16.9.13

Dostlar Twitter'da Görsün


Peki tamam itiraf ediyorum.. 
Taksim Gezi Parkı Direnişi'ni Taksim'e gitmekten çok, evde oturarak ve bolca tweet atarak destekledim.. 

Artık nasıl gaza geldiysem, N.Ş.A. nadiren kullandığım bu mecrada öyle bi fink atmaya başladım ki kendimi tanımasam, yanımdakilere, "Kim lan bu deli gibi klavyeye, manyak gibi mouse'a abanan herif?" diye sorardım.. 

Şimdi şöyle bi yakın geçmişe uzanayım da o günlerde yazdığım bazı tweet'leri hatırlayarak, hem durumu yeniden değerlendireyim, hem de bu yazılanlarda suç arayarak, demokrasimizi daha da ileri kılmak isteyen polisimize, hazır ve yazılı belge sunayım diyorum..

"Her boş bulduğu toprak parçasına beton dökmeyi, rantına engel olan her ağacı yerinden sökmeyi ibadet aşkıyla yerine getiren ey Müslüman!. Çok merak ediyorum ya.. Senin allahın var mı?"

Olayların ve çadırların ilk alevlendiği sabahın hemen öncesinde, Gezi Parkı'nda toplanan 'bir avuç' demokrasi, özgürlük ve de doğa yanlısının 'Ağaç nöbeti'ni gözlemlemiştim.. 

Kentin göbeğindeki ufacık bir parka topçu kışlası dikme gerzekliğine sinirlenmeme rağmen, o güzel insanların verdikleri tepkiyle, içi ferahlamış biri olarak oradan ayrılmıştım.. 

'Müdahale' sonrasında içim yanarak, sinirim burnumdan çıkarak Twitter'a yazdığım bu satırların amacı, Müslüman olmakla övünen birilerinin hassasiyetine dokunarak sarsmak ve yeniden düşünmelerini sağlamaktı.. 

Sanki o an bana, böyle bir şey mümkün gibi gelmiş olmalı.. 
Evet doğru.. pek saf biriyimdir.. 

Şimdi düşündüm de ucuz atlatmışım bence.. 
Böyle bi zihniyet, "Sen bize Allah'sız diyorsun, ibadetimizle dalga geçiyorsun," diyerek, linç edebilirmiş de beni.. 
Kısmetse artık, bu yazıdan sonra..


"'Taksim'de nefes alma, alışveriş yap' diyerek, birkaç ağacın yaşamasına dahi izin vermeyen zihniyet.. Dilerim Ağaçsakal kovalar seni."

Ne kadar saf biri olduğumu söylemiştim di mi?.


"Gezi parkı sadece gezi parkı değildir."

İşler artık iyice karıştığında böyle düşünmeye başladım aslında.. 
İlk önceleri benim için tek hedef, Gezi Parkı'nın aynen korunmasıydı.. 

Daha bir sürü saikin bu harekete eklemlendiğini de görüyordum elbet.. 
Yine de, Gezi Parkı'nın park olarak yaşantısına devam etmesi öyle kolayca ikinci, üçüncü plana atılacak bir mevzu değildi.. 

Misal, Başbakan'ın biz 'damızlık' erkeklere, "En az üç çocuk doğurtun lan!" biçiminde seslenerek, mahrem bölgemize el atmasından daha endişe verici, daha mühimdir bence Taksim Gezi Parkı'nın imhası..


"Malum medya = Dili g.tüne kaçmış şeytan"

Biraz ağır mı olmuş?. 
Hiç de değil, az bile demişim bence.. 

İnsanların öldüresiye dövüldüğü, hatta resmen öldürüldüğü o polis saldırılarının olduğu saatlerde memleket sütliman, asayiş berkemalmiş gibi davranarak, sürekli penguen belgeseli yayınlayan bir haber kanalını sadece hatırlamak bile, sanırım bana hak verdirecektir.. 

Haksızlık karşısında susana, 'Dilsiz Şeytan' dendiğini biliyoruz.. 
Hem farkındaysanız ben onlara 'dilsiz' diyerek sert çıkmamış, sonuçta dillerinin olduğunu kabul etmişim.. 
Yeter ki onlar onu malum yerlerinden çıkararak, haksızlık karşısında susmasınlar, en azından 'insani' bir tepki versinler..


"TDK, 'Çapulcu' kelimesini cümle içinde kullanmış: 'Çapulcuların teklifine boyun eğilmesini asla kabul etmem.' -N. F. Kısakürek."

Adeta R. T .Erdoğan'ın lafı gibi duran, N. F. Kısakürek'in bu sözünü -sırf ilginç bir tesadüf olarak görüp de- twitlerken, ben yine en saf halimdeymişim yahu.. 

Meğer, Başbakan'ın bakkal dükkanı gibi işlettiği Türk Dil Kurumu -güncel durumdan vazife çıkararak- Çapulcu kelimesinin karşılığı olan, 'Başkasının malını alan, yağma, talan eden kimse' tanımını, 'Düzene aykırı davranışlarda bulunan, düzeni bozan' olarak değiştirivermiş.. 

Bu arada, 'Çapul' sözcüğünün anlamı eski halinde unutulmuş falan.. 
Yani tam bir 'Yalama Yavşaklar Komedyası'. 

Son olarak da 'Darbe' sözcüğünün tanımına ekleme yapmışlar: "Bir ülkede baskı kurarak, zor kullanarak veya demokratik yollardan yararlanarak hükûmeti istifa ettirme veya rejimi değiştirecek biçimde yönetimi devirme işi." 
Hangi kısmın eklendiğini anladınız sanırım.. 

Yani buna göre, gelecek 'demokratik' seçimlerde AKP'yi geçecek herhangi bir parti, "Siz ne hakla demokratik bir yoldan yararlanarak, iktidarımızı elimizden alıyorsunuz," biçiminde, 'darbeci' olarak suçlanabilir..

Henüz başbakan değilsem de böyle bir ihtimali göz önüne alarak, TDK'ya bir teklif de ben sunayım diyorum: TDK'cığım, 'Müdahale'nin tanımını 'Polis saldırısı' olarak değiştirir misin lütfen?. 
Hadi benim badem bıyıklı tosunum..






(İşbu yazı, 'kültür mafyası dergisi'nin Temmuz-Ağustos 2013 tarihli sayısında yayınlanmıştır)