Hangi vesileyle olursa olsun- hep
söylerim, sabahları sıkı bir kahvaltı yapmak gibisi yoktur..
Bunun etkisini kahvaltı sonrası odama
çekildiğimde, üzerime çöken ağırlıktan
hemen hissettim..
Yine de bu ağırlığı bir kenara iterek, önce
gazete mütalaa ettim, sonra da festival programını önüme
sererek, gösterimler üzerine kısa bir çalışma
yaptım..
Bugün için üç
film, bir fotograf sergisi dikkatimi çekmişti..
Yalnız bir film, sergi açılışıyla çakıştığından elenmek zorunda
kaldı..
Zaten festivaldeki etkinliklerin (Buna yemek yemek de dahil) birbirleriyle çakışması sanırım bir gelenek.. Ne yaparsanız yapın, bundan kaçınmak mümkün değil..
O zaman da devreye önce seçimleriniz, sonra da tesadüf, şans gibi -istem dışı- faktörler giriyor..
Hepsinden öte, en önemli etken olan 'tembellik' hususuna girmeyi ise hiç düşünmüyorum.. Zira bu konu bana pek yabancı..
Zaten festivaldeki etkinliklerin (Buna yemek yemek de dahil) birbirleriyle çakışması sanırım bir gelenek.. Ne yaparsanız yapın, bundan kaçınmak mümkün değil..
O zaman da devreye önce seçimleriniz, sonra da tesadüf, şans gibi -istem dışı- faktörler giriyor..
Hepsinden öte, en önemli etken olan 'tembellik' hususuna girmeyi ise hiç düşünmüyorum.. Zira bu konu bana pek yabancı..
Saat 12 de gösterilecek,
festivalin, 'Ben Asyalıyım, Ben Afrikalıyım' kategorisinden bir
Kore filmi olan Musanilgi / Musan Günceleri'ni seyre
koyulduğumda kendimle gurur duydum..
Zira geçen yıl 'idrak ettiğim'
koskoca bir film festivalini tek film dahi izlemeden bitirmiş biri
olarak henüz ikinci günde siftahı yapmıştım işte..
Kapitalizm: Bir Masumiyet Katili
Kuzey ve Güney olmak üzere
'siyaseten' ikiye bölünmüş Kore'de en büyük
trajediyi -hiç kuşkusuz ki- zoraki olarak bölünmüş
bir halkın, bizzat kendisi yaşamaktadır..
Bu minvaldeki sayısız mağdurlardan
biri de, fukaralığın en dibinde debelenen Kuzey Kore'den çok
daha zengin Güney'e -elbette kaçak yollardan- göçmüş
Jeon Seung-chul (Jung-bum Park)'dur..
Gelişmiş olduğu halde, o sıralar
IMF'den yediği kazığı (Oraya da mı yetiştiniz lan!), girdiği
yerden çıkarmaya çalışan Güney Kore'nin
ekonomik vaziyeti oldukça kötülemiştir..
Bu duruma eklenen 'kaçak'
yaftası, gariban Seung-chul'un ayakta kalma savaşını iyice zora
sokmaktadır..
Sessiz-sakin, içedönük
karakterli; kimsenin işine karışmayarak yaşarken, başkalarının
da kendinden uzakta kalmasını yeğleyen bir genç adam
portresi çizen Jeon Seung-chul, üç kuruş para
karşılığı yapabildiği, yasa dışı poster asmak gibi kıytırık
işler sırasında -isteğinin aksine- her türlü belayı
bir paratoner gibi kendine çekmektedir..
Melekleri kıskandıracak denli iyi
kalpli, yardımsever ve hassas bu genci, karşılaştığı her
türden insan, yanlış anlar ve de itip kakarak, döverek
cezalandırır..
Âdeta bir 'acıların çocuğu'
haline gelen bu zavallı -gerçeğin tersine- kötü
niyetli, yalancı olarak da yaftalanır..
Belli ki açlığa direnirken ne
iş olursa olsun yapmaya hazır bir insanın bu kapitalist insan
değirmeninde, bu denli masum ve iyi olması kimseye gerçek
gelmemektedir..
Hatta, bu oğlanın uzaktan uzağa göz
koyduğu, kilise korosunda ilahi söyleyen güzel kızımız
bile aynı fikirdedir..
Kendisine uygulanan, dayak ve
haksızlık eylemlerine karşın, İsa peygamberi bile çileden
çıkaracak denli bir sabır timsali gibi duran Seung-chul'la,
bir Karaoke barda çalışarak geçimini sağlayan bu
dindar kız arasında bir ilişki kurulabilse eğer, ne de güzel
olacak!.
Kazandığı ücreti -bi güzel-
dayak olarak ödemeyi tercih eden göt.. -pardon- işverenle
ve yanında barındığı hemşerileriyle ayyuka çıkan
problemlerini -becerebilirse eğer- nasıl halledecektir ki bu
kadersiz oğlan?. Ya yanına aldığı, kendi gibi gariban sokak
köpeciğinin akıbeti?
Musanilgi, geçtiğimiz İstanbul
Film Festivali'nde hayranlıkla izlediğimiz, Güney Koreli
yönetmen Chang-dong Lee'nin 2010 yılı yapımı Shi/ Poetry/
Şiir'de, birinci asistan olarak çalışmış, Jung-bum
Park'ın ilk uzun metrajlı filmi..
Yönettiği filminin senaryosunu da
yazan ve her sahnede görünen başrolün hakkını da
bizzat ve de mükemmelen veren Jung-bum Park'ın -özellikle
naif kahramanının hallerini dingin bir üslupla anlatırken-
asistanlığını yaptığı yönetmen Lee'den etkilenmiş
olabileceğini hissettiriyor..
Genelde kıpırtılı bir durgunluk arz
eden, heyecanın ve hissiyatın yükseldiği anlarda da coşkuya
dönüşen kamera hareketliliği bu üslubu hafiften
zedeliyor belki ama öte yandan anlatıma güç de
katıyor..
Sürekli içinde dolaştığı
kilise, rahipler ve hiç susmayan ilahilerle, Kore'deki
Hıristiyan varlığının baskın gücünü ve de
enerjisini sürekli hissettiren filmin, yine de rahatsız edici
bir dini propagandaya dönüşmediğini görerek, filmden
gayet de memnun ayrılıyorum..
Musanilgi / The Journals of Musan /
Musan Günceleri
Yönetmen: Jung-bum Park
Senaryo: Jung-bum Park
Oyuncular: Jung-bum Park, Yonguk Jin,
Eunjin Kang
Yapım: 2010 / 127’ / Kore
7 /10