Jack Reacher :: 'Cruise Show' Başlıyor

31.12.12

Jack Reacher :: 'Cruise Show' Başlıyor

Kentin 'işlek' manzarasına hakim bir otoparkta yerini alan ve dürbünlü tüfeğiyle etrafı ve gelen geçen insanları izleyen, gayet soğukkanlı, hatta umursamaz tavırlı bir keskin nişancı, altı kez ateşlediği silahıyla -sanki rastgele usulüyle birer hedef olarak seçtiği- beş kişiyi birden öldürür..

Tüm kanıtların adeta parmakla işaret ettiği bir sanık çok geçmeden yakalanacak; ama, o suçunu itiraf etmek yerine, "Bana Jack Reacher'ı bulun," diye ünleyecektir..

Öyle kolayca- aramakla bulunmayan, çağırmakla gelmeyen ve tam anlamıyla kafasına göre hareket eden kahramanımız Jack (Tom Cruise), ortaya çıkar da hemen peşinden aksiyonun kralı gelmez mi ha, gelmez mi?. Sorarım size..

The Usual Suspects ve Valkyrie gibi pek başarılı senaryolarıyla anımsadığımız Christopher McQuarrie, bu yeni filmini, Lee Child'ın 'One Shot' adlı romanından senaryolaştırarak yönetmiş..

Okuduğumdan değil, duyduğuma göre bir 'anti-kahraman' olduğu söylenen bu adam -bana göre- 'mütevazı ölçülere sahip' bir süper kahraman..

Karizmatik görünmeyi kasıntı olmakla karıştırmış bir tipi canlandıran, kasıntılığı zaten ezelden tasdikli ve -artı- aşırı derecede cazibeli bir aktörümüz olan Tom Cruise'a bu rol -allahı var- cuk oturmuş..

Belki de kahramanını hiç tanımıyor olmamızdan ve filmin de buna yönelik pek de bi derdi olmadığından hep bir eksiklik duygusuyla ilerleyen film, türünün olmazsa olmazlarından, hatta olmasaydı eğer kesinlikle kendimi jiletlememe neden olabilecek denli özlemle beklediğim bir hususu yerine getirerek, uzun süreli bir 'araba takip sahnesi' barındırmasıyla, 'oh be! ' dedirtiyor..

O değil de, tamamen alakasız bir şekilde devreye giren, bir yerden düşmüş de alıp oraya yapıştırılmış bir yama gibi duran o 'gülünçlü' sahneler neydi yahu!.

'Savaştan yeni çıkmış asker psikolojisi' ve büyük şirketlerin 'kana bulanmış' çıkar savaşları gibi ciddi konulara kendince bir misyonla ve illaki da yüzeysel bir bakışla değinen film, vasat bir aksiyon olmanın ötesine geçemiyor..

Filmin sarışın ve esas kızı görevini de üstlenen avukat Helen Rodin'i canlandırırken, sürekli olarak gözlerini belertmiş vaziyette ortalıkta dolaşan Rosamund Pike'ın sıkıcılığı da cabası..