29.9.08

Caanım Vapura Gemi Diyenlere Aşina Değilim


Özümü hep rahatsız etmiş, eski bir yanlışlıktır bu; küçüklüğümden beri, müstesna vapuruma gemi gibi, genel bir kelimeyle hitap edilmesi hiç hoşuma gitmemiştir..

Gemi, -belki hiç hak etmiyor ama- bana soğuk gelmektedir..
Oysa vapur, bir zamanların kömürüyle kirlenmiştir ve bana çocukluğumun o duman ve buhar kokulu sıcaklığını üfler daima.. Gemi uzaktır bana, vapur ise çok yakın..

En son geçen hafta karşıya, yani Kabataş'a geçtim vapurla.. Ayrıntısını Tersninja'da yazdığım, Filmekimi'nin basına tanıtım kokteyli için çıkmıştım, bu kısa ama güzel yolculuğa..

Hava fazla soğuk olmadığında, bir de tabii, boş yer bulduğumda hemen kurulduğum; vapurun kıç üstündeki, yanları açık olan bölümündeydim..
Kapıdan girildiğinde hemen sağdaki ya da soldaki, geminin arkasına doğru bakan koltuklar, bu mevkinin en güzel yeridir..
Bir şey okumayacaksanız bile, Kadıköy'den ya da herhangi bir iskeleden yavaş yavaş uzaklaşan vapurun, size 180 derecelik bir açıyla sunduğu İstanbul manzaralarını seyreylerken, zamanın nasıl geçtiğini hissetmezsiniz bile..



Vapur, yukarıda da özellikle kullandığım gibi, kuşkusuz, bir tür gemidir.. Ancak kendisinden bahsederken vapur kelimesini hiç kullanmamak, daha doğrusu bu isimden tamamen habersiz olmaktır beni üzen.. Sitemim, o deryayı bilmeyen alıklara -pardon- balıklaradır..

Vapura gemi diyenler -ki onları asla suçlamıyorum- ya İstanbullu değildir ya da İstanbul'da doğsalar bile uzaktırlar ondan ve güzelim Boğaz'ından..

O biçimsiz motorlarla, günlük gezintiye falan çıksalar da Boğaz'da, güle oynaya; ne yazık ki onlar, sadece birer turisttir, İstanbul'da..