Kendimi bildim bileli haber manşetlerinden düşmeyen; aslında, altmış yıl kadar önce
İsrail adında bir ülkenin gelip çöreklenmesiyle
başlayan, bir daha da bitmek tükenmek bilmeyen 'kutsal' bir
savaşı yaşayan Filistin topraklarındayız..
Chloé (Evelyne Brochu) adında,
Kanadalı genç bir kadın doktor, Batı Şeria'nın Ramallah
kentindeki bir mülteci kampının yakınındaki bir hastanede
Araplara sağlık hizmeti verirken; mesaisi bittikten sonra da,
İsrail’in 'fiilî' başkenti Kudüs'teki evine dönmekte,
İsrailli bir kadın asker olan kapı komşusu Ava (Sivan Levy) ile
dedikodu yapıp, vakit geçirmektedir..
Her gün iki kez -çok sıkı
ve sıkıcı- sınır kontrolünden geçerek, birbirinden
çok farklı ve çelişkili dünyaların içinde
yer alan işi ile evi arasında gidip gelen Chloé'nin
-kendisiyle ilgisi olmasa da- çok rahatsız edici, adaletsiz
bu savaşın tanıklığından etkilenmemesi mümkün
değildir..
Bu arada, Rand (Sabrina Ouazani) adında, Filistinli bir hamile kadınla arkadaş olarak, onların yaşamlarına iyice karışan kahramanımızın, olaylar karşısında 'taraf' olduğu açıkça fark edilirken, Rand'ın ağbisi Faysal (Yousef 'Joe' Sweid)'la da samimiyeti ilerletmesi, gözlerden kaçmayacaktır..
Belgesel ve kısa filmleriyle tanınan
senarist- yönetmen Anaïs Barbeau-Lavalette'in bu ikinci
uzun metrajı, bir kaç kuşağı birden etkileyerek
kronikleşen, hatta gangrenleşen bir pis savaşı, etkilediği
'masum' insanlar seviyesinden irdeleyen, sade anlatımlı, çarpıcı
bir drama..
Tamamen dışımızda gelişen
saiklerle oluşmuş ve bizi doğrudan etkilemeyen bir 'yabancı'
savaşı, biz ne kadar anlayabiliriz ya da bu hususta yeterince
tarafsız olabilir miyiz ve de sonuçta doğru bir analiz
yapabilir miyiz?.
Daha bu sorular sorulurken, beklenen
cevabın 'olumsuz' olacağı gayet bellidir..
Yalnız, bu manzarada net olarak
görünen gerçek, yasakları, haksızlığı ve
adaletsizliği kendine payanda yapmış güçlü bir
zalimin, esaret altında tuttuğu güçsüzlere -hatta
çocuklara- karşı uyguladığı zulümse eğer, o
yabancıdan 'tarafsız' bir 'analiz raporu' beklemek de fazlasıyla
saçma değil midir?.
Filmdeki 'yabancı' olan Chloé'nin,
zulme tanıklığına karşın -pozisyonu icabı- 'iki arada bi
derede' kalması normaldir aslında..
Ancak, açıkça yandaş olduğu zümrenin ona, "Bu senin savaşın değil ki doktor hanım, evine dön!" ya da "Senin tuzun kuru kaltak!" mealinde tepki göstermesidir 'anormal' olan..
Ancak, açıkça yandaş olduğu zümrenin ona, "Bu senin savaşın değil ki doktor hanım, evine dön!" ya da "Senin tuzun kuru kaltak!" mealinde tepki göstermesidir 'anormal' olan..
Ve bu tepkinin varlığı, aynı
zamanda filmin 'metin' yönüne, emsallerinden farklı
olarak, çok önemli bi değer katan, son derece de 'gerçekçi'
bir tespittir..
Orantısız şiddet ve sistemli zulüm
karşısında yapabilecekleri en değerli 'mutat' eylem, verdikleri
'şehitler'in fotoğraflarıyla kolajlanmış afişler basmak, sonra
da onların cenaze törenlerini düzenlemek olan, 'travmalı
ve de çaresiz' bir toplumdan, 'insancıl' denebilecek
davranışlar görmemizin giderek azalacağını beklemek, hiç
de zor olmasa gerek..
Her türlü acının, nefretin
tam ortasında bulunduğu yetmezmiş gibi, hayalindeki yuvayı,
kocasız ve çocuksuz bırakmış bir ortamda debelenen
Filistinli Rand ile geçici olarak bulunduğu 'olay yeri'nde
yaşasa dahi, kendine 'uzak' bir savaşa ve taraflarına tanıklık
eden Kanadalı Chloé'nin, dünyaya ya da varoluşa aynı
perspektiften bakması düşünülemez bile..
Şu benim dünyaca pek meşhur olamayan,
'Savaşın son tahlilde öldürdüğü şey,
insaniyettir' özlü sözüme değer verip kendine
şiar edinen bu filmi sevmemin bir sebebi de bu olsa gerek..
Evelyne Brochu başta olmak üzere
tüm oyuncuların iyi performans gösterdiği 'İnşallah', insaniyetin emri doğrultusunda
mazlumun yanında dururken; mevcut vaziyete, tıpkı kahramanımız
Chloé'nin tarafsızlığına benzer biçimde, objektif
yaklaşmayı tercih ederek de, arzulanan gerçekçiliği
sağlamayı başarıyor..
Inch’Allah / İnşallah
Senarist - Yönetmen: Anaïs
Barbeau-Lavalette
Oyuncular: Evelyne Brochu, Sabrina
Ouazani, Sivan Levy, Yousef Sweid
Yapım: 2012, Kanada – Fransa, 102'
3.5 / 5