13.2.13

Wreck-it Ralph / Oyunbozan Ralph



Walt Disney Animation Studios’dan oldukça komik bir bilgisayar oyunu macerası Wreck-it Ralph / Oyunbozan Ralph çok yakında sinemalarda olacak.

Ralph yıllardır, yer aldığı oyunun iyi adamı olan ve daima günü kurtaran Tamir Et Felix Jr’ın gölgesinde kalmaktadır. Kötü adam rolünü canlandırmaktan bıkan Ralph, bu sorunu kendisi çözmeye karar verir ve kahraman olmak için gereken her şeye sahip olduğunu göstermek üzere birçok bilgisayar oyunu arasında bir yolculuğa çıkar.

Yönetmen Rich Moore anlatıyor: “Ralph, 1980’lerden kalma eski bir bilgisayar oyununda 30 yıl görevini icra ettikten sonra ‘Bu mu yani?’  diyen bir kötü adam. Birçoğumuz gibi, dışarıdan bir çözümle içerideki bir sorunu çözmeye çalışıyor: Bir madalya kazanmaya çalışacak – bir tane kazanırsa Felix’in gördüğü  sevgi ve saygıyı kendisinin de göreceğini düşünüyor.”

Yapımcı Clark Spencer anlatıyor: “Böylece Ralph, o madalyayı kazanmak için atari salonunda bir yolculuğa çıkıyor. Elbette onun–  ve diğer herkes için – asıl yolculuk tek bir şey olmak üzere programlandığını fark etmesi ama bu, onun içinde de böyle biri olduğu anlamına gelmiyor tabii.”




Yolculuğu sırasında Ralph, aksiyon oyunu “Hero’s Duty”den sert mizaçlı  Çavuş Calhoun’la, kendisinin ilk gerçek arkadaşı diyebileceğimiz “Sugar Rush” oyunundan Vanellope von Schweetz’le de tanışıyor. Ama ölümcül bir düşman serbest kalıp tüm atari salonunu ve Vanellope’yi tehdit edince bir anda her şey değişiyor. Ralph’in eline nihayet günü kurtarma fırsatı geçiyor – ama bunu vaktinde başarabilecek mi?

Pixar ve Walt Disney Animation Studios’un baş yaratıcı sorumlusu olan John Lasseter, filmin sorumlu yapımcısı. Kendisi şöyle diyor: “Bunun gibi iyi bir animasyon filmi üç şeyi çok iyi yapar: Önceden kestirilemeyen sürükleyici bir hikâye anlatır, izleyicileri heyecan içinde bırakır ve hikâyeyi, unutulmaz ve cazip karakterle donatarak o hikâyeyi ve karakterleri inandırıcı bir dünyaya yerleştirir.
Lasseter şöyle devam ediyor: “ ‘Oyunbozan Ralph’in en çok sevdiğim yanlarından biri dört benzersiz dünyamız olması. Biri Tamir Et Felix Jr.’ın 8-bitlik dünyası, biri Hero’s Duty’nin hiper gerçekçi dünyası, biri de Japon animasyonları tadındaki son derece sevimli Sugar Rush’ın dünyası. Dördüncü dünya ise Game Central Station (Oyun Merkez Terminali). Bu, New York’taki Grand Central Station’dan (Grand Central Terminali) ilham alınarak yapıldı.”
Lasseter’a göre yapım ekibi, her dünyayı şekillendirmek ve birbirinden farklı kılmak için var güçleriyle çalıştılar –  görsel geliştirme, sanat yönetmenliği, animasyon, karakter geliştirme, görsel efektler, ışıklandırma, sinematografi ve müzik. Yaklaşık 190 benzersiz karakter, bu dünyaların nüfusunu oluşturuyor – bu sayı herhangi bir WDAS filmindeki rakamın üç kat fazlası – her biri de o dünyaya uyum sağlamak üzere tasarlanmış. Kabul görmek için destansı bir yolculuğa çıkan Ralph, bunların hepsini deniyor.

Senarist Phil Johnston anlatıyor: “ Oyunbozan Ralph, bir yol filmi. Sadece dört farklı dünya olduğu için biraz daha karmaşık ama karakteriniz ya küçük bir kasaba veya şekerden yapılmış bir yerde kalakalmış ya da biri, daha büyük bir şeyi aramak uğruna evini terk etmiştir. Ralph, bu müthiş ve farklı yerlere gitse de – karakteri evrim geçirirken bile – kendine karşı daima dürüst.
Johnston sözlerine şöyle devam ediyor: “Bu filmdeki karakterlerin –  bilgisayar oyunu karakterleri olsalar bile – gerçekçi olmaları  harika bir şey. Onlar, gerçek duyguları olan gerçek insanlar.”

Lasseter anlatıyor: “Seyircilerin ilgisini en çok çeken şeylerden biri de bu duygu olacak. Bir Disney filminin ayırt edici özelliği kalbidir. ‘Oyunbozan Ralph’in de temelini bu oluşturuyor. Yer aldığım en komik filmlerden biri – çok akıllıca ve güzel. Ama sizi asıl şaşırtacak olan yüreği.”

Spencer ekliyor: “Film, bilgisayar oyunu karakterlerinin dünyasında geçiyor ve çok komik ama özünde, insanların rahatlıkla kendilerinden bir şeyler bulabileceği bir hikâyeye sahip. Hepimiz hayatımızın bir noktasında, belki dışarılarda daha fazla şeyler olduğunu düşünmüşüzdür. Hepimiz bu maceraya atıldığımızı hayal etmişizdir.”

Moore anlatıyor: “İyi bir film, seyirciye kendinin de karakterlerle birlikte yolculuğa çıktığını hissettirir. Bence seyirci hem komedi hem de aksiyon beklentisinde olacak. En son teknoloji ürünü animasyon ve akıllarını başlarından alacak şeyler görmek isteyecekler. Ama bence o karakterleri ne kadar çok seveceklerine kendileri bile şaşıracak.”

“Oyunbozan Ralph”in yönetmeni, “Futurama”nın “Roswell That Ends Well” bölümüyle En İyi Animasyon Dizisi Yönetmenliği dalında Emmy ödülü kazan Moore. (“The Simpsons”, “Futurama”.) Moore, aynı zamanda Emmy ödülü kazanan “The Simpsons”ın “Homer vs. Lisa and the Eighth Commandment” bölümünün de yönetmenliğini yapmıştır. Spencer (“Bolt”, “Lilo ve Stitch”) filmin yapımcılığını üstlenirken, filmin senaryosunu Moore, Johnston ve Jim Reardon’ın hikâyesinden uyarlayarak Phil Johnston ve Jennifer Lee yazdı.

"Oyunbozan Ralph”in farklı dünyalarını ayırt edilmesine yardımcı olması amacıyla çok çeşitli şarkılara sahip film müzikleri yapıldı. Hikâyenin anlatılmasına şarkılarıyla yardımcı olan sanatçılar arasında pop yıldızı Rihanna ve başarılı Kool & the Gang var. Klasik eğitim almış olan Henry Jackman (“Winnie the Pooh”, “Çizmeli Kedi”) filmin müziklerini yaptı. Filmin müziklerine katkıda bulunan diğer sanatçılar şöyle: Grammy ödüllü Skrillex, Japonya’nın pop ikonu AKB48, Owl City (“Fireflies”, “Good Time”) ve Buckner & Garcia (1982 İlk-10 hitlerinden “Pac-Man Fever”). Filmin müzikleri 30 Ekim 2012’de Walt Disney Records’tan çıkacak.

Spencer anlatıyor: “Görünüm ve hissiyat açısından aslında dört farklı  filmimiz var. Hâlihazırda tek bir dünyayı bile doğru yansıtmak zorken dört tane bilgisayar oyunu dünyasını yaratmak ve birleştirmek bolca araştırma, geniş düşünme, çok çalışma –ve tekrar çalışma- artı teknoloji ve her aşamada filme nasıl yaklaşılacağı konusunda yenilikçi olmayı gerektiriyor.
“Oyunbozan Ralph”in Walt Disney’in öncü ruhuyla yapıldığını söyleyen Spencer, konuyu şöyle bağlıyor: “Bu film, Walt Disney Animation Studios’un nereden gelip nereye gittiğinin harika bir örneğidir. – Rich Moore, herkese hitap eden taze ve son derece özgün bir film meydana çıkaran harika bir ekibin başındaydı. – Pek çok açıdan mizahı, nostaljiyi ve duyguyu bir araya getiriyor.

Moore anlatıyor: “İnanılmaz bir 3D ekibimiz var – bunu, bir sanat biçimi olarak kullanıyorlar. Yaratıcılıklarının derinliği ve kapsamı karşısında büyülendim. Hem sinemaya gitme deneyimini zenginleştiriyorlar, hem de Ralph’in hikâyesinin anlatılmasına yardımcı oluyorlar. Yaptıkları iş, aklımı başımdan aldı. Bence filmin açıklayıcı versiyonu, 3D versiyonu.”




TAMİR ET FELIX JR.

Oyunbozan Ralph’in Tamamen 80’lere Ait 8-Bit’lik “Evi Evi Pek De Güzel Olmayan Evi”
Kimi buna eski usul diyor, kimi klasik. Diğerleriyse –Oyunbozan Ralph’in kendisi gibiler- buraya ev diyor. Tamir Et Felix, Jr. “Oyunbozan Ralph”te yer alan, 80’lerin 8-bitlik atari oyunu. Oyunu oynayanlar için hedef çok basit: İyi adam Felix’in, -tahmininiz üzere- Ralph’in kırıp döktüğü apartman binasını tamir etmesine yardımcı olmak. Ralph, kötü adam.
Ama hayat – atari oyunlarında bile – bu kadar basit değil. Sorun ne mi? Ralph, kötü adam olmaktan sıkılmıştır. Yönetmen Rich Moore’a göre “Oyunbozan Ralph”in ardındaki fikir aslında dönüp dolaşıp tek bir konuya bağlanır: Özgür iradeye –  ve oyun karakterlerinin hiçbirinin buna sahip olmamasına. Moore şöyle diyor: “Onlar, sadece tek bir şey yapmak üzere programlanmış  – konuyla ilgili seçim şansları yok. Bu dünya içerisinde, bazı katı kurallar var: Ancak ve ancak tek bir iş  yapabilirsiniz. Peki ya bu işi sevmeyen bir karakter olsa?”

2,7 metrelik boyu ve 291 kiloluk ağırlığıyla Ralph, yol açacağı yıkım göz ardı edilmemesi gereken biri. Gerçi Niceland sakinleri onu pek de önemsemiyor. Onlar için önemli olan sadece Felix. Ama onları  kim suçlayabilir ki? Yapımcı Clark Spencer şöyle diyor: “Felix, Fix-It-Felix Jr.,’da Niceland sakinleri tarafından sürekli pohpohlanıyor ve çok seviliyor. Ralph ise dışlanmış. Tek başına bir tuğla yığınında yaşıyor.”

Oyunbozan Ralph: Kötü Adamlar Sonuncu Gelir

Ralph, eli ağır, onu bunu kırıp döküp bozan ama çok yürekli biridir. 30 yıldır her Allah’ın günü Tamir Et Felix Jr. adlı atari oyununda “kötü adam” olarak işini icra etmektedir. Ama yaptığı işten ötürü kimse onu sevmeyince, günden güne işini sevmesi zorlaşmaktadır. Klasik kötü adam tiplemesinden muzdarip olan ve biraz saygı görmek isteyen Ralph, inanılmaz bir atari oyunları evreninde, “kötü adam”ı canlandırmasının “kötü bir adam” olduğu anlamına gelmediğini kanıtlamak için çılgın bir maceraya atılır. Moore şöyle diyor: “Dışarıdan bakınca sert görünüyor ama çok iyi huylu biri.”

Ralph’i, John C. Reilly seslendiriyor. Moore anlatıyor: “Ana karakteri ‘kötü  adam’ yapmaktan bahsederken seyircilerin arkasında durup, kaba saba biri olsa da destek olacağı ve seveceği birine ihtiyacımız olduğunu biliyorduk. John, canlandırdığı karakterlerin kimliğine bürünüyor ve insani yönüyle bağlantı kuruyor. Kendisi Ralph’e  çok şey kattı. Bu da inanılmaz bir şey.”

Reilly, yapım ekibiyle birlikte zaman geçirip, animasyon sürecini öğrenmiş, animasyonculara referans sağlamak amaçlı belli başlı  sahneleri fiziken canlandırmış ve bazı anların gerektirdiği duygu seviyesinin sağlanması için kendi düşüncelerini paylaşarak onlara katkı sağlamış. Animasyon süpervizörü Renato dos Anjos şöyle diyor: “John’la konuştuktan sonra sanırım herkes projeyle daha yakın hissetti. John, karaktere gerçekten inandı  ve muhtemelen Ralph’i herkesten daha iyi tanıyor.”

Reilly anlatıyor: “ ‘Oyunbozan Ralph’ inanılmaz bir karakter. Kocaman bir yüreği var ama yanlış yönlendirilmiş. Bir bilgisayar oyunu karakteri olmasına rağmen, gerçek bir insanın tüm zaaflarına sahip. İlk başta iyi niyetli ama sonradan çok yanlış şeyler yapıyor. Ama sonunda kahramanın olmanın ne demek olduğunun farkına varıyor.”

Hikâye sorumlusu Jim Reardon anlatıyor: “O, tam bir erkek çocuğu. Kötü  adam olarak geçirdiği günleri ardında bırakmak istiyor ama ancak kendinden başka birini düşündüğü zaman gerçekten ihtiyacı  olan şeyi, sevgiyi ve takdiri, elde ediyor. Birçok çocuk filmi, hiçbir şeye bağlı olmadan, sırf çok istedikleri için olmayı  istedikleri şeyi elde etmelerini konu eder. Ralph’in hikâyesiyse biraz daha gerçekçi.”
Birbirinden çok farklı birçok dünya içeren bu filmde, hikâyenin kahramanı  olarak bu dünyaların hepsini birleştirmek Ralph’e düşüyor. Senarist Phil Johnston şöyle diyor: “Ralph, hangi dünyaya giderse gitsin yine Ralph.”

Görüntü  ve ışıklandırma yönetmeni Adolph Lusinsky ve ekibi, seyirciye bu mesajın ulaştırılmasına yardımcı oldu. Lusinsky anlatıyor: “Ralph, değişmez olan tek şey ve her dünyada, ışığa verdiği tepki aynı.
Tek istisna, Ralph’in Felix’le olduğu zamanlar. Onlar birlikteyken, Felix hoş bir ışıkla çok güzel bir şekilde ışıklandırılıyor ama Ralph, bizim “canavar ışıklandırması” dediğimiz şekilde ışıklandırılıyor.  Örneğin Ralph, çatı katındaki süitteyken, pastanın yansımasından ışıklandırılıyor. Çamurdayken, binanın yanından ışıklandırılıyor. Sugar Rush’a gidip nihayet Felix’le bir araya gelince, Felix camın arkasından aydınlatılırken Ralph, aşağıdan ışıklandırılıyor.”

Sanat yönetmeni Mike Gabriel’a göre Ralph, birden fazla gardırop değişikliği yaşadı. Felix ve Niceland sakinleri medeni bir toplumu temsil ederken, Ralph’in onlardan farklı olması gerekiyordu. Gabriel anlatıyor: “Bir noktada üzerinde sadece kırmızı bir gömlek ve şort vardı. Ama o, kötü adam, değil mi? Ekoseli gömlek o zaman devreye girdi – onu bir DAĞ ADAMI yapmak istedik. Sonra biri sıfır yaka tişört önerisi getirince ben de öyle giydirdim.”

Ekip, başka bir renk daha kullanmaya karar verdi ve Ralph’e mavi-yeşil bir atlet giydirdi ve hafif de bir kirli sakalla, ona biraz sert bir görünüm kazandırdı. Gabriel ikna olmuştur. Şöyle dedim: “Bu, işe yaradı. İşte şimdi kesinlikle dağ adamı oldu!”.
Koca elli bir dağ adamı. Dos Anjos ve ekibinin, diğer karakterler ve etrafındaki dekorlar üzerinde Ralph’in ellerinin nasıl hareket edeceğini çözmesi gerekiyordu. “O kadar devasalardı ki animasyonlarını  yapmak vizim için çok zor oldu çünkü Ralph her hareket ettiğinde etrafındaki her şeye çarpıyordu – aslında bu tam Ralph’e göre bir şey, değil mi?”

Tamir Et Felix Jr.: Her Şeyiyle İyi Adam

Karaktere sesiyle hayat veren Jack McBrayer şöyle diyor: “Tamir Et Felix, Jr., her şeyiyle iyi bir adam. İyi şeyler yapmayı ve işini çok seviyor.”
Felix, Tamir Et Felix Jr.’ın popüler yıldızıdır ve Niceland’in herkesçe sevilen, çekiç ustası tamircisidir. Ralph’in kırıp döktüklerini tamir etmediği zamanlarda, altın madalyalı bu iyi adam öpücüklere boğuluyor, apartman sakinlerinden iltifatlar ve turtalar alıyor. Her yerinden iyilik akan Felix’in “İyi Adam” dışında biri olması tahayyül dahi edilemez.
McBrayer anlatıyor: “Onun bildiği bu. Her şeyi yok eden Ralph’in tam zıddı  ama Ralph, değişmek istiyor. Bu yüzden ilişkilerinde bir orta yol bulmaları gerekiyor. Bu da herkesin anlayabileceği bir durum.”

Nicelander’lılar: Tehlikedeki Apartman Sakinleri

Tamir Et Felix Jr.,’da mağdur rolünü oynamadıkları zaman, Nicelander’lılar, Felix’e tapmak için yaşıyor. İyi adama, oyundaki görevinde yardımcı olmak üzere turta yapacağız diye kabartma tozu satışlarını artıran Felix hayranları, boş vakitlerini – Ralph’in kesinlikle liste dışı bırakılıp davet edilmediği – kokteyl partileri düzenlemekle geçiriyorlar. İçlerinde Gene, Roy, Mary ve Deanna’nın da bulunduğu ufak tefek pencere sakinleri, Ralph’in kötü şöhretini ve her şeyi kırıp dökme huyunu asla tasvip etmiyor. Ralph’i hayatlarına dâhil etmeleri için ancak kahramanca bir mucize gerekiyor.
Senarist Phil Johnston anlatıyor: “Onlar her şeyi siyah beyaz görüyor. Çok basit bir dünya görüşleri var: Felix iyi, Ralph kötü. Onlar, grilikleri görmüyor. Martini içen Nicelander’lı Gene, Ralph’in aklından bir türlü atamadığı şu sesi temsil ediyor: ‘Sen, kötüsün. Değersizsin.’”

Dos Anjos anlatıyor: “Rich, Nicelander’lıların, Tamir Et Felix Jr. oyunundaki 8-bitlik tarz gibi sade olmasını istedi. Nicelander sakinlerinin animasyonunu yaparken, mantalitemizi değiştirmemiz gerekti çünkü gerçekçi olmamız veya fizik kurallarıyla sınırlı kalmamız gerekmiyordu. Yine de bu karakterlerin oyunculuğunu inanılır kılmak için yollar bulmalıydık. Nihayetinde, üzerlerinde çalışması eğlenceliydi. Bence sonuç da harika oldu.”

Edie McClurg; Mary’yi, Rachael Harris de Deanne’yı seslendiriyor. WDAS’de hikâye ressamı olarak çalışan Raymond Persi de Gene’i seslendirdi.

 TAMIR ET FELIX JR.’IN GÖRÜNÜMÜNÜ OLUŞTURMAK

Yapımcılar, Tamir Et Felix Jr.’ın genel tasarımı için, her filmde olduğu gibi derinlemesine araştırma yaptı. Ekip, bilgisayar şirketlerinin genel merkezlerini gezdi, 80’lerin oyun tasarımcılarını neyi nasıl yaptıklarına dair soru yağmuruna tuttular. Ve tabii ki, içlerinde Tamir Et Felix Jr.’ın ruhunu taşıyan klasik oyunlar da oynadılar. Araştırma süreci elbette ki zordu ama birinin bunu yapması gerekiyordu. Dos Anjos anlatıyor: “Animasyoncular olarak, bol bol bilgisayar oyunu oynamak gibi çok zorlu bir görevimiz vardı. Onlara nasıl oyun oynayacaklarına dair dersler düzenledik – karakterlerle etkileşime geçtiler ve oyunu nasıl kumanda edeceklerini öğrendiler.

Ralph’in kıyafetleri gibi Tamir Et Felix Jr.’ın dünyası da pek çok farklı aşamadan geçti. Ama Gabriel’in dediğine göre tek bir apartman binası olması yönetmen Rich Moore’un fikriymiş. “Rich, bana bir gün bir çizim verdi. ‘Tek bir bina, kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde tek başına duran bir bina istiyorum’ dedi. Çok minimal bir çizimdi. Dünya, oradan çıktı işte, Rich’in basit çiziminden. Filmin büyük kısmı, Rich’in basit bir çizimiyle başladı.”

Sadelik önemliydi. Tamir Et Felix Jr. için, ressamların dünyaca bilinen animasyon yeteneklerini 8-bit formatına nasıl aktaracaklarını bulmaları gerekiyordu. Yapımcı Clark Spencer anlatıyor: “Dünya çapında yenilikçiliği ve mükemmelliğiyle tanınan bir stüdyoda çalışıyoruz. Kariyerlerinin tamamını en iyi, en sofistikte animasyonlarını yaratmaya adayan animasyonculara, Ralph’in 80’ler dönemi atari oyunu Tamir Et Felix Jr.’ın dünyasının son derece basit ve sade olması gerektiğini söylemek pek kolay bir şey değil.”

Spencer, Tamir Et Felix Jr.’ın bilgisayarla yapılmış olmasına rağmen genel tasarım, 8-bitlik bir dünyayı yansıtacak şekilde yapılmıştı. Belli bir alanda ilerleyen basitleştirilmiş karakterler – 90 derecelik açılarla, kesik kesik hareketler.

Moore anlatıyor: “Sanat yönetmenliğinden, animasyon oyunculuğuna, kamera hareketlerinden müziğe, ışıklandırmaya kadar her şey çok basit. Bu, diğer dünyalara nazaran büyük bir tezat oluşturuyor.”

Spencer anlatıyor: “Animasyoncularımıza,  dünyanın en iyi animasyonunu yapmaları öğretildi. Dolayısıyla farklı düşünmeyi öğrendiler. Bunları nasıl gerçekçi kılacağımızı  çözmek için çok çalıştık ama ilk birkaç sekans geldiğinde ve onların ne kadar iyi olduğunu ve filmin bütününe ne kadar katkı  sağladığını gördüğümüzde, herkes heyecanlandı.”

Ortak sanat yönetmeni Ian Gooding’e göre basit demek, kolay demek değil. Kendisi anlatıyor: “John Lasseter ‘8-bit’i onurlandırın’  derdi. 8-bit efektini artırmak için o dünyaya detay katmak için zeki ve akıllıca yollar bulmalıydık.”

Ekip daha en başlarda, Tamir Et Felix Jr.’ın, 8-bit oyunlardaki görünümü yansıtacak şekilde, dünyanın genel tasarım diline kareler ve dikdörtgenler dâhil etmeye karar verdi. Bu seçimin beraberinde bazı zorluklar da getirdiğini söyleyen sanat yönetmeni Mike Gabriel şöyle diyor: “Efekt ekibimiz çok yaratıcı olmak zorundaydı – yanan bir alevi olan 8-bit bir şömine nasıl yapılır? Veya 8-bit havai fişekler? Ama onlar yaptı.”

Gooding ekliyor: “Efekt ekibi, küçük küplerden harika bir ateş yaptı.  Çok basit bir döngüden geçiyor ama parlıyor ve küçük korlar çıkıyor. Kütüklerin hepsi enine kare ve doğrusaldı.”
Duman veya ateş gibi basit bir şey bile, herhangi başka bir filmde tutarlı bir görünüme sahip olur. Efekt süpervizörü  Cesar Velazquez anlatıyor: “Ama Oyunbozan Ralph’te öyle olmadı.  İşimizin büyük bir kısmı bu efektleri alıp her birini bireysel dünyaya uydurmaktı. Tamir Et Felix’teki ateş, Sugar Rush’taki ateşten çok farklı görünüyor.”

Gabriel, Tamir Et Felix Jr.’ın görünümü oluşturulduğunda, tasarımcıların bu dünyaya 8-bit görünümünü bozmadan daha fazla detay verebildiğini söylüyor: “ ‘Sadelik’ kavramını biraz kenara koyduk ki, biraz daha çekicilik ve samimiyet katarak bunu tam anlamıyla dolu bir dünya yapabilelim.”
Gooding’e göre, doğru görünümü elde etmenin anahtarı, onu yeni bir seviyeye çıkarmaktı. Kendisi şöyle diyor: “Tasarımı ciddiye aldıkça, daha da eğlenceli oldu. Tasarımını Frank Lloyd Wright’ın yaptığı bir binaya benzeyen bir apartmanda yaşayan Weeble tipli küçük bir adam olması, insana komik geliyor. Gene’in de koca bir içki barı var.”

IŞIK, KAMERA, MOTOR!

Liderliğini görünüm ve ışıklandırma yönetmeni Adolph Lusinsky’nin yaptığı  ışıklandırma ekibi, Tamir Et Felix Jr. için hazırlanan canlı renkleri çok beğendi. Kendisi şöyle diyor: “Gökyüzü siyah, atmosfer çok az. Diğer dünyalardan ayırt etmek için ışıklandırmayı basit tuttuk.”
Plan süpervizörü  Rob Dressel, kamera arkası ekipten sorumluydu. O da 8-bit dünyasının mantrasını duyduğunu söylüyor: “Basit tut. Tamir Et Felix’te sınırlı kamera hareketi vardı. Önemli olan daha ziyade kurguydu.”
Dressel, ekibin 8-bit dünyaya selam da çaktığını, 90 derecelik açılarla hareketleri birleştirerek, klasik oyunlar dünyasına gönderme yaptığını  söylüyor.


KAHRAMANIN GÖREVİ

Yapımcı  Clark Spencer anlatıyor: “Hero’s Duty, modern, birinci şahıs nişancı (FPS) oyunu. Yepyeni bir oyundur. En iyilerdendir. Mevcut en gelişmiş oyunlardandır. Bu oyunda Çavuş Calhoun, evreni yok eden Cy-Bugs’a karşı savaşan bir müfrezenin lideridir. Çok gerilimli bir oyun.”

Ralph ise henüz gerilime hazır değil. Yönetmen Rich Moore anlatıyor: “Madalya lafını – Kahramanlar Madalyası- duyunca Hero’s Duty’ye gidiyor. O madalyayı kazanırsa, bir kez olsun iyi adam olmak için gereken her şeyin kendisinde de olduğunu kanıtlamak istiyor.”
Ama Ralph, Tamir Et Felix Jr.’da kötü muamele gördüğünü düşünüyorsa, daha da kötü bir hayal kırıklığı yaşayacak. Senarist Phil Johnston şöyle söylüyor: “Hero’s Duty; çılgınca, kaotik, rayından çıkmış bir dünya. Burası Ralph’in boyunu aşıyor.”

Tek kelimeyle: Düşmanca. Sanat yönetmeni Mike Gabriel, tasarıma rehberlik etmesi amacıyla dünyalara bir ya da iki sıfat belirlemiş. Hero’s Duty için, “düşmanca” kelimesinde karar kıldı. Kendisi şöyle diyor: “Her şey set, keskin kenarlı, rahatsız edici. Buradaki hiçbir şeye dokunmak istemiyorsunuz. Burası tehlikeli bir yer –  sadece en iyinin en iyisi Hero’s Duty’de barınabilir.”

Çavuş Tamora Jean Calhoun: Kötü Bir Uzay Askeri 

Hero’s Duty’nin bilim kurgu savaş alanında, Çavuş Calhoun güzel yüzlü biri olmakla kalmıyor – çok sağlam, insanlığın  özgürlüğü için savaşan yetkili de bir lider. Oyun içi istihbarat sağlamadığı zamanlarda, bir sonraki saldırı dalgası  için askerlerini eğitiyor. Bu yorulmak bilmeyen komutanı motive eden kişisel bir intikam hırsıdır. Cy-Bug istilasından oyuncuyu ve atari salonunu korumak için hiçbir şey onu durduramaz.

Calhoun’un ve askerlerinin tipi için ressamlar, klasik ordu üniformasını  güçlendirmek istedi. Bu askerler, uğursuz Cy-Bugs’a karşı savaşacak olduğu için iyi korunmaları lazımdı. Spencer anlatıyor: “Animasyoncularımızı NFL futbol maçı izlemeye yolladık. Üzerinizde onca ekipmanla hareket etmenin nasıl bir şey olduğunu daha iyi anlayabilmek için maçı kenar çizgisinden izlediler.”

Animasyon süpervizörü Renato dos Anjos’a göre Calhoun’un ve askerlerin animasyonunda yönetmen Moore, güçlü bir aksiyon olmasını  istemiş: “Süper kahraman odaklı animasyondan yola çıktık, adeta çizgi romandaki aksiyon duruşları gibi güçlü duruşlar bulmaya çalıştık ama Calhoun’un durumda, karakterin gerektirdiği  güç algılanan o sıcaklığı da ekledik.”

Yapımcılar, Calhoun’un tipini doğru oturtmak için birçok saç kesimi çalıştı. Gooding şöyle diyor: “Saç kesimlerinin nasıl yapıldığını  bilmeden, kadın başrole çok iyi bir saç kesimi veremezsiniz. Arkadaşlarımız kuaförlerle konuştu ve istediğimiz saç kesiminin nasıl yapılacağını öğrendiler – çünkü istenen stili yakalayabilmek için karakterde o saçı çıkarmak zorundaydık.”

Çavuş Calhoun’u Glee’den Jane Lynch seslendiriyor. Bu karakter, yapımcıların Lynch’in performansa neler kattığını görmesinden sonra iyice oturmuş. Spencer şöyle diyor: “Jane Lynch’in sevdiğiniz tüm özelliklerine biraz da aksiyon-macera katılmış hâli. Çok komik ve heyecan verici.”

Lynch ise Calhoun için şöyle diyor: “Kesinlikle çok sert ve yetki sahibi biri ama bir kalbi, yumuşak bir yanı da var. Ama neredeyse ulaşılmaz çünkü artık can düşmanları olan korkunç Cy-Bugs’lar yüzünden büyük bir kalp ağrısı yaşamış.”

Cy-Bugs: Niyeti Bozmuş Sinekler

Cy-Bugs olarak bilinen korkutucu yaratıklar, sadece oyunları Hero’s Duty için değil tüm atari salonu için tehdit oluşturuyor. Sadece üç şey biliyorlar: Yemek, yok etmek ve çoğalmak. Oyuncular dikkat! Cy-Bugs’lar yedikleri her şeye dönüşebilirler –  hücum aracından saldırı tüfeğine kadar. Tek bir zaafları  var: Parlak ışıklar onları cezbediyor. (sonuçta onlar böcek.)

Cy-Bugs’ın tasarımını görsel geliştirme ressamı Cory Loftis yapmış. Kendisi anlatıyor: “Animasyonda bu böceklerden neler istendiğine karar verildiğinde, bu istediklerini yapabilmek için tasarıma biraz ayar çektim. Çiğnemek için çeneleri güçlü olmalıydı, uçmaları için de kanatları olmalıydı. Yumurtlamaları  için de bir yol bulmalıydık. Aynı zamanda onları daha korkutucu ve robot gibi yapmaya çalıştım. Sineklerin zaten robot gibi tipleri var, dolayısıyla mümkün olan her yere mekanik parçalar yerleştirmeliydim. Tasarımın son hâlinde korumalı kablo, eşeksenli bağlantılar, LED ışıklar ve kalıp plastik ve vida gibi teknolojik göstergeler mevcut.”

Görünüm ve ışıklandırma yönetmeni Adolph Lusinsky’ye göre, asit yeşili – Cy-Bugs’ı ve kötü emellerini temsil etmesi için seçilen renk – böceklerin kanatlarını, kuyruklarını  ve gözlerini aydınlatıyor. Kalın, karanlık ortamda uğursuz bir görünüm yaratıyor.

General Hologram: Madalyalı Adam

General Hologram, mükemmel bir asker: Cesur ve saygın, ciddi ve profesyonel. Hero’s Duty’deki büyük ödülü – Gıpta edilen Kahramanlar Madalyası - korumakla görevli olan General Hologram, 99 katlı kulenin tepesine kim çıkarsa madalyayı ona verme şerefine sahip.
General Hologram’ı, Dennis Haysbert seslendiriyor.

HERO’S DUTY’NİN GÖRÜNÜMÜNÜ OLUŞTURMAK

Ekip ilk başlarda Hero’s Duty’nin kısır, kayalıklı bir gezegende geçmesini planlamış. Loftis anlatıyor: “Bu fikri elimizden geldiğince zorlasak da, yine de basmakalıp geldi. Gezegenin tamamının inşa edilmesi gerektiğine karar verdik. Tetanos olmanıza yol açacak keskin, agresif ve kaotik bir yer, mükemmel olacaktı.”
Hero’s Duty’nin şekil referansı üçgen olmuş. Loftis anlatıyor: “Ortamın ve karakterlerin tasarımında bu şekle çalıştık. Bunu o kadar ileri taşıdık ki, Hero’s Duty’nin son kareleri sahiden de üçgenlerden yapılmış. Şekil her yere o kadar nüfuz ediyor ki, dünyanın tasarımının her aşamasında ortaya çıkıyor. Üçgen şeklinin entegresi, dünyanın tehlikeli ve keskin olduğu hissinin verilmesine yardımcı oluyor. Bir yerinize batmaya ve sizi her seferinde kesmeye hazır bir dünya.”
Gabriel’e göre Hero’s Duty’nin odak noktası olan, Ralph’in gıpta ettiği madalyanın bulunduğu  99 katlı kulede, bu düşmanca ortamdan kopmuş gibi görünen açılı plakalar var. Her şeyi mükemmel bir şekilde tamamlıyor: “Daha önce yapmadığımız bir şey yaptık ve mimarlar tuttuk. Düşünsenize – bina tasarlamaları  için mimarlar tuttuk.”
Gabriel, kendi bünyelerindeki tasarım ekibinin, mimarların çalışmalarını  geliştirip onlara son hâlini verdiklerini söylüyor: “Sonuçta ortaya, her yerinde ışıkların yanıp söndüğü korkutucu ve karanlık bir yer çıktı. Rich, bu fikre bayıldı ve baştan beri bize yol gösterdi. Dünyanın geri kalanı gibi burası  da beklenmedik ve cüretkâr.”
Ortak sanat yönetmeni Ian Gooding, açılı ortamlar konusunda ekibin, her zamankinden daha da yaratıcı olması gerektiğini söylüyor: “Çoğu kurgusal yerlerde ağaçlar, yine ağaçtır, çimenler yine çimendir ve binalar da yine binalar neden yapılıyorsa onlardan yapılır. Ama Ralph, Hero’s Duty’nin kurgusal dünyasına girdiğinde, ortada doğal bir görüntü yok. Ne bir ağaç var ne bir çamur birikintisi. Her şey jilet gibi keskin metal parçalarından ve betonarme demirlerinden yapılmış. Öyle karmaşık, tuhaf bir yer ki, ne yaptığınızı bilmiyorsanız yolda yürürken oranız buranız kesilebilir.
Nüfusunu, düşmanları Cy-Bug’larla savaşan askerlerin oluşturduğu Hero’s Duty, en basit hâliyle bir savaş meydanı. Dolayısıyla tasarımı oturtma görevlerinin bir parçası olarak yapım ekibi, ordu uzmanlarından yardım almış. Spencer anlatıyor: “Görsel geliştirme ekibimizi Edwards Hava Kuvvetleri Üssüne yolladık. Bu sayede gerçek bir askeri operasyonun özelliklerini, Hero’s Duty’nin görüntüsüne ve hissiyatına uyarlayabileceklerdi.”

Gabriel ekliyor: “Bazı Hava Kuvvetleri generalleriyle ve savaş  pilotlarıyla konuştuk. Onlara silahları ve silah tercihlerini sorduk.”
Bu bilgiler, efekt süpervizörü Cesar Velazquez’in öncülüğündeki efekt ekibine aktarıldı. Velazquez anlatıyor: “Seyircinin, bu bilim kurgu savaşı gibi olan ortama kendini kaptırmasını istedik. Önümüzdeki zorluklardan biri, her bir dünyayı benzersiz yaparak, seyircinin, dumanı veya başka bir efekti gördüğünde onun Hero’s Duty’den geldiğini anlamasını sağlamaktı. Bu oyunun FPS olması  gerektiği için seyircinin istediği o kapsamlı ortamı  yaratmamız gerekiyordu.
Hero’s Duty’deki görsel efektler son teknoloji ürünü. Mümkün olduğunca gerçekçi. Efektlerin pek çok katmanı var. Sadece bir değil, efektlerin tüm bu katmanları bir araya gelip size bu dünyanın gerçekçi olduğu izlenimini veriyor. Hero’s Duty de her şeyin fazlası  daha iyi: daha büyük patlamalar – Fütürist böcek patlamaları  var – havada daha çok yıkıntı var. Silahlarımız, kurşunla değil plazmayla çalışıyor. Bolca sis ve buhar ekledik. Bu, savaş.”

IŞIKLAR, KAMERA, MOTOR!

Adolph Lusinsky ve ışıklandırma ekibi, Hero’s Duty’nin savaş  vari görünümüne de katkı sağlamış: “Tamir Et Felix Jr.’daki canlı renklerin aksine, Hero’s Duty’de çok az renk olmasının yanı sıra hacimsel atmosfer var. Hava yoğun, kül gibi bir çöküntü var. Ardından kıvılcımlar, şimşek ve silah ışıkları geliyor. Her karede, objektifin üzerinde toz var. Çok gerçekçi bir resim gibi her şey.”
Baş  teknoloji sorumlusu Andy Hendrickson’a göre Walt Disney Animation Studios, Hero’s Duty için özel bir kamera yaratmış: “Bilgisayar dünyasında sanal bir kamerayla etrafta dolanabileceğimiz bir kamera stüdyosu yaptık. Kamerayı istediğimiz yere koyduk, kaydırmalı çekimler yaptık, tekerlekli platformda çekim yaptık. Sanal bir görüntü yakalamaydı bu – sanki o dünyanın içinde kamerayı gerçek zamanlı kullanıyor gibiydik. Bu film için bir yenilikti.”

Plan süpervizörü  Rob Dressel, Hero’s Duty’ye el kamerasıyla çekilmiş gibi bir izlenim verdi. Daha sakin geçen sahnelerde bile stresli atmosfer sezilebiliyordu. Büyük aksiyon filmlerindeki gibi, Ralph’in madalyasını  kaptığı sahnede ekip yumuşak kaydırmalı çekimler yapmış. Dressel, kameranın hiç durmadığını söylüyor.”
Gooding anlatıyor: “Kamera hareketleri sarsıcı, Hero’s Duty’nin estetiğini yansıtıyor. Bu dünyadaki yoğunluğu göstermek için karşımıza çıkan her fırsatı kullandık.”

YOĞUN SESLER

FPS oyunun kaosunu ve heyecanını vurgulamak için, Grammy ödüllü  sanatçı Skrillex, oyunun müziği “Bug Hunt”ı yazdı.  Şarkıyı da Hollandalı prodüktör/DJ/bilgisayar oyunu müzikleri yapan Nosia da albüm için şarkının remiksini yaptı. Skrillex anlatıyor: “Oyun dünyasının havası çok enerji dolu ve fütürist. Ben, duygusal spektrumun birçok farklı rengiyle müzik yapıyorum – bu da müziğimin daha agresif bir yanını yansıtıyor.”

Moore anlatıyor: “Çok yetenekli sanatçılarla çalışmak istedik. Seyircinin, bir Disney animasyonunda müziklerini duymayı beklediği türde sanatçılar olmamaları çok hoşuma gidiyor. Ama müziklerini duyup, o müziklerin hikâyeyi nasıl desteklediğini, duyguları  nasıl harekete geçirdiğini duyunca ‘Bu, mükemmel’ diyecekleri. Skrillex’le çalışması harikaydı.”
Moore, animasyon filmlerin ilk yönetmenini örnek aldığını söylüyor: “Walt Disney, müzik konusunda öncü biriydi. Şu an bize klasik gibi gelen şeyler – Pinokyo’daki Ukulele Ike, “Lady and the Tramp – Leydi ile Sokak Köpeği”ndeki Peggy Lee –  çok beklenmedik seçimlerdi.”
Skrillex’e göre Moore, kendisine Hero’s Duty dünyasında yol göstermiş  ama süreci açık bırakmış ve kendisiyle iş birliği yapmış: “Oturup duygulardan, derinlikten ve genel hissiyattan bahsettik, müziği de tetikleyen bu oldu.”

SUGAR RUSH

Kahramanlar Madalyası’nı ele geçiren Ralph, Hero’s Duty’den çıkar ama yanlış yola sapan uzay kapsülü onu, atari salonunun en tatlı dünyasına götürür. Yönetmen Rich Moore anlatıyor: “Sugar Rush, tamamen şekerden yapılmış bir dünyada geçen 1990’lara ait bir karting yarışı oyunudur. Dolayısıyla bu dünya daha acayip. Animasyon etkileri taşıyan klasik Disney hissiyatını  yansıtıyor.”
Yapımcı  Clark Spencer anlatıyor: “Ama bu tatlı kabuğun altında Sugar Rush’ın karanlık da bir tarafı var.”
Vanellope von Schweetz adında, Ralph’i ilk gören kişi olan kavgacı  bir küçük kız var. Moore anlatıyor: “Vanellope, Sugar Rush’ın sınırında yaşıyor. Aslında kendisi bir programlama hatası olduğu için Sugar Rush’taki aktivitelere katılamıyor. Dolayısıyla kendi başının çaresine bakmak zorunda. Ralph ve Vanellope, ilk başta birbirlerinden pek hoşlanmıyorlar – kız, Ralph’e zor anlar yaşatıyor – ama zamanla birbirlerine çok benzediklerini fark ediyorlar. İkisi de dışlanmış tipler.”
Spencer anlatıyor: “Kendileriyle tanıştığımızda ikisi de üzgün. İkisi de umutsuzca başka bir şey olmak istiyorlar çünkü bu sayede kabul göreceklerini ve aradıkları sevgiyi bulacaklarını  düşünüyorlar.”
Ralph, Vanellope’nin Sugar Rush yarışçılarının arasına girmek istediğini öğreniyor. Ama Sugar Rush sakinlerinin hiçbiri kendisini desteklemiyor. Sonuç olarak o da sert bir kabuk geliştirip, sert mizaçlı  tavırlar sergiliyor. Ama Ralph, bunun altından kalkabilir –  gerçekler oraya çıksın – onu aslında sevmeye bile başlıyor. Ama biraz.

Vanellope von Schweetz : Akide Şekeri

“Arıza” olarak bilinen Vanellope, şekerle kaplı yarış oyunu Sugar Rush’taki bir programlama hatası. Kodlamasında yarışçı ruhu olan Vanellope, diğer yarışçılar arasında başlangıç dizilişindeki yerini almaya kararlı. Ama tek sorun var: diğer yarışçılar oyunda ne onu ne de arızasını istiyor. Yıllar boyu reddedilmesi, Vanellope’ye tuhaf bir espri anlayışıyla sivri bir dil kazandırmış. Fakat o sert kabuğunun altında bir yerde ortaya çıkmayı bekleyen çok şeker biri var.
Senarist Phil Johnston anlatıyor: “Vanellope’de, Ralph’in bocalamasını  yansıtacak bir karakter arayışımız vardı. Bu kız da dışlanmış biri. Diğer çocuklar onunla alay ediyor. Kimse onu sevmiyor ve yarışlardan onu yarışlara almıyor. Onunsa tek yapmak istediği yarışmak –  oyunun bir parçası olmak – tıpkı Ralph’in, Niceland’deki topluluğun bir parçası olmak istemesi gibi.”
İş, Vannellope rolünün kime verileceğine geldiğinde, yapımcılar ne istemediklerini çok iyi biliyorlarmış. Moore şöyle diyor: “Rolü bir çocuğun canlandırmasını istemedik. İğneleyici, seri ve performansın en ciddi kısımlarını taşıyabilecek birini istedik.”
İşte bu noktada, kıvrak zekâsı ve sevilen yapısıyla Sarah Silverman devreye girmiş. Ama Silverman, rolüne seyircinin beklemediği şeyler de katmış. Moore şöyle diyor: “Hepimiz Sarah Silverman’ın komik olduğunu biliyoruz. O bir komedyen. Ama aynı zamanda çok da iyi bir dram oyuncusu.”
Animasyon süpervizörü Renato dos Anjos ekliyor: “Sarah’nın ortaya koyduğu performanslar çok zengindi. O kadar çok duygusal içerik vardı ki, bunları animasyonla eşleştirmek çok zordu, kolay değildi. Ama Vanellope’nin sahnelerinde çok yetenekli ressamlarımız  çalıştı ve güçlü, ilgi çekici performanslar ortaya çıkmasını  sağladılar.”
Filmin duygusal özü açısından Vanellope ve Ralph’in dostluğu  çok önemli olduğundan, yapımcılar Silverman ve John C. Reilly’nin beraber yer aldıkları sahnelerdeki kayıtların çoğunu birlikte aldılar ki bu, animasyon filmi açısından alışılmadık bir şeydir.

Silverman anlatıyor:: “John’la bol bol birlikte kayıt yapma fırsatımız oldu. Repliklerinizi okurken birinin gözlerinin içine bakıp, birbirinizden feyzalarak doğaçlama yapabilmek çok eğlenceli. Doğaçlama yaptık, birbirimizin lafını kestik. Çok gerçekçiydi.”

Sanat yönetmeni Mike Gabriel’a göre karakterin tipini oturtmak biraz daha zor olmuş: “Vanellope’nin tasarımı zorlu bir süreçti. Kelimenin tam anlamıyla binlerce tasarım yaptık onun için. Ama her şeyi toparlamamıza iki küçük kız yardımcı oldu: Kilisemde bir kız, gördüğüm en iyi kulaklara sahipti – komik, küçük bir çocuğun sevimli kulakları – bir de bir arkadaşımın kızının önden bazı saçlarının döküldüğü, at kuyruklu bir resmini görmüştüm. Mükemmeldi.”
Nihai detaylar gardıroptaydı. Gabriel ekliyor: “Ona, şeker ambalaj kâğıtlarından oluşan minik, kahverengi bir etek giydirdik. Rich onu görünce “kapüşon da yapın. Bu ona biraz sokak çocuğu havası verir” dedi. İşimizi gördü.”

King Candy (Kral Şeker): Tatlılar Kralı

Herkes King Candy’yi selamlasın – yarış pistlerinin hakimi, şekerlemelerin kaptanı, şekerlerin efendisi. Sugar Rush oyunundaki en güçlü kişinin, aynı zamanda pistlerin en iyi yarışçısı  olması tabii ki şaşırtıcı değil. Asil görünümüne aldanmayın. Bu gizemli hükümdar, krallığını “şeker yumruğu”  ile yönetmekte ve onu arızalardan, sorun çıkaran tiplerden ve yabancılardan korumaya kararlı.

Spencer anlatıyor: “King Candy, çatlak ama çok zengin bir karakter. Ed Wynn’in Walt Disney filmi “Alis Harikalar Diyarında”da seslendirdiği  Şapkacı karakterine saygı gösterisinde bulunuyor.”
Tombik, komik ve biraz çatlak Kral’ın seslendirmesi için yapımcılar Alan Tudyk’i seçmiş. Tudyk anlatıyor: “Önce kahkahayla başlıyorum, ardından peltek peltek konuşuyorum, oradan devam ediyorum. Kral Candy, belirli bir gündemi olan karmaşık biri.”
Sakın ondan Ralph ve Vanellope’yi rahat bırakmasını beklemeyin. Krala, kabadayı tipli güvenlik çörekleri Wynnchel ve Duncan eşlik ediyor. Bir de minik hizmetkârı Sour Bill (Suratsız Bill) var.

Sour Bill (Suratsız Bill): Hoşnutsuz Minik Top

Kral Candy’nin minik hizmetkârı Sour Bill (Suratsız Bill), daha zorlu durumları  halletmekten sorumlu – ama bu suratsız top, moral bozucu görevlerinden hiç de mutlu değil.
Sanat yönetmeni Mike Gabriel, Sour Bill’in tipinin oluşturulmasına öncülük etmiş. Kendisi anlatıyor: “Top olması gerektiğini biliyordum. Rich de Buster Keaton gibi gözleri olmasını istedi. Keaton’ın ve onun gibi gözleri olan herkesin fotoğraflarına bakıp, onları üzgün değil ama suratsız yapan şeyin ne olduğunu anlamaya çalıştım.”
Ama iş, Sour Bill’in (Suratsız Bill) kol ve bacaklarına geldiğinde, çizerlerin kafası allak bullak olmuş. Gabriel şöyle diyor: “Sour Bill’in kol ve bacakları olamazdı, olsa kocaman bir şeker topu gibi görünemezdi. Bu yüzden biz de onun havada durmasını sağladık, el ve ayakları için de jel şeker kullandık.”
Gabriel, karakterin nasıl hareket edeceği konusunda Disney emektarı Eric Goldberg’ün yardımcı olduğunu söylüyor. Rich Moore da ikinci bir görev olarak Sour Bill’in seslendirmesini yapmış.

Wynnchel ve Duncan: Kabadayı Güvenlik Görevlileri

Wynnchel ve Duncan, Kral Candy’nin adamları olarak Sugar Rush halkının düzenini sağlıyor. Onları kızdırmayın yoksa üzerlerindeki şekerli karışım eriyebilir.
Wynnchel’i Adam Carolla, Duncan’ı da Horatio Sanz seslendiriyor.

Taffyta Muttonfudge: Ciddi Rakip

Lolipop sever Taffyta Muttonfudge, Sugar Rush oyunun in iyi yarışçılarından. Sonuca odaklı acımasız bir yarışçı olan Taffyta, yoluna çıkanları yoldan çıkarmaya korkmuyor. Sugar Rush’n daimi şampiyonu Kral Candy olsa da, Taffyta ona sürüş becerileri sayesinde daima kök söktürüyor. Taffyta’yı, Mindy Kaling seslendiriyor.
Taffyta’ya yarış pistinde, Jubileena Bing-Bing, Snowanna Rainbeau, Rancis Fluggerbutter, Adorabeezle Winterpop, Minty Zaki, Gloyd Orangeboar, Swizzle “The Swizz” Malarkey, Crumbelina DiCaramello ve Candlehead eşlik ediyor.




SUGAR RUSH’IN GÖRÜNÜMÜNÜ OLUŞTURMAK

Johnston anlatıyor: “Sugar Rush’ın ortaya çıkması, Ralph gibi sinir bozucu, kaba saba biri için dünyadaki en kötü yerin nasıl olacağı düşüncesiyle başladı. Kendini bu yapış yapış  çocuk oyununda bulmak, onun için korkunç bir şey. Özellikle de büyük bir kahraman olduğunu kanıtlamak istediği için.”
Tamir Et Felix Jr.’ın tasarımında kareler, Hero’s Duty’de ise üçgenler kullanılmıştı. Sugar Rush ise çemberlerden ibaret. Gabriel şöyle diyor: “Sugar Rush, yumuşak ve kıvrımlı. O dünyada her şey yuvarlak. Her şeye dokunması çok hoş. Bulutlar yumuşak pamuk şeker, ağaçlar da lolipop ya da şeker çubuğu – tozlar bile kakao tozundan.”
Sugar Rush’ın bu tatlı ve abartılı görünümünü oluşturmak için yapımcılar bolca detaya girerek, bu yerin genel mimari dokusunu geliştirmek ve yapımda kullanılacak bireysel hassasiyetleri geliştirmeye çalışmış.
Görsel geliştirme ressamlarından biri olan Lorelay Bove, İspanyol. Kendisi anlatıyor: “19’uncu yüzyıl sonlarında ve 20’nci yüzyıl başlarında İspanya’daki Katalan Modernist mimari hareketinden ilham aldım. Küçükken orada İspanya’daki diğer modernist mimarların yanı  sıra Antoni Gaudi’nin de eserlerini gördüm. Bana göre hepsi detaylı, renkli, şekilli ve dokulu şeker evler gibiydi.”
Bove devam ediyor: “Şekerden yapılmış bir dünya tasarlama fırsatı  karşıma çıkınca, bu iş için biçilmiş kaftan olan Gaudi ve diğer Katalan Modernist mimarlardan ilham aldım. Taze ve farklıydı.”
Spencer anlatıyor: “Görsel geliştirme ekibimizi İspanya’ya, Barselona’ya yolladık. Orada bir hafta boyunca mimariyi inceleyip, Gaudi’nin şekil dilini ve nesneleri tasarlayış biçimini anlamaya çalıştılar ve bunu Sugar Rush’ın görünümüne nasıl dâhil edeceğimizi bulmak için uğraştılar.”
Gabriel ekliyor: “Lorelay’ın DNA’sında bu stil var. İnanılmaz Sugar Rush karakterleri, binaları ve setleri tasarladı. Olağanüstüydü.”
Ekibe, gelişmekte olan yerin genel görünümünü anlatmak için Gabriel, Sugar Rush’ın devasa bir haritasını oluşturdu – içinde pembe bulutlar, volkan ve Kral Candy’nin sarayı da vardı.

Yapımcılar, Sugar Rush’a Japon havası katmak istediklerine en başta karar vermişlerdi. Gabriel şöyle diyor: “Rich, yarışçıların karakter tasarımı için Harajuku’yu keşfetmek istedi ve Japon şeker ve tatlılarını, buraya nasıl dâhil edeceğimizi araştırmaya başladık. Sonunda dünyanın dört bir yanından uluslararası şeker, kurabiye ve ikramların bir harmanını dâhil etmeye karar verdik.”
Spencer şöyle diyor: “Görsel geliştirme ekibini Almanya’ya, Köln’e, dünyanın en büyük şekerleme fuarına yolladık. Dünyanın dört bir yanından getirilen şekerlemeleri incelediler.”
Gabriel anlatıyor: “Bu fuar alanının her katı şeker, çikolata çeşmeleri, fondülerle doluydu. İnsanı kendinden geçiriyordu.”

Sanat yönetmeni, nane yeşili kullanımıyla Sugar Rush’taki gökyüzünün aynı tonlarda olmasına vesile olan Fransız bir şekerciden ilham almış. Ekip de bu nane yeşilinin, Sugar Rush’taki hafif pembeler, kırmızılar ve çikolata kahvelerini tamamlayacağını düşünmüş. Bu, aynı zamanda Sugar Rush’ı, gerçek hayattaki yarış oyunlarından da ayırt ediyormuş. Gabriel şöyle diyor: “Nane yeşili bize çok taze geldi.”

İş, Sugar Rush’ta hangi şekerlerin kullanılacağına geldiğinde ekip, dünyada yaratılan hemen hemen her lezzeti denemeye karar vermiş. Ortak sanat yönetmeni Ian Gooding anlatıyor: “Sakızlı şekerden ormanımız, sakızlı şekerden aydınlatma aksesuarlarımız var – sakızlı şekerler içten aydınlatmalı olduğu için parlıyor. Harika bir şey bu. Sonbahar yapraklarını temsilen şeker hamurları var. Çam ormanına benzeyen şeker çubuğu ormanı var. Her yerde çikolatalı şekerleme kullandık – bazıları Gaudi anısına parabolik taklar oluşturuyor. Bol bol dondurma kullanıyoruz – hem yumuşak hem sert dondurma. İçi fındıklı çikolatalar var. Volkanın içi katman katman içi koz helvalı ya da fındıklı farklı tablet çikolatalardan oluşuyor. İçerideki zemin yarı saydam, parlak, fındık ve fıstıklı parça şekerlerden oluşuyor. Her yerde bolca şeker kremasının yanı sıra her şekil ve boyda pasta, çikolata rendeleri ve lolipoplar bulunuyor. Karamelden yapılmış diken toplarımız bile var.”
Spencer’a göre yapım ekibi, bazı şeker ve çikolataların da filmde anlık görünmesine sıcak baktı. “Nestle Quik Sand ve Wonkja Laffy Taffy” var.

YARIŞ ARABASI NASIL YAPILIR? 

Vanellope’nin yarışma hayalini gerçekleştirmesi için yapım ekibi, onun bir yarış arabasına ihtiyacı olacağını biliyordu. Arabalar, Kral Candy’nin Kart Fırını’nda yapılıyor. Gabriel şöyle diyor: “Ford kamyonetlerin nasıl yapıldığını görmek için Detroit’e gittik. Gün boyu turladık ve bütün bir montajsı adamakıllı  izledik.”
Ekim aynı  zamanda bir fırını ve bir şeker fabrikasını da ziyaret etmiş çünkü Vanellope’nin yarış arabası şeyden yapılmış… Başka neden olacak? Şekerden!

SUGAR RUSH’I TAMAMLAMAK

Efekt süpervizörü Cesar Velazquez anlatıyor: “Sugar Rush için efektler, Hero’s Duty’ye göre tam bir kontrast. Efektlere daha fazla kişilik ve çekilicilik kattık.
İmzamız niteliğindeki efektimiz ise arıza efekti. Vanellope, ne zaman duygusal bir an yaşasa arıza veriyor. Adeta kısa devre veya hıçkırmak gibi – ışıklar var, seğiriyor. Sonuç çok iyi oldu.”
Diğer efektler arasında sakız şekerden yapılmış ışıklar, biçimlendirilmiş toz – evet, biçimlendirilmiş toz car. Velazquez şöyle diyor: “Yarışçıların, yarış sırasında içinden geçtiği toprak kadar olağan bir şey bile kakao tozu veya şekerli krema görünümünde yapıldı.”

IŞIK, KAMERA, MOTOR!

Yiyecekleri – animasyon yiyecekleri bile - lezzetli göstermenin bir zorluğu var. Görünüm ve ışıklandırma yönetmeni Adolph Lusinsky anlatıyor: “Yiyecek fotoğrafçılarını stüdyomuza davet ettik ve kamera önünde yiyecekleri neyin cazip gösterdiğini bizimle paylaşmalarını  istedik.”
Ekip aynı  zamanda, neyin işe yaradığını ve yaramadığını anlamak için çeşitli ışıklar altında farklı yiyecek ve doku çekimleri yapmak üzere bir ışıklandırma stüdyosu inşa etti. Lusinsky anlatıyor: “Bir parça çikolatanın görüntüsünü bile yakalamak zor. Bir parça kahverengi plastik ve bir parça gerçek çikolata arasındaki farkı, içinden ışığın nasıl geçtiğidir.”
Hiç  kimse, bir uzay kapsülü, şekerlemeden oluşan bir araziye aniden iniş yaparsa ne olacağını bilmediği için bunu denemek zorunda kalmışlar. Lusinsky şöyle diyor: “Bir fırın kabını  yaklaşık 2,5 santimetre kalınlığında kremayla doldurduk. Sonra oyuncak bir gemi aldık ve doğru sıçrama efektini elde edebilmek için elimizden geldiğince hızla onu çarptık. Bu sayede meydana gelen dalgalanmaları ve kremadaki şekilleri çalışabilirdik.”
Lusinsky, Detroit, Köln ve Barselona’ya yapılan araştırma gezilerinde ekibe eşlik etti – ışıklandırmaya dair fikirlerinin çoğunu buradaki gözlemlerinden aldı. Kendisi şöyle diyor: “Kral Candy’nin tahtının bulunduğu odanın ışıklandırmasına, Barselona’da bir katedral ilham verdi.”

Plan süpervizörü  Rob Dressel, Sugar Rush’ın sinematografisinin, Hero’s Duty’nin ürkütücü görünümünden çok çok uzak olduğunu söylüyor. Ama Sugar Rush da ekibin ikileme düşmesine yol açmış: Dinamik  araba yarışları, bir spor müsabakası havasında mı çekilmeliydi yoksa araba kovalamaca sahneleri ruhu mu taşımalıydı? Yapımcılar ikincisini seçti. Dressel şöyle diyor: “Daha cesur ve tehlikeli olmasını istedik. Daha az spor, daha fazla macera olmalıydı. Arazinin derinliğini sığ tuttuk, arka planı daha yumuşak yaptık.”

MÜZİK GİRSİN

Japonya’nın pop fenomeni AKB48, “Sugar Rush” adlı şarkısıyla Ralph’in şeker diyarına yaptığı yolculuğa eşlik ediyor. Spencer şöyle diyor: “Sugar Rush’ı Japonya menşeli bir oyun gibi düşündük. Bu yüzden Japonya’ya gidip, 90’lara ait bu araba yarışı  oyununun genç ve modernliğini yansıtabilecek en seksi J-pop grubunu seçtik.”
Vanellope’nin yeni yarış arabasını nasıl kullanacağını öğrendiği sahneye, 2007’deki “Shut Up and Drive”la Rihanna eşlik ediyor.

DAHA GELMEDİK Mİ? 

Senarist Phil Johnston, kendisinin ve yönetmen Rich Moore’un, karakterlerin bir oyundan diğerine nasıl yolculuk edeceğini çözmeye çalıştığı  zamanları hatırlıyoR: “Bir sürü aptalca fikir vardı  – tuvaletteki bir girdap dâhil. O zamanlar New York’ta yaşıyordum, hikâye üzerinde çalışmak için Rich de oraya gidiyordu. Game Central Station (Oyun Merkez Terminali) fikrini bulmamış an meselesiydi. Günün farklı zamanlarında gördüğünüz o büyük ışıkların olduğu Grand Central Station’a (Grand Central Terminali) benziyor. Bize göre burası bir güç dağıtım panosu – bütün oyunlar, bu aşırı gerilim koruyucuya bağlı. Karakterler içinse bir aktarma merkezi – Game Central Station’daki minik trenlere binerek oyunlar arasında yolculuk ediyorlar.”

İlham kaynağı olan terminal gibi Game Central Station da çok yoğun bir aktarma merkezi. Yapımcı Clark Spencer anlatıyor: “Karakterler, oyunlar bittikten sonra oraya gidip birbirleriyle iletişim kurabilirler ve birbirlerinin oyunlarına yolculuk yapabilirler.
Rich Moore, gerçekliği sağlamak istiyordu. Bu yüzden biz de herkesin en sevdiği bilgisayar oyunlarında yer alan karakteri bu dünyaya yerleştirdik. Böylece Game Central Station’ın dünyası oluştu ve Bad-Anon (Adsız Kötüler) toplantılarının katılımcıları da buradan bulundu.”

Peki filminize, hâlihazırda mevcut olan karakterleri dâhil etmek için nasıl izin alırsınız? Moore’a göre sadece sorup rica etmişler:
“Her şey farklı oyun şirketlerindeki insanlarla yüz yüze görüşmelerde başladı. Clark’la ellerini sıktık, onlarla oturup hikâyeyi anlattık. Video oyunlarının geçmişi derin – ciddi bir nostalji var orada. Bu karakterler gerçekten de oyunlar hakkındaki bir film için çok önemli. Onlarsız bu filmi yaptığımızı düşünemiyorum bile.”

GAME CENTRAL STATION’DA (OYUN MERKEZ TERMİNALİ) KİM KİMDİR?

Q*Bert: Fişi Çekik

Oyunu uzun zaman önce fişten çekilen Q*Bert, vaktinin çoğunu, tüm oyun karakterlerinin aktarma merkezi olan ve oyunları biten bahtsızlar için de ev görevi gören Oyun Merkez Terminali’nde geçiriyor. Eskiden oyunundaki zıplayan mor kötü karakter Coily ise eski düşmanıyla burada beraber takılıyor.

Johnston şöyle diyor: “Bir şey fişten çekildiyse, üç çatallı  fişten Oyun Merkez Terminali’ne ışık geliyor. Bu aslında kötü  bir habere dalalet olsa da çok hoş görünüyor.”

Aşırı Gerilim Koruyucu: Not Panolu Adam

Bir lisenin kat nöbetçisi gibi görevleri olan ve bir alışveriş merkezi polisinin müdahaleciliğine sahip bu bağnaz kamu görevlisi, yardımcı  olacağına sürekli huzursuzluk çıkarıyor. Ama ani gerilim atakları  da şakaya gelmez.

Kirpi Sonic: Hâlâ Dünyayı Kurtarıyor

Bu kahraman, ses hızıyla hareket edip kendi video oyunu serisinde dünyayı  kurtarmadığı zamanlarda, Kirpi Sonic, halka anonslar yapıyor ve oyun arkadaşlarına özellikle kendi oyunları dışındayken kendilerine dikkat etmeleri gerektiğini söylüyor.
Kirpi Sonic’i, Roger Craig Smith seslendiriyor.

Game Central Station’da (Oyun Merkez Terminali) gözümüze çarpan diğer karakterlerse “Street Fighter”dan Ryu (seslendiren Kyle Hebert) ve Ken (Reuben Langdon). Hebert ve Langdon, Street Fighter’da da bu karakterleri seslendiren kişiler.

BAD-ANON’DA (ADSIZ KÖTÜLER) KİM KİMDİR?

Ralph’in uzun zamandır kötü adam olması yüzünden bocalamaya başlayınca bir destek grubuna katılır. Pac-Man’in mekânında gerçekleşen toplantıyı yine oyunda yer alan turuncu hayalet Clyde yönetiyor. Kalabalık katılımcı grubunun arasında sektörün en kötü  şöhretli bazı adamları da var.

Neff: Yeni Siyah, Mor
“Altered Beast’s”in şeytani büyücüsü Neff, Bad-Anon (Adsız Kötüler) toplantısı için biçilmiş kaftan.

M. Bison: Karanlıkların Hâkimi
M. Bison, “Street Fighter”ın affı olmayan dünya diktatörü, Bad-Anon’da Psycho Power gücünü bastırmayı öğreniyor.

Oyunda M. Bison’ı seslendiren Gerald C. Rivers, filmde de aynı karakteri seslendiriyor.

Zangief: Kırmızı Siklon
Kas yığını, göğsü kıllı, ayılarla dövüşen, saçı Kızılderili kesimi olan “Street Fighter” güreşçisi de Bad-Anon (Adsız Kötüler) toplantılarının olmazsa olmazı.

Dr. Eggman: Kirpi’nin Can Düşmanı
“Sonic The Hedgehog – Kirpi Sonic” oyununun bıyıklı, kocaman gözlükleri olan düşman karakteri Dr. Eggman, dünyayı ele geçirme görevine ara verip, haftalık Bad-Anon toplantılarına katılıyor.

Clyde: Turuncu ve Sonunda Yetki Sahibi
Arkadaşları  Inky, Blinky ve Pinky ile birlikte Pac-Man’in hayatını zorlaştıran turuncu hayalet Clyde. Bugünlerde yaşlı Clyde, boş vakitlerinde haftalık Bad-Anon (Adsız Alkolikler) toplantılarını yönetiyor.
“Oyunbozan Ralph”in farklı dünyalarına ek olarak yapım ekibi, Litwak Aile Eğlence Merkezi ve Atari Salonu ile Ralph’in soğuk bir bira içip çok yoğun olan Tapper’dan tavsiye almak için gittiği klasik atari oyunu “Root Beer Tapper” için kapsamlı setler de yaptı.

Birbirinden bu kadar farklı dünyaların yapım ekibi için zorlukları  olmuş olsa da, yönetmen Rich Moore “Oyunbozan Ralph” için duyulan umut yapım süreçleri sırasında hiç sönmemiş. “Amacımız; seyircilerin önem verdikleri karakterlerin içlerinde bulunduğu dünyanın kalbine hitap eden eğlenceli bir şey yapmaktı.”

JENERİK AKSIN

Klasik eğitim almış olan Henry Jackman, filmin müziklerine atari oyunu sesleri katmanın yanı sıra filmin duygusunun da altını  çiziyor. Jackman’a göre filmin müzikleri, hikâyeden ilham aldığı  için bu sayede klasik eğitim kökenini de kullanabilmiş. Kendisi şöyle diyor: “Duygusal bir gelişme olduğunda, zorlama hissi olmaksızın orkestral bir müziğin kapıları da açılmış oluyor.”

Özgün müziğini Skrillex ve Japon AKB48 grubunun yaptığı ve bireysel dünyaların bu şekilde tamamlandığı “Oyunbozan Ralph”in, aynı müzikal canlılıkla seyircilere veda etmesi gerekiyordu.

Owl City (“Fireflies, “Good Time”), “When Can I See You Again?”  ile filme neşeli ve hikâye odaklı bir son oluşturuyor. Şarkıcı/şarkı  yazarı/enstrüman çalan Adam Young’a göre şarkı, duygusal bir mücadeleyi ortaya koyuyor: “Çok mutlu, neşeli bir şarkı  ama acı-tatlı bir yanı da var. Filmdeki ana ilişkilerden birinin ucu açık kalıyor.”

Bitiş  jeneriğine katkıda bulunan Buckner ve Garcia’da, 1982’nin İlk-10 hiti arasına giren “Pac-Man Fever”ın arkasındaki ekip. Jerry Buckner, “Wreck-It, Wreck-It Ralph” şarkısının, hit şarkı  yazarı/yapımcı Jamie Houston’la (Steven Tyler, Macy Gray) ortak yapımcılığını yaptı: Buckner şöyle diyor: “Filme bir şarkıyla katkıda bulunmak için davet edilmek harikaydı. Şarkı, içinde biraz modern melodiler de bulunan 80’lerin pop şarkıları tadında bir şarkı – sonuçtan çok mutluyuz.”

YAPIM EKİBİ HAKKINDA 

RICH MOORE (Yönetmen) “The Simpsons” ve “Futurama” gibi çığır açan TV animasyonlarında yönetmenlik yaptığı, başarılı bir kariyere sahip olan Moore, Walt Disney Animation Stuıdios ile ilk uzun metrajlı sinema filmini yönetiyor. “The Simpsons”ın pek çok bölümünün yönetmenliğini yaptı ve “The Simpsons Movie”de sekans yönetmeni oldu. Mesleki başarıları arasında Emmy Ödülleri, bir Annie Ödülü, bir Hugo Ödülü ve Reuben Ödülü var.
CalArts’ın Karakter Animasyonu Program’ından mezun olan Moore, kariyerine Ralph Bakshi’nin “Mighty Mouse – The New Adventures”ın da tasarımcı  ve yazar olarak başladı. Ardından “The Simpsons”ın ilk üç yönetmeninden biri oldu ve ilk beş sezon boyunca dizinin sayısız bölümünü yönetti. Bu bölümler arasında Emmy Ödüllü  “Homer vs. Lisa and the Eighth Commandment” da vardı. Ardından Gracie Films’e geçip ikinci animasyon dizisi “The Critic”te, dizinin idari yönetmeni oldu.

Moore, CalArts mezunu Gregg Vanzo ve Claudia Katz’la, Rough Draft Studios’ta tekrar bir araya geldi. Burada Matt Groening’in “Futurama”sının yaratıcı geliştirme ve yapımından sorumluydu. “Futurama”da denetim ve yönetmenlik yaparken Ulusal Çizgi Filmciler Cemiyetinin verdiği, Televizyon Animasyonunun En İyisi dalında 1999 Reuben Ödülünü, Dünya Bilim Kurgu Cemiyeti tarafından 2001’de Animasyon Dalında Özel Başarı dalında Hugo Altın Plaketi ve 2002’de “The Roswell That Ends Well” bölümüyle En İyi Animasyon Program kategorisinde Emmy ödülü kazandı.
Moore’un yönetmen ve idari yönetmenlik yaptığı yapımlar şöyle: Warner Bros.’un kısa filmi “Duck Dodgers – Attack the Drones”, CBS prime time pilot bölümü “Vinyl Café”, Comedy Central için “Drawn Together, Mad TV için “Spy vs. Spy” ve Fox için “Sit Down, Shut Up.”


CLARK SPENCER (Yapımcı) 20 yıldır Walt Disney Animation Studios’da üst düzey görevlerde yer aldı. 1990 yılının Temmuz ayında Disney’ye finans ve planlama departmanına senior iş planlayıcısı olarak girdi. 1991 Ağustos’unda stüdyo planlama müdürü, 1992 Eylül’ünde ise stüdyo planlama ve finans direktörü oldu. Bu zaman zarfı içerisinde Asya’daki Disney Channel’ın yayın hayatına geçmesi sürecine, Miramax Films’in satın alınmasına ve Disney’in Paris’teki animasyon stüdyosunun oluşturulması süreçlerine dâhil oldu.

1993 yılının Ekim ayında Spencer, Walt Disney Animation Studios’a planlama direktörü  olarak katıldı ve kısa sürede planlama ve finans başkan yardımcılığına yükseldi. Hollywood Reporter, Spencer’ı, 1995 yılında yıldızı parlayan 35 yaş altı yöneticiler arasında gösterdi. 1996 Ekim ayında Walt Disney  Animation Studios and Theatrical Productions’ın finans ve operasyon kıdemli başkan yardımcısı oldu. 1998 Eylül ayında Disney’nin Florida’daki animasyon stüdyolarına geçene kadar buradaki görevine devam etti.
Spencer, Florida stüdyosunda kıdemli başkan yardımcılığı ve genel müdürlük yaptı. Burada stüdyonun tüm operasyon ve prodüksiyonlarından sorumluydu. 6 ay sonra, şirket kendisine Florida stüdyosunda yapılacak ikinci uzun metraj animasyon filmi  “Lilo ve Stitch”  için teklif götürdü. Film, Walt Disney company adına büyük bir hit oldu, üç tane DVD devam filmi, bir animasyon TV dizisi çıktı. Karakterler günümüzde de çok popüler. Spencer, Burbank’teki animasyon stüdyosuna döndü ve “Meet the Robinsons”ın sorumlu yapımcılığını  üstlendi. Burada da projenin hikâye gelişiminden sorumluydu. Ardından Walt Disney Animation Studios’un “Bolt” filminin yapımcılığını  üstlendi. Spencer, Disney’in 2011 yılında çıkardığı “Winnie the Pooh”nun da sorumlu yapımcısıydı.
Seattle, Washington’lı olan Spencer, 1985 yılında Harvard Üniversitesi tarih bölümünden mezun oldu. Wall Street’te üç yıl boyunca Bankers Trust Company’nin finansal ortağı olarak çalıştıktan sonra Harvard İşletme Okulu’na gitti ve 1990 yılında yüksek lisansını  tamamladı.

PHIL JOHNSTON (Hikâye/Senaryo) sinema ve televizyon yazarı. Ed Helms ve John C. Reilly’nin rol aldığı “Cedar Rapids” senaryosuyla 2012 yılında En İyi Senaryo dalında Independent Spirit Ödülü’ne aday gösterildi.
Johnston şu an, Joel ve Ethan Coen’le birlikte yarattığı TV dizisi “Harve Karbo”nun senaristliğini ve sorumlu yapımcılığını  yapıyor. Yeni film projeleri arasında “A Confederacy of Dunces”  uyarlaması (Paramount, Zach Galifianakis rol alacak), Sacha Baron Cohen’in oynayacağı (Paramount) bir casus komedisi ve yine bir komedi olan “Reply All” (DreamWorks) yer alıyor.

Sinemacı  olmadan önce Johnston radyo-televizyon gazetecisi olarak çalıştı  ve çalışmalarından ötürü üç Emmy Ödülü kazandı. Wisconsin-Madison Üniversites Gazetecilik Bölümünü bitirdi, ardından Columbia Üniversitesi’nde sinema alanında güzel sanatlar mastırı yaptı. Karısı, iki çocuğu ve kedisiyle birlikte Brooklyn ve Los Angeles’ta yaşıyor.

JENNIFER LEE (Senaryo) 2011 yılının Mart ayında “Oyunbozan Ralph”in ortak senaristi olarak Walt Disney Animation Studios’a katıldı.
Troika Pictures ve Leonardo DiCaprio’nun Appian Way Productions’ından çıkacak olan, henüz geliştirme aşamasında sinema filmleri mevcut. “Lucid Dreams” senaryosu da Wolfgang Peterson’ın Radiant Productions’ı tarafından alındı. Kendisi, Walt Disney Animation Studios’un yeni destansı macera filmi “Frozen”ının senaryosunu yazmakta.
Lee, lisans eğitimini New Hapshire Üniversitesi İngilizce bölümünde tamamladıktan sonra, Columbia Üniversitesi Sinema Bölümünde güzel sanatlar mastırı  yaptı.


JOHN LASSETER (Sorumlu Yapımcı) Walt Disney ve Pixar Animation Studios yaratıcı sorumlusu ve Walt Disney Imagineering’in yaratıcı danışmanı. İki Oscar’lı bir yönetmen ve tüm film ve bağlantılı projeleri Walt Disney ve Pixar Animation Studios’tan. Çığır açan ödüllü filmler “Oyuncak Hikayesi”, “Bir Böceğin Yaşamı” “Oyuncak Hikayesi 2” ve “Arabalar”ı yönetti. Bunlara ek olarak “Sevimli Canavarlar” “Kayıp Balık Nemo” “İnanılmaz Aile” “Ratatuy” “Vol.i” “Bolt” ve geçen yılın beğenilen filmi “Yukarı Bak”ın sorumlu yapımcılığını yaptı. Film, 2009 Cannes Film Festivali’nn açılış filmi oldu ve En iyi animasyon ve En iyi film müziği dalında Oscar ödüllerini aldı. Lasseter, Disney’in Oscar adayı New Orleans’ta geçen müzikal “Prenses ve Kurbağa”nın da sorumlu yapımcısıydı.

Lasseter birçok Pixar kısa filmi çekti: “Luxo Jr.” (1986), “Red’s Dream” (1987), “Tin Toy” (1988) ve “Knick Knack”  (1989). Birçok kısa filmin de yapımcılığını ve sorumlu yapımcılığını üstlendi. “Geri’s Game,” “For the Birds,” “One Man Band,” “Lifted,” “Presto,”  ve “Partly Cloudy.” Pixar’ın “Tin Toy”u 1988’de En  İyi Animasyon Kısa Film ödülünü kazandığında, bu ödülü  kazanan ilk bilgisayar animasyonlu film oldu. Pixar “Geri’s Game”  (1997) ve “For the Birds” (2000) ile iki Oscar daha kazandı.

Lasseter’ın denetiminde Pixar’ın animasyon uzun ve kısa metraj filmleri bolca ödül ve sektörden gelen tebrikler aldı. Lasseter, 1995 yılında “Oyuncak Hikayesi” ekibine ilham verdiği için Özel Başarı  Ödülü kazandı. “Oyuncak Hikayesi”ndeki çalışması  aynı zamanda ona en iyi özgün senaryo dalında aday da gösterildi ve bir animasyon filmi için bu bir ilkti.

2004’te Lasseter Sanat Yönetmenleri Derneğince onurlandırıldı. Kendisine prestijli Outstanding Contribution to Cinematic Imagery ödülü  verildi. Amerikan Film Enstitüsünden de fahri doktora aldı. Lasseter, kariyer başarısı ve animasyon sanatına katkısından ötürü  ASIFA-Hollywood’dan 2008 Winsor McCay Ödülünü aldı. 2009 yılında Lasseter ve Pixar’daki yönetmen arkadaşları 66. Venedik Uluslararası Film Festivalinde Hayat Boyu Başarı  Ödülü aldı. Amerikan Yapımcılar Birliğinin kendisine verdiği 2010 David O. Selznick Ödülü de onu bu ödülü alan ilk animasyon filmleri yapımcısı oldu.

1986’da Pixar el değiştirmeden önce Lasseter, Lucasfilm Ltd’nin bilgisayar departmanının bir üyesiydi. Burada, 1985’teki Steven Spielberg yapımı “Genç Sherlock Holmes”ün bilgisayar animasyonu kullandığı Mozaik Cam Şovalyesi karakterini tasarladı.

Lasseter, California Institute of the Arta’ta Karakter Animasyon programına katıldı ve 1979 yılında sinema dalında güzel sanatlar diplomasını  aldı. California Institute of the Arts’a devam ederken Lasseter, iki animasyon film çekti. İkisiyle de Animasyon dalında öğrenci Oscar’ını kazandı: “Lady and the Lamp” (1979) ve “Nitemare” (1980). İlk ödülünü Whittier’daki Model Grocery Market’ta pastel boyalarla çizdiği Kafasız Atlı’yla 15 dolar kazandığında aldı.