24.7.08

Tuzla Ermeni Çocuk Kampı



Altmışlı yıllarda Anadolu'dan gelen kimsesiz Ermeni çocuklar için kurulan, Tuzla Ermeni Çocuk Kampı'nın hikâyesini duymuş muydunuz?.

Kampın öyküsü aslında 1950'lerde başlıyor..
O yıllarda Gedikpaşa Ermeni Protestan Kilisesi, özellikle Anadolu' dan gelen kimsesiz ve yetim Ermeni çocukları için kilisenin alt katında bir yetimhane açar..

Gittikçe sayıları artan çaresiz ve yapayalnız kalmış çocukların sığındıkları bu oldukça küçük yerde yaşamaları -özellikle yazları- zorlaşınca; kilise yetkilileri bir yaz kampı açmayı planlarlar..

Kilise vakfı, 1962'de Tuzlalı bir adamdan, boş bir tarladan ibaret araziyi satın alır..
Vakıflar Genel Müdürlüğü ve valiliğin izniyle de kamp çalışması ve inşaatını başlatır..

Arazide kurdukları çadırlarda kalan çocukların bizzat kuyular açarak çıkardıkları sular, denizden taşıdıkları çakıl ve kumlarla oluşturulan tesislerin yapımı; etüt ve jimnastik salonları, kütüphanesiyle tam tekmil, üç yılda bitirilir..
Bir yandan çevreyi de ağaçlandıran çocuklar, sonunda onlar için hükmü tam 21 yıl sürecek bu 'cennet'te her yaz bir başka 'yaz rüyası' yaşarlar..

Bu süreç içinde yetim ve kimsesiz bin beş yüz çocuk bu kamptan yararlanır; ta ki Vakıflar'ın 1979 yılında tapunun iptali için açtığı davaya kadar..


Dört yıl kadar süren mahkeme sonunda, yüzlerce çocuğu yetiştiren kurum kapatılır.. 

Arazi ve bina bedelsiz olarak eski sahibine iade edilir.. 
Mahkeme bu kararı, Yargıtay'ın 1974 tarihli -kısaca- "Türk olmayanların meydana getirdikleri tüzel kişiliklerin taşınmaz mal edinmeleri yasaklanmıştır." gerekçesine dayandırır..

İşte Tuzla Ermeni Çocuk Kampı'nın hikayesi çok kısa olarak budur..

İade sonrası durum için Hrant Dink şöyle demiştir: "Orada yetişmiş 1500 çocuğun alın terinin üstüne oturdular.. Bizlerin çocuk emeğini gaspettiler.."
"Orayı tekrar yoksul ya da özürlü çocuklar için bir yetimhane yapsalardı, hakkımı helal ederdim, ama bu şekilde emeğimi helal etmiyorum.. "

Evet.. Geçenlerde haince öldürülen Hrant Dink, işte o kendi kurdukları cennette yaşamış, sonra da hayalleri söndürülmüş çocuklardan biridir..
O bunu şöyle anlatır: "Sekiz yaşında gittim Tuzla'ya.. Tam 20 yıl oraya emek verdim.. Eşim Rakel'i orada tanıdım.. Birlikte büyüdük.. Orada evlendik.. Çocuklarımız orada doğdu.. Ama bir gün elimize bir mahkeme kâğıdı tutuşturdular."

Altmışlı yıllarda Anadolu' dan gelen kimsesiz Ermeni çocuklar için kurulan Tuzla Ermeni Çocuk Kampı'nın hikayesini biliyor muydunuz?.


Ben bilmiyordum, yeni öğrendim.. 

Kabul, bu benim ayıbım..
Ya bu ortadaki, bilen, bilmeyen hepimizin ortak ayıbı n'olacak?.