14.11.07

Küçük Kıyamet


Okul'la tanıdığımız Yağmur ve Durul Taylan Biraderler, bu kez, İstanbullunun umarsızca beklediği o meşum depremi, o anı yaşayan bir ailenin öyküsüyle perdeye, oradan da biz seyircilere aktarıyor.. Ama ne aktarma!.

Yıllardır, önce -tabii ki- Hollywood'da, yakın zamanda da Japon ve Kore sinemasında örneklerini gördükçe ağzımızın suyu akarak: "Vay be!." dediğimiz korku filmlerinden -neredeyse- hiçbir eksiği olmayacak bir şekilde..

Aslında filmin tam olarak "korku filmi" denemeyecek bir "iç" hikayesi ve görsel tarzı var..

Mezarlık, hayalet, tekin olmayan bir ev ve kasaba, arıza tipler gibi "klişe"lerle korku öğelerini başarıyla kullanan filme illa bir etiket iliştirmek istiyorsak, (Biraz motor yağı reklamı gibi olacak ama.) "Metafizik Katkılı Psikolojik Gerilim" yazabiliriz..


Başarılı görsel efektleriyle, oyuncuların, özellikle "dünyevi" Başak Köklükaya ile "uhrevi" İlker Aksum'un mükemmel performanslarıyla, "coşan" ikinci yarısıyla ve tüyler ürpertici final sekansıyla filmimiz, meraklısına, "İşte bu!." dedirtiyor..

Yazının burasında tekrar sözü Başak Köklükaya'ya getirip, ta Bizimkiler dizisinden anımsadığım ve oynadığı her filmde, irili ufaklı her rolünde göz kamaştıran bu sanatçıya, ayrı bir paragraf açarak hayranlığımı duyurmak istedim..




Taylan biraderlerin, ilk film olarak iyi denilebilecek, fakat benim hiç hazzetmediğim bir tür olan, "korku-komedi" türündeki filmleri Okul'u, bu yapıtlarıyla fersah fersah aştıkları aşikar..

Hatta "Türk Sineması, başarabileceğinden hep şüpheye düştüğümüz, korku-gerilim türünde de artık olgunlaşmıştır." bile, diyebiliriz..

Son olarak, bu filmi, ciddi "deprem fobisi" olanlar dışında tüm sinemaseverlere, gönül rahatlığıyla öneriyorum..

/5