahibi.

Evvelden / Mula sa kung ano ang noon / From What is Before / Lav Diaz 
Alışıldık sinema kalıplarına uzun filmleriyle karşı çıkarak kendi izleyici kitlesini oluşturan Lav Diaz’ın yeni filmi Evvelden / Mula sa kung ano ang noon / From What is Before, festival takipçilerinin merakla bekledikleri arasında yer alıyor. Geçtiğimiz yıl festivalde Norte / Tarihin Sonu adlı filmi gösterilen Diaz’ın altı saatlik yeni filmi Locarno Film Festivali’nden hem Altın Leopar hem de FIPRESCI ödüllerini kazandı. Olağanüstü hal ilan edilmeden hemen önce, tuhaf olayların gerçekleştiği, Filipinler’deki bir dağ köyünü anlatan film, başrolündeki Hazel Orencio’nun harika performansıyla da gündem yarattı. Diaz’ın filmi hem ülkenin tarihine sıkı sıkıya bağlı, hem de hafıza, direniş ve zaman gibi kavramları ele alıyor. Lav Diaz’ın sözleriyle Evvelden / Mula sa kung ano ang noon / From What is Before, “siyasal baskılara karşı, sanatsal özgürlüğe dair bir söz; Filipin’in tarihi hafızasızlığına karşı bir isyan, Hollywood’a ve anaakım tavırlara karşı bir el hareketi.”

Şiddet / Violencia / Violence / Jorge Forero
Birbirinden bağımsız üç şiddet öyküsünü arka arkaya dizen Şiddet / Violencia / Violence, Kolombiyalı Jorge Forero’nun ilk filmi. Filmde, birbirine bağlanmayan öykülerin üçü de sabah erken saatte başlıyor. Yönetmen ilk filminde şiddetin kaçınılmazlığı üzerine akıl yürütürken oldukça karanlık bir anlatım tutturuyor ve Kolombiya’da şiddetin günlük hayatın her anına bilinçsizce de olsa sızmış olduğunu ima ediyor. Dünya prömiyerini yaptığı Berlin Film Festivali’nin Forum bölümünde beğeniyle karşılanan Şiddet / Violencia / Violence, bu yılın keşfe değer ilk filmlerinden biri. Forero şöyle diyor: “Filmimin izleyicilerin gördüklerinin kanlı canlı birer insan olduğunu anlamalarını ve yüreklerine dokunmasını sağlamasını istiyorum”.

Kayıp Nehir / Lost River / Ryan Gosling 
Ünlü oyuncu Ryan Gosling bu kez yönetmen koltuğunda. Kayıp Nehir / Lost River, dünya prömiyerini Cannes Film Festivali’nin Belirli Bir Bakış bölümünde yaptı. Evini kaybetmemek için bir gece kulübünde çalışmaya başlayan bekâr bir anne ve oğlunu izlediğimiz film, Amerika’daki emlak krizi üzerine gerçeküstü bir masal. Filmin başrollerini Hollywood’un gündemdeki isimlerinden Saoirse Ronan, Christina Hendricks ve Gosling’in eşi Eva Mendes üstleniyor. Filmin yapımcılığını geçen yıl festivalde Beyaz Gölge filmiyle yer alan yönetmen Noaz Deshe yapıyor. Kayıp Nehir / Lost River’ın esin kaynakları arasında David Lynch, David Cronenberg, elbette fetiş yönetmen Nicolas Winding Refn ve Gaspar Noë sayılabilir.

Ziyaret / The Visit / Michael Madsen 
Prömiyerini Sundance Film Festivali’nde yapan Ziyaret / The Visit, önceki filmi Into Eternity: A Film for the Future ile birçok ödüle layık görülen belgeselci Michael Madsen’ın imzasını taşıyor. Ziyaret / The Visit, mizah öğeleri taşıyan bir belgesel ve yabancı korkumuzu keşfetmeye yönelten felsefi bir keşif. Uzaylılar dünyayı ziyaret etmeye gelirse onlara kendimizi nasıl tanıtacağımız sorusundan yola çıkan filmde, BM Dış Uzay İşleri Dairesi, ordu ve ileri gelen uzay kuruluşlarından uzmanların erişilmemiş sırları gözler önüne seriliyor.  

Sonsuza Dek / Gia Panta / Forever / Margarita Manda 
Ünlü yönetmen Margarita Manda yeni filmi Sonsuza Dek / Gia Panta / Foreve’da, feribot seferlerinde bilet satıcısı Anna ve ona gizlice aşık olan Costas arasındaki ilişkiyi, günden güne çürüyen bir şehir olarak gördüğü Atina’da ele alıyor. Margarita Manda, günden güne tükenen bir şehirde aşk için yeniden umut olup olmadığını sorguluyor. Manda şöyle diyor: “Sessizlik hakkında bir film yapmak istedim. Sinema, benzersizliğinin çekirdeğini ararken ben de onun özüne inmek istedim. Trenlere, kendi başlarına müzik olan seslere, bakılacak bir alan yaratan sabit kameraya…” Siyasal Bilgiler, Fransız Edebiyatı ve Yönetmenlik öğrenimi gören Margarita Manda, Theo Angelopoulos’un Ulis’in Bakışı, Sonsuzluk ve Bir Gün, Ağlayan Çayır ve Zamanın Tozu filmlerinde, büyük sinemacının yönetmen yardımcılığını üstlenmiş.

Sonsuz Hüzün / La tirisia / Perpetual Sadness / Jorge Pérez Solano
Jorge Pérez Solano’ya Chicago Uluslararası Film Yarışması’nda yeni yönetmenler bölümünde ödül getiren filmi Sonsuz Hüzün / La tirisia / Perpetual Sadness, konusunu evden kaçmak için bebeklerini dede/ninelerine terk etmeyi tercih eden Meksikalı kadınların hikâyelerinden alıyor. Filmin başkahramanları, aynı adamdan hamile kalan iki kadın. Filmin başrol oyuncusu ise Amores Perros, Zorro ve Man on Fire filmlerinden tanıdığımız Gustavo Sanchez Parra. Filmin görselliği ve geleneksele meydan okuyan anlatı yapısı özellikle dikkat çekiyor. “La tirisia”, ebedi hüzün anlamına geliyor.

Güzel Gençlik / Hermosa Juventud / Beautiful Youth / Jaime Rosales
Cannes Film Festivali’nde prömiyerini yapan ve Ekümenik Jüri’den Mansiyon alan Güzel Gençlik / Hermosa Juventud / Beautiful Youth, Avrupa’nın en yaratıcı yönetmenlerinden, İspanya’nın Haneke’si olarak anılan Jaime Rosales’in dördüncü filmi. İşsizlik oranının tehlikeli derecede yüksek olduğu İspanya’nın başkenti Madrid’de aileleriyle yaşayan parasız ve umutsuz bir çiftin, bebeklerinin doğuşuyla hayatlarını yola koymak amacıyla amatör porno çekme hikâyelerini anlatan film, alışılmışın dışında, gerçekçi bir büyüme hikâyesi. Filmin görüntülerinin bir kısmı amatör kameralarla ve telefonlarla çekilmiş. Sosyal medya çağında dijital bir varlık olmayı “normal yaşam” kıstaslarıyla sorgulayan Güzel Gençlik / Hermosa Juventud / Beautiful Youth, 16 mm çekilmiş. Filmdeki porno sahneleri için ünlü İspanyol porno yıldızı ve yönetmeni Torbe danışmanlık yapmış.

Bodrumda / Im Keller / In The Basement / Ulrich Seidl
Paradise / Cennet üçlemesiyle Altın Ayı dahil olmak üzere birçok ödül alan ve akıllarımızda yer eden Ulrich Seidl, bu kez bir belgeselle karşımıza çıkıyor. Bodrumda / Im Keller / In The Basement’in odak noktası ve mekânı ise evlerin bodrum katları. Film, insanların müzik grupları, pahalı mobilyalar, cinsellik, spor, faşizm, kamçı ve oyuncak bebek obsesyonlarının anlatıldığı birer hayat kesiti. Bodrumda / Im Keller / In The Basement, bir yandan Avusturya halkının gizli yüzünü anlatarak alışılmadık bir toplumsal portre çizerken diğer yandan da insan doğasının karanlık dehlizlerine inerek psikolojik bir araştırmayı belgeliyor. Seidl’a göre bu bodrumlar bilinçaltımızı, korkularımızı, insanlık çukurunu temsil ediyor.

Burgundy Dükü / The Duke of Burgundy / Peter Strickland
Berberian Sound Studio ve Filmekimi’nde Björk hayranlarıyla buluşan Björk: Biophilia Live filmlerinin yönetmeni Peter Strickland, bu kez Burgundy Dükü / The Duke of Burgundy ile karşımıza çıkıyor. Toronto, Rotterdam ve Londra gibi birçok film festivalinde gösterilen film, son olarak Philadelphia Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’ne layık görüldü. Filmin konusu ise amatör kelebek uzmanı Cynthia ve evin bakıcısı Evelyn’in efendi/köle temelindeki, erotizm ve dehşet limitlerini zorlayan ilişkisi. Peter Strickland, etkilendiği filmleri şöyle sıralıyor: Morgiana (Juraj Herz), A Virgin among the Living Dead  (Jess Franco), Mothlight (Stan Brakhage), Mano Destra (Cleo Übelmann), Petra Kant’ın Acı Gözyaşları (R.W. Fassbinder) ve Gündüz Güzeli (Luis Bunuel).

Aşk Zahmetli İştir / Asha Jaoar Majhe / Labour of Love / Aditya Vikram Sengupta 
Venedik Film Festivali’nde En İyi İlk Film ödülünü alan Aditya Vikram Sengupta’nın yazarlığını ve yönetmenliğini yaptığı Aşk Zahmetli İştir / Asha Jaoar Majhe / Labour of Love, Kalküta’nın ekonomik kriz ortamında gelişen bir aşk hikâyesini anlatıyor. Satyajit Ray filmleriyle karşılaştırılan bu aşk hikâyesinin iki ucunda, farklı vardiyalarda çalıştıkları için birbirlerini göremeyen bir çift duruyor. Hintli yönetmen bu filminde çalışma hayatı ve gündelik alışkanlıkların esiri haline gelen insanların, yalnızlıklarıyla yüzleşmelerini ele alıyor. Filmin yönetmeni Aditya Vikram Sengupta, kendini aslen ressam, çizer, grafik tasarımcı, canlandırma sanatçısı ve yarı/zamanlı sihirbaz olarak tanımlıyor.

ANTİDEPRESAN

İlk kez 2010 yılında festivalde yer alan ve kısa sürede festivalin vazgeçilmezlerinden biri olan Antidepresan bölümü, Pupa Bilişim sponsorluğunda bu yıl da izleyicilerle buluşacak. Festival, hayatı hafife alan, eğlendirirken düşündüren, mizaha ve dünyaya beklenmedik, ters köşelerden bakan 11 filmlik bir seçki sunacak.

Hayatını Yaşa / Choone Chali Aasman / Margarita, with a Straw / Shonali Bose 
Geçtiğimiz yıl pek çok önemli festivalde gösterilen Hayatını Yaşa / Choone Chali Aasman / Margarita, with a Straw, özellikle beyin felci geçirmiş genç bir kızı canlandıran başroldeki Kalki Koechlin’in performansıyla büyük beğeni topladı; Koechlin bu rolüyle Tallinn’de En İyi Kadın Oyuncu Ödülü aldı. Toronto Film Festivali’nde NETPAC En İyi Asya Filmi Ödülü’nü kazanan Shonali Bose’nin bu cesaret verici öyküsü, genç bir kadının hedeflerinin peşinden gitmesini konu alıyor. Beyin felci geçirmiş olan Leila, Hindistan’dan New York’taki bir okula transfer olmayı başarır ve hayatını değiştirecek bir yolculuğa çıkar. Bu yolculukta hiç beklemediği birisine âşık olan genç kadın, hem cinselliği hem de kendisini keşfeder.

Küçük Bir Sorun / Short Skin / Duccio Chiarini
Bu yıl Berlin’de Generation bölümünde yarışan İtalyan yönetmen Duccio Chiarini’nin filmi Küçük Bir Sorun / Short Skin, ergenlik dönemine dair korkuları ve hayalleri alışılmadık bir hikâyeyle ve incelikle işliyor. Edoardo çocukluğundan bu yana “fimozis”, yani sünnet derisi darlığından mustarip 17 yaşında ergen bir çocuktur. Ameliyat olmaktan korktuğu için bu sıkıntısını asla dile getirmez ve kendisine saklar. Yakın arkadaşları tüm gün seks hakkında konuşurken, Edoardo sessiz kalmak zorunda kalır. Yetmezmiş gibi platonik şekilde âşık olduğu Bianca beraber kamp yapmayı önerir. Edoardo hem en büyük hayaline, hem de en büyük korkusuna asla tahmin edemeyeceği kadar yaklaşmıştır.

Ghadi / Amin Dora
Lübnan’ın Oscar adayı Ghadi bağnazlık ve arınma üstüne evrensel bir komedi. Amin Dora’nın bu ilk uzun metrajlı filminin senaryosu ise başrollerdeki Leba rolünde izlediğimiz George Khabbaz’a ait. Geleneklerine bağlı bir Lübnan sahil kentinin küçük mahallesinde, müzik eğitmeni Leba ve çocukluk aşkı Lara’nın iki güzel kızıyla beraber Ghadi adında bir oğlu olur. Fakat bütün gün balkonda bağıran çocuğu “iblis” diye damgalayan köy halkı çocuğu tımarhaneye göndermeye çalışır; bunu durdurmak içinse ilahi güçler yardımına koşacaktır. Belki de çocuk gerçekten de bir melektir. Mannheim, Busan ve Washington’dan İzleyici ödülleriyle ayrılan Ghadi, hüzünle mizahı ustalıkla harmanlıyor.

Hayat Altmışından Sonra / Miss Sixty / Sigrid Hoerner
Almanya’da bugüne kadar yapımcı kimliğiyle nam salan Sigrid Hoerner’in ilk yönetmenlik denemesi olan Hayat Altmışından Sonra / Miss Sixty, yaşına meydan okuyan iki kişinin öyküsünü anlatıyor. 60 yaşından sonra dışlandıkları topluma yeniden uyum sağlamaya karar veren Louise, geç yaşında hamile kalıp bir bebek sahibi olmayı, Frans ise modern sanatın yükselen yıldızı olmayı kafasına koyar. Hayat Altmışından Sonra / Miss Sixty, yaşlanmanın aslında psikolojik bir olgu olduğunu keyifli ve komik unsurlarıyla anlatıyor.

Motivasyon Sıfır / Zero Motivation / Talya Lavie
İsrailli genç yönetmen Talya Lavie’nin ilk uzun metrajlı filmi olan Motivasyon Sıfır / Zero Motivation, kara mizahın bütün nimetlerinden faydalanıyor. Geçtiğimiz sene gösterildiği birçok festivalde eleştirmenler tarafından övgüye boğulan Motivasyon Sıfır / Zero Motivation, şehirden uzak bir çölde gün sayan kadın askerlerin hikâyesini anlatıyor. Dış dünyadan izole bir köşede olanca gücüyle zamanı eritmek için çabalayan ve bütün sırlarını birbirleriyle paylaşan bu kadınların aslında hayattan tek bir beklentileri var: Sivil hayata geri dönmek. Motivasyon Sıfır / Zero Motivation, İsrail Film Aakademisi’nden En İyi Yönetmen de dahil altı ödül aldı.

Japon Nişanlım / Tokyo Fiancée / Stefan Liberski
Belçikalı yazar Amélie Nothomb’un 2007’de yazdığı romanından, Stefan Liberski tarafından sinemaya uyarlanan Japon Nişanlım / Tokyo Fiancée, bir şehir, iki insan ve bir aşk hakkında bir film. Yazarın kendi ismini verdiği başkarakteri, hayalperest Amélie çocukluğunu geçirdiği Tokyo’ya dönmeye ve hayatını kazanmak adına orada Fransızca dersi vermeye karar veriyor. Japon Nişanlım / Tokyo Fiancée, Amélie’nin ilk ve tek öğrencisi olan Ringi’yle olan romantik ilişkisini ve bir ülkeyi keşfetme hikâyesini anlatıyor.

Altın Peşinde / El escarabajo de oro / The Gold Bug / Alejo Moguillansky, Fia-Stina Sandlund 
2014 BAFICI’de (Buenos Aires) En İyi Arjantin Filmi seçilen, Moguillansky ve Sandlund’un çektiği Altın Peşinde / El escarabajo de oro / The Gold Bug hayatta hep zıt güçlerin birbiriyle mücadelesinden yola çıkarak sinema dünyasında kazanan ve kaybedenlerin hikâyesini alaycı bir dille anlatıyor. Bu kara komedide bir film çekim ekibi hem yapımcılarını da hem de finansörlerini kandırarak film çekmek yerine Arjantin’e hazine avına gidiyorlar.

Hamileler Diyarı / Preggoland / Jacob Tierney
Troçki ve Canım Komşularım’ın yönetmeni Jacob Tierney’nin son filmi Hamileler Diyarı / Preggoland, toplumsal bebek takıntımız ve aidiyet hissi için ne kadar da ileri gidebileceğimiz hakkında hınzır bir komedi. 2014 Vancouver Festivali’nde En Sevilen Kanada Filmi seçilen film, eski lise arkadaşları tarafından dışlanınca ve gruba tekrar kabul edilmek için hamile numarası yapan otuzlarındaki bekâr bir kadının hikâyesini anlatıyor.

Antidepresan bölümünde yer alan diğer filmler ise:

Kaçış Sanatı / L’Art de la Fugue / The Easy Way Out / Brice Cauvin
Hayatımın Şarkısı / La Famille Bélier / The Bélier Family / Eric Lartigau
Küçük Ölüm / The Little Death / Josh Lawson



ÇOCUK MÖNÜSÜ

34. İstanbul Film Festivali’nin Çocuk Mönüsü bölümünde, uluslararası çocuk filmi festivallerinde beğeni toplayan, aile boyu izlenebilecek filmlerin en iyi, en yeni, en sürükleyici, en öğretici olanları yer alıyor.

Rimolar ve Zimolar Kasabada Barış / Rimo and Zimo Peace In Town / Nermin Er & İsmet Kurtuluş 
Yönetmenliğini Nermin Er ve İsmet Kurtuluş’un yaptığı, Türkiye’nin ilk kukla filmi Rimolar ve Zimolar Kasabada Barış / Rimo and Zimo Peace In Town, özel gösterimini ilk olarak 51. Altın Portakal Film Festivali'nde yaptı. Barış, sevgi, dostluk temaları üzerine kurulan hikâye küçük bir çölle birbirinden ayrılan Rimo ve Zimo adında iki farklı kasaba arasındaki dargınlıkları anlatıyor. Filmin seslendirme ekibinde Yekta Kopan, Janset, Ezgi Mola, Şevket Süha Tezel, Hayko Cepkin, Akasya Asıltürkmen, Berrak Kuş, Zeyno Eracar, Özgür Özdural, Fatih Ürek, Ezel Akay, Banu Güven, Murat Şen, Emrah Özdemir ve Nazmi Sinan Mıhçı yer alıyor.

Saçmaköy / Quatsch und die Nasenbärbande / Fiddlesticks / Veit Helmer 
Alman yönetmen ve senarist Veit Helmer ilk filmi Tuvalu ile 32’den fazla ödül almış, 2008 Absurdistan ile Sundance’te ilk gösterimini yaptıktan sonra çok ses getirmiştir. Son filmi ise, 2014 Zurich İzleyici Ödülü, Belfast Cinemagic En İyi Çocuk Filmi seçilen Saçmaköy / Quatsch und die Nasenbärbande / Fiddlesticks.  Bu filmde, sıradan bir köy olan Bollerköy’de bütün firmaların yeni çıkan ürünlerini bu köyün sakinleri üzerinde denemesi anlatılıyor. Sıradanlığı ve ortalamayı tutturabilmek için köydeki tüm dedeler ve nineler huzurevine kapatılmıştır. Artık kobay olmak istemeyen Bollerköy çocukları, uyku ilaçlarıyla büyükleri uyutup yeni bir dünya rekoru kırmaya karar verirler ve her şey birbirine girer.

Wiplala / Tim Oliehoek 
Çok sevilen Hollandalı çocuk romanı yazarı Annie M.G. Schmidt’in kitabından uyarlanan, genç ve başarılı yönetmen Tim Oliehoek tarafından çekilen Wiplala, günün birinde mutfak dolabından çıkıp evdeki 9 yaşındaki çocukla karşılaşan ufacık bir adamı anlatan komik bir film. Küçük Johannes’in arkadaşı Wiplala on santimlik bir büyücüdür. Wiplala ile Blom ailesinin arkadaşlığı büyücü onları kendi boyuna indiriverince başlıyor ve hepsi minyatür insan oluyor. Fakat Wiplala’nın tek kusuru bir türlü büyüyü tersine çeviremiyor. İşte, her şeyin kocaman olduğu bir dünyada minicik insanların heyecanlı macerası böyle başlıyor.

GECEYARISI ÇILGINLIĞI

Uyarıcı, sarsıcı, ürkütücü, kışkırtıcı filmleri uykuya tercih edenlerin dört gözle beklediği filmler geleneksel 34. İstanbul Film Festivali’nin Geceyarısı Çılgınlığı bölümünde yer alıyor. TV2 sponsorluğunda gerçekleştirilen Geceyarısı Çılgınlığı bölümündeki filmler, festival boyunca Cuma geceleri Beyoğlu Sineması, Cumartesi geceleri ise Atlas Sineması’nda 24.00 seansında gösterilecek.

Peşimdeki Şeytan / It Follows / David Robert Mitchell
Cannes’da Eleştirmenler Haftası bölümünde gösterilen ve ünü kulaktan kulağa yayılarak sürpriz bir başarıya sahip olan Peşimdeki Şeytan / It Follows, ilk karesinden itibaren huzursuz etmeyi başaran bir film. Filmde girdiği cinsel ilişkinin ardından lanetlenip sürekli izlenildiğini hisseden 19 yaşındaki bir genç kadının kâbusa dönen hayatı anlatılıyor. 80’lerin korku klasiklerinin tadını taşıyan film orijinal fikri ve başarılı yönetmenliğiyle şimdiden en iyiler listelerine girdi. Peşimdeki Şeytan / It Follows, 21. yüzyılın en iyi 25 korku filmi arasında yer alıyor. Gerardmer, Deauville, Neuchatel film festivallerinde sinema yazarlarından ödüller kazanan film, Austin Film Festivali’nde hem En İyi Film hem de En İyi Senaryo ödüllerini kazandı.

Ölü Kar 2: Kızıllar Ölülere Karşı / Død snø 2 / Dead Snow2: Red vs Dead / Tommy Wirkola 
Norveçli yönetmen Tommy Wirkola, serinin ikinci filmi Ölü Kar 2: Kızıllar Ölülere Karşı / Død snø 2 / Dead Snow2: Red vs Dead ile Nazi zombi ordularıyla yeniden geri dönüyor. İlk bölümdeki Nazi saldırısı sonucu Martin (Vegar Hoel) gözlerini kurtulduğu hastanede açıyor ve kendisini yeniden ölümcül bir ortamda buluyor. Martin ve arkadaşlarının intikam isteyen zombilerle olan savaşını zaman zaman güldüren bölümleriyle aktaran Ölü Kar 2: Kızıllar Ölülere Karşı / Død snø 2 / Dead Snow2: Red vs Dead, aksiyon, şiddet, mizah ve dehşet unsurlarının harmanladığı bir modern korku filmi.


AİLE BAĞLARI

İstanbul Film Festivali’nin bu yılki yeni bölümlerinden biri, oyuncu Aishwarya Rai’nin “Ailem hem zaafım hem kuvvetimdir” dediği, Brad Pitt’in “Aile riskli bir girişim” olarak bahsettiği, Haneke’nin ise her filminde bir aile parçaladığı Aile Bağları. En çok kutsanan, en çok eleştirilen, en sık sömürülen toplumsal kurum olan aile içi bağlar festivalin bu bölümünde ele alınıyor, inceleniyor, hırpalanıyor, sorgulanıyor. Aile Bağları bölümünde 10 film gösterilecek.

Villa Touma / Suha Arraf
Filistinli Suha Arraf’ın ilk filmi, sosyal statü ve ayrımcılık üzerine bir dram olan Villa Touma, geçtiğimiz yıl Venedik ve Toronto dâhil pek çok uluslararası festivalde beğeni topladı. Anne ve babasını küçük yaşta kaybeden Bedia bir yetimhanede büyümüştür. 18 yaşına geldiğinde yetimhaneden çıkmak zorunda kalır ve halalarının yanına taşınır. Bedia’nın aristokrat bir Hıristiyan aileden gelen babası, Müslüman bir kadınla evlendiği için evlatlıktan reddedilmiştir. Biri dul, diğer ikisi bekâr üç kız kardeş, mecburen yanlarına aldıkları yeğenlerine aynı önyargıyla yaklaşır ve onu çabucak evlendirerek başlarından atma planları yapmaya başlarlar.

Kelebek / Mariposa / Butterfly / Marco Berger 
Arjantinli yazar ve yönetmen Marco Berger öyle bir “kelebek etkisi” yaratıyor ki, âşıklar iki paralel evrende “âşık olma olanağına” kavuşuyor; elbet bir fantezi bu: Germán ve Mariela’nın ilişkisi iyi gitmiyor. Mariela’nın erkek kardeşi Bruno’dan hoşlanıyor. Bruno ise Romina ile birlikte, ancak Germán’dan hoşlanıyor… Çiftler ve yaşanan iki gerçeklik yer değiştiriyor. Berlin Film Festivali’nin Panorama bölümünde izleyiciyle buluşan Kelebek / Mariposa / Butterfly cinsel gerilim, aşk, dostluk ve manevi bağların o belirsiz sınırlarını zorluyor.

Aç Kalpler / Hungry Hearts / Saverio Costanzo 
İtalya’nın genç yönetmenlerinden Saverio Costanzo’nun Amerika’da çektiği ilk film Aç Kalpler / Hungry Hearts Marco Franzoso’nun romanından uyarlama. New York’ta yaşayan genç bir çifti tanıştıkları andan itibaren takip eden filmde insanı kendinden geçiren bir romantizmle başlayan ilişkinin, zamanla karanlık ve son derece rahatsız edici bir saplantıya ve paranoyaya dönüştüğü anlatılıyor.   Filmin başrollerinde Girls dizisiyle kendine büyük bir hayran kitlesi edinen Adam Driver ile Filmekimi’nde gösterilen Le meraviglie / Mucizeler’den tanıdığımız Alba Rohrwacher yer alıyor. Oyuncular Venedik’te En İyi Erkek ve En İyi Kadın Oyuncu ödüllerini kazandı.

Akşam Yemeği / I nostri ragazzi / The Dinner / Ivano De Matteo 
2014 Venedik En İyi Avrupa Filmi–Yönetmen Günleri, Pasinetti Özel Ödülü alarak adından bahsettiren Akşam Yemeği / I nostri ragazzi / The Dinner filminde, birbirine hiç mi hiç benzemeyen iki erkek kardeş (biri havalı bir avukat, diğeri çocuk doktoru) ve sürekli gereksiz rekabetteki eşleri, ayda bir kez şık bir lokantada buluşmaları anlatılıyor. Konuştukları konular fındık kabuğunu doldurmaz: Sebze kızartması, son filmler, gündemdeki hırsız politikacılar... Ta ki günün birinde, o sahte gülüşleri bir yana bırakıp çocuklarının birlikte yaptığı korkunç bir şeyi konuşmaları gerekinceye kadar. İnsanı hem şaşırtan, hem de epey rahatsız eden Akşam Yemeği / I nostri ragazzi / The Dinner, kentsoylu aile yaşamının perdesini aralayarak, altta yatan ikiyüzlülüğü ve şiddeti olabildiğince acımasız bir şekilde gözler önüne seriyor.  

Son Vuruş / Le dernier coup de marteau / The Last Hammer Blow / Alix Delaporte 
2014 Marrakech En İyi Kadın Oyuncu C. Hesme ve 2014 Venedik En iyi Genç Erkek Oyuncu Romain Paul’un özellikle başrolündeki performansıyla büyük beğeni toplayan Son Vuruş / Le dernier coup de marteau / The Last Hammer Blow filmi şiirsel bir büyüme hikâyesi. 14 yaşına girmek üzere olan Victor, kanser hastası annesiyle beraber bir karavanda yaşamaktadır. Komşu karavandaki İspanyol ailenin kızı Luna ilk aşkı olur. Annesinin tedavi masrafları iyice artınca, Victor daha önce hiç görmediği, ünlü bir orkestra şefi olan babasıyla tanışmaya karar verir. Venedik’te Altın Aslan ödülü için yarışan bu film, bir ergenin dünyasına gerçekçi bakışı ve müzik kullanımıyla da övgü topladı.

İsrail Usulü Boşanma / Gett / Gett: The Trial of Viviane Amsalem / Ronit Elkabetz, Shlomi Elkabetz 
İsrail’in en saygın kadın oyuncularından Ronit Elkabetz ve erkek kardeşi Shlomi Elkabetz’in birlikte yazıp yönettikleri İsrail Usulü Boşanma / Gett / Gett: The Trial of Viviane Amsalem bu yıl İsrail’in Oscar adayıydı. 2014 yılında eleştirmenlerin gözdeleri arasında da yer alan İsrail Usulü Boşanma / Gett / Gett: The Trial of Viviane Amsalem, bir kadının yıllardır ayrı olmalarına rağmen boşanmayı reddeden kocasına karşı verdiği hukuki mücadeleyi anlatıyor. Başrollerde yönetmen Ronit Elkabetz’e İsrail’in tanınmış oyuncularından Simon Abkarian eşlik ediyor. Film, bu yıl İsrail Sinema Akademisi tarafından En İyi Film ve En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödüllerine layık görüldü.

Dış Ses / La voz en off / Voice Over / Cristian Jimenez 
Bir önceki filmi Bonsai ile dikkatleri üzerine çeken Şilili yönetmen Cristian Jimenez’in Toronto’da prömiyerini yapan yeni filmi Dış Ses / La voz en off / Voice Over, kocasından yeni ayrılmış 35 yaşındaki vegan Sofia’nın hikâyesini anlatıyor. İki çocuğuyla birlikte huzura kavuşmak için, modern hayatın sunduğu her şeyi hayatının dışında bırakmaya karar verir, ancak aldığı bu radikal karar işe yaramaz.

Sırık / The Goob / Guy Myhill
Yılın en parlak keşiflerinden biri olan Sırık / The Goob filmi, 2014 Britanya Bağımsız Sinema Ödülleri En İyi Yapım, 2014 Dinard Büyük Ödülü ve 2014 Stockholm En İyi Müzik ödülü sahibi. Kusursuz ses tasarımı ile de özellikle dikkate değer bir film. 16 yaşındaki Goob yaz aylarını annesine yardım ederek geçiriyor. Fakat annesinin yeni sevgilisi, araba yarışçısı Gene genç delikanlının hayatını kâbusa çevirmeye başlıyor. Yaz sıcağının baş döndürücü etkisi, ilk aşkın yarattığı sarhoşluk ve gerçek bir zorba olan Gene’in tavırları Goob’u isyan etmenin eşiğine getiriyor. Guy Myhill imzalı bu ilk film, ergenlik döneminin yalnızlık hissini ve öfkesini eksiksiz şekilde yansıtmayı başarıyor.

Adımı Sen Koy / Kak menya zovut / Name me / Nigina Sayfullaeva 
San Sebastian Film Festivali’nde prömiyeri yapılan ve 2014 Talinn Festivali’nden özel ödüllü, hem ailevi hem de duygusal boşlukları konu alan Adımı Sen Koy / Kak menya zovut / Name me, Duşanbe doğumlu yönetmen Nigina Sayfullaeva’nın ilk uzun metrajlı çalışması. Kötü bir şaka nasıl olur da trajediye dönüşür? Moskova’da yaşayan 17 yaşındaki iki arkadaş Olya ve Sasha, Olya’nın daha önce hiç görmediği babasını bulmak için Kırım’da bir köye giderler. Evin kapısına vardıklarında Olya korkuya kapılır ve Sasha’dan kendisini “Olya” olarak tanıtmasını ister. Sasha arkadaşıyla yer değiştirip, “babasıyla” yeni bir ilişki kurmaya çalışır; ancak, bu rol değişimi üçünde de acılara, ruhsal travmalara neden olacaktır.

Beden / Ciało / Body / Małgorzata Szumowska 
İki yıl önce İstanbul Film Festivali’nde de gösterilen Berlin’de Teddy Ödülü kazanmış In The Name Of’tan sonra bu kez Berlin’den En İyi Yönetmen Ödülü’yle dönen Malgorzata Szumowska’nın yeni filmi Beden / Ciało / Body birkaç kayıp ruhun hikâyesini anlatıyor. Bir yanda absürt bir mizah, diğer tarafta oldukça ağır bir dram olan film, sevdiklerini kaybettiklerinde insanların karşı karşıya kaldıkları zorlukları konu ediyor.

BALKANLAR: ATEŞİN SİNEMASI

34. İstanbul Film Festivali bu seneye özel bölümü Balkanlar: Ateşin Sineması bölümünde, Profesör Dina Iordanova’nın aynı adlı kitabının başlığı altında, bu özel bölgenin en iyi ve en güncel sinema örneklerini bir araya getiriyor. Batı sinemasının özgün bir öğesi olan Balkan sineması, her ne kadar birbirlerinden farklı öyküler anlatsa da anlatan yüzler ve hassasiyetleri bir: Kapkara bir mizah, dengesiz ve fırtınalı siyasal tarihçeler, etnik karışıklıklar, parasızlık…

Ders / Urok / The Lesson / Kristina Grozeva, Petar Valchanov 
Kristina Grozeva ve Petar Valchanov’ın filmi Ders / Urok / The Lesson, ekonomik sorunların tehdide dönüştüğü noktada neler yapabileceğimizi sorgulayan, ahlak üzerine sosyal gerçekçi bir film. Film, başkarakterinin giderek aşağıya çekilişini seyirciye geçirirken, başrol oyuncusu Margita Gosheva’nın performansıyla daha da etkileyici bir hal alıyor.

Barbarlar / Varvari / Barbarians / Varvari / Ivan Ikic 
Genç yönetmen Ivan Ikic’in ilk filmi Barbarlar / Barbarians / Varvari üç profesyonel oyuncu dışında hayatında hiç senaryo okumamış bir ekiple çekildi. Film, toplumun kaybolan değerleri içinde büyümüş bir gençliğin aşırı milliyetçi, yolsuzluk ve şiddet pençesine düşmesi üzerine etkileyici ve sert bir film.

Azrail / Kosac / The Reaper / Zvonimir Juric 
Azrail / Kosac / The Reaper, özellikle görüntü yönetimi ve oyuncu performanslarıyla övgü toplayan bir film. Tek bir gecede geçen ve birbiriyle kesişen üç farklı hikâyeyi buluşturan Ivo isimli bir adamla ilgili güçlü bir drama. Hırvatistan’ın doğusunda geçen hikayelerde bir anda patlayıveren şiddet, korku ve güvensizlik gibi temalar etrafında şekilleniyor. Yönetmen Zvonimir Juric bu filmiyle savaşta açılan yaraların henüz iyileşmediğine dikkat çekiyor.

Amsterdam Ekspres / Amsterdam Express / Fatmir Koçi 
Özellikle 2001 yapımı filmi Tirana Year Zero ile dikkatleri üzerine çeken Arnavut yönetmen Fatmir Koçi’nin yeni filmi Amsterdam Ekspres / Amsterdam Express, göçmen sorununa taze bir bakış atıyor. Umuda yolculuğa çıkmış Arnavut bir göçmeni merkezine alan film, zengin ve refahlı Avrupa şehirlerinin karanlık yüzünü görünür kılmanın derdinde. Amsterdam Ekspres / Amsterdam Express, aynı anda iki farklı Avrupa portresi çizerek bir kıtayı ikiye bölen görünmez sınırları dert ediniyor ve Amsterdam’ın ilk bakışta görünmeyen dehlizlerine mühim bir rol veriyor.  

Sahipsiz Çocuk / Nicije dete / No One’s Child / Vuk Rsumovic
Uluslararası festivallerden birçok ödülle dönen Sahipsiz Çocuk / Nicije dete / No One’s Child senarist ve yönetmen Vuk Rsumovic’in filmi. Gerçek bir hikâyeye dayanan ve savaş ortamında kendi kaderlerine terk edilen milyonlarca çocuğun hayatlarını anlatan bu filmde;1988’de Bosna’da medeniyetten uzak, dağlık bir arazide bulunan bir kurt/çocuk Belgrad’da bir kimsesizler yurduna gönderilir, yıllar içinde düzelir fakat 1992’de patlak veren Bosna Savaşı yüzünden ülkesine geri dönmek zorunda kalır. Burada, kendi memleketinde bir kez daha yabancı, hatta savaş ortamının kaosunda bir “uzaylı” gibi hissedecektir.

Kurallar Böyle / Takva su pravila / These are the Rules /  Ognjen Svilicic 
Armin filmiyle adından söz ettiren yönetmen Ognjen Svilicic, 2007’de Golden Arena ve KarlovyVary festivalinden ödül aldı.  Bu mütevazı Kurallar Böyle / Takva su pravila / These are the Rules filmi ise, sakin temposu ve gerçek bir olaydan esinlenerek yazılmış senaryosuyla âdeta seyircinin içine işliyor. Anne ve baba sabaha karşı eve dönen oğullarının dayak yemiş olduğunu anlayınca paniğe kapılır. Beyin kanaması geçirdiği anlaşılan genç komaya girdiğinde hayatları altüst olur. Bir yandan öfkelerini dindirmeye çalışırken, bir yandan da oğullarının hayatındaki bilmedikleri detayları keşfederler. Bu bol ödüllü filmin başrol oyuncuları da uzun süre unutulmayacak performanslar sergiliyorlar.

Bomba Gibi / A Blast / Syllas Tzoumerkas 
Daha önce ilk uzun metraj filmi Anayurt ile festivale konuk olan Syllas Tzoumerkas, bu sefer prömiyeri Locarno’da gerçekleşen ikinci filmi Bomba Gibi / A Blast ile festivalde yer alıyor.  Film çeşitli açılardan Anayurt’a benzer bir hikâye anlatıyor. Ekonomik kriz nedeniyle parçalanan bir ailenin öyküsünün anlatıldığı filmde yönetmen Syllas Tzoumerkas hem ailenin dağılışını, hem de bir kadın ve erkek karakter arasındaki tutkulu aşk hikâyesini zamansal akışla sürekli oynayarak ve manik bir tempoda beyazperdeye taşıyor. Bu erotik dramanın başrolündeyse, Köpek Dişi ve Alpler’den tanıdığımız Angeliki Papoulia var.


ANILARINA

İstanbul Film Festivali’nin Anılarına bölümünde bu yıl da yakın zamanda kaybettiğimiz ustalar, unutulmaz filmleriyle hatırlanacak.

Hem oyunculuk hem de yönetmenlikte efsaneleşen Richard Attenborough anısına yönetmenliğini yaptığı; Ah! Ne Tatlı Savaş / Oh! What a Lovely War

Derin sesi ve delici bakışlarıyla Hollywood’un en büyük oyuncularından Lauren Bacall anısına;
Howard Hawks’in Derin Uyku / The Big Sleep

Belgeselleriyle dünyayı sarsan yönetmen Michael Glawogger anısına;
İşçinin Ölümü / Workingman’s Death

Sert adamlığa benzersiz bir sevecenlik getiren oyuncu Bob Hoskins anısına;
Neil Jordan’ın Mona Lisa

Hollywood ve Broadway’in en ünlü yönetmenlerinden Mike Nichols anısına;
Kim Korkar Hain Kurttan? / Who’s Afraid of Virginia Woolf?

Yeni gerçekçiliğin ustalarından Francesco Rosi anısına yazar ve yönetmenliğini üstlendiği;
Kentin Üzerindeki Eller / Le Mani Sulla Città / Hands Over The City

Hollywood’un en saygın karakter-metod oyuncularından Eli Wallach anısına kült filmlerinden;
İyi, Kötü ve Çirkin / Il Buono, il Brutto, il Cattivo / The Good, The Bad and The Ugly

Erken ölümüyle herkesi üzen Robin Williams’ın anısına;
Gus Van Sant’ın Can Dostum / Good Will Hunting

filmleri gösterilecek.