Birbirlerini pek seven genç ve
evli çiftlerimizden Selin ile Onur, altı yaşındaki kızları
Merve'yle birlikte dubleks ve müstakil özellikli yeni
evlerine taşınırlar..
Apartman katından sonra geldikleri bu
lüks evin şerefine, yerleşme telaşının ve oradaki ilk
günlerinin hemen her safhasını bir kamerayla kayda geçiren
bu çekirdek ailenin mutlu ve de huzurlu günleri pek de
uzun sürmeyecektir..
Minik Merve'nin tuhaf davranışlarını
-önceleri- onun edindiği 'hayali' arkadaşlar ya da uydurduğu
öykülerle yorumlayan genç ebeveyn, kızlarının
sırtında, nedenini hiç bilemedikleri bir takım morlukların
belirdiğini görünce, büyük telaşa kapılırlar..
Doğal olarak ilk önce, evde
çocuklarıyla ilgilenen bakıcıdan şüphelenen çift,
evin her odasına yerleştirdikleri kameralarla, olan biten her şeyi
kaydetmeye başlarlar..
Bence, o zavallı bakıcıya değil de
şu yeni evlerinin geçmişine bi baksalar, sanırım çok
daha iyi ederler..
Kısa adı BBG olan 'Biri Bizi
Gözetliyor' türünden yapımları ve olayı
gerçekleştiren medyayı eleştirirken, olan biten her şeyin
asıl müsebbibi denebilecek toplumu da bundan muaf tutmayan Ev (2010) filmiyle harika bir iş ortaya çıkaran ekipten Caner
Özyurtlu'nun senaryosunu yazdığı film, son zamanlarda pek çok
örneğini gördüğümüz bir korku alt türü
olan Buluntu Film (Found Footage) örneği..
Öylesine tekniği kusursuz,
içeriği güçlü bir yapımdan, böylesine
suya sabuna dokunmayan sıradan bir korku filmine geçiş, hem
senarist hem de yapımcılar açısından bir geriye gidiş
olmuş..
İlk önce kahramanların
kullandığı 'bol sarsıntılı' video kamera görüntüleriyle
ilerleyen, daha sonra buna eklenen sabit ve geniş açılı
güvenlik kamera görüntüleriyle finale kadar
ulaşan film, -anladığım kadarıyla ve son tahlilde- kullanılmış
ev yerine, yeni inşa edilmiş bir eve çıkmanın çok
daha hayırlı olacağı mesajını veriyor..
Yeni yapılan o evin altında bir
yatırın yatmadığından da emin olmak şartıyla tabii..
Uzunca bir süre korku ve
gerilimden uzak durarak, sakince ilerleyen, sadece zaman zaman
parazitlenen video görüntüleriyle tedirgin etmeye
çalışan film, yavaş yavaş odaklandığı asıl mevzunun
içine iyice dalar, 'paranormal hareket'lerin coşmasıyla da
finale ulaşır..
Kökenine indiğimizde, korku
sinemasının en klâsik türü olan 'Perili köşk'
janrının bir örneğiyle karşı karşıyayız aslında..
Yapım, pek de derinliği olmayan, tek
boyutlu ve basit öyküsünü yeterince 'ekonomik'
kullanıyor belki ama, seyircisine bir eksiklik duygusu yaşatmaktan
da kurtulamıyor..
Korku sinemasına, 'bu da bizden'
denebilecek hiçbir özgün katkı ya da yenilik
sunmayan Görünmeyenler, bu türün en güncel
örneği olan Paranormal Activity serisine çok yakın
duruyor..
Yine de son zamanlarda, 'Türk
korkusu' dendiğinde ilk akla gelen, Kuran'dan bir ayet yazarak
başlayıp sonra da cinler dünyasına balıklama dalan o kolaycı
kalıptan uzak durmuşlar.. ki bu tercih bile gayet saygıya değer
bence..
Yönetmen: Melikşah Altuntaş
Senaryo: Serhat Asanoğlu, Caner
Özyurtlu
Oyuncular: Nihan Okutucu, Duru Ok,
Deniz Özmen
Yapım: Türkiye, 2012, 83'
2.5 / 5