15.1.10

2009 Türk Filmlerine Bakış - 2


Genelde adet olduğu üzere, yılbaşından sonra geriye dönüp Türk sinemasına bakmak ve gördüklerimizi sizinle paylaşmak istedik.
 
Önemli olaylardan, festivallerden, filmlerden, durumlardan bahseden kapsayıcı bir yazı yerine, sitemizin dört daimi yazarının kısa değerlendirmelerini içeren bir döküm yapmayı tercih ettik. 
2009’daki bütün Türk filmlerini izlemediğimizi yazımızda da göreceksiniz, ama en azından künyelerini belirterek sizlere hatırlatmayı uygun gördük. Sonuçta ortaya çok uzun bir yazı çıktığı için bölüp sıralı halde yayıma sokuyoruz.


Yönetmen: Togan Gökbakar 
Senaryo: Şahan Gökbakar, Serkan Altuniğne, Togan Gökbakar 
Oyuncular: Şahan Gökbakar, Gülsen Özbakan, Efe Babacan, Çağrı Büyüksayar 
Gösterim Tarihi: 13 Şubat 2009 

İlk filmle karşılaştırınca, Recep İvedik 2’nin çok daha iyi bir film olduğunu söylememek haksızlık olur. Biçim ve içerik olarak böylesine bir iyileştirmeyi kutlamak lazım. Üstelik Beyaz Türklerle dalgasını geçmesi açısından ben bu filmde ciddi bir duruş olduğunu da düşünüyorum. Karikatürize bir tipin maceralarından içerik olarak bundan daha fazlasını beklemek hayalcilik olur. Biçim olaraksa, üçüncü filmde biraz daha paraya kıysınlar, Cem yılmaz gibi fantastik bir şeyler yapsınlar, setçisinden makyajcısına biraz başka sinema emekçilerine de para kazandırsınlar diyorum. Kefenin cebi yok, Gökbakar kardeşler. [L.] 

Şahan Gökbakar, süt veren ineğin memelerinden tutmaya devam etti. Recep İvedik’in düzeyli muhabbetlerde yarattığı infial hem biraz ikiyüzlülükten kaynaklanıyor hem de sığ bir bakışı gösteriyor. Eğer bir film böylesi gündem oluşturuyorsa ortada bakılacak ve düşünülecek bir mesele vardır. İlk tavır entelektüel küfürler savurmak olmamalı. [D.A.] 

Recep İvedik serisi postmodernizmin sinema tezahürüdür. Hiçbir kalıba uymayan, hiçbir sinema kuralına göre çekilmeyen bir görüntüler bütünüdür. Üstelik kahramanının da sistem dışı, aykırı bir karakter olduğu düşünülürse filmin yapısı ile içeriği uygun düşmektedir. Bu uygunluğun ortaya çıkardığı şeyin sinema olup olmadığı dışında, bunun ortaya çıkmasını sağlayan postmodern söylemi deşifre etmek gerekir. Kapitalist sistem “post-” olanı pazarlamakta, “post-” olanı popüler kılmaktadır. Türkiye’de de popüler kültür bu alanlardan beslenmektedir. Ancak böyle bir söylem içerisinde, çalışanlarını döven, taciz eden bir karakter, halk kahramanı olarak ortaya çıkma cüretini gösterebilir. Ancak böyle bir söylem sayesinde Recep İvedik “çingiş pembe” reklamlarla piyasa ile iç içe geçebilir. [T.Ö.] 


Havar
 


Yönetmen: Mehmet Güleryüz 
Senaryo: Feza Sınar 
Oyuncular: Çiçek Tekdemir, Mervan İlten, Abdullah Tarhan, Ramazan Itır, Ayşe Ersöz, Edip Doğan, Dilan Girti 
Gösterim Tarihi: 20 Şubat 2009 

Töre cinayetleri konusunu merkezine alan Havar, daha önce belgesel filmler çekmiş yönetmen Mehmet Güleryüz’ün ilk uzun metraj denemesi. Batman’da gerçekleşen intiharların birer töre cinayeti olduğu gerçeğini anlatan filmde amatör oyuncular kullanılmış. Film içeriği açısından dikkate değer olsa da, konusunu sinemaya aktarma biçimi açısından aynı değeri hak etmiyor. Diyaloglar, oyunculuklar ve seslendirme biçimi, daha çok bazı reality show programlarında gösterilen canlandırma çekimlerine benziyor. Filmde doğrudan mesajın kendisi ön plana çıkarken, mesaj verme kaygısı sinemasal ifadenin zayıflığını pekiştiriyor. [T.Ö.] 


Umut
 


Yönetmen: Murat Aslan 
Senaryo: Murat Aslan 
Oyuncular: Selim Erdoğan, Zafer Algöz, Zeynep Tokuş, Seda Bakan, Mesut Akusta, Bertan Ceylan, Kemal İnci, Asu Maralman, Ali Cağaloğlu, Fikret Hakan 
Gösterim Tarihi: 27 Şubat 2009 

Ayakta Kal’dan biraz daha fazla sinema değeri varsa, ki var, bunu görsel anlamda iyi çekilmiş bir film olmasına borçlu. Tabi bir de, Deniz fark etmişti önce ama burada değinmeyi unutmuş, ben söyleyeyim, filmin müzikleri başarılıydı. (Mazlum Çimen’di sanırım.) Filmin ekibi içinde işini çok ciddiye alanların, gerçekten iyi bir film yaptığına inananların olduğunu hissediyordunuz. [L.] 

Bu film hakkında nefes tüketmek istemiyorum. Şahsi tarihimde bir önemi var, çünkü Landlord’la ilk kez bu filmin basın gösteriminde yüz yüze görüştük. [D.A.] 


İki Çizgi
 


Yönetmen: Selim Evci 
Senaryo: Selim Evci 
Oyuncular: Gülçin Santırcıoğlu, Kaan Keskin, Perihan Kurtoğlu, Mehmet Aslan, Yakup Yavru, Özgül Koşar, Zeynep Aydın 
Gösterim Tarihi: 27 Şubat 2009 

Yönetmen, kadın-erkek ilişkilerinden bir durum sundu bize, ama hem bilindikti hem de tek boyutluydu. Filmin üçte ikisi de bir geçiş ve hazırlık evresi olmanın ötesine geçemiyordu. [D.A.] 

Sanatsal değeri yüksek bulunan bu filmi ya ben anlamadım, ya da kimilerinin sanattan anladıkları çok farklı. İlişkiler üzerine bir şeyler gösteriliyor filmde, ama anlatılan bir şey yok. İklimler‘e benzetmişlerdi filmi beğenenler; İklimler’i de beğenmemiştim ki, Dolly’sini beğeneyim. [T.Ö.]


Gölgesizler
 


Yönetmen: Ümit Ünal 
Senaryo: Ümit Ünal, Hasan Ali Toptaş (Kitap) 
Oyuncular: Selçuk Yöntem, Taner Birsel, Hakan Karahan, Arsen Gürzap, Altan Erkekli, Erdem Akakçe
Gösterim Tarihi: 27 Şubat 2009 

Benim için yılın en iyi filmlerinden biri. Sinemaya uyarlaması bu kadar zor bir romanı film yapmaya girişenleri kutlamak gerek. İşin içinden böyle iyi sıyrıldıkları için de iki kez daha kutlamak gerekiyor. [L.] 

Gölgesizler, tanıdık ama gizemli bir atmosferde geçen, ilk bakışta çok farklı görünen, oysa şöyle bir düşünüldüğünde tamamen yaşadığımız hayatın içinden türetilmiş şaşırtıcı hikâyelerle, bizi bize ayrıntılarıyla anlatan -sinemamızda az bulunur- gerçeküstücü anlatımını oldukça sağlam bir kurguyla kurabilmiş, etkileyici bir film.. [N.S.] 

Hasan Ali Toptaş, bu ülkenin en önemli romancılarından biri. Gölgesizler de onun kendine has üslubunun en demlenmiş hallerinden birini barındırıyor. Ümit Ünal, romanın diline takılıp sinemaya uyarlanmasını imkânsız bulduğunu beyan etmişti, oysa sinema tarihi bu tür imkânsızlıklarla dolu. Peki, yerine özgün bir yorum koyabildi mi? Hayır, mümkün olduğunca gerçekçiliğe bağlanmaktan öteye gidemedi. Vasatın üstünde bir görsele aktarma var ortada. Romandaki söylemin dolgunluğuna aşina olanlar, uyarlama meselesinin zorluklarını gözettiklerinde bile, daha iyi bir sonuç bekliyorlar haklı olarak. [D.A.] 

Film bir yandan gerçek ötesi bir âleme gönderme yapıp, oradan kazandığı gerilim ile beslenerek, bir yandan da gerçek dünya ile arasında paralellikler kuruyor. Gölgesizler fantastik bir yapı kurdukça, gerçeklikten uzaklaşmak yerine, kurduğu alegori ile tam tersi ona yaklaşıyor. [T.Ö.] 


Yaşam Arsızı
 


Yönetmen: Yasemin Alkaya 
Oyuncular: Elif Çağlayan, Yasemin Alkaya, Aysun Çağlayan, Funda Çağlayan, Berivan, Umut 
Gösterim Tarihi: 6 Mart 2009


Gökten 3 Elma Düştü
 


Yönetmen: Raşit Çelikezer 
Senaryo: Raşit Çelikezer 
Oyuncular: Köksal Engür, Bennu Yıldırımlar, Kürşat Alnıaçık, İsmail Hacıoğlu, Serhat Nalbantoğlu, Yeşim Gül 
Gösterim Tarihi: 6 Mart 2009 

Raşit Çelikezer’in yönettiği Gökten 3 Elma Düştü‘nün iki ana hikâyesinden biri dedesini ziyaret eden Ali ile ilgilidir. İkisi de birbirlerini daha önce hiç görmemişlerdir. Daha sonra Ali’nin aslında gerçek torunun yerine geçtiği anlaşılır. Christopher Zalla’nın 2007 tarihli Babamız (Padre Nuestro) filminin karakteri ise New York’taki hiç tanımadığı babasının yanına giderken babasının adresini yolda tanıştığı başka çocuğa kaptırır. Çocuk bu adresle sanki oğluymuş gibi adamın yanına yerleşir. İki film arasında bazı sahnelerde de aşırı benzerlikler var. Çelikezer’in filmin sonundaki “çatı buluşması” da Nick Hornby’nin Düşerken adlı kitabını akla getiriyor. Ama bu daha makul ölçülerde bir esinlenme. [L.]


Güneşi Gördüm
 


Yönetmen: Mahsun Kırmızıgül 
Senaryo: Mahsun Kırmızıgül 
Oyuncular: Ali Sürmeli, Altan Erkekli, Ali Tutal, Alper Kul, Buğra Gülsoy, Cem Aksakal, Cemal Toktaş, Cezmi Baskın, Cihat Tamer, Demet Evgar, Deniz Oral, Emre Kınay, Erol Demiröz, Erol Günaydın, Gülhan Tekin, Hande Subaşı, Itır Esen, Kamil Sönmez, Macit Sonkan, Mahsun Kırmızıgül, Menderes Samancılar, Murat Ünalmış, Nurseli İdiz, Sarp Apak, Şerif Sezer, Ümit Okur, Yıldız Kültür, Yiğit Özşener, Zafer Ergin, Aleyna Kala, Aslıhan Kapanşahin, Cansu Aktay, Edanur Eker, Elenur Eker, Serhat Çağlayan, Tuğse Gökhan 
Gösterim Tarihi: 12 Mart 2009 

Tüm çatışmalara çözüm olabilecek tek bir şey var hayatta, o da empati. Yani kendini karşındakinin yerine koyma, onun ne hissettiğini anlayabilme becerisi. Biz toplum olarak empati yeteneğimizi biraz kaybetmişiz ki, büyüklerimiz ve medya ne isterse ona empati duyuyoruz. Sempati ve nefret için de aynısı geçerli. Güneydoğudaki çatışmaları da yıllardır hep onların açtığı pencereden izliyoruz. Olaylara bir de o pencerenin öte yanında yaşayanların gözünden bakmaya çalışmaya korkuyoruz. Mahsun Kırmızıgül’ün filmi sinema olarak Beyaz Melek’ten bir tık geride kalsa da, Batı’ya bu konuda empati fırsatı verdiği için “değerli” bir film olarak adledilmeyi hak ediyor. Siyasi bir film olarak görülse Kırmızıgül’ün başına epey dert açacak Güneşi Gördüm, tüketicisiyle “light” popüler yapıt kontejanından buluştuğu için olsa gerek, başkalarının bir zamanlar ancak hapis, para, işkence, sürgün pahasına söylediklerini özgürce söylerken, üstüne bir de para kazanıyor. [L.] 
Konu ile ilgili Ters Ninja’daki yazı için tıklayın 

Çok farklı kesimlerden övgü alan bu film Oscar aday adayımız bile oldu. İki kesime de yaranmaya çalışan tavrı, önemli bir meseleye parmak bastığı gerekçesi ile hoş görüldü. Oysa politik sığlığı ve ideolojik körlüğü o kadar ileri derecede ki, filme gösterişli bir sahtekârlık demek mümkün. Mahsun’un sinemacılığı müzisyenliğinden iyidir, o ayrı… [D.A.] 

Mahsun Kırmızıgül’ün hem senaryosunu yazdığı, hem de yönettiği Güneşi Gördüm, Beyaz Melek‘teki hamlığı, acemiliği sürdürüyor. Kırmızıgül’ün kamerası söz konusu karakterlerin tamamını kadraja sığdırma derdindeyken, kalemi ise düşündüğü her şeyi karakterlere söyletmenin ötesine geçemiyor. [T.Ö.] 
Yazarın daha ayrıntılı değerlendirmesi için tıklayın 


(İş bu yazı Tersninja.com'da yayınlanmıştır) 

Bu yazı dizisinin diğer yazıları: 2009 Türk Filmlerine Bakış -1