Peki
tamam itiraf ediyorum..
Taksim Gezi Parkı Direnişi'ni Taksim'e
gitmekten çok, evde oturarak ve bolca tweet atarak
destekledim..
Artık nasıl gaza geldiysem, N.Ş.A. nadiren
kullandığım bu mecrada öyle bi fink atmaya başladım ki
kendimi tanımasam, yanımdakilere, "Kim lan bu deli gibi
klavyeye, manyak gibi mouse'a abanan herif?" diye sorardım..
Şimdi şöyle bi yakın geçmişe uzanayım da o günlerde
yazdığım bazı tweet'leri hatırlayarak, hem durumu yeniden
değerlendireyim, hem de bu yazılanlarda suç arayarak,
demokrasimizi daha da ileri kılmak isteyen polisimize, hazır ve
yazılı belge sunayım diyorum..
"Her
boş bulduğu toprak parçasına beton dökmeyi, rantına
engel olan her ağacı yerinden sökmeyi ibadet aşkıyla yerine
getiren ey Müslüman!. Çok merak ediyorum ya.. Senin
allahın var mı?"
Kentin göbeğindeki ufacık bir parka
topçu kışlası dikme gerzekliğine sinirlenmeme rağmen, o
güzel insanların verdikleri tepkiyle, içi ferahlamış
biri olarak oradan ayrılmıştım..
'Müdahale' sonrasında içim
yanarak, sinirim burnumdan çıkarak Twitter'a yazdığım bu
satırların amacı, Müslüman olmakla övünen
birilerinin hassasiyetine dokunarak sarsmak ve yeniden düşünmelerini
sağlamaktı..
Sanki o an bana, böyle bir şey mümkün
gibi gelmiş olmalı..
Evet doğru.. pek saf biriyimdir..
Şimdi
düşündüm de ucuz atlatmışım bence..
Böyle bi
zihniyet, "Sen bize Allah'sız diyorsun, ibadetimizle dalga
geçiyorsun," diyerek, linç edebilirmiş de beni..
Kısmetse artık, bu yazıdan sonra..
"'Taksim'de
nefes alma, alışveriş yap' diyerek, birkaç ağacın
yaşamasına dahi izin vermeyen zihniyet.. Dilerim Ağaçsakal
kovalar seni."
Ne
kadar saf biri olduğumu söylemiştim di mi?.
"Gezi
parkı sadece gezi parkı değildir."
İşler
artık iyice karıştığında böyle düşünmeye
başladım aslında..
İlk önceleri benim için tek hedef,
Gezi Parkı'nın aynen korunmasıydı..
Daha bir sürü
saikin bu harekete eklemlendiğini de görüyordum elbet..
Yine de, Gezi Parkı'nın park olarak yaşantısına devam etmesi
öyle kolayca ikinci, üçüncü plana atılacak
bir mevzu değildi..
Misal, Başbakan'ın biz 'damızlık' erkeklere,
"En az üç çocuk doğurtun lan!"
biçiminde seslenerek, mahrem bölgemize el atmasından
daha endişe verici, daha mühimdir bence Taksim Gezi Parkı'nın
imhası..
"Malum
medya = Dili g.tüne kaçmış şeytan"
Biraz
ağır mı olmuş?.
Hiç de değil, az bile demişim bence..
İnsanların öldüresiye dövüldüğü,
hatta resmen öldürüldüğü o polis
saldırılarının olduğu saatlerde memleket sütliman, asayiş
berkemalmiş gibi davranarak, sürekli penguen belgeseli
yayınlayan bir haber kanalını sadece hatırlamak bile, sanırım
bana hak verdirecektir..
Haksızlık karşısında susana, 'Dilsiz
Şeytan' dendiğini biliyoruz..
Hem farkındaysanız ben onlara
'dilsiz' diyerek sert çıkmamış, sonuçta dillerinin
olduğunu kabul etmişim..
Yeter ki onlar onu malum yerlerinden
çıkararak, haksızlık karşısında susmasınlar, en azından
'insani' bir tepki versinler..
"TDK,
'Çapulcu' kelimesini cümle içinde kullanmış:
'Çapulcuların teklifine boyun eğilmesini asla kabul etmem.'
-N. F. Kısakürek."
Adeta
R. T .Erdoğan'ın lafı gibi duran, N. F. Kısakürek'in bu
sözünü -sırf ilginç bir tesadüf olarak
görüp de- twitlerken, ben yine en saf halimdeymişim yahu..
Meğer, Başbakan'ın bakkal dükkanı gibi işlettiği Türk
Dil Kurumu -güncel durumdan vazife çıkararak- Çapulcu
kelimesinin karşılığı olan, 'Başkasının malını alan, yağma,
talan eden kimse' tanımını, 'Düzene aykırı davranışlarda
bulunan, düzeni bozan' olarak değiştirivermiş..
Bu arada,
'Çapul' sözcüğünün anlamı eski halinde
unutulmuş falan..
Yani tam bir 'Yalama Yavşaklar Komedyası'.
Son
olarak da 'Darbe' sözcüğünün tanımına ekleme
yapmışlar: "Bir ülkede baskı kurarak, zor kullanarak
veya demokratik yollardan yararlanarak hükûmeti istifa
ettirme veya rejimi değiştirecek biçimde yönetimi
devirme işi."
Hangi kısmın eklendiğini anladınız sanırım..
Yani buna göre, gelecek 'demokratik' seçimlerde AKP'yi
geçecek herhangi bir parti, "Siz ne hakla demokratik bir
yoldan yararlanarak, iktidarımızı elimizden alıyorsunuz,"
biçiminde, 'darbeci' olarak suçlanabilir..
Henüz
başbakan değilsem de böyle bir ihtimali göz önüne
alarak, TDK'ya bir teklif de ben sunayım diyorum: TDK'cığım,
'Müdahale'nin tanımını 'Polis saldırısı' olarak değiştirir
misin lütfen?.
Hadi benim badem bıyıklı tosunum..
(İşbu
yazı, 'kültür mafyası dergisi'nin Temmuz-Ağustos 2013
tarihli sayısında yayınlanmıştır)