31.7.13

The Smurfs 2 / Şirinler 2


Columbia Pictures/Sony Pictures Animation yapımı olan ve 2011 yılında gişe rekoru kıran The Smurfs / Şirinler, dünyanın üç elma yüksekliğindeki en sevilen kahramanlarının elli yıldır her mecrada kazandığı başarınının tesadüf eseri olmadığını kanıtlıyordu.

Peyo'nun eseri olan Şirinler, 1958 yılında Belçika yapımı bir çizgi romanda ortaya çıktığından beri çizgi romanlarda, kitaplarda, çizgi dizilerde, filmlerde, bilgisayar oyunlarında, sahne gösterilerinde ve 300 milyondan fazla satışa ulaşan oyuncaklarda boy göstererek dünyanın dört bir yanındaki çocukları ve büyükleri eğlendirdi…
ve sonunda, gişenin de hakimi oldu.
Film dünya çapında bir fenomen haline gelerek 560 milyon doların üzerinde hasılat elde etti.

Yapımcı Jordan Kerner “İster Brezilyalı olsun, ister Çinli, ister Rus; ister los Pitufos adıyla tanısın, ister i Puffi, ister les Schtroumpfs… herkes Şirinleri sever,” diyor.
“Şirinler / The Smurfs'le yaptığımız gibi, Şirinler 2 / The Smurfs 2 ile de ortaya çıkardığımız filmin tüm coğrafi sınırları aşmasını istiyoruz. Bu da, tüm kültürlere seslenen Şirinler temasına uygun düşüyor.”

“Bu karakterler, insanların çocukluğunda yaşıyor ,” diye açıklıyor Kerner.  “Onları okuyan kuşakların yüreğinde yer etmiş. O nedenle, izleyicilerin tanıdığı ve sevdiği karakterleri alıp onları duygusal ve komik bir bakış açısıyla günümüze getirmek istedik.  Peyo’nun kızı ve filmin ortak yapımcılarından biri olan Veronique Culliford'la birlikte, öykülerin geliştirilmesi üzerine yoğun bir çalışma içerisine girdik – ikinci film üzerinde çalışma fırsatı elde ettiğimiz için çok şanslıyım; çünkü karakterleri, gelişip değişmelerini görmeyi seviyorum ve film bittikten sonra başlarına gelecekleri bilmek için yanıp tutuşuyorum.  Raja Gosnell'in perdeye getirdiği Sakar Şirin, Gözlüklü Şirin, Huysuz Şirin, Şirin Baba, Şirine ve Gargamel karakterlerinin başına gelecekleri merak etmemek mümkün mü?”

İlk filmde sevimli mavi dostlarımızın Büyük Elma'nın tadına bakmasını izlemiştik; Şirinler 2 / The Smurfs 2'de ise yeni bir serüvenle gittikleri Işığın Şehri Paris'te kültürler arası çekiciliklerini bir kez daha konuşturuyorlar.

 İlk filmde olduğu gibi bu filmde de yönetmenliği üstlenen Raja Gosnell, “Bir yönetmen olarak beni en çok heyecanlandıran şey, bu muazzam maceryla Paris'i köşe bucak göstermemiz oldu,” diyor.  “Bildiğim kadarıyla daha önce kimsenin filme almadığı yerlerde bile çekim yaptık. Paris Opera Binası'nda sahneye çıktık, Notre Dame'ın kemerli payandalarında çekim yaptık. Şirinlerin bu kadar sevilmesi ve Jordan'la ortak yapımcı Raphael Benoliel'in yetkililerden izin alma çabaları sayesinde asla çekim yapamayacağımızı sandığım yerlere girdik. Bir yönetmen başka ne isteyebilir ki?”

Filmin başlangıcında, Şirine Şirinler köyünde yaşıyor. Diğer şirinlere ve Şirin Baba'ya rağmen yine de yalnızlık çekiyor. Kendi geçmişi ile hâlâ barışmış değil. Herkesin bildiği gibi Şirine kötücül planlarının bir parçası olarak Gargamel tarafından yaratıldı - ama Şirin Baba sevgi ve sihir sayesinde onu gerçek bir Şirin haline getirmeyi başardı. Bu uzuun zaman önceydi; ama yine de... Şirine hâlâ bazı şeylerden emin değil.  Şirine'yi seslendiren Katy Perry, “Kendine bazı sorular sormaya başlıyor: nereden geliyor, içinde bulunduğu topluluğa uyum sağlıyor mu,” diyor.  “Bir bakıma, ergenlik çağına geldiğimizde bizim de sorduğumuz türden sorular soruyor.  Gerçek bir Şirin olup olmadığını çözmeye çalışıyor. Gargamel tarafından yaratılmış; o nedenle çok uzun süredir bastırdığı bir yaramazlık var. Ama asıl önemli olan nereden geldiğiniz veya kim tarafından yaratıldığınız değil; yaptığınız seçimler ve hayatınıza vermek istediğiniz yön..”

“Bir bakıma, Gargamel'i 'biyolojik babası,' Şirin Baba'yı ise kendisini besleyip büyüten kişi olarak görüyor.  Asıl soru şu – doğa mı, çevre mi baskın çıkacak?” diyor Raja Gosnell.  “Şirine onu -bir bakıma- doğuran ebeveynin mi yoksa onu yetiştiren Şirin'in mi çocuğu?”

Gargamel Şirinleri yakalamak için hain bir plan daha yaptığında bu sorular öne çıkıyor. “Gargamel, Şirine'nin 'erkek ve kız kardeşleri' olarak tanımlayabileceğimiz ve Haylazlar diyebileceğimzi Hakus and Veksi'i yaratıyor” diyor Kerner.  “Tıpkı Şirine gibi, bir kil topağından yaratılmışlar. Gargamel onları gerçek Şirinlere dönüştürmek istiyor çünkü ancak o zaman özlerini ele geçirebilir. Şirine'yi gerçek bir Şirin'e dönüştüren büyüyü ele geçirebilirse, sayısız Şirin yaratıp özlerini ele geçirerek dünyanın en güçlü büyücüsü haline gelebilir.”

Gargamel'in bu büyüye ulaşmasının tek yolu Şirine'yi şirinleyip Paris'e götürmek. Gosnell “kötü adam olmasa, kahramanlara gerek kalmazdı,” diyor.  “Gargamel'den daha iyi bir kötü adam var mı? Sinsi ama şapşal. Karanlık işler çeviriyor ama hepsini eline yüzüne bulaştıracağını biliyorsunuz. Planlar yapmasını, komplolar kurmasını... ve debelenip durmasını izlemek çok eğlenceli.  Ne şaşırtıcıdır ki bazen Gargamel'in tarafını tutuyorum – yaptığı işe o kadar tutkuyla bağlanmış ki; ve işlerin sarpa sarmasını izlemek çok eğlenceli oluyor.”

Gargamel, Şirine'yi kaçırma görevini Hakus'a ve Veksi'ye veriyor. Hakus and Veksi gerçek birer Şirin değiller; hatta bırakın şirin olmayı, oldukça haylazlar. Bu yüzden Gargamel onlara Haylazlar adını takıyor. Veksi'nin yaramazlık deyince anladığı şey ise 'kız kardeşi' Şirine'yi kaçırmak. Gosnell, “Veksi gerçekte kötü biri değil – sadece yanlış yönlendirilmiş,” diyor.  “Bildiği tek ebeveyn Gargamel olunca, öğrendiği şeyler de iyilikle bağdaşmıyor.  Şirine'yi kandırıp Haylazlarla arkadaş olduğunu, ailenin bir parçası olduğunu sanmasını sağlamak için yola çıkıyor. Ama gelişen olaylar sonucu, Veksi'nin planı beklenmedik sonuçlar doğuruyor.”

Şirine'nin kaçırıldığı haberi köye ulaştığında, Şirin Baba tereddüt etmeden onu kurtarma planını harekete geçiriyor ve bunun için en iyi Şirinleri'ni yardıma çağırıyor: Cesur, Gözlüklü ve Güçlü. Elbette ki "sakarca" bir pürüz, Şirin Baba'nın B planına başvurmasına yol açıyor – Süslü, Sakar ve Huysuz.  (Pasif-Aggresif Şirin'in dediği gibi, “Kendini beğenmişlik, beceriksizlik ve kötümserlik çok yararlı olacaktır, eminim. Size iyi şanslar.”)  Ama sorun değil – Şirin Baba'nın elinde bir koz daha var: eski dostlarını, Wilson'ları bir kez daha yardıma çağırıyor.  Neil Patrick Harris ve Jayma Mays, Patrick ve Grace Winslow olarak Şirinlerle bir serüven daha yaşamak için dönüyor; bu kez yanlarında Patrick’in üvey babası Victor Doyle var. Victor Doyle'u Brendan Gleeson canlandırıyor.

Kerner, “İlk filmde, Neil’in karakteri çocuk sahibi olmanın getirdiği sorumluluk konusunda endişeliydi – iyi bir baba olmak istiyordu ama korkuyordu,” diyor. “Bu filmde, Patrick’in üvey babasıyla tanışıyoruz –Patrick'in de Şirine'nin yüzleştiğine benzer doğa mı yetiştirilme mi sorusuyla yüzleştiğini görüyoruz.  Patrick üvey babasıyla asla iyi geçinmemiş ama aile kavramının sizin seçiminizle şekillendiğini görüyor. Bu duygusal aile filmini yapmış olmak bizi çok mutlu etti – bence bu filmde daha bol kahkaha ve duygu var.”

Filmin komuta merkezinde Raja Gosnell var.  Kerner, “Raja tanıdığım en iyi, en akıllı, en hazırlıklı ve harika insanlardan biri – bir yönetmen olarak, inanılmaz bir hayal gücüne ve oyuncularla müthiş bir iletişim yeteneğine sahip,” diyor.  “Sadece birbirlerinin karşısında oynayan oyuncuları değil, üzerinde bir nokta olan küçük tel parçalarının karşısında rol yapan oyuncuları da yönetmesi gerekiyor – bazen de oyuncuların yer almadığı sahnelerle ilgileniyor. Bu oldukça zor bir iş ve muazzam planlama ve disiplin gerektiriyor.  Raja işin başındayken, Şirinler setinde her gün mucizelerle ve mutlulukla dolu.”

Gosnell, filmdeki en sevdiği anların Paris'i tüm görkemiyle gösteren sahneler olduğunu söylüyor.  “Leyleklerin uçarak Paris'i boydan boya geçtiği bir sahnemiz var ,” diyor.  “Şirine, Veksi ve Hakus, Azman'dan kaçmaya çalışıyorlar. Tuileries Bahçesi'nde leyleklerin sırtına atlayıp uçuyorlar. dev Dönme Dolap'tan, Seine Nehri'nden, Notre Dame'ın kemerli payandalarından, kaldırımdaki bir kafeden geçip, Seine'in ortasındaki Özgürlük Heykeli modeli'nin etrafında dönüyorlar.  Bir başka sahnede Dönme Dolap bağlantı noktalarından kurtuluyor ve yuvarlanarak şehirde ilerlemeye başlıyor. Hakus'un bir şekerci dükkânında kendini kaybettiği, çok eğlenceli bir sahne var; sorun çıkarıyor, ardından Paris sokaklarında bir şeker arabasıyla büyük bir takip sahnesi başlıyor. Bu sahneleri çekmek bizim için çok eğlenceli oldu.”



ŞİRİNLER HAKKINDA


Hareketli ŞİRİNE son günlerde kendini pek iyi hissetmiyor – doğum günü yaklaşırken, her zaman olduğu gibi düşüncelere dalıyor. Belki de %100 gerçek Şirin olmadığına dair rahatsız edici düşüncelere kapılıyor. Evet, Gargamel tarafından yaratılmıştı ama Şirin Baba sihir kullanarak onu gerçek bir Şirin yaptı. Doğum gününün hemen öncesinde Gargamel tarafından kaçırıldığında ve yeni kardeşleri Haylazlarla tanıştığında onlarla bağ kurmaya başlıyor. Şirin Baba tehlikeli bir kurtarma harekâtı planlıyor; ama Şirine bildiği aileyi mi yoksa bulduğu yeni aileyi mi seçecek?

Dokuz kez Grammy Ödülü'ne aday olan Katy Perry incelikli, enerjik ve duyarlı sesiyle Şirine'ye hayat veriyor.

“Karakteri tekrar ziyaret etmek çok güzeldi,” diyor Perry.  “Role hazırlanmak için birkaç gün kendimi dışarıya kapadım. Şirine'nin sesi, benim normal sesim değil - benim sesim, bir torba taş, bir çimdik de şekerden oluşuyor.”

Perry, Christina Ricci'yle karşılıklı rol yapmaktan gurur duyduğunu söylüyor.  “Benim kötü ikizimi oynadığını bilmek güzel,” diyor Perry.  “Hem kişi, hem de oyuncu olarak onu örnek alıyorum – inanılmaz filmlere imza attı.”

Kerner, “Katy, Şirine'nin iki yönünü de yansıtarak inanılmaz bir performans sergiledi – karakterin anlık geçişlerini çabucak yakalıyor,” diyor.  “Bir yanda, tüm köyün bağrına bastığı sevimli, eğlenceli, tatlı Şirine karakteri var. Diğer yanda, karakterin çok acıklı bir öyküsü var – kaçırılıyor, Şirinlerden koparılıyor ve ailesini bir daha asla göremeyeceğini düşünüyor. Tüm bu terk edilmişlik duygusu, yalnızlık ve korku, Katy’nin sesinde hayat buluyor. Komedide çok yetenekli. Sinemanın önemli komedyenlerinden biri olacak. Muhteşem içgüdülere, doğal komikliğe ve güzelliğe sahip.”

100 çocuğa (99 erkek ve 1 kız) ebeveynlik yapan bilge, nazik ve hoşgörülü ŞİRİN BABA her bir Şirin için güvenli ve sevgi dolu ortam sağlayıp Şirinler Köyü'nü mutlu bir yer kılmak için elinden geleni yapıyor.  Şirine Gargamel tarafından kaçırıldığında, Her Şirin bir Şirin için ve bir Şirin her Şirin için! Şirin Baba her bir çocuğunu eşit derecede seviyor; ama evlat edindiği kızıyla arasındaki bağın bir başka olduğunun da farkında.  Şirine hep oraya ait olmadığını hissederken, Şirin Baba bile gerçek bir Şirin olduğunu ona nasıl kanıtlayacağını tam olarak bilemiyor.

Fedakâr, iyi yürekli ve bilge Şirin Baba'yı  komedi efsanesi Jonathan Winters seslendiriyor.



SAKAR ŞİRİN New York'a yaptığı kahramanca yolculuktan sonra bile fiyakalı hareketler öğrenememiş. Sorun değil – niyetin önemli olduğunu biliyor. Bir kurtarma harekâtı için ilk akla gelen isim olmasa da – aslında, onu göreve getiren de sakarlığı oluyor – kusursuz bir seçim olabilir.

Anton Yelchin masum, coşkulu ve altın kalpli Sakar Şirin'e hayat veriyor. Oyuncu, karakteri seslendirmek için stüdyoya girmenin, sıcak bir battaniyeye sarınmak kadar rahatlatıcı olduğunu söylüyor.  “İlk filmde karakterin ve sesinin nasıl olacağını bularak zaten işin en zor kısmını halletmiştik; bu sefer tümüyle keyfini çıkardım,” diyor Yelchin. “Bu kez her şeye alışmıştım – animasyonda replikler hatta animasyon değişebilir; bu da seslendirmede size özgürlük sağlıyor.”

“İlk film, Sakar Şirin'in her zaman sakar olmak zorunda olmadığını, kahramanca da davranabileceğini keşfetmesini anlatıyordu,” diye devam ediyor Yelchin.  “Bence bu film o fikrin devamını getiriyor– Sakar adını hak etmesine neden olan her şey hâlâ var; ama şimdi kendini kahraman olarak da görüyor – Bu fikirle oynamak eğlenceli. Sakar Şirin'i canlandırmaktan hoşlanıyorum; çünkü çok eğlenceli – çok hassas ve nazik ama aynı zamanda çok komik ve şapşal.  Kahraman olduğunu da söylemiş miydim? Bunu söylemezsem bana çok gücenir.”

HUYSUZ ŞİRİN en güzel olayda bile kara bulutlar gören bir Şirin; bir kurtarma harekâtı daha onu gerçekten çok kızdırıyor! Ama bu tümüyle değişmek üzere. Bir karamsarlık nöbetinde, ilham arıyor. Kendine Olumlu Şirin diyecek! (Gerçekten mi?) Artık bardağın dolu tarafını görerek, iyimser tavırların ne kadar yararlı olacağını anlıyor – ama bu günlük güneşlik davranış, işler Şirinlemeye başladığında da sürecek mi?

George Lopez Huysuz Şirin'in nemrut kişiliğine sesiyle can veriyor.


SÜSLÜ ŞİRİN, köyün en yakışıklısı – bunu size ilk söyleyecek olan da kendisi.  Evet, çekici ve yakışıklı; ama iş arama kurtarma ekibinin değerli bir üyesi olmaya gelince, onu bulabileceğiniz tek yer, ayna karşısı oluyor.  Yine de, Süslü en gerekli  zamanda kendinden beklenmeyecek bir derinlik ve cesaret örneği sergileyebilir. Ya da sergileyemez..

 “The Daily Show”un yıldız muhabiri, İngiliz komedyen John Oliver, Süslü Şirin'in sesine fiyaka katıyor.


GARGAMEL HAKKINDA


O geri döndü! İtici ve iğrenç GARGAMEL, Paris'te yaptığı sihirbazlık gösterilerini çarpıcı ve "kötü büyücü" tavırlarını büyüleyici bulan sayısız  insanın hayranlığını kazanmış, dünya çapında bir yıldız. İnanılmaz, değil mi? Elde ettiği şöhrete ve servete rağmen, hâlâ umutsuzca peşinde olduğu bir amacı var – dünyanın en güçlü büyücüsü olmak ve Şirinleri yakalayıp özlerini ele geçirmek!  Haylazlara hayat verip Şirine'yi kaçırmak ise kendisini güce oluşturacak şeytani planın ilk aşaması.

Hank Azaria bir kez daha bu kötü büyücünün deliliğine hayat veriyor.  “Gargamel sefil, öfkeli, mutsuz biri; Şirinler ise o kadar mutlu ki bunu kişisel alıyor,” diyor Azaria.  “Bu kadar mutlu oldukları için Şirinlerden nefret ediyor. Onları saplantı haline getirdiği için de, doğal olarak dünyanın en güçlü büyücüsü olma yolundaki tek engel olduklarını düşünüyor.”

Azaria'ya göre, Gargamel'i tekrar ziyaret etmek ilkine göre daha güzel bir deneyim olmuş.  “Bu kez daha kolaydı. O kadar tuhaf bir karakter ki ilk seferinde endişelenmiştim,”diye anımsıyor Azaria.  “Jordan Kerner'e teşekkür etmeliyim; karakterin orta çağa has, antika bir kişilik olarak kalmasını sağladı; Raja Gosnell de abartılı, daima tutkulu ve deli olduğundan emin oldu.  Şimdi Raja ile neyi denemek ve neyi yapmak istediğimiz konusunda kısa yoldan anlaşıyoruz– her gün sete gelip küçük yaratıklara hayat vermek çok hoş ve eğlenceli bir iş.”

Aslına bakarsanız, Azaria'ya göre Gargamel benzersiz bir rol.  “Bambaşka bir dünyada olmak gibi. Gerçekten tuhaf,” diye anlatıyor.  “Bu filmin verdiği oyunculuk deneyimi biraz çılgınca; çoğunlukla bir şeylere bağırıyorum, çığlık atıyorum ve bir şeylerin peşinden koşuyorum ama ortada hiçbir şey yok – gerçek kedi getirdikleri sahneler dışında yani.”

Ah, o kedi yok mu...  Azman –Gargamel’in hayatındaki tek "özel varlık".  “Kendisinden daha zeki bir kediyle kurduğu çok yakın ilişkiyi komik buluyorum,” diyor Azaria.  “Kedi, Gargamel'den daha iyi akıl yürütüyor; miyavladığında "bu beni eğlendiriyor" dediğini anlayabiliyorsunuz.”

 “Azman gerçekten de Gargamel'den daha zeki,” diyor Gosnell.  “Bunu da her fırsatta Gargamel'e hatırlatıyor.”

Azaria, “İkisi birbirine kızgın ve ilişkilerinde romantizmi kaybetmiş yaşlı bir çiftten farksız,” diye ekliyor.  “Her filmde kediye 'Ne demeye seninle evlendim ki?' repliğini söylemeye çalışıyorum; ama bir türlü filme koymuyorlar. Bu filmleri çekmeye devam edersek, bir gün söyleyeceğim.”

Gosnell, “Gargamel ve Azman arasındaki ilişki, büyük oranda Hank'ın eseri,” diyor.  “Hank tüm film boyunca tek başına konuşmak istemedi – laf dalaşına girebileceği bir karakter olması onun için daha iyiydi, kedi bile olsa.”

Kerner, Azman karakterini hayata geçirmenin ip üstünde yürümekten farksız olduğunu söylüyor.  “Azman'ın sesi duyuluyor; ama o, konuşan bir hayvan değil,” diyor.  “Azman ‘miyav,’ diyebilir ve Hank, Gargamel rolünde ‘Neden bana kızgınsın, Paris'ten ayrıldığımız için mi?’ diyebilir. Miyavlamak Gargamel'e göre 10 milyon anlama gelebilir.”  Kamera önünde Cheeto ve Krinkle isimli kediler, birkaç tekirle birlikte Azman rolünü üstlendi; yüz performansı ve tamamen canlandırma ürünü bir kedi için yapımcılar Sony Pictures Imageworks'le çalıştı. Seslendirme sanatçısı Frank Welker, Azman'ın miyavlamalarına ses verdi.

Kıyafetleri insanı tanımlar derler – bu, Gargamel için çok daha doğru bir söz.  Azaria her sabah karaktere bürünmek için makyaj masasında saatler geçirdi. Makyaj departmanının başındaki Todd Tucker, “Dişleri, saç kesimi ve her şeyiyle Hank'ın genel görünümü çok değişiyor,” diyor.  “Makyaja girdiğinde, elinde olmadan Gargamel kimliğine bürünüyor.”

Tucker, “Kıyafetleri ona göbek veriyor; duruşu değişiyor ve kamburlaşıyor,” diye ekliyor.  “Vücut dili ve her şeyi oldukça değişiyor; Gargamel, Hank'tan çok farklı bir karakter.”

Kerner, “Makyajı ve saçı tamamlanır tamamlanmaz, Hank role bürünüyor.  Gargamel haline geliyor,” diyor.  “Duruşunda, yürüyüşünde, sesinin tonunda hissedebiliyorsunuz.  Makyaj işlemine, kafasının tamamen kazınmasına, kocaman dişler takmaya itiraz etmiyor ve o kadar eğleniyor ki on değişik Gargamel performansı sergileyebiliyor.”

Bir oyuncuyu kötü bir büyücüye dönüştürmek toplamda iki saat sürüyor– yaklaşık 90 dakikalık makyajı 20 ila 30 dakika saç yapımı izliyor.

Gargamel'in cübbesi de Şirinler 2 / The Smurfs 2 için yenilenerek, Paris'e yakışır bir tasarıma büründü. Montreal'li kıyafet tasarımcısı Véronique Marchessault, “Pelerinin astarını değiştirerek kırmızı yaptık,” diye açıklıyor.  “Ayrıca büyülüymüş gibi görünmeliydi çünkü bir an cübbesiyle dururken, saniyeler sonra keseli sincap kanatları çıkıyor.” Gargamel bu kanatlarla Eyfel Kulesi'nin üzerinden uçarak Trocadero'da açtığı geçide giriyor.

Şirinler filmlerinde Gargamel'i canlandırmak, Azaria'nın çocukluğuna has hayal gücünü tekrar keşfetmesini sağlamış.  “Bir çocukmuşsunuz gibi oynuyorsunuz, küçük yaratıklar hayal ediyorsunuz.  Çocukken üç hayali arkadaşım vardı ve onlarla epey vakit geçirirdim,” diyor Azaria.  “Şimdi yine bunu yapıyor gibiyim; tek farkı, bu seferkilere biraz daha kızgın olmam. Hayali bir kediyle oynuyorum, hayali büyüler yapıp büyülü değneğimi sallıyorum; efektlerden anlayan biri de hepsini gerçek kılıyor.  Çocukken böyle şeyleri yapmayı hayal ediyorsunuz; yetişkin biri olduğunuzda ise bunları yapıp bir de üzerine para almak çok güzel.”


HAYLAZLAR HAKKINDA


İş Şirinleri yok etmeye geldiğinde, Gargamel'in mantığının 'onları yenemiyorsan, yenilerini yap' olduğunu görebiliyorsunuz.  Bunu daha önce de yaptı: bir parça kil al ve sihir ekle.  Gosnell, “Şirine, Gargamel'in Şirinler Köyü'ne sızması için kazanına atıp hayat verdiği bir kil parçasıydı. Ama Şirin Baba içindeki iyiliği gördü ve sihir yardımıyla onu gerçek bir Şirin haline getirdi,” diyor.  “Gargamel şimdi de, Haylazlara, yani Veksi ile Hakus'a hayat veriyor; ihtiyacı olan tek şey, Şirin Baba'nın gizli sihir formülünü ele geçirip Haylazları gerçek Şirinlere döndürmek ve sınırsız Şirin özüne sahip olmak..”

Kerner, Şirin-imsi karakterleri oluştururken Veksi ile Hakus'un Şirinler evrenine uygun olmasına dikkat etti.  “Senaryodan çekimlere, gösterime girmesine kadar Şirinler / Smurfs filmlerinin her aşamasında Peyo’nun kızı Veronique Culliford ve Şirinler tarihçisi Tom Cosijn ile birlikte çalışıp her şeyi doğru yansıttığımızdan emin oluyoruz. Haylazları ortaya çıkarırken bu işbirliğini iki katına çıkardık,” diyor.  “Gri renk onların eseriydi; çünkü Peyo Şirinlerin insanla özdeşleştirilebilecek bir renkten olmasını istemiyordu.  Bu dünya, Peyo'nun eseri – biz de kurduğu temele saygı duymayı ve onu onurlandırmayı görev bildik.”

VEKSI, Şirine'nin hiç sahip olmadığı kız kardeşi -- yani şimdiye kadar.  Ama Şirine'nin aksine, o kadar uslu biri değil. Yaramazlık yapmaya ve Gargamel'in sözünden çıkmamaya kararlı.  Gargamel gibi bir babaya sahip olmak kolay değil – Veksi sert, sinsi ve Şirine'yi yaramazlığa itmeye kararlı biri olarak büyüyor … ama Şirine'yi tanıdığında, sandığı kadar Yaramaz olmadığı ortaya çıkabilir.

Christina Ricci Veksi'ye alaycı ve hınzır bir ses veriyor.

“Veksi akıllı, muzip ve oldukça başına buyruk, ,” diyor Gosnell. “Tek istediği ise babasını memnun etmek.”

Kerner, “Veksi'yi seslendirecek ismi seçerken, Şirine'nin kız kardeşi olduğu gerçeğini göz önüne aldık,” diyor.  “Evet, biri sarışın ve diğeri esmer; biri mükemmel bir Şirin ve diğeri kaba saba; ama seslerin bir elmanın iki yarısı gibi olmasını istedik.  Bunun için de Christina’yı seçtik.  İnanılmaz bir espri anlayışına, berrak ve düzgün ses tonuna ve Katy Perry'nin Şirine performansına benzer, boğuk bir kahkahaya sahip.  Yaramaz, eğlenceli, alaycı bir seslendirme yapma konusunda harika iş başardı.  O ve Katy birbirlerinin performansını destekledi.”

“Veksi, operasyonun beyni” diyor Kerner.  “Kardeşi Hakus ise dizginlenmeyen hevesi ve kas gücünü oluşturuyor.”

HAKUS, yaramaz kız kardeşi Veksi'nin etkisinde kalan sevimli, tatlı ve hiperaktif bir delifişek. Özünde tatlı olan bu Yaramaz, tam bir enerji fırtınası. Yalnız kelime dağarcığı kıt. Hem de çok kıt.

Curb Your Enthusiasm’den tanıdığımız JB Smoove, uslanmaz Hakus'u seslendiriyor.

Smoove, “büyük bir Şirinler hayranı olarak büyüdüm,” diyor.  “Cumartesi sabahları ağabeyinizden önce kalkıp televizyonun kontrolünü ele geçirmek için mücadele ettiğiniz günlerdi.  Hakus'u seslendirme fırsatına balıklama atladım – artık Şirinler tarihçiesinib bir parçasıyım.  Başka animasyonlar için de seslendirme yaptım; ama bu bambaşka.”

Smoove karakterini şöyle anlatıyor: “Ters giden bir deneye benziyor.  Hakus eğlenmeyi seviyor ve yaramazlık yapmaya bayılıyor.  Veksi ve Hakus Azman'a, Gargamel'e ve birbirlerine şakalar yapıyorlar.  Hakus hevesli, mutlu, oyunbaz, meraklı, eğlenceli ve biraz da boğucu.  O Hakus.  Hakus Hakus Hakus!”

Kerner “Hakus heyecanı yüzünden bazen kısa cümleler kuruyor,” diyor.  “Gerçek bir ses sanatçısına ihtiyacımız vardı; sesini performans aracının ötesinde, bir enstrüman gibi kullanabilen bir sürü oyuncuyu dinledik.  Bizi ikna eden şey ise, JB'nin–Hakus'a benzer şekilde– bir enerji bombası olmasıydı.”

Oyuncu, yapımcıların onu neden hiperaktif Hakus'la bağdaştırdıklarını anladığını söylüyor.  “Sesimi yükseltmekte ve gürültülü bir şekilde gülmekte iyiyim,” diyor.  “Ayrıca, seslendirme yaparken, fiziksel olarak da hareket etmeniz gerekiyor.  Karaktere girmenin tek yolu bu– sadece sesi çıkarırsanız, karakteri doğru şekilde yansıtamazsınız.  Raja ve Jordan karakterle bütünleşme ve iyi vakit geçirme konusunda bana büyük özgürlük tanıdılar.”


İNSANLAR HAKKINDA


Patrick ve Grace Winslow'un mavi dostlarını en son gördüğünden beri üç yıl geçti. Ama Haylazlar Şirine'yi kaçırıp Paris'e götürdüğünde Şirin Baba, Sakar Şirin, Huysuz Şirin ve Süslü Şirin Winslow'ları ziyaret ediyor – Şirinler, Şirine'yi baş düşmanlarının elinden kurtarmak için Winslow'ların yardımına muhtaç.

Birkaç yıl önce baba olan ve oğluna Blue (Mavi) adını koyan PATRICK WINSLOW'un sakinleşip olayları biraz daha akışına bırakacağını sanırdınız. Eh, üvey babası Victor Doyle'la yaşadığı sorunlar olmasa, bırabilirdi. İkisi yıllardır süren bir çekişme içinde –Patrick çocukluğunu hatırlarken, Victor'un bambaşka bir bakış açısına sahip olabileceğini aklına getirmiyor.  Gel gelelim, Şirinler Winslow'ları (ve Victor'u!) kurtarma harekâtına dahil ettiklerinde, tüm dikkatlerini Şirine'yi kurtarmaya vermeleri gerekirken içlerindeki tüm duyguları dışa vuruyorlar.

Kendisi de bir baba olan Neil Patrick Harris, canlandırdığı Patrick Winslow karakteriyle özdeşleşiyor.  Şirinler serisinin bir parçası olmak, Harris'e bu deneyimi ailesiyle paylaşma olanağı sunmuş. “Ben bir babayım,” diyor Harris.  “İlk Şirinler filmini yapmaktan çok hoşlandım ve ortaya çıkan sonuçla gurur duyuyorum.  Ben de bir aile üyesi olduğum için, küçük yaştaki izleyicilere göre filmlerde rol almanın güzel bir şey olduğunu düşünüyorum; o nedenle Şirinler / The Smurfs'ün bir parçası olmaktan ötürü mutluyum”

Harris, Patrick’in ve Şirine'nin aileyle ilgili paralel birer yolculuk yaptığını düşünüyor.  “Öykü, doğrudan Şirine'nin varlığının tarihçesine uzanıyor. Şirine ailesini, kime güveneceğini ve kökenini sorguluyor,” diye açıklıyor Harris.  “Bu, filmde hepimiz için çeşitli şekillerde kendini gösteren bir soru haline geliyor.”

Şirinler 2 / The Smurfs 2'de Şirine kökeniyle ilgili hisleriyle yüzleşirken, Patrick Winslow da kendisini büyüten Victor Doyle'la olan ilişkisini gözden geçirmek zorunda kalıyor.  Harris, “Patrick’in babası, dört veya beş yaşındayken onu terk etmiş; üvey babası Victor da annesiyle onun yanına taşınmış.  Birkaç nedenden ötürü hiç geçinememişler,” diyor. “Victor gelip maceraya katıldığında, Patrick benzer bir iç hesaplaşmaya giriyor. Kendini Victor'un oğlu olarak görmüyor ve Victor'un etrafta dolaşmasını istemiyor.  Ama serüven ilerledikçe, Patrick Şirinlerle birlkte ailenin geldiğiniz yerden değil, sevdiklerinizden ve sizi sevenlerden oluştuğunu öğreniyor.  Bu, herkesin ilk kez almıyor olsa bile hatırlaması gereken, harika bir ders.”

Patrick’le Victor birbiriyle ilgisiz karakterler olabilir; ama Harris'le Brendan Gleeson harika bir kimya tutturdu.  “Brendan muhteşem bir seçimdi; çünkü karakteri abartılı oynarken, bir yandan da çok gerçekçi temeller üzerine oturtabiliyor,” diyor Harris.  “Karikatürden başka bir şey olmayacak bir rolü gerçek bir kişilik haline getirebiliyor. Onunla birlikte oynamak muhteşemdi.”

Jayma Mays'e gelince, Harris, Grace'i oynaması için daha kusursuz bir seçim olamayacağını söylüyor.  “Jayma Mays'in büyük hayranıyım.  Bir tatlılık abidesi, akıllı, keskin zekâlı, güzel, eğlenceli; yani bu tip bir filmin kadın karakteri için biçilmiş kaftan,” diyor Harris.  “Filmdeki diyaloglarımız, uzun bir süredir çift olduğumuz izlenimi veriyor.”

GRACE WINSLOW'un sıcak anaçlık içgüdüsü, daha önceki ziyaretlerinde Şirinlerle -özellikle de kendisini 'abla' olarak gören Şirine'yle bağ kurmasına yardım etmişti. Bu yüzden, kız kardeşi Gargamel'in Şirinleri yok etmek için yaptığı korkunç planlardan birinin parçası olmaya zorlanırken Grace'in öylece durmaya niyeti yok!  (Şirinlere sevgi dolu bir göndermeyle adlandırdığı) sevimli oğlu BLUE WINSLOW'u kucaklayıp, kocasına kız kardeşine hemen yardım edeceklerini söylüyor!

Jayma Mays Şirinlere meraklı bir anneyle büyümüş. "Annem Şirinlere hayrandı. Bana da Şirinler izletirdi,” diye anımsıyor Mays.  “Her Cumartesi sabahı 'Ah, bu benim sabahım, istediğim çizgi filmi izleyebilirim' diye düşünürdüm. Hayır, annem Şirinler izlemek isterdi.”

Grace’in Şirinlerle ilişkisi, daha iyi bir anne olmasını sağlamış.  “İlk çocuklarına Blue (Mavi) adını koyuyorlar. Grace annelik hakkında bir şeyler öğreniyor,” diyor Mays.  “Grace filmde ayakları en çok yere basan karakter bence.  İyi bir anne. Ailesini umursuyor.  Bence Şirinleri bu kadar sevmesinin nedeni de bu – Şirinlerle karşılaştığında annelik içgüdüleri devreye girdi; çünkü Şirinler çok şirin ve harika yaratıklar.”

Mays, için Neil Patrick Harris'le çalışmak büyük bir onur.  “Neil'le birlikte çalışmak inanılmaz bir deneyim.  Onun hakkındaki tüm varsayımlarınız gerçek.  Harika, eğlenceli ve düşünceli.  Sette olduğu kadar set dışında da çok eğlenceli,” diyor Mays.  “Harika fikirler buluyor; yaptığı işi umursadığını görebiliyorsunuz.  Bir sahneye gerçekçilik katmak ve her şeyin anlamlı gelmesini sağlamakta da üzerine yok. Onunla çalışmak harika”

Mays’e göre, Şirinlerin kuşakları aşan çekiciliği, eğlenceli olmasından ve aileye hitap eden hayat dersleri içermesinden geliyor.  “Bu kadar rağbet görmelerinin sebebi, verdikleri mesajın iyi olması,” diyor Mays.  “Artık ailece oturup izleyebileceğiniz ve gerçekten bir şeyler öğrenebileceğiniz veya kazanacağınız fazla çizgi film kalmadı.  Özellikle de bunun gibi güzel öyküler anlatırken bir yandan da eğlenceli ve hafif olmayı başarabilen türde...”

Mays, “Her çocuğun özdeşleşebileceği bir Şirin olduğuna inanıyorum,” diye ekliyor.  “Bir gün Şakacı Şirin, bir başka gün Huysuz veya SAkar Şirin gibi hissedebilirsiniz; bu belirgin kimlikler, çocukların yakınlık kurabileceği özellikler içeriyor; bence tüm bunlar birleşince Şirinler rağbet gören, istenen ve izlemesi zevkli bir şey haline geliyor.”

VICTOR DOYLE sevimli, dağınık ve kocaman yürekli bir serseri – yani üvey oğlu Patrick Winslow'un tam tersi.  Victor'un niyeti ne olursa olsun, hareketleri hep yanlış sonuç doğuruyor; en azından Patrick'e göre durum bu.  İkisinin arasındaki uçurum çok büyük... ta ki Şirine'yi kurtarmak için her şeyi bir kenara bırakmaları gerekene kadar.

Şirinler serisine yeni gelen Brendan Gleeson, “Tüm dünyaya seslenen bir şeyin parçası olmaktan gurur duyuyorum,” diyor.  “Sihirli, genç, iyimser, biraz karmaşık ve eğlenceli bir dünyaya dahil olmak heyecan verici.”

Gleeson konuşkan, boğucu ama iyi yürekli Victor Doyle'u canlandırıyor.  “Victor abartılı ve dünyayı yepyeni bir şekilde kabullenen bir karakter,” diyor Gleeson. “Dünyanın en iiy tavuk kroketlerini ürettiğini düşünüyor.”

“Kocaman bir yüreği var. Tüm uzayı bir odaya doldurabilir. Onu gerçekten sevmemi sağlayan şey, sevgisini belli etmeden gösterebilmesi ve zor bir dönemden geçerken Patrick'e yardım edebilmek için kendini feda edebilmesi oldu.”

Kendi de bir baba olan Gleeson rolün gerektirdiklerini – öz ya da üvey olsun, bir ebeveynin çocuğuna karşı gösterdiği sonsuz sabır- anladığını söylüyor.  “Babalık, hayatta başıma gelen en iyi şey, biliyorum,” diyor Gleeson.  “Üvey babalar için durum biraz daha zorlu. Yerinizi belirlemek, hele ki eski usül bir aile değilseniz oldukça karmaşık.  Ama bu film, sevginin koşulsuzluğu hakkında – çoğu insanın 'normal' kabul ettiği şekilde olmak zorunda değil. İnsanların birbirlerini umursamalarından başka bir şekilde olmak zorunda değil; bence bu çok değerli bir şey.”

Doğruyu söylemek gerekirse, Gleeson'ın rolü  kabul etmesinin bambaşka bir nedeni var.  “Bu, filmde oynamamın en büyük nedenlerinden biri: Tamam, karakteri sevdim; ama hayatınızda kaç kez ördeğe dönüşme fırsatı bulursunuz?” dioyr Gleeson.  “Cevap vereyim: pek sık değil. İçimdeki yabanördeğini keşfetmek istedim.”

Karakteri Victor'un dönüşmüş haliyle uğraşan Harris'e göre, ördek yer aldığı tüm sahnelerin yıldızı  oldu.  “Çok iyiler. Gagalarını her yere sokuyorlar. Komikler, çok beğenilecekler. Ördekle konuşmam gereken bir sahne var; ördek benimle ağız dalaşına giriyor, kafasını sallıyor ve herkes gülüyor.”