9.5.12

Babycall :: Şizofren Bir Beyinde Yankılanan Ölümün Sesi



Kocadan/babadan gördüğü şiddetten kaçarak, ilgili devlet kurumuna sığınmış bir kadınla, biricik oğlu, gittikleri başka bir şehir ve evde, yeni ve de şiddetsiz bir hayata başlamayı ummaktadır..

Anladığımız kadarıyla, sekiz yaşındaki oğlunu boğmaya çalışmış bu rezil koca, zavallı kadını öylesine korkutmuştur ki çocuğunu bir an olsun yalnız bırakmamak için o her şeyi yapmaya kararlıdır..

Oğlunu, ayrı odada bile yatırmayacak, hatta mümkün olabilse okula dahi göndermeyecektir; ama, çocuk esirgeme kurumundan kontrol için gelenlerin ısrarıyla, ona ayrı bir oda hazırlamak zorunda kalır..
Yine de yeni aldığı bir bebek telsiziyle yeterli önlemi aldıktan sonra tabii..




Bu telsiz sayesinde, o mağazada çalışan ve kendisine ilgi gösteren bir adamla tanışırken; telsizin frekansına -başka bir daireden- karışan tuhaf sesler, oğluna uygulanan şiddetin bir benzerini yaşayan, başka bir çocuğu işaret eder gibidir..

Basit ama trajik hikâyesini, mükemmelen oluşturduğu bir atmosferde, hayâlle gerçek arasında gidip gelerek ve daha çok da bir şizofren beynin kıvrımlarında dolaştırırcasına anlatan film, 'anne Anna' karakterinin tüm 'kafa karışıklığı'na bizi de ortak ediyor..



Öte yandan, bütün bu öykü ve daha fazlası, sadece biz seyirciye gösterilenlerden ibarettir ve de hiç de kesin değildir..




Daha doğrusu size, perdede gördüğümüz herkesin ve her şeyin gerçek olmadığını bile iddia edebilirim..
Zira, bizzat filmin kendisi bana bu hakkı -hem de sonuna kadar- veriyor..

Filmin kurgusunun problemli olduğu kesin, arada devreye giren bazı sahneler, öylesine havada kalıyor..
Zaten, psikolojik sorunu had safhada yaşayan bir beyinden kendisine yansıyanlarla olan biteni anlamaya çalışırken kafası iyice karışmış biz seyirciyi bu durum resmen sıkmaya da başlıyor..

O değil de, kameranın olaylara bakışı -filmin yapısı icabı- sadece Anna'nın bakış açısına ayarlı olmalıymış..
Böyle yapmayarak, çeşitli bakışlardan sahnelerle kurgulanan film, adeta kendi kendini yiyerek zayıf düşüyor..




Bu arada, hemen hemen tüm filmin yükünü o 'çelimsiz' omuzlarına alan 'Ejderha Dövmeli Kız'ımız Noomi Rapace'ın oyunculuğunu ne kadar övsem azdır..

Norveçli senarist-yönetmen Pal Sletaune -bu son filmiyle de- bizzat yarattığı sürreal ve gizemli sularda, hem de akıntıya ters bir biçimde yüzmeye devam ediyor..

Yalnız bu kez, bundan önceki filmi olan Naboer'den -kalite anlamında- bir hayli geriye düşmüş durumda..
Son film için altı yıl beklendiği gözönüne alındığında, insan bu gerilemeye üzülüyor tabii..



3/5


Babycall / Ölümün Sesi

Yönetmen: Pal Sletaune
Senaryo: Pal Sletaune
Tür: Korku, gerilim
Oyuncular: Noomi Rapace, Kristoffer Joner, Vetle Ovenild Werring
Yapım: Norveç, Almanya, İsveç, 2011, 96'