Türkçeyi -aklına estiği
gibi- bazen kötü, bazen iyi konuşabilen, selamsız
sabahsız ortalıkta dolaşan, suratsızın önde gideni,
antipatiğin de bayrak sallayanı bir kız olan Özgür
(Sezin Akbaşoğulları), 80 darbesi sonrası Fransa’ya iltica
etmiş, Devrimci bir anne babanın kızıdır..
Paris’te doğup büyümüş,
annesini o daha küçükken kaybetmiş bu 'kızgın'
kızın, şimdi de babası ölmüştür..
Evde bulduğu, babasına ait bir
mektubu vasiyet kabul eden 'Özgür kız', cenazeyi
İstanbul'a gömmek üzere yola çıkar..
İlk defa geldiği İstanbul'da
babasını morga koyar, kendi de ana tarafından akrabalarının
yanına gider..
Babasını gömebilse onlarla
tanışmaya hiç niyeti yoktur ama, aslan bürokrasimizin
de T.C. kimliği olmayan bu 'mülteci' cenazeye defin ruhsatı
vermeye gönlü yoktur..
'Solcu' akrabalar da bir işe yaramaz
ama, orada tanıştığı Ferhat (Caner Cindoruk), biraz ısrarlı
olmanın, daha çok da yakışıklı olmanın avantajını
kullanarak, kızımızın kalın kabuğunda gedik açmayı
başarır..
Ferhat'ın 'gönüllü' yardımcılığında bu sefer de baba tarafından 'dinci' akrabalarını bulan Özgür'ün, Ferhat'ı gördükten sonra, babasını morgda unutması dikkatli gözlerden kaçmayacaktır..
Senarist-yönetmen, tıpkı Özgür
gibi, rahmetlinin cesedini gömmeyi falan unutuyor ve belli ki
'asıl hedef'i olan dinci kesimi, yerin dibine sokmaya girişiyor..
Tamam, kendi hedefi, kendi görüşüdür..
Ne bana, ne de bir başkasına bu
konuda fazla laf düşmez; ama, bunu nasıl yaptığı hususunda
gördüklerimi eleştirmekten de beni kimse alıkoyamaz..
Televizyon dizisi senaristi olduğunu öğrendiğimiz Filiz Alpgezmen, bu ilk yönetmenlik denemesinde çok başarısız olduğu gibi, geleceğe dair bir umut ışığı da vermiyor maalesef..
Hiç görmediğimiz babası
hakkında çok daha bilgilenmemize karşın, olayın esas
elemanı olan Özgür hakkında doğru dürüst bir
şeyler bilmememiz çok garip..
Başından sonuna kadar -üslupla
hiç ilgisi olmayan- öylesine bir kabalık, yontulmamışlık
hissi veriyor ki film, yönetmeninin bir kadın olduğuna
inanmakta zorlandım valla..
Neyse ki bazı arkadaşlar bi şekilde
ikna ettiler beni..
Şu an iyiyim yani, merak etmeyin..
İnanılmaz kötü oyunculuklara baktığımızda ve mevcut oyuncuların ustalığını gözönüne aldığımızda, bu olumsuzluğun tamamen yönetmenden kaynaklandığı da açıkca görülüyor..
Filmin olumlu tek yanı, daha doğrusu
tespiti, dindar kesimin içinde yer alan ve kendilerine,
Gösterişçi Dindar ya da Dinci diyebileceğimiz güruhu,
belki biraz karikatürize ama doğru bir bakışla
betimlemesiydi..
Hedefini tam belirleyememiş, önemli
bir şeyler söyleyecekmiş havalarına girmesine rağmen, elle
tutulur bir mesaj da oluşturamayan senaryosu ve kötü
diyaloglarıyla film daha en temelinde, 'benden bir şey olmaz'
sinyalini veriyor..
Alpgezmen'in yönetimi de olumlu hiçbir katkı sunamayınca, film de bu uyarı sinyalini hiç kesmeden finali görüyor..
Yine de, dünyanın en ‘anlamsız’
sevişme ve dünyanın en saçma sapan adam öldürme
sahnelerini merak edenler için ilginç olabilir..
1/5
Yönetmen ve senarist: Filiz
Alpgezmen
Tür: Dram
Oyuncular: Sezin Akbaşoğulları,
Caner Cindoruk, Serkan Keskin
Yapım: Türkiye, 2013