17.4.11

Limitless :: Mucizevi Beyin Hapı


Eddie Morra (Bradley Cooper), şimdiye kadar hayatta pek de başarılı olduğu söylenemez, bir kitap siparişi aldığı halde, kafasındaki hikayeye bir türlü konsantre olup da yazamayan, en hafif tabirle kendini koyvermiş bir yaşantı içinde debelenen genç bir adamdır..
Elinde kalan tek işe yarar şey, güzeller güzeli kız arkadaşı Lindy (Abbie Cornish)'dir belki ama artık onun da Eddie'yi terk etme vakti gelmiştir..

Günün birinde, on yıl kadar önce ayrıldığı karısının erkek kardeşi Vernon Gant (Johnny Whitworth)'la karşılaşan Eddie'nin hayatı tümden değişecektir..
Kayınbirader Vernon'un eline tutuşturduğu bir hapı yutan Eddie'nin, âdeta üçüncü ve sıradaki diğer bütün gözleri açılarak, hayatı kavrayışı ve olaylara bakışı bir anda derinlik kazanmaya başlar..



Etkisi bir gün süren, mucize etkili bu tıbbi tabletin kaynağına ulaşmak için Vernon Gant'ın evine giden Eddie, eski kayınbiraderinin biraz hırpalanmış olduğunu görür.. Bi ara dışarı çıkıp, tekrar aynı yere döndüğünde ise bu kez Vernon'un ölüsüyle karşılaşır..
Merhumun evinde, büyükçe bir pakette malum hapları ele geçiren Eddie Morra'yı -artık- tut tutabilirsen..



Beyni tam kapasiteyle çalışmaya başlayan oğlanın, bilumum duyu organlarının algılayışı en parlak seviyeye yükselir.. Ömrü boyunca her türlü dış etkenden kendine aksetmiş binbir çeşit bilgi, bir sistem içersinde ve anlamlı bir şekilde bir araya gelerek açığa çıkmakta ve onun kullanımına sunulmaktadır..




Pek de işe yaramayan eski Eddie gitmiş, yerine aynı dış görünüşlü fakat her bakımdan kusursuz algılayan ve çalışan Eddie gelmiştir..
Bu değişimin meyveleri boldur ve toplanmayı bekliyordur..
Normalde, gözüne hiyeroglif gibi görünen borsa işlemleri, 'hapı yuttuğunda' çerez gibi gelen ve bir borsa kurduna dönen oğlanın hisse senedi piyasasına ani girişi, ülkede olaya neden olur..
Piyasanın devlerinden biri olan Carl Van Loon (Robert De Niro) da Eddie'nin bu inanılmaz yeteneğinden faydalanmanın yollarını aramaktadır..




"Her nimetin bir külfeti vardır" sözü boşuna söylenmemiş.. İlacın hesapta olmayan yan etkileri ve ilaç etkileşimleri Eddie'yi çok zor durumlara sokmakta; yanı sıra, bu icraatı sırasında kazandığı düşmanlarla de başı beladan kurtulamamaktadır..


Zihin Açıcı Bir Deneyim


Beyninin en fazla yüzde yirmisini kullanabilen insanlığın en büyük hayâllerinden biri -hiç kuşkusuz ki- bu oranı yüzde yüze yaklaştırmaktır.. İşte bu hayâli, eksenine oturtarak hikayesini oluşturan film, 'zihin açıcı' bir deneyim yaşayan insanı da tüm canlılığıyla betimliyor..




Film, kahramanının 'coşan' algı dünyasına -teklifsizce- girdiğini, görüntüdeki ışığın göz alıcı bir şekilde parlamasıyla ve canlı renklerdeki keskinleşmeyle bize de belli eder.. Ve Eddie'nin bakışıyla hareketlenen kamera, önüne çıkan her türlü engeli, artan bir hızla aşacak; giderek de, ilaçla etkileşimi yoğunlaşan beyindeki olağanüstü iletişimin bir simgesi haline gelecektir..




Bilim kurgusal tarafında fazla bi inandırıcılık problemi yaşamasa da, Eddie'nin, bir iki cümlesini işittiği bir yabancı dili kusursuzca konuşabilmesi gibi akılalmazlıklar, filmin biraz can sıkan yönü..
Sonuçta, Limitless, genel olarak eğlenceli bir üslup tutturan, geriliminde ise -zaman zaman- tavan yapan, vasatın üstünde bir film..


Yönetmen: Neil Burger
Senaryo: Alan Glynn, Leslie Dixon
Oyuncular: Robert De Niro, Bradley Cooper, Abbie Cornish, Anna Friel, Johnny Whitworth, Vernon Gant
Yapım: 2011, ABD



(İşbu yazının bir kısmı Tersninja.com'da yayınlanmıştır)