19.8.08

Çetin Altan : Enseyi Karartmayın..


Çetin Altan, çeşitli gazete köşelerindeki binlerce yazıları kadar -nerede yaparsa yapsın- her konuşması da mükemmel bir 'deneme' niteliği taşıyan, 'aşmış' bir yazarımızdır..

Onu ilk kez, henüz çocukken -yanlış hatırlamıyorsam- Akşam Gazetesi'nin 'Taş' adlı köşesinde yer alan -bir leke gibi basılmış- kelle resmi ile tanımıştım..

O zamanlar akşamları çıkardı Akşam..
Komşumuz bir amca için alırdım, Bahriye Caddesi'ndeki bir tütüncüden..
Okumazdım, resimlerine falan şöyle bir göz gezdirirdim yolda..
O gazeteden aklımda kalan tek isim ve resim Çetin Altan'ındı.. Nedense çok ilgimi çeken, 'TAŞ' yazısını da unutmadım..

Bugün ise, gazeteleri okurken köşesini okumadan geçemeyeceğim iki-üç yazardan biridir..
Yazı dünyasında konuşur gibi yazan çoktur, edebi bir yazı gibi konuşanına ise -kendisi dışında- hiç rastlamadım desem yalan olmaz..

Nefes alır gibi kolayca ürettiği her halinden belli günlük yazılarında yaptığı mükemmel tespit ve betimlemelerin bir benzeri için, herhangi bir roman yazarı günlerce kafa patlatsa yeridir..







Etli Şaraplı Kadınlı Kahkahalı

Hayattan zevk almasını bilen: "Değişik gözlüklerle bakıldığında Türkiye eğlenceli bir yer; ah keşke bir de, köylü ağırlıklı mesleksiz yığınların kahramanlığa özendiği tehlikeli bir yer olmasaydı.." diyerek köylü-kentli hepimiz için kaygılanan yazarımızın, ayrıca, bir başka yazısından koparıp buraya aldığım şu sözlerine de katılmamak elde mi?.
"Vatanın güme gittiğini görerek bizzat kurtarmaya kalkanların, işleyecekleri cinayetlerle kahraman olacaklarına inanmaları, çok mu şaşırtıcı? Politikanın dili, dağa taşa 'Önce Vatan' yazmadı mı?"

Yurdu için: "Bendeniz de çok arzulamıştım Küçük Asya'nın eski uygarlıklarıyla, hümanist bir sentez içinde görkemli bir 'varoluş' yaratılmasını ama..." diyerek -ister istemez- lafını düğümleyiverip de özümüzü umarsız bırakan büyük yazar, öte yandan: "İran'ın, gizli bir tehdit çemberi içine alındığından falan pek konuşmuyoruz.. 20 yıl içinde İran'ın ne olacağı belli.. Etli, şaraplı, kadınlı, kahkahalı burjuva enternasyonalizmiyle, dünya vatandaşlığı kapıları çalarken; molla sarığıyla, umacı "çadirî"ler mi kalırmış ortalıkta?." diyerek, geleceğimizi karartan yobazlığın cehennemine su püskürterek -her şeye rağmen- içimizi ferahlatır..

Enseyi Karartmayın

Sanki bugün yazmışcasına, otuz yıl önce:
"Bakın siyasal liderlere; biri:
- Bayrak elden gidiyor, diyor.
Öteki:
- Din elden gidiyor..
Bir üçüncüsü:
- Türklük elden gidiyor..


Hangisi kalkıp da:
- 20. yüzyıl elden gidiyor, insan hakları elden gidiyor, minicik çocuklar elden gidiyor, çağdaşlık özlemi elden gidiyor, diyor?
Umurundamıydı onların, kaybedilmiş yüzyıl, insan hakları, çocuk mutlulukları ve çağdaşlık.."

"Politikacı, insanın enayisini arayan kişidir.. Şayet enayilik ortadan kalksa, politikacıya gerek mi kalırdı?" diyen Çetin Altan'ın, aynı yazıları -korkarım- otuz yıl sonra da güncelliğini yitirmeyecek gibidir..


Meşhur, "Enseyi Karartmayın." sözüyle, her zaman, umudumuzu yitirmememizi öneren üstada, zaman zaman, içimden: "Peki Çetinim, bütün bu iç karartan işler nasıl olacak da düzelecek?." deyu sorasım gelirse de, çok geçmeden, gülerek kulağıma fısıldar sanki:"Sen beni dinle Numanım.. Enseyi karartma."

Eğer bana -yukarılardan falan- deseler ki: "Hey adamım, çekiliş yaptık, sen ölümsüz oldun.. Şu fani dünyada hiç tanışmadığın ama ölmesini de istemediğin bir tek kişiyi de seçiminle sen kurtaracaksın."
İşte hemen yukarıya adını vereceğim kişidir Çetin Altan..