29.1.16

Komşuda Tiyatro :: Shakespeare’in Kerimeleri



Mütevazı görünümüne karşın, gönlü zengin, cana yakın bir tiyatro salonu Tatavla Sahne..

Bu sahnede bazı günler, aynı adlı tiyatronun oyunları sergileniyor; diğer günlerde de salonu olmayan bir çok tiyatro topluluğu seyircisiyle buluşuyor..

Özel bi ilginiz, araştırma özelliğiniz falan yoksa, bunlardan haberinizin olmaması gayet normal.. 
Zira, Tiyatro'nun ne kendi oyunlarının, ne de 'misafir' oyunlarının reklamını öyle billboard'larda, gazetelerde, dergilerde göremezsiniz..

Sponsoru yok, seyircisi az, geliri sıfıra yakın, bu yüzden de reklamı düşünmeleri bile abes bu tiyatrocular, profesyonel görünüme ve içeriğe sahip gibi görünseler de, tamamen amatör ruhlu, tiyatro aşkıyla heyecanlı, o ezelden beri methini duyduğumuz, 'iki kalas bir heves' anlayışının mümtaz örnekleridir..

Belli ki 'gerçek' hayatta 'para getiren' başka işler yaparak, dizilerde falan oyunculuk yaparak hayatta ve sanatta kalabilen bu arkadaşlara saygılarımı ve sevgilerimi sunuyorum..

Bir süreden beri hep yapmak istediğim bu girizgâh demek ki -Tatavla Sahne'nin konuk gruplarından- Shakespeare’in Kerimeleri'ne nasipmiş; hayırlısı olsun..


Gelelim oyunumuza..

William Shakespeare'in, en az kendisi kadar ünlü oyunu Hamlet'in 'tuhaf' kahramanı, Danimarka Prensi Hamlet'in yolu günlerden bir gün -olur mu olur- Türkiye'ye, hatta kendi oyununun provasının yapıldığı bir tiyatroya düşer..

Belki de demin bahsettiğim o topluluklar denli olanaksızlıklar içinde debelenen bir tiyatro grubu -hem de- Hamlet'i oynamaya karar vermiş, provalara da başlamıştır..

Sahnedeki iki kadın oyuncu, yönetmenin bir anda ortadan kaybolmasıyla (Adamın gözü korkmuş ve kaçmış olmalı) sahnede kalakalırlar ama, çabucak da toparlanarak, provalarına yönetmensiz devam ederler..



İki oyuncu, makyaj ve giyimle kendilerini erkeğe benzeterek, Hamlet oyununun 'mezarcı' sahnesini, hurdaya çıkmış bir derin dondurucuyu mezar kabul ederek (düşünün artık prodüksiyonun sefaletini) prova ederlerken, Prens Hamlet içeriye dalar..
Evet evet, oyuncu falan değil; kendini Danimarka'da sanan Hamlet'in bizzat kendisi!.

"Daha neler, yok devenin bale pabucu ya da nasıl oluyor da böyle bi şey oluyor ki?" minvalinde sorularla üstüme gelmeyiniz lütfen; çok merak ettiyseniz eğer, gidiniz ve oyunu izleyiniz..   

Komşuda Tiyatro'nun Eda Özdemir, Hülya Karakaş, Mesut Dalkılıç'tan oluşan üç kişilik kadrosu, dünyanın bu en ünlü, en çok oynanan, en çok yorumlanan trajedisini, çeşitli yerlerine değinip irdeleyerek ve lafı ilk fırsatta ve de her defasında Danimarka'dan Türkiye'ye getirerek, oldukça satirik, epeyi de politik bir komediye malzeme yapıyor.. 



'Malzeme yapmak' derken, katiyen olumsuz bir işlemden bahsetmiyorum; lâkin, siyasete biraz fazla güncel, fazla direkt dalınması -hiç şüphesiz ki hissettirdiği heyecan ve rahatlama dışında- oyunun 'protest' özelliğine 'estetik' bir destek katamıyor maalesef..

Olsun varsın..
Öylesine boktan, baskıcı, öylesine antidemokratik bir süreçten geçiyoruz ki onların, bu zulme isyan etme cesareti göstererek, sahnede dimdik vaziyette haykırmaları, bu durumu bize lâyık görenlerin üzerine, tek silahları olan kelimelerle -üstelik gülerek- yürümeleri yeter..

Prens Hamlet'i, 'yakışıklı' Kenan İmirzalıoğlu ile karşılaştıran; Gezi Parkı Direnişi anılarını, bir Neşet Ertaş türküsüne bağlayan; Onur Akın'ın 'aşırı duygulu' Gezi Marşı'ndan, Ajda Pekkan'ın 'neşeli isyankâr' şarkısı Hür Doğdum Hür Yaşarım'a atlayan, iddiasız, küçük, dalgacı, yergici, sempatik, sürprizli ve -en önemlisi- 'cesur' bir oyun, Shakespeare’in Kerimeleri.. 



Yazan/Yöneten: Hülya Karakaş
Yönetmen Yardımcısı: Deniz Yazıcı
Oyuncular: Eda Özdemir, Hülya Karakaş, Mesut Dalkılıç
Müzik: Anonim
Kostüm Tasarım: Filiz Tarlabaşı
Görsel Tasarım: Çağın Kaya
Asistan: Bilgehan Kündem



Oyun 29 Ocak'ta (Bugün) Tatavla Sahne'de..