Bir türlü başı dertten
kurtulmayan ve pek de şirin bir tarafı bulunmayan Gotham kenti bu
kez de bir nükleer bombanın yok edici tehdidiyle karşı
karşıyadır..
Geçen macera sonunda hem
fiziksel, hem de ruhsal manada sıfırı tüketerek, teknolojik
mağarasında inzivaya çekilmiş Bruce Wayne/Batman'in,
dolayısıyla da Gotham'ın bu yeni düşmanı, 'kötü
adam' Bane'dir..
Bir nevi 'terörist başı' olan
Ra's Al Ghul tarafından kurulmuş League of Shadows'la bağlantısı
bulunan Bane'i durdurabilme olasılığı olan tek kişi elbette
Batman'dir..
Kadim dostu Alfred Pennyworth'un da
yalnız bıraktığı kahramanımıza bu yolda Lucius Fox, dedektif
Blake (ayrıca sürprizi var!), komiser Gordon ve -bir ihtimâl-
Catwoman'ın yardımcı olması beklenmektedir..
Gerçi -gördüğüm
kadarıyla- Gotham halkının pek de umurunda olmayan bu 'iyi-kötü'
savaşı bakalım nasıl sonuçlanacaktır..
DC Comics'in bu ünlü çizgi
roman kahramanını hangi psikolojik ya da sosyolojik soslarla, hangi
müthiş görsellikle kaplarsa kaplasın, süper
kahramanlı macera yapımlarının o bin yıllık 'basit' şablonuyla
kısıtlanmış yönetmen Nolan, kendi özel damgasını bu
filme de vurmayı başarmış..
Hiç kuşkusuz ki, 'Batman Fenomeni'ne her şeyden önce 'Bir İnsan Hikâyesi' olarak bakmayı tercih eden bir yönetmenin damgasıdır bu..
Hans Zimmer imzalı harika -ama hiç
susmayan!- bir soundtrack'e de sahip olan film, 2008'de izlediğimiz
The Dark Knight kadar olmasa da yine zekice ve etkileyici..
Christopher Nolan'ı belki de en çok
zorlayan husus, her birinin üzerinde az veya çok
durulması gereken karakterlerin aşırı çokluğu olmuş
diyebiliriz..
İki buçuk saati aşan sürenin
bunun için yetersiz kaldığını, bazı tiplerin ve olayların
pat diye önümüze düşmesinden, 'gelişmeler'in
daha geliştiğini göremeden olup bitmesinde fark ediyoruz..
O değil de, Selina Kyle/Catwoman'ı
canlandıran Anne Hathaway -beklenenin aksine- pırıl pırıl
parlarken; Miranda Tate/Talia al Ghul rolündeki Marion Cotillard
-hem oyunculuğu hem de resmen solmuş, kaybolmuş o caanım
güzelliğiyle- tam bir hayal kırıklığı yaşatıyor..
Ekonomik kriz ve terör gibi
dünyanın güncel sorunlarına eğilen filmin, -son
tahlilde- demek istediği şey elbette bizim için hiç
de sürpriz olmuyor..
'Anarşiyle, kaosla yanlışlıklar
düzelmez; binaenaleyh, en kötü düzen bile hiç
olmazsa bir düzendir ve yeğlenmelidir' mealindeki söylemini
tekrarlayan film, 'muhafazakâr kulaklı' Batman maskesini her
birimizin kafasına bi güzel geçiriveriyor..
Sonuç olarak, hemen hepsi
birbirinden mükemmel işlere imza attığına tanıklık
ettiğimiz Christopher Nolan'ın bu üç filmlik Batman
serisi -bir çizgi roman uyarlaması olarak- meraklısına,
eşsiz bir hediye misali önümüzde duruyor..
The Dark Knight Rises / Kara Şövalye
Yükseliyor
Yönetmen: Christopher Nolan
Senaryo: Jonathan Nolan, Christopher
Nolan
Tür: Aksiyon, dram, gerilim
Oyuncular: Christian Bale, Michael
Caine, Gary Oldman, Tom Hardy, Anne Hathaway, Marion Cotillard,
Morgan Freeman
Yapım: ABD-İngiltere, 2012, 164
8,5 /10
en'lerimden biridir. takipteyim.
YanıtlaSilSinema hakkında en çok konuşanlar en az bilenlendir, diğer her alanda olduğu gibi. Polis devletine girişin bir "prequel"i, en pespayesinden ortalama hollywood izleyicisi için karikatürize edilmiş ucuz anarşizm ve düzen tanımlamaları... Zaten C. Nolan gibi resmen kötü bi yönetmen mükemmel işlere imza atmış(bunu da öğrendik), bu anaokul filmi de kahramanı iyinin kötünün ötesine geçirerek sinemasal bi devrimi gerçekleştiriyo, yersen..,
YanıtlaSil