Ülkemize teşrif eden Kim
Ki-duk'un çok konuşulduğu bu günlerde, Koreli ünlü
yönetmenin bir filmi hakkında, 2005 yılında başka bir
mecrada yayınlanmış -'spoiler'ı da bol- şu yazımı
görüşlerinize sunmak istedim..
Sürç-i lisan ettiysem
affola..
Aşk araçtan çok,
amaçtır..
Aşk uğruna ya da sevgiliye bir an
evvel ulaşmak amacıyla bazı küçük ve bir hayli
de masumca 'hile'lere başvurmak mübahtır..
Yaşlı adam, bizzat ve sadece
kendisinin belirleyip de takvimine işaretlediği 'evlenme günü'ne
bir an önce ulaşmak için günleri üçer
beşer karalar..
Üstelik, belki ona bu yüzden
hesap sorabilirler saflığıyla da o takvim yapraklarını yırtıp
atar..
Yine bu hilelerden biri olabileceği gibi, 'İnsanın içgüdüsel olarak, en sevdiği
kendisidir' savıyla da ilişkili şu sahneye dikkat: Adam, canından çok sevdiğine inandığı küçük
sevgilisi, onu bırakıp da bir zıpır oğlanla kaçarken,
teknelerinin halatının ilmek olan ucunu, intihar edercesine boynuna
geçirir..
Boynunu koparırcasına sıkan ilmeği
son anda kesmek için can havliyle bıçağa sarılır..
Bu sırada onun yanına geri dönen
kızın görmemesi için de bıçağı hemen
gizlemeyi ihmal etmez..
Adam biricik sevgilisi uğruna -sanırım tamamen içgüdüsel olarak- yaşlı bedeninden vazgeçememiştir..
Ama..Şimdilik..
Aşk için illaki ölmek mi
lâzım ey koca ihtiyar!.
Belli ki yıllarca hayalini kurduğun o
vuslata kavuşabilmen için ölmemen gerek..
Ya da şöyle söyleyeyim,
'aşk' için ölünebilir tamam ama, 'aşk' için
de ölmemek lazım bre..
Öyle değil mi?.
Elbette o gün gelecek ve o kutlu
günde sen artık ölmek için içgüdü
falan da tanımayacaksın..
Bak onu da biliyorum..
Ve ihtiyar, nihayet muradına erer..
Kendi canı pahasına 'elde ettiği'
güzeller güzeli sevgilisine -elini dahi değdirmeden- sahip
olur..
Ve onu 'tertemiz bir kız' olarak,
istikbâle yolcu eder..
Yukarıda 'zıpır' olarak bahsettiğim
gencin de hakkını vereyim diyorum..
Sanırım canlandıran oyuncunun
yeteneksiz olmasından kaynaklanan o salak duruşunu görmezden
geliyor; tekneye polislerle gelmemesine, kızın tercihine saygı
duyarak, sadece -yaşlı adamı simgeleyen- horozu tokatlayarak tepki
göstermesine, "Aferin" diyorum..
Ve son olarak ona -biraz kıskanarak da
olsa- "Kızımıza iyi davran ulan!." uyarısı da
yapıyorum..
Bu filmin ve seyrettiğim kadarıyla Kim Ki-duk sinemasının formülü, inceden 'metaforik' olsa da 'gerçekçi' başlayıp devam eden filmi finalde 'gerçeküstücü' bir 'darbe' ile sona erdirmektir..
Bu filmin ve seyrettiğim kadarıyla Kim Ki-duk sinemasının formülü, inceden 'metaforik' olsa da 'gerçekçi' başlayıp devam eden filmi finalde 'gerçeküstücü' bir 'darbe' ile sona erdirmektir..
O değil de, yay, filmde hem silah, hem
de bir müzik aleti olarak 'karşıtlığın abidesi' gibi
duruyor, ayrıca fala da bakıyor ki valla bravo!.
O da değil de, yaşlı adama karşı
çıkarak, giderek 'güçlenen' ve adeta 'kadın' olan
kızın, yıllarca hep kendini yıkamış bu 'koruyucu'sunu bu kez
bir çocuğu yıkarcasına yıkaması..
Bu ne güzel metafor ve Kim ki-Duk
ne güzel bir yönetmendir yahu..
Sonuç olarak 'aşık adam',
'yayın fırlattığı bir ok misali' hedeflediği amacına varmak
üzere yola çıkmıştır..
Ne pahasına olursa olsun gitmiş,
gitmiş ve hedefini bulmuştur..
Vurmuştur..
Öldürmese de ölmüştür..
Ki zaten ne fark eder!.
Hwal / Yay
Senarist ve Yönetmen: Kim Ki-duk
Oyuncular: Yeo-reum Han, Si-jeok Seo,
Gook-hwan Jeon
Yapım: 2005, Güney Kore /
Japonya, 90’