8.2.16

The Big Short / Büyük Açık



Sektör dışından dört kişi büyük bankaların, medyanın ve hükümetin görmekten kaçındığı şeyi, ekonominin küresel çöküşünü gördüğünde akıllarına bir fikir gelmişti: Büyük Açık.

Cesur yatırımları, kendilerini her şeyi ve herkesi sorgulamalarının gerektiği modern bankacılığın karanlık, hassas noktasına götürmüştü.

Michael Lewis’in çok satan kitabına (The Blind Side, Moneyball) ve gerçek bir hikayeye dayanan, Adam Mckay’in yönettiği Büyük Açık filminde Christian Bale, Steve Carell, Ryan Gosling ve Brad Pitt rol alıyor.

UZUN ÖZET

2005’te eksantrik San Jose merkezli para yöneticisi ve heavy metal müzik tutkunu MICHAEL BURRY (Christian Bale) yüksek notlu ipotekli tahvillerde toplanmış binlerce bireysel krediyi inceler ve şaşırtıcı bir keşifte bulunur: Finansal ürünler gelecek beş yılda temerrüte düşeceği kesin olan ödenmemiş konut kredileriyle doludur. Wall Street’teki bankacılar ve hükümet düzenleme birimleri bu saatli bombayı yok saysa da Burry, koruma fonunun sahiplerini ve yatırımcıları dehşete düşürerek kredi temerrüt takası adında bir finansal araç icat ederek büyümekte olan konut piyasasını açığa satmayı planlar.

Wall Street’li kurnaz bankacı JARED VENNETT (Ryan Gosling) Burry’nin stratejisini anladığında öfkeli koruma fonu yöneticisi MARK BAUM’u (Steve Carell) kredi temerrüt takaslarına milyonlar yatırması konusunda ikna etmek için yıkılan Jenga bloklarını kullanır.


Başta şüpheyle yaklaşan Baum ve tartışmacı, ironik, genç analizcilerden (Jeremy Strong, Hamish Linklater ve Rafe Spall) oluşan ekibi kendi soruşturmalarını yürütürler.
Florida’daki konut piyasasını araştırırken son derece yetersiz konut alıcılarına düzenli olarak kredi veren boşboğaz ipotek simsarlarıyla ve sıfır peşinat ödeyerek birkaç mülk satın alan bir striptiz kulübü dansçısıyla görüşürler.

Bu arada, 20 küsur yaşındaki para yöneticisi JAMIE SHIPLEY (Finn Wittrock) ve CHARLIE GELLER (John Magaro) de konut piyasası balonuna takılırlar.
Büyük finansal liglere grime umuduyla 30 milyon dolarlık fonlarının büyüklerin masasına oturmak için gereken şartlardan 1,5 milyar dolar açık verdiğini öğrenerek üzülürler.
Bu yüzden eski bankacı, yeni karamsar çevreci BEN RICKERT’ı (Brad Pitt) görevlendirirler ve o da Wall Street’e karşı kendi bahislerini oynamalarına yardım etmek üzere bağlantılarını kullanır.

2008’de Piyasa sonunda çöktüğünde bu zıt yatırımcılar milyarlar kazanacak ama tecrübeleriyle sonsuza kadar değişeceklerdir.
Fakat dikkatsiz davranışları soruna neden olan finansal kurumlar, Amerikan vergi mükellefleri tarafından kurtarılırken milyonlarca Amerikalı, etkileri bugün bile hissedilen bir ekonomik felakette evlerini, işlerini ve emeklilik birikimlerini kaybetmiştir.


Paramount Pictures ve Regency Enterprises sunar, bir Plan B Entertainment yapımı Büyük Açık, yönetmen Adam McKay (Step Brothers, Anchorman) oyuncular Oscar® ödüllü Christian Bale ile Oscar® adaylıklar olan Steve Carell, Ryan Gosling, ve Brad Pitt. Sorumlu yapımcılar Louise Rosner-Meyer (The Hunger Games, The Hunger Games: Catching Fire) ve Kevin Messick (Anchorman 2: The Legend Continues). Yapımcı Oscar ödüllü ekip, Brad Pitt, Dede Gardner (Selma, 12 Years a Slave), Jeremy Kleiner (Selma, 12 Years a Slave) ve Oscar adayı Arnon Milchan (Birdman: Or (The Unexpected Virtue of Ignorance), Fight Club). Senaryo Charles Randolph (Love & Other Drugs, The Interpreter) ve Adam McKay. Michael Lewis’ın (Moneyball: The Art of Winning an Unfair Game, The Blind Side: Evolution of a Game), “The Big Short: Inside the Doomsday Machine” kitabından uyarlanmıştır. Örüntü yönetmeni Oscar adayı Barry Ackroyd (Captain Phillips, The Hurt Locker). Yapım tasarımcı Clayton Hartley (Horrible Bosses 2, We’re the Millers). Kurgu Hank Corwin (The Tree of Life, Natural Born Killers). Kostüm Tasarımı Susan Matheson (Anchorman 2: The Legend Continues, Step Brothers) ve müzik Nicholas Britell (A Tale of Love and Darkness, The Seventh Fire).

YAPIM HAKKINDA

Yazar ve yönetmen Adam McKay, Will Ferrell’ın Step Brothers and Anchorman: The Legend of Ron Burgundy gibi gişe rekortmeni filmleri ile Tony ödülü adayı Broadway gösterisi “You’re Welcome America”nın arkasındaki komedi dehası olarak biliniyor.
Ama 5 yıl önce, The Big Short: Inside the Doomsday Machine’i okuduğunda, farklı bir komedi türünden büyülenmiş.
Michael Lewis’in küresel ekonomik çöküşe yol açan olayların perde arkasına muhteşem bakışındaki komedi, drama ve gerçek trajedinin karması ilgisini çeken McKay, absürd komedilere ara verip Büyük Açık’ı beyaz perdeye taşımak istemiş.

“Kitabı gece 10.30 civarında okumaya başladım ve ‘Sadece 40 sayfa okuyacağım’ diye düşündüm.” diyor McKay ve şöyle devam ediyor; “Elimden bırakamadım. Sonunda hepsini o gece okudum ve sabaha 6’da bitirdim. Ertesi gün karıma karakterlerden ve kitabın bütün bu farklı hikayeleri nasıl işlediğini, nasıl sonunda bankacılık sisteminin çöküşü, yozlaşmanın, gönül rahatlığının ‘zengin olma’nın anlatıldığı bir ‘zengin olma’ hikayesi olduğunu ve aynı anda nasıl hem komik hem de üzücü olduğunu anlattım. O da ‘Yapmalısın.’ dedi. ‘Ben Step Brothers’ı yapan adamım’ dedim. İlgilenmedim bile çünkü bu kitabın haklarının bir Scott Rudin veya bir Plan B tarafından zaten satın alınmıştır diye düşündüm.”

Brad Pitt’in yapım şirketi Plan B Entertainment, gerçekten de Büyük Açık’ı sinema filmi olarak geliştirmek üzere Paramount Pictures’la bir araya gelmişti.
Yapımcı Jeremy Kleiner, yazar Michael Lewis’in kitabı Money Ball: The Art of Winning an Unfair Game’de yazarın beyzbola ve Wall Street’e yaklaşımları arasında çarpıcı benzerlikler bulmuş.
“Money Ball ve The Big Short, ikisi de insanların anladıklarını düşündükleri konulara bakıyor ve büyük sorular soruyorlar, diyor Keliner.
“Büyük Açık’ta aynı zamanda öncülerin idealist olmadığına dair çok belirgin bir unsur var. Bunların hepsinin çok heyecanlı olduğunu düşündük. Bu yüzden ortağımız Paramount haklarını almak için adım attı. Bu da bizim için yolculuğu başlattı.”


McKay, hit devam filmi Anchorman 2: The Legend Continues’un yönetmenliğini tamamladıktan sonra menajeri kendisinden yapmayı en çok istediği filmi söylemesini istemiş. “Ne söylediğimi bile düşünmeden, ‘Elimde olsaydı Büyük Açık’ı yapardım.’ dedim.” Plan B, McKay’e Charles Randolph’un yazdığı, senaryonun ilk versiyonlarından birini göndermiş.
“Senaryoda iyi şeyler gördüm ve ayrıca nasıl daha da iyi yapacağımı biliyordum. Jeremy’le ve Plan B’nin başkanı Dede Gardner’la bir araya geldim ve onlara önerimi sundum.” diyor McKay.

Senaryonun son halinde yakın Amerikan tarihinde dönemi tanımlayan bir anla ilgili bir hikayede McKay’in de katkıları olmuş.
Film kariyerine başlamadan önce “Saturday Night Live”ın başyazarı olarak siyasi hicivde ustalaşan McKay şunları söylüyor; “İnsanlar beni Talladega Nights ve Anchorman gibi filmlerden veya Funny or Die videolarından biliyor. Ama ben her zaman farklı projelerde yer aldım. Siyasete ve toplumda olanlara dikkat etmenin bir vatandaş olarak görevimiz olduğunu düşünüyorum. Bir palyaço olup şişeden soda püskürtebilirsin ama aynı zamanda oy vermen ve neden söz ettiğini bilmen gerekir.”


Yabancılar

Bankacılık krizine yol açan olaylar hakkında bir film yapmak konusunda McKay ile Plan B’yi heyecanlandıran kitap, kurgu dışı anlatım ustası Michael Lewis’a ait.
Lewis, kendisi de 1980’lerde büyük bir Wall Street bankasında çalıştıktan sonra çok satan kitabı Liar’s Poker’ı yazmış.
Kitap, tahvil ticaretinin aldatıcı ve kârlı dünyasına bakan komik ve aydınlatıcı bir kitap.
2008’deki finansal çöküşe kadar yazarın bir devam kitabı yazma planları yokmuş.
Lewis şunları söylüyor; “Çalıştığıma benzeyen büyük bankaların, eşik altı ipotekli tahvil piyasasında milyarlarca dolar kaybettiklerini okumaya başladım. Bankalar, masadaki aptal para olmuşlardı ve yüksek miktarlar kaybediyorlardı. Bu yüzden ‘Bu nasıl oluyor?” diye düşünmeye başladım.

Lewis, yanıt arayışı içinde çöküşten sonra işlerini kaybetmiş eski yatırımcılarla bir araya gelmiş.
“Bir bira içmeye gidiyorduk ve bana kayıt dışı anlatıyorlardı. ‘Sana tek işlemde neden 10 milyar dolar kaybettiğimi anlatmamın tek nedeni bu işte olmamın sebebinin sen olmandır. Liar’s Poker’ı okudum ve Wall Street’te işlem yapma konusunda beni heyecanlandırdı.’ Birkaç konuşmadan sonra ‘Tanrım, krizi ben yarattım’” dedim. Bu ahmakların bu mesleğe yazdığım kitap yüzünden girerek o kadar para kaybetmesinde kişisel bir payım vardı. Bu yüzden kapitalizmin merkezindeki bu kurumların nasıl aptallaştığını ve böyle kendini yok eden işlere girdiklerini çözmeye çalıştım. Goldman Sachs gibi bankalarda Harvard, Yale ve Princeton’dan son derece parlak, iyi eğitimli, en iyi ve en seçkin tipler çalışır.”

Ama Lewis’in kitabındaki başkahramanlar, bu Ivy Lig’indeki Evrenin eski ustaları değildi.
O yüzden dikkatini bankaların, hükümet düzenleyicilerin ve medya uzmanlarının başarılı bilgeliğine meydan okuyan ve sahip oldukları her şeyi Amerikan konut sektörünün öngörülmeyen başarısızlığına yatıran uyumsuzlara yöneltmiş.
Şunları söylüyor; “Sistemin ne kadar bozuk bir hale geldiğini çözen, sektör dışında yer alan tuhaf tipleri öğrendim. Büyük Açık’ın sadece bir dergi makalesi değil de bir kitap olmasına neden olanlar onlardır. Bankalara karşı bahis oynayan ve servet kazanan adamlar, ilgimi çeken karakterler onlardı.”

Akıllı Para

Sektör dışındakilerden biri San Jose’de yaşayan, nörologken para yöneticisi olan, cam gözlü ve işe çıplak ayakla gelmeyi seven Dr. Michael Burry idi.
Oscar ödüllü oyuncu Christian Bale, yapımdan önceki dokuz saatlik tanıma seansında Burry’yle hemen bağ kurmuş.

Bale şunları söylüyor; “Mike başka insanlarla fazla etkileşime girmiyor. Ama karşılaştığım en parlak, içten ve samimi kişilerden biri. Mike, bir model oluşturmak için binlerce bireysel ipoteği incelemiş. Başka kimse bunu yapacak enerjiye sahip değilmiş. Diğer herkes güzel vakit geçiriyor ve çok paralar kazanıyormuş. Kimse ‘Otobüsü durdurun ben inmek istiyorum” diye bağırmak istememiş ama Michael yapmış. Tam bir pislik olduğunu keşfetmiş.”

Bale de canlandırdığı yalnız vizyoner gibi Büyük Açık’taki diğer yıldızlarla etkileşime girmemiş.
Neredeyse tüm sahneleri bir bilgisayarın karşısında, karakterinin davul çalarak stres attığı dağınık bir kayıt odasında geçiyor.
“İki hafta boyunca bir ofiste tek başıma rolümü oynadım. Bu yüzden filmin geri kalanını izlediğimde sürpriz oldu.” diyor İngiliz oyuncu.
“Ne olduğu hakkında hiç fikrim yoktu. Ama şimdi Adam’ın yaptığını görüyorum ve çok keyifli.”

McKay, Bale’in role tamamen bürünmesine çok şaşırmış.
“Burry ve Bale arasında işlerine yaklaşımları konusunda ortak bir bağ var.” diyor yönetmen.
Christian’ın bu karaktere getirdiği odak ve detay miktarı inanılmaz. Çekimin ilk gününde o karaktere büründüğünü gördüm ve oldu! Filmin geri kalanında ritimlerini ve fizikselliğini yakaladı ve Michael Burry oldu. Christian’la çalışmalarımızın ortasında ona “Süper çekim” dememden sıkılıp sıkılmadığını sormuştum.”

Bale’in lazere benzeyen konsantrasyonuna bir örnek de, çocuklarıyla trambolinde zıplarken geçirdiği ağır bir diz sakatlanmasına rağmen heavy metal davul sahnesinde sergilediği güç olmuş.
McKay şöyle anlatıyor; “Christian herkese ‘Ben iyiyim. Ben iyiyim’ diyordu. Sonra dizini gördüm ve çok şişmişti. Her şeyini parçalamış; çapraz bağlarını, diz kapağını, menüsküsünü, adını hiç duymadığım bir başka şeyi. Ona ‘Bu kadar. Davul çalmıyorsun. Dublör kullanacağız’ dedim.”
Ama bu rol için davul çalmayı iki haftada öğrenen Bale, sahnede kendisinin oynaması konusunda ısrar etmiş.
“Bütün sahneyi kendisi oynuyor ve çok başarılı. Sonra setten topallayarak iniyor. Acıyla başa çıkma konusunda gördüklerim arasında en inanılmaz kişilerden biriydi.”


Wall Street Savaşçısı

Hikayenin ahlak merkezinde filmde Mark Baum olarak bilinen ve Oscar adayı Steve Carell’ın canlandırdığı öfke dolu koruma fonu yöneticisi yer alıyor.
Morgan Stanley’nin alt kuruluşu FrontPoint’i yöneten Baum, Carell’ı çeşitli açılardan büyülemiş.
“Mark’ın çok güçlü bir ahlak pusulası var. Ama aynı zamanda Wall Street dünyasının içine çok girmiş. Sanırım bu yüzden acı çekiyor. Mark, zırhında yarıklar olsa da yine de parlak zırhlı bir şövalye olduğunu düşünüyor. Konut piyasasını açığa satmak bankalara bir tür gününü gösterme amacıyla başlıyor. Onlara yanlış yaptıklarını kanıtlayacak. Ama sonunda insan soyu için zafer ne anlama gelir? Gerçekten incinen kimdir? Mark, çelişiyor çünkü sıradan, orta sınıf insanının canına okuyan bankalardan kendisi çok paralar kazanıyor. Bunu çözmesi onun için çok zor.”

Baum’un Wall Street’in hırsına olan öfkesi, karısı Cynthia’nın (Marisa Tomei) kendisini kabul etmeye zorladığı acı bir kayıp karşısındaki üzüntüsüyle karışıyor.
“Mark’ın yaşadığı bu kötü olaya karşı içsel bir bağı var ve bir dereceye kadar kendisini suçluyor.” diye açıklıyor Carell.
“Bu trajediyi önlemek için bir şey yapabilir miydim, diye düşünüyor. ‘Bu olay beni hoşlanmadığım ve daha önce olmayı hiç istemediğim birine mi dönüştürdü?’ Mark Baum’un içinde birçok şey oluyor.”

Baum’a bu seferinde yardım edenler, bu küçümseyici genç asiler, Baum’un amacına hesaplar yaparak, zor sorular sorarak ve saha araştırmaları yaparak hizmet ediyor.
Carell şöyle söylüyor; “Bunlar aslan yürekli gençler. Ne kadar eğleniyor gibi görünseler de asıl iş akıllarından hiç çıkmıyor.”


Wall Street’in hilesini aralayan Baum ve korumaları, acımasızca dürüst savaşçı bir ekip olarak ortaya çıkıyorlar.
McKay şunları söylüyor; “Michael Burry, çöküşü herkesten önce gören, yalnız kahinse, FrontPoint analistleri de sokak düzeyindeki adamlardır. Şakalar yaparlar, küfredeler, komiktirler ve iyi çocuklardır. FrontPoint’in merkezinde ise sisteme güvenmeyen, öfkeli Mark Baum yer alır.”

Carell’in performansı, McKay’le yaptığı birkaç çalışmanın sonuncusu olmuş.
İlk olarak her ikisi de Chicago’nun Second City doğaçlama tiyatro grubunda oyuncuyken tanışmışlar.
Daha sonra Anchorman filmlerinde yeniden bir araya gelmişler.
Bu Carell’in Foxcatcher’da Oscar’a aday gösterildiği, gerçek hayattaki muti milyoner, yardımseverken katile dönüşen John du Pont’u canlandırmasından önceymiş.

McKay şunları söylüyor; “Steve her zaman mükemmel zamanlaması olan, çok iyi bir teknisyendi. Ama onu Foxcatcher’da izlediğimde inanılmazdı. Performansı beni çok etkiledi.”

Yönetmen Carell’in role boyun eğmez bir mükemmellik arayışı kattığını söylüyor.
“Steve kendisini sürekli zorladı. Her çekimde zorladı. Ben ‘ Bu çok iyiydi’ diyordum. O ‘Hayır, hayır, dahası var’ diyordu ve elbette daha derin bir şey bulurdu. Sonunda çok iyi bir işbirliği oldu.”

Bu işbirliğinin bir bölümünde gerçek hayattaki para yöneticileri de yer almış. “Bu karakteri temsil eden birkaç kişiyle tanıştım ve düşüncelerini gördüm. Birini taklit etmeye çalışmayı istemiyorsunuz çünkü amaç bu değil. Ama bu insanların sahip olduğu bir tavır belirlemek istiyorsunuz.”

Carell, karakterinin iş dünyasında ortaya çıkardığı bozulmanın Wall Street’i aştığını fark edişiyle içgüdüsel bir bağ kurmuş.
“Filmin sonunda bence Mark’ın kalbi biraz kırık. Çünkü aldatmacanın derinliğini görüyor. İnsan etkileşiminin en alt türünü ve insanlardaki en üzgün, en sığ, en çok kendine hizmet eden güdüleri ve ahlakı görüyor. Arkadaşınızın daha iyi olmasını umut ediyorsunuz.”



Dürüst Fırsatçı

Kurnaz, Deutsche Bank anlaşmacısı Jared Vennett’i Oscar adayı oyuncu Ryan Gosling canlandırıyor.
Vennett, ipotek destekli tahvillerin açık satışında Mark Baum’un rol almasında önemli bir görev yapıyor.
Gosling şunları söylüyor; “Michael Burry’nin fikri Jared’in konut piyasasının gerçek olamayacak kadar iyi olduğu şüphesini onaylıyor. Jared’in Dr. Burry’nin yaptığı şeyin dehasını fark etmesi hiç zor olmuyor.”

Meslektaşları tarafından “Cesur Civciv” ve “Balon Çocuk” olarak alay edilen Vennett, Baum’u ve şirketi,  kötü kredi geçmişleri ve düşük FICO notlarına sahip insanlara verilen eşik altı konut kredisi “tranşları”- katmanları tarafından desteklenen TBY’lerin (Teminatlı Borç Yükümlülükleri) kaçınılmaz fiyaskosuna ikna ediyor.
“Jared, Baum’a ve ekibine TBY’nin bu hassas temel üzerine nasıl inşa edildiğini ve kaçınılmaz bir şekilde çökeceğini Jenga blok dizme oyununu kullanarak gösteriyor. Jared, birkaç parçayı çekince hepsi yıkılıyor.”

Vennett, Baum’un Las Vegas’taki Amerikan Seküritizasyon Forumuna katılmasını isteyerek çok önemli bir noktaya değiniyor.
Gosling şunları söylüyor; “Jared, Mark’a ‘En iyi bahsin bu aptal paraya karşı olur ve bu aptal paranın gerçekte ne olduğunu sana göstermek istiyorum’ diyor. FrontPoint ekibini Vegas’a götürdüğünde sonunda bu para yöneticilerinin ne kadar dikkatsiz ve kibirli olduklarını sonunda görüyorlar.”


Gosling, karakterinin dayandığı Wall Street’li gerçek bankacıyla tanışma fırsatını da bulmuş.
“Dili öğrenmem ve gerçekte olanları anlamam konusunda bana çok yardımı oldu.” diyor oyuncu.
Jared Vennett, filmin diğer kahramanlarından farklı olarak akıcı konuşan, Wall Street’in içinden, kuaför Adruitha Lee ve perukçu Alex Perrone tarafından bir perukla donatılmış, kostüm tasarımcı Susan Matheson’un yaptığı üstüne oturan kıyafetlerle kusursuz giyinen biri olarak ortaya çıkıyor.
Filmin anlatıcısı olarak da görev yapan Jared, bazen izleyiciye doğrudan da hitap ediyor.
Gosling, karakterinin görünen cazibesini büyük oranda yanlış anlaşılan hikayeye açıklık kazandırmak amacıyla kullanmanın zorluklarıyla başa çıkmış.

 “Bu filmde yer almama neden olan ilham izleyiciye zeki insanlar muamelesi yapması oldu. Çok sayıda Wall Street terminolojisi müşterilerden yararlanmak üzere tasarlanmış. Adam’ın hikayeyi anlatma biçimi gerçekte olanları anlamanıza yardım ediyor.”

Colorado’nun Sonradan Görmeleri ve Zen Savaşçısı

Büyük Açık’ın üçüncü önemli öğeleri filmde Jamie Shipley ve Charlie Geller olarak bilinen, Finn Wittrock ve John Magaro tarafından canlandırılan temiz yüzlü para yöneticileri.
“Charlie, nörotik ve entelektüel. Jamie daha çok sporcu ama aynı zamanda inanılmaz zeki.” diye açıklıyor en çok hit dizi “American Horror Story”deki yıldız rolüyle tanınan Eittrock.
“Jamie ve Charlie, konut balonunu ortaya çıkarıp hesap yapınca ikisi de “Biz deli miyiz yoksa bu gerçek mi?” diyorlar.


Magaro, Charlie Geller rolüne hazırlanmak için Wall Street’teki bora simsarlarını gözlemlemiş.
“Erkek kardeşim finans sektöründe. Bu yüzden onun koruma fonunu ziyaret ettim ve orada hızlı bir eğitim aldım. Charlie ve Jamie’yi filmde sıradan bir karakter olarak  görev yapan gençler olarak görüyorum. Nasıl bir işe girdiklerini tam olarak bilmiyorlar. Bu yüzden olayları ilerledikçe anlıyorlar. Sanırım izleyiciler arasındaki birçok kişi de filmi izlerken öğrenecekler.”

Colorado’da bir garajda çalışarak 110 bin dolarlık paralarından 30 milyon dolarlık Brownfield fonunu oluşturan genç yatırımcılar, eski bankacı Ben Rickert’ı (Brad Pitt) simsarları aşmalarını ve doğrudan büyük bankalarla iş yapmalarını sağlayacak ISDA anlaşmasını almalarını yardım etmesi için görevlendirirler.
Wittrock şunları söylüyor; “Ben nörotik bir kıyamet kahini. Sadece organik yemekler yiyor ve dünyanın her an sona doğru gittiğine inanıyor. Ama hâlâ Charlie ve Jamie’nin konut piyasasının açık satışı için ihtiyaç duyduğu bankacılık dünyasında bağlantıları var.”

İki Oscar ödüllü oyuncu ve bir Oscar ödüllü Pitt’le aynı sahneleri paylaşmak genç oyuncular için önemli olmuş.
Wittrock şunları söylüyor; “Brad’le çalışmak harika. Çok geçinen biri ve yoluna attığınız her şeye uyum sağlıyor. Ayrıca telefon sahnesi bile olsa isterik, kahkahalara yol açan doğaçlama yeteneğine sahip.”


Pitt, çekimlerden önce kendini Ben Rickert’ın yetki karşıtı inanç sistemine alıştırmış.

McKay şöyle anlatıyor; “Gerçek karakter iklim değişimi ve bozuk ekonomilerin doğal kaynakları yok ettiğine inanıyor. Dünyanın gerçekten gelecek 50-100 yıl içinde sona ereceğini düşünüyor. Brad de bu düşünceye uydu. ‘Monsanto tohumlarını kullanma, saf tohumların olması gerek.’ derken ya da havaalanındayken ve ameliyat maskeleri takarken çok güzel doğaçlamaları oldu. Brad, düşünce yapısına girmeye çalıştı çünkü Ben sadece kıyamete hazırlanan bir çılgın değil. Parlak bir adam ve yaptığı her şey, kombinasyonları oldukça delice görünse de verilere dayanıyor. Brad için bu karakteri canlandırırken gerçekten komik şeylerden biri de bu oldu.”

Açıklayıcı Şöhretler

Büyük Açık, zor bir terminolojiyle çözülen bir sektörde geçtiği için McKay izleyiciler için başı ana kavramları netleştirmek için eğlenceli bir yönteme ihtiyacı olduğunu biliyormuş.
Şöyle anlatıyor; “İnsanların hikayeyi takip edebilmeleri için bu kavramları bilmesi gerekiyor ama “teminatlı borç yükümlülükleri” veya “kredi temerrüt takası” gibi kalıpları ilk duyduğunuzda kendinizi aptal ya da sıkılmış hissediyorsunuz. Bankacılar, bu işlemleri gerçekten karmaşık göstermek için ellerinden gelen her şeyi yaparlar. Bu yüzden biz de film boyunca şöhretlerin çıkıp kavramları izleyiciye doğrudan açıklaması fikrini bulduk.”


Zekice yerleştirilen şöhretler arasında The Wolf of Wall Street’in yıldızı Margot Robbie, ipotek teminatlı menkul kıymetleri, köpük banyosunda şampanya içerken anlatıyor.
Şef/ TV programı sunucusu Anthony Bourdain ise artık balıkları zehirli finansal varlıklarla karşılaştırıyor.

McKay, Bourdain’e yer vermeye Kitchen Confidential adlı anılarını okuduktan sonra karar verdiğini söylüyor.
 “Okuyuculara yahni sipariş etmemelerini söylüyor. Çünkü aşçıların satamadıkları her türlü çöpü içine koyduklarını söylüyor. Ben de ‘Aman Tanrım, bu, bankaların bir grup kötü ipoteği bir araya getirdiği ve AAA notlu finansal ürün olarak sattıkları teminatlı borç yükümlülükleri için mükemmel bir benzetme’ diye düşündüm.” diyor yönetmen.

McKay, çöküşle tetiklenen yıkıcı domino etkisi “sentetik TBY”leri resmetmek için ise Selena Gomez’le davranışsal ekonomist Dr. Richard Thaler’ı kumarhanedeki bir sahnede bir araya getirmiş. Thaler “Dış Değer Biçim Eğilimi” yani şu anda olan bir şeyin olmaya devam edeceğini varsayma eğilimi fikrini açıklarken Gomez dev çiplerin olduğu bir 21 masasında oturur.
McKay şöyle anlatıyor; “izleyiciler eli üstüne yan bahisler koyarken Selena’nın 21 oynaması bir tür yüksek-düşük dinamiği. Yatırımcılar, tüm dünya ekonomisini çökmeye hazır hale getiren TBY’ler aracılığıyla bu tür yan bahislerle ipotek teminatlı menkul kıymetler üzerine bahis koyuyordu.”

Gomez, Büyük Açık için McKay’den telefon aldığında şaşırdığını itiraf ediyor.
“Senaryoyu okudum ve çoğunluğunu anlamadım. Bu da beni çok korkuttu, çünkü ekonomik sistemimizi öğrenmemizin önemli olduğunu düşünüyorum.” diyor genç oyuncu ve popun süper starı. “Ama Adam’la konuştuktan sonra bu filmde yer almak bana mantıklı geldi. Bana değer veren insanlarla iletişim kurmak için platformumu kullanma fırsatını buldum. Benim neslim, yeni gelen nesil. Olanları anlamak bizim için önemli.”



Yüksek Enerjili Sinema

Görüntü yönetmeni Barry Ackroyd için McKay’in diyalog odaklı draması, çektiği The Hurt Locker, Captain Phillips ve United 93 gibi ünlü aksiyon gerilimlerine göre farklı bir hız sunmuş.
Oscar adayı görüntü yönetmeni şunları söylüyor; “Adam bana Büyük Açık’ı teklif ettiğinde United 93’ü referans gösterdi, çünkü o filmde de büyük oranda aksiyon var ama yine  de çok sınırlıdır. Birlikte insanların ofislerde konuştuğu sahnelerdeki enerjiyi nasıl artıracağımızı ve böylece izleyici sohbetin ortasına nasıl getireceğimizi konuştuk. Sizin de odada olduğunuzu hissetmenizi istedik. Böylece söylenilenleri daha dikkatle dinleyeceksiniz.”

McKay, Ackroyd’un bu duyguyu usta kamera yerleşimi ve hareketiyle yaratma yeteneğini övüyor.
“Barry çekimde bir tür neo-verite tekniği kullanmış. Bu da kare içinde bir yakınlık ve aciliyet düzeyi yaratıyor. Buna karşın geleneksel perde önü kare ve üç katman ışıkla çekerseniz bu her şeyin parlak görünmesini sağlar ve izleyici için daha ürkütücüdür.”

Ackroyd, yapım tasarımcı Clayton Hartley ve kostüm tasarımcı Matheson ile yakın çalışmış.
Daha önce her ikisi de Tallageda Nights, Step Brothers ve Anchorman 2: The Legend Continues filmlerinde McKay’le birlikte çalışmış.
McKay şunları söylüyor; “Barry’nin bu karakterlerdeki insan tarafı yakalama yeteneği var. Bu da diğer departman müdürlerimize uzandı. Film boyunca en büyük zorluklardan biri de mekanımızın ve ortamların çekilme ve tasarlanma açısından hayat taşımalarıydı. Aynı şey gardırop, saç ve makyaj için de geçerliydi. Her şeyin, sahnelerin sunulma şeklinde biraz düzensiz ayrıtlarla canlı duygusunu vermesi gerekiyordu.”


Ackroyd ve McKay, oyunculara karakterlerini araştıracakları bolca alan veren rahat bir set dinamiğini teşvik etmişler.
Gosling şunları söylüyor; “Barry, son derece oyuncu dostu olan Ken Loach ile çok çalışmış. Kameraları uzun lenslerle odanın köşesine yerleştiriyordu. Böylece oyuncular, alan içinde özgürce dolaşabiliyor ve birbirleriyle çok doğal bir şekilde etkileşime girebiliyorlardı. Bence böyle bir ortamda herkes en iyi performansını sergiler.”

Sürükleyici Sinema

Büyük Açık, yüzyılın en yaygın hikayelerinden birini yeni ve umarsız yaklaşımıyla, Amerikan tarihinin karanlık bir bölümünü, kara mizah ve tuhaf karakterleriyle büyüleyici ve uyarıcı bir hikayeye dönüştürüyor.

Carell, filmin birkaç sarsıntı yaratacağını umuyor.
“Eğer bir kokteyl partisinde olsak ve biri bana bu filmi sorsa şöyle derdim; Eşik altı ipotekli tahvillerin patlama yaptığını ve bütün bu şirketlerin iflas ettiğini ve hiç kimsenin hapse girmediğini hatırlıyor musunuz? Bunu hatırlıyor musunuz? Her şeyin nasıl bir anda patladığını hatırlıyor musunuz? Sonra hükümet geldi ve herkesi kurtardı ve her şey iyi görünüyordu. Bu filmin konusu bu. Bir korku filmi ve benim anlattığımdan çok daha korkunç.”


McKay, Büyük Açık’ı, yırtıcı ticaret uygulamalarından bıkmış sinema izleyicilerini eyleme çağıran bir film olarak görüyor.
“Bu film, bütün kültürün nasıl bozuk bir sistemin akışına yakalandığını inceliyor. Benim çizgi filme benzeyen hayalimde bu filmde insanlar gerçekten sinirlenip, üzülüp sinema salonundan çıkıyor ve kongre üyelerine bankacılık reformuna nasıl oy verdiğini soruyorlar. Benim hayalim bu olurdu. Hayalim herkesin kendi kongre temsilcisine ‘Eğer büyük bankalara son vermiyorsanız sağcı ya da solcu olmanız umurumda değil. Benim oyumu almıyorsunuz.” demesidir.
Aktivizm bir yana McKay, Büyük Açık’ın izleyicileri Wall Street’in hileli finansal işlemlerinin şaşırtıcı dünyasında, neşeli ve öğretici bir yolculuğa çıkardığını umut ediyor.
“Konunun ağırlığıyla bu çok garip ama bu filmi doğru yaptıysak Büyük Açık öğretici olduğu kadar keyifli bir filmde olacaktır. Michael Lewis, güçlü konular hakkında çok eğlenceli kitaplar yazar. Gerçekten çok sürükleyiciler. Aynı şekilde Büyük Açık’ın da öyle olacağını umuyorum.”


Filmin mmknmrtb notu :  4 / 5