26.9.15

The Intern :: Yaşlı Stajyer İş Başında



70 yaşındaki dul Ben Whittaker (Robert De Niro), emekliliğin hiç de beklediği gibi olmadığını düşünmektedir. 

Tekrar iş yaşamına dönmek için fırsat kollarken, Jules Ostin (Anne Hathaway) tarafından kurulan ve yönetilen bir moda web sitesinde stajyer olarak işe başlar.

Baş rollerini Anne Hathaway ile Robert De Niro’nun paylaştığı film, kaliteli romantik-komedileriyle bilinen Nancy Meyers imzalı. 
Yönetmen bu kez bir moda web sitesinin çevresinde dönen olaylara bakıyor.

Örneğine oldukça sık rastlanan bir emekli / yaşlı türüne dahil olan birinden bahsediyor film..

Yani, yan gelip yatmak -ne bileyim- gezmek, tembel tembel tv falan seyretmek, en fazla da hobileriyle uğraşarak zamanını değerlendirmek varken, yeniden çalışma hayatı denen o kâbusa geri dönen bir salak -pardon- bir adamdır Ben..

Yaşlı ama -öyle görünmemeye çalıştığı halde- 'karizmatik' kahramanımız (Ahı gitmiş de olsa Robert De Niro'dan bahsediyoruz), güzel patroncuğu Jules başta olmak üzere, çevresini saran genç bünyelere -tecrübesini de kullanarak- kendini kabul ettirir, hatta onları kendine hayran bırakır..


Film bu minvalde akar gider; lâkin bir parantez açarak, ben bu adama şöyle başka bir açıdan bakıp irdeleyeyim, sonra yine filme geri döneyim diyorum..
Ne dersiniz dostlar..

Bu türden adamlar yalnızlıktan hiç hoşlanmazlar, tek başlarına -neredeyse- bir hiçtirler..
Kendilerini asla oyalayamazlar; çünkü ilgisiz ve bilgisiz geçen bir yaşantının son ürünüdürler..


Bütün hayatları boyunca tek ilgilendikleri, biricik ailesi, eşi ve çocukları ve de her gün gidip geldikleri işleridir..

Bunlardan herhangi biri hayatlarından çıktığında, onlar için çok büyük bir boşluk oluşur; korkup paniğe kapılırlar..
Bu boşluğu doldurabilecek yegâne şey, yeniden bir işe girerek çalışmak, hatta daha da çok çalışmaktır..
Aksi takdirde sonları yakındır ve bu kesinlikle bir yıkımdır..


Sonradan, yani iş işten geçtikten sonra, son bir gayretle ve tamamen zorlamayla yönelmeye çalışacakları ilgi alanlarında asla başarılı olamaz bunlar..
Her şey için artık çok geçtir ve bu durumda yaşayacakları her başarısızlık sonucunda düşecekleri 'çukur', daha geride ve de daha derindedir..


Çok mu sert oldu?.
Evet haklısınız, öyle oldu.. hatta acımasızca di mi?.
Evet.. acı, acımasız ama gerçek..

Fakat korkmayın sayın seyirciler, bütün bunlar, Robert De Niro'nun canlandırdığı adama bakarken benim gördüklerimden ibarettir; filmin gösterdiklerinden değil..


Bir komedi olarak The Intern, her kişiye ve olaya, dolayısıyla da gerçeklere hep iyimser, olumlu ve de komik tarafından baktığından, yukarıda benim hatırlattığım -tamamen gerçek- tespitleri ya görmezden geliyor ya da bazılarına fazlasıyla yumuşak bir biçimde şöyle bi dokunup geçiyor..

Filmin bize asıl göstermek istediği şey; yaşayarak edinilen tecrübelerin herkese yönelik yararları, yanlışlığını bildiğimiz halde yine de her fırsatta sarıldığımız önyargıların saçmalığı ve her kilitli kapının anahtarı olup, sevginin de yeşermesine yarayan, adına 'saygı' denen  davranış biçiminin önemi..


Elbette bir takım küçük hesapların peşinde olsa da- herkese gösterdiği saygısıyla maruf stajyer emeklimiz, hem yeni girdiği işinde olağanüstü başarı sağlar, hem de başlarda kendisine hiç de sevecen yaklaşmayan sevgili patronunun, iş ve özel yaşantısında -olumlu bir biçimde- değişmesine yardımcı olur..


Robert De Niro ile Anne Hathaway'in iyi oyunculuklarıyla gücünü arttıran bu hoş komedi, tecrübenin faydasını; zaman değişse, iletişim araçları ve biçimleri de dahil, insanların birbirlerine ve de olaylara bakışı değişse bile, insanın özünde hep aynı kaldığını; 'değişiklik' gibi bize görünen şeyin aslında bir nevi yaldızdan ibaret bir örtücü olduğunu, bunun da ince bir müdahaleyle kazınarak asıl olana dönüşeceğini ve -kuşak farkı da dahil- her türlü farklılıkların ortadan kalkabileceğini hatırlatıyor..



The Intern / Stajyer 

Senaryo ve Yönetmen: Nancy Meyers
Oyuncular: Robert De Niro, Anne Hathaway, Rene Russo
Yapım: 2015, ABD, 121'

3 / 5