11.10.10

Salt Parayla Saadet Bile Mümkün Lakin Sanat Yapabilmek Asla


O gün iki filmin birden gösterimi vardı..
Sabahki film, İspanyol yönetmen Rodrigo Cortés'in Buried (Toprak Altında)'i olup, filmin tamamı bir tabutun içinde geçiyordu..
Öğleden sonra gösterilen ikinci film Eat Pray Love (Ye Dua Et Sev) ise önce ABD'de, sonra İtalya'da, daha sonra Hindistan'da ve hatta Bali'de çekilmiş..
Bu film yapılırken, hiçbir masraftan kaçınılmadığı gibi -çekime sık sık ara verilerek- “daha nasıl israf yapabiliriz acaba ” deyu, bayağı bi kafa patlatıldığından da şüpheleniyorum..

Her haliyle, masrafın doludizgin at koşturduğu zirvesinde mangal partisi düzenlemeyi dahi ihmal etmeyen bu yapıma karşılık; mekan olarak bir tahta tabutu, dekor ve aksesuar olarak da bir cep telefonu, bir çakmak, bir metal matara ve de bir kalem kullanan Buried, kıpırdayamadığı ortamında en fazla kımıldayabilen bir adet erkek oyuncu ile bir adet de yılandan oluşan kadrosuyla -neredeyse- masrafsız çekilmişti..
Ve sonuç: Tüm elverişsizliğine karşın kendisini gözümüzü kırptırmadan seyrettirmesini bilen Buried; seyirciye, bir an önce bitmesi için dua ettiren, parayla rezil olmanın tipik bir örneği olarak karşımızda duran Ye Dua Et Sev..




Bu ecnebi 'kötü film' örneğinin yerine, yine bu hafta gösterime giren yerli filmimiz Aşkın İkinci Yarısı'nı -gönül rahatlığıyla- koyabiliriz ki hiçbi şey fark etmez..
Bu da bize bir defa daha gösteriyor ki yaratıcılığı ihmal ederek, sadece parayı bastırarak sanat yapılabileceğini sanmak, saftirik uyanıklığın da ötesinde resmen salaklıktır..




Hayat Kısa Cümleler Uzun

Bu kısa mektubu yazmamın bir sebebi de bir duyuruda bulunmak sevgili dostlar..
Yazılarımın uzunluğuna -öteden beri- gelen olumsuz eleştirilerin son günlerde had safhaya ulaşması beni de düşünmeye itti.. (Düşünmek eylemi, benim pek sık başvurduğum bir fiil değildir.. Bu hâlimin kıymetini bilin.)


Uzun yazıların -özellikle net ortamında- muhatabında 'okuma korkusu' yarattığının farkındayım elbet.. Zira bu korkuya gark olanlardan biri de bendenizim efendim..
Yine de, bir kişisel özelliğinizin fazlalığının ya da eksikliğinin farkında olmanın, sizi hemen o durumunuzu düzeltmek ya da başkalarının tercih ettiği şekle sokmak yolunda fazla bir motivasyon sağlamadığını -en azından- kendimden biliyorum..

Bi ara bu yolda girişimlerim olmuş, hatta yazılarımdaki etkisi, neredeyse iki hafta kadar da sürmüştü.. Hemen akabinde ise “Siz sağ, ben selamet; oğlum Numan, sen eski huyunda aynen devam et“ türküsünü söylemeye devam etmiş; yazılarımın git git bitmez kuyruğu, pussuz havalarda dahi çıplak gözle görünemez kıvama gelmişti..


Özümde, arkamdan hançerlenme etkisi yaratan bir girişim olarak -aslına bakarsanız eğer şimdiye kadar zerre takmadığım- saygıdeğer editörlerimin bulundukları mahfilden dahi yükselerek artan son tepkiler üzerine bu konuyu tekrar düşündüm ve kısa yazılar yazmayı denemeye yeniden karar verdim.. Gayrı hayırlısı!

Elbette -huylu huyundan caymayacağından- kısa cümleler kurma ihtimalim yine sıfır düzeyinde seyredecek belki amma, cümlelerimin toplamında önemli bir eksiltmeye gitmem ise pek tabii ki kaçınılmaz olacak..
Bakalım Numan neyler, neylerse -elbette- hep güzel eyler..



5 yorum:

  1. Hayırrrrrrr!!! deyu çığırmandan "parayla saadet olmaz" anlamı çıkardım ben tuĞba.. yanılıyor muyum?

    yoksa yoksa..
    editör olacak adamların ağızlarının ortasına inecek uçan tekmelerinin öncü sesi mi bu ey totoro ninja!!

    YanıtlaSil
  2. Sadeec parayla saadet tabi ki olmaz aĞbi, onu tartışacak değilim.
    Hayırımın sırrı ikici şıkka daha yakın duruyor aslında ayıp olmasın ama daha da aslında söylemek gerekirse uzun yazı okumaya üşenip dırdırlananlara doğru bir çift tekme atmaya hazırlanayım diyorum. Artık sinirleniyorum yani...

    YanıtlaSil
  3. en son girdiğim yazıdan da anlaşılacağı üzre -şimdilik- yenildim ey tuğbağ, affet beni!

    YanıtlaSil
  4. Hayıır.. Öncelikle söyleyeyim ye, dua et, sev'i hiç mi hiç sevmedim.
    üstelik filmde sevdiğim pek çok şey olmasına rağmen filmi neden sevemediğimi bir türlü çözemedim..
    anlattığınız diğer filmleri ise seyretmedim..

    o değil de, bu yazı işi ne tuhaf bir şey gerçekten.. insan iki kelam yazayım diye başlıyor,yazı kendi mecrasında akıp gidiyor, ben neredeydim şimdi neredeyim oluyorsunuz.. yazı uzuyor da uzuyor.. sizi anlıyorum.. boşverin söylenenleri.. "Siz sağ, biz selamet; Numan Serteli siz eski huyunuzda aynen devam edin" diyorum.. Of, Tuğba ne güzel kısa yorumlar yazarken ben neden hep yorumlarımı uzatıyorum.. Üzgünüm.

    YanıtlaSil