12.6.11

There Be Dragons :: Opus Dei'nin Bânisi Papaz Efendinin Ruhuna



İspanyol olup, İngiltere'de kariyerini sürdüren gazeteci-yazar Robert Torres (Dougray Scott), uzun yıllar sonra İspanya'ya dönmüştür..

Ziyaretinin sebebi, Katolik bir grup olan Opus Dei örgütü hakkında yazdığı bir kitap üzerine araştırma yapmasıdır..

Bu konuda onun en büyük bilgi kaynağı, ömrünün son günlerini yaşamakta olan babası Manolo Torres (Wes Bentley)'dir..
Zira Manolo, Opus Dei'nin kurucusu Josemaría Escrivá (Charlie Cox)'nın çocukluk arkadaşıdır..

Ve bu ikilinin hayatları boyunca -pek dostça olmasa da- yolları hep kesişecektir..

Josemaría, sevgi dolu ama fakir bir ailenin çocuğu olarak, papaz mektebinde başarılı bir öğrenim gördükten sonra, 'vizyon sahibi' genç bir papaz olmuş ve ruhban sınıfının gereğini lâyığıyla yerine getirmeye başlamıştır..

Alabildiğine kalantor ve zengin bir babanın oğlu olan Manolo, dindar annesinin zoruyla bi ara Papaz Hatip Okulu'nda, yâni Josemaría'nın yanında görülmüşse de -çok geçmeden- paraya tapan babasının has oğlu olduğunu göstererek, öbür dünyayı arkadaşına bırakmış ve bu dünyanın nimetlerinden yararlanmayı seçmiştir..




Gelgelelim ki İspanya’da patlayan iç savaş, herkes gibi bu ikilinin de hayatını allak bullak edecektir..


Sınıfının gereğini yerine getirerek faşistliği seçen Manolo, bazı siyasi cinayetler işledikten sonra, Cumhuriyetçi Anarşistler'in içine 'köstebek' olarak sızmıştır..




Bu sırada, âdeta bir 'İspanyol İsa' olarak etrafına nur saçmaya başlayan genç rahip Josemaria, çevresinde gönül birliği etmiş bir grup gençle birlikte kendini Pirene sıradağlarına vurmuştur.. (Yani bildiğin, Hz. İsa ve havarileri)




'Müstakbel Aziz' Josemaria'nın havarileriyle birlikte bir an önce Andorra topraklarına kapağı atmak istemesinin nedeni, 'anarşik' Cumhuriyetçilerin, kiliseleri ateşe verip, sokaklarda 'keklik gibi' rahip avlamalarıdır..




Hesapsız Paranın Ruhsuz Gücü


Özüme, bizdeki 'malum' cemaatin Katolik karşılığı gibi görünen Opus Dei örgütünün kurucusu İspanyol papaz Josemaría Escrivá’nın, sonu azizlikle sonuçlanan 'kutlu' hayat hikâyesini anlatmak için İspanya İç Savaşı'nı kullanmak, oldukça akıllı bir tercih..
Zira, görülüyor ki çakma İsa havalarındaki papaz efendinin başından öyle -filmi yapılmaya değer- önemli bir olay falan geçmemiş..




Orası da ne kadar gerçek bilinmez ama, hayvanat bahçesinde dinsiz komünistlerden gizlenerek yaptığı -ultra tehlikeli- günah çıkarma seansı ve yakılıp yıkılan bir kiliseden kaçış ile beyaz badanalı -pardon- karlı dağlara tırmanış sahneleri dışında..

There Be Dragons -belli ki- Opus Dei finansmanına ya da 'kiliseye yardım' fonuna dayanarak, dolayısıyla da hiçbir fedakârlıktan kaçınmayarak yapılmış; ancak, sinemaya dair hiçbir gerekliliği doğru dürüst yerine getiremeyen -resmen- bir propaganda filmi..
Propaganda filmi çekmek elbette suç değil, lâkin bu şey, sinemada ve okkalı bir ücret karşılığında gösterildiğine göre, her şeyden önce bunun bir sinema filmi özelliği taşıması gerekli ki işte bu özellik ortada yok!.




Sadece 'hesapsız' paranın gücünü kanıtlarcasına, bol bulamaç sağlanmış plato malzemeleriyle göz boyayan; vermek istediği tek bir duyguyu dahi seyirciye geçirebilmekten âciz; yönetiminden, oyunculuğuna ve 'bir acayip' kurgusuna kadar sorunlu ve 'ruhsuz' bir film..
Bana sorarsanız eğer: Görmezden gelin!






 
Yönetmen: Roland Joffé
Senaryo: Roland Joffé
Oyuncular: Charlie Cox, Wes Bentley, Dougray Scott, Unax Ugalde, Olga Kurylenko
Yapım: 2011, ABD / Arjantin / İspanya, 120 dk.


(İşbu yazının bir kısmı Tersninja.com'da yayınlanmıştır)