12.11.07

Yaz Gecesi Rüyası



Bir Yaz Gecesi Rüyası, W. Shakespeare'in, değişik yorum ve uyarlamalarla, her devirde sık sık sahnelenmiş; çok renkli ve çok yönlü oyunlarından biridir..

Can Doğan'ın dilimize uyarlayıp yönettiği, ana eksenini aşk ve evliliğin oluşturduğu oyun, Yaz Gecesi Rüyası adıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nda oldukça farklı bir yorumla, seyirciyle buluşuyor..

Dün gece Kadıköy Haldun Taner Sahnesi'nde seyrettiğim bu oyun, neredeyse bizim Ramazan gecelerine layık bir ortaoyunu tadında; pek eğlenceli ama farklı olarak pek görkemliydi..

Aklımda kaldığıyla, konuyu size şöyle bir özetleyeyim: Günümüzde geçen oyunda, mekan olarak bir kafe-bar, "Robin'in Yeri" seçilmiştir; bu mekanda düzenlenen maskeli bir baloyla oyun başlar..

Bu arada "süper varlıklı", haliyle sözü geçen Theseus'un düğün töreni için de hazırlıklar yapıldığı anlaşılır; bu hazırlıklar sırasında, başka bir evliliğin de tartışması yapılmaktadır; tartışmaya konu olan evlilik, Hermiya ve Dimitri'nin evliliğidir..

Annesi, Hermiya'nın Dimitri ile evlenmesine karar vermiştir; ama bakın şu işe ki Hermiya Lysandros'a aşıktır ve onunla evlenmek istemektedir; bu sorun yetmezmiş gibi Hermiya'nın en iyi arkadaşı olan Eleni de, Dimitri'ye aşıktır..

Dimitri, Hermiya, Lysandros, Eleni arasında geçen kaçma kovalamaca devam ede dursun; kafenin çalışanları, Theseus'un düğün töreninde "Pyramus ve Thisbe'nin Ölümsüz Aşkı" adlı oyunu oynamak üzere, "fazlaca" amatör, bir tiyatro grubu oluştururlar..

Bu oyun içindeki oyun, biz seyircileri eğlenmenin zirvesine çıkarırken; orijinal oyunda perilerin, bu yorumda ise gece hayatı alemlerinin kral ve kraliçesi olan Oberon ve Titania, bu karışık işlerin içine doğrudan dalarlar..

Onlar yetmezmiş gibi bir de barın işleticisi Robin'in hazırladığı "aşk iksiri", olayları hem daha karıştırmak hem de çözmek için iş başındadır..

Oyunun Türk ve Yunan musikisinin karışımından oluşan müziği, Yabancı Damat'taki Stavro'nun (Mazlum Kiper) burada da aynı adla oynaması ve de fazlasıyla Türkiye güncelini takip eden diyalogları, sanki bir "yabancılaştırma efekti" özelliği göstermekte idi..

Oyunu seyrederken, -belki de- eserin adının başındaki "Bir"in, orijinaline göre oluşmuş bu bariz fark nedeniyle çıkarılmış olabileceğini düşündüm ve bir zamanlar İstanbul Devlet Tiyatroları'ndan izlediğim, aslına sadık yorumunda çok eğlendiğimizi hatırlayınca da, kendime işgüzarca; "Öyleyse bu aşırı serbest yoruma ne gerek vardı?" sorusunu da sormuş bulundum..

Her neyse; Türkiye'nin umutsuz AB üyeliğinden, damardan tuzlama işkembe çorbasına, maykıl ceksından, yurttan sesler korosuna değinmedik mevzu bırakmayan bu "Shakespeare" oyununa gidin, görün, eğlenin derim ben..