17.2.13

Dupa Dealuri :: Trenin Kavuşturduğu İnsanın Ayırdığı Hayatlar


Çalıştığı Almanya'dan Romanya'ya dönen Alina (Cristina Flutur)'nın amacı, bir zamanlar aynı yetimhanede birlikte büyüdüğü, şimdiyse Romanya'nın bir köyündeki bir tepenin ardında konumlanmış bir Ortodoks manastırında rahibe olan Voichita (Cosmina Stratan)'yı buralardan alıp götürmektir..

Voichita, Alina için şu dünyadaki tek dost, tek sevdiği ve onun tarafından da sevildiğini bildiği tek insandır..
Ancak hemen fark edecektir ki o artık bıraktığı gibi değildir; ait olduğu yeni yaşantı onu çok değiştirmiştir..

Alina'yı yine sevmektedir belki ama, ondan daha da çok sevdiği Tanrı'sı vardır artık..
Hem ayrıca, eskisi gibi yalnız da değildir Voichita; Peder babası, Baş Rahibe annesi ve diğer rahibe kardeşleri hep onunla birliktedir..

Tek dostunu, tek umudunu yitirme endişesiyle hırçınlaşarak manastırda terör estiren Alina'nın durumu, Voichita'ya sürekli tekrarladığı, 'Hadi gidelim buradan' ısrarlarına olumlu bir karşılık bulamadıkça, daha da kötüleşir..




Durumu iyice bozularak, isyan nöbetleri geçirmeye başlayan Alina'yı zincirlerle bağlamaya başlayan manastır ahalisi için, onu sağlığına kavuşturmanın tek çaresi kalmıştır: Zavallı kızın içine yerleşen Şeytan'ı, ayin düzenleyerek çıkarmak..

İyiliğin Hemen Yanındadır Kötülük

2007 tarihli '4 Ay, 3 Hafta, 2 Gün' ile bizleri sinemasına hayran bırakıp, Altın Palmiye'yi de kazanan Romen yönetmen Cristian Mungiu, ülkesinin Oscar adayı olan bu son filmiyle Cannes'dan yine boş dönmeyerek, En İyi Senaryo ve -iki oyuncusuyla- En İyi Kadın Oyuncu ödüllerini aldı..




Daha hemen başlarken bizi, kentin yakınındaki tepelerin hemen ardında -hem de bu çağda- elektriğin bile olmadığı, bambaşka bir dünyaya götürüp sonra da geri getiren yönetmen Cristian Mungiu, bu mükemmel dramla -özüme N.B. Ceylan'ı hatırlatan- etkileyici üslubunu, kusursuzca ortaya koyuyor..

Yine iki kadını ön plâna çıkaran Mungiu, dini bağnazlığı, doğru ve geçerli olabilecek tek yaşam tarzı olarak gören ve de buna samimiyetle inanan ya da inanmaya çalışan insanlar ile onların tam ortasına aniden düşerek, kurulu düzenlerini tehdit etmeye başlayan bir 'yabancı' arasındaki ilişkiyi anlatırken, aslında bir 'totaliter rejim' alegorisi yaptığı söylenebilir..




Mesela, bir asiyi zincirle bağlayıp -sırf kendi iyiliği için- aç ve susuz bırakarak ölüme gönderdikten sonra, 'Ama biz onu tedavi ediyorduk' ifadesindeki 'samimi' şaşkınlık gibi..

Bir sömürü aracı olarak- dinin ya da benzeri bir dogmatik inancın, insanın yaşama sevincini yok ederek, onu gönüllü bir köleliğe dahi gözü kapalı sürükleyebilecek bir güce sahip olduğu çok açıktır..

Bunun yanı sıra, insan sevgisini, dostluğu, muhabbeti düsturları arasında sayan bir dinin, çıkarsız koşulsuz bir sevgiyle seven iki insanı birbirinden koparan bir kuruma nasıl dönüşebileceğini de ibretle görürüz; ama nedense, buna da pek de şaşırmayız..




Ortada birçok suç olduğu halde, asıl sorumluların bize gösterdiği kişilerin içinde bulunmadığını hissettiren film, salt 'iyilik' veya 'kötülük' yerine, öyküsünün içinde yer alan herkese ya da her kuruma ait eylemlerin, 'üstelik de aynı anda' hem doğru, hem de yanlış olabildiği bir dünyadan, bize haberler fısıldıyor..
Bunu yaparken de, karanlıkta ya da durağan kameranın görüş alanının dışında gerçekleşen çoğu şeyi seslerle 'gösteriyor'; oluşturduğu soğuk ve kasvetli atmosferle rahatsız ederek, çarpıyor ve de cevapsız bıraktığı sorularla da düşündürtüyor..




Ve uzun bir süredir kendileriyle birlikte olduğumuz, sorunlarıyla yoğrulduğumuz insanları -hem de daha kadrajdan yeni çıkmışlarken- bir anda geride / bilinmezde bırakan final, seyircisini yeniden kendi dünyasına yuvarlar; biraz temiz ve iyi, büyük ihtimalle de kirli ve de kötü..

Şüphesiz ki sadece tepelerin ardındaki bir manastırda değildir kötülük, bildiğin her yerde ve hem de iyiliğin hemen yanındadır..


Dupa Dealuri / Tepelerin Ardında / Beyond The Hills

Yönetmen: Cristian Mungiu
Senaryo: Cristian Mungiu, Tatiana Niculescu
Tür: Dram
Oyuncular: Cosmina Stratan, Cristina Flutur, Valeriu Andriuta
Yapım: Romanya-Fransa-Belçika, 2012, 150'

 /10