6.3.13

You Will Meet a Tall Dark Stranger


Woody Allen, “You Will Meet a Tall Dark Stranger” ile iki evli çiftin hayatlarına çeviriyor kamerasını...
Alfie (Anthony Hopkins) ve Helena (Gemma Jones), kızları Sally (Naomi Watts) ve kocası Roy (Josh Brolin) ve onların tutkuları , zaafları endişeleri , hayatlarını etkileyecek sıkıntılarını anlatıyor...

Alfie, Helena’yı kaybolan gençliğini bulmak adına terk eder ve kendisinden oldukça genç bir kadın olan Charmaine (Lucy Punch) ile evlenmeye karar verir...
Helena ise hayatını şarlatan bir falcının sözlerine göre yönlendirmeye başlamıştır.

Mutluluğu evliliğinde yakalayamayan Sally çalıştığı sanat galerisindeki yakışıklı patronu Greg (Antonio Banderas)’e aşık olmuştur.
Kocası  Roy ise heyecan içinde son yazdığı romanına yayınevinden cevap beklemektedir... Fakat karşı pencereden kendisine bakan gizemli bir çift göz Roy’u hayatının aşkı Dia’yı (Freida Pinto) bulduğuna inandıracaktır.

Mutluluğu bulmaya çalışan karakterlerimizin önüne her defasında problemleri çıkacak aşkı bulma çabaları onları  sadece kalp ağrısına ve umutsuzluğa sürükleyecektir...

Acaba aşk bir falcının sözlerindeki “Karşına uzun boylu esmer bir adam çıkacak” kehaneti ile mi kalacaktır... Hayallerimizdeki ilüzyonlar bizi hep komik durumlara mı düşürecek...



 YAPIM NOTLARI

Bir çok Woody Allen filminde olduğu gibi , YOU WILL MEET A TALL DARK STRANGER ‘da  da prestijli ve tanınmış oyuncular olduğu gibi çok yetenekli yeni oyuncular rol alıyor.
“Bu kadar iyi oyuncular olmaları beni daima çok şaşırtıyor,” diyor Allen.
“Hiç birine prova yapma imkanı tanımadım. Bir çoğu bana karakterleri ve senaryo hakkında soru sormadı. Çekime geldiler ve en fazla bir ya da iki denemeden sonra çekimi tamamladık..”
Aslına bakarsanız Allen çekimlere gelene dek Naomi Watts ile tanışmamıştı ve oyuncunun rolü ve özellikle ilk sahnesi filmin en romantik sahnelerinden biriydi.
“O sabah sete geldi ve bana günaydın dedi... Üçüncü viteste kalkan bir araba gibi iki ve birinci vitesi hiçe saydı... Hayatımda böyle bir şey görmemiştim. Ağzını açıp konuşmaya başladığı andan itibaren bütün yeteneği ile karşımızdaydı.” Watts ise bu durumu  biraz farklı hatırlıyor : “İnanılmaz gergin bir gündü ve Woody tarafından vurulmuş gibiydim!”

Allen usta oyuncu Anthony Hopkins için ise : “Ekrana getirdiği hayat ve onun oyuncu enerjisi hiçkimseyle karşılaştırılamaz. O kadar güçlü ve heybetli bir oyunculuğa ve karaktere sahip ki onun etkisine girivermeniz sadece bir kaç dakikanızı alıyor. Doğuştan şanslı az sayıdaki oyuncudan biri o... bu güç onun içinde var...”

Banderas sete gelmeden önce Allen’ın kendisine göndermiş olduğu bir mektubu çerçeveletip duvarına astığını söylüyor: “Çekim esnasında sizi rahat ettirecekse diyaloglarınıza ekleme yapabilir ya da diyalogdan istemediginiz kısmı çıkarabilirsiniz” yazan mektupta olduğu gibi tüm oyuncular Allen’ın saygı çerçevesi içinde oyuncuları yönettiğinden ve onların emprovizelerine izin verdiğinden bahsediyor.

Film “Macbeth”’ten bir cümle ile başlıyor ve bitiyor: “a tale full of sound and fury, signifying nothing.. Bir aptalın anlattığı bir masal bu; sırf gürültü, patırtı; bir anlama geldiği de yok...” diye açıklıyor Allen: “Tüm bu karakterler hayatları için bir anlam bulmaya amaçlarına ve başarıya ulaşmaya, aşkı tatmaya uğraşıyorlar... Etrafta koşuşturup birbirlerine çarpıyorlar birbirlerini incitiyorlar ,hatalar yapıyorlar ve gerçek bir kaos yaşıyorlar... Fakat en sonunda belki bundan yüzlerce yıl sonra dünyada yepyeni bir takım insanlar olduğunda tüm bu düşünceler uğraşılar koşturmacalar ve şimdi bir anlam ifade eden herşey o gün hiç bir şey ifade etmeyecek. Bundan çok yıllar sonra belki güneş artık ısıtmadığında dünya diye bir gezegen olmadığında hatta tüm evren son bulduğunda bir tek hapla sonsuza dek yaşamayı başardığımızda hiç bir şeyin sonsuz olmadığını anlayacağımızda.... Tüm bunlar sırf gürültü, patırtı bir anlama geldiği de yok diyeceğiz... Kimbilir...