Zaman Gazetesi'nin sinemadan sorumlu
acar muhabiri Ali Koca, yaptığı kısa söyleşinin sonunda
benden tarafa döndü ve "Senin soracağın bir şeyler
var mı Numan ağbi?" dedi..
"Sorum falan yok; ama al şu
telefonu da yakışıklı tarafından bir-iki suretimizi çekiver
bâri" dedim..
Kapılmış Masayı İşgâl
Taktikleri
Celal Tan ve Ailesi’nin Aşırı
Acıklı Hikayesi'nin zaferiyle sonuçlanan Altın Koza'nın
Merkez Park Amfi Tiyatro'daki kapanış gecesi töreni sona
ermiş, cümle davetliler otobüslere doluşarak Hilton
Oteli'nin devasa ölçekteki balo salonunda soluğu
almıştık..
Üzeri çeşitli 'snack'
yiyeceklerle doldurulmuş, ayakta durarak kullanılan yüksekçe bir
sehpayı kalabalığı yararak ele geçirmiştim.. (Bu bir
nevi masanın bir adı vardır da ben hiç bilemiycem.)
Burayı kimselere kaptırmaya niyetli
değildim; ama bilahare içeri dalan kalabalık bir güruh
karşısında daha fazla direnemeyerek, sevgili masamı ve
üzerindekileri -ister istemez- paylaşmaya başladım..
Bazılarını, ünlü oldukları
için -mecburen- tanıdığım lâkin resmen tanışmadığım
kadınlı, erkekli bu insanların -tecrübe kokan- 'önceden
kapılmış masaya yanaşma taktikleri' görülmeye değerdi
doğrusu..
Bir yandan, iskeleye yanaşan bir vapur
misâli usul usul masayla temas sağlanırken, bir yandan da
abartılı bir şekilde konuşup, gülünür..
Masanın ilk sahibiyle göz göze
gelmeden, orayı süsleyen yiyecekler birer birer mideye
götürülür..
Kısa bir süre sonra da sevgili masanız, yabancı kuvvetler tarafından tamamen ele geçirilmiş olur..
Bu işgalcileri gören diğer
'masasız' arkadaşların da teşrifiyle, fetih tamama ermiş; bir zamanlar sahibi olduğum masadaki tek
yabancı, artık ben olmuştum..
Beraber takıldığımız arkadaşım
da bi ara ortadan kaybolunca, bu masadan gayrı bana bi hayır
gelmezdi..
Yanaşabileceğim sakin bir liman
aramak üzre etrafı kolaçan ederken gözüm
-etrafı kuşatılmış- Onur Ünlü'ye takıldı..
"Polis, Ayrı Bi Manyaklıktı"
Bir kaç saat önce, önemli
ödüllerin açıklanması öncesinde Amfi
Tiyatro'daki programa bir müzik arası verilmişti..
Sahnede yerini alan Leman Sam, kendi
klasiklerini terennüm ederken, şair-yönetmenimiz Ünlü'ye
tiyatronun arkasında, fuaye diyebileceğimiz bir alanda rastlamış
-geçende yazdığım biçimde- bir buçuk yıllık
hasreti bir hamlede gidermiş; olası sonuçlardan
umutsuzluğumuzu da karşılıklı olarak teati etmiştik..
Filmografisinin en derlitoplu, en
'olmuş', en iyi filmi olarak Celâl Tan..'ı gördüğümü
söyleyerek, kendisini kutlamış; "Polis'in de hakkını
yememek lâzım" mealinde ekleme yaparak, hafiften bir
düzeltmeye de gitmiştim..
Bunun üzerine, kendisi -hemen hemen- aynı
fikirde olduğunu söylemiş, "Polis, ayrı bir manyaklıktı"
mealinde de eklemişti..
Bundan on beş dakika kadar sonra sonuçlar açıklanıp da en iyi senaryo ödülünü almak üzre sahneye çıktığında, herkes susmuş, Onur Ünlü'nün diyeceklerini duymak için kulak kabartmıştı..
Boşunaydı tabii.. Sadece, "Teşekkür"
diyip, yerine oturdu..
Belli ki her türden tören,
resmilik, ciddiyet ya da mecburiyet, bu özgür ruhu
alabildiğine bunaltıyordu..
Onu neden bu kadar sevdiğimi şimdi
daha iyi anlıyordum..
Gözlerim Derin Deniz Mavisi
Şimdiyse kutlama zamanıydı..
Gayrı sinemanın hakkını veren, hak
ettiğine de -bi şeyleri bir güzel devirerek- erişen; bundan
böyle göz ardı edilemeyecek bu senarist yönetmeni
kutlamayayım da ne yapayım..
Onu kuşatıldığı yerden, çektim
aldım..
Jüriyi hafife alarak, olası
neticeler hakkında -az önce- birlikte yanıldığımız için hiç
üzülmedik!
Durmadan yanına gelip giden, filminin
oyuncularından bazılarıyla tanıştırdı beni..
Bir manga karesinden fırlamışcasına karşıma dikilip de güzelliğiyle büyüleyen Türkü Turan'ı görünce tutulan dilimi, ortak dostumuz Turgay Özçelik'i anarak çözmeye çalıştım..
Çektiği fotografların Kültür
Mafyası'nda yayınladığından falan söz etti..
Çok isterdim ama-
yakışıklılığımdan elektrik aldığından, 'derin deniz mavisi'
gözlerimden etkilendiğinden bahsedecek değildi her halde..
Meğer tam o esnada, gazeteci Ali Koca,
Onur Ünlü'yü kollayarak, ondan kısa bir röp.
koparmanın peşindeymiş..
Gazetecilikten zerre nasibini almamış
biri olarak -o ana kadar- aklıma Ünlü'yle ne söyleşi
yapmak gelmişti, ne de fotograf makinasıyla dolaşıp kendisini
fotoğraflamak..
Ali'den onay alarak, ben de takıldım
bunların peşine..
İyi ki yanımda cep telefonum vardı
da, hem kayıt ettim konuşmaları, hem de iki poz çektiriverdim,
Onur'la..
Bu arada, Eskişehir Film Festivali sırasında çektiğim bir Onur Ünlü fotoğrafının, internet aleminde bir yılı aşkındır yönetmenin âdeta resmi vesikalığı muamelesi görmesine de gülüşüverdik..
Bu arada, Eskişehir Film Festivali sırasında çektiğim bir Onur Ünlü fotoğrafının, internet aleminde bir yılı aşkındır yönetmenin âdeta resmi vesikalığı muamelesi görmesine de gülüşüverdik..
Allah ağlatmasın!.