'Aktör Doğanlar' familyasından
olup, egosu dağlara eş, tutkusu sınır tanımaz bir oyuncu olarak,
İngiliz Tiyatro Tarihi'nin en yetenekli, en sansasyonel
aktörlerinden biri kabul edilen Edmund Kean..
18. Yüzyıl'ın sonlarında,
evlilik dışı bir ilişkiden dünyaya gelen, henüz
küçükken ve çok kötü şartlarda
yaşarken sahneye çıkarak, çekirdekten yetişme bir
tiyatrocu olarak büyüyen Edmund, 19. Yüzyılın hemen
başlarında, üstün yeteneğini kabul ettirmeyi ve de elit sanat çevrelerinin gözüne girmeyi başaracaktır..
Halkın o pek sevdiği- çok
yamalı, çok renkli kıyafetli -bizim İbiş'e benzer-
'soytarı' tiplemesiyle, 'derme çatma' taşra tiyatrolarında
on yıl boyunca -prestiji ve kazancı yerlerde sürünerek-
şaklabanlıklar yapmaktan 'imanı gevremiş' bir oyuncuyken bile
'hayal'inin peşini hiç bırakmayan Kean, deli gibi arzuladığı
zirveye ve şöhrete sonunda kavuşur..
Londra'nın en büyük
tiyatrolarında, 'Shakespeare’in eşsiz yorumcusu' unvanını
kazanana kadar süren ve ta baştan itibaren 'daha çok
alkol ve daha çok kadın' anlayışıyla da devam eden bu 'baş
döndürücü' yolculuğun kaderini az çok
tahmin edilebilirsiniz sanırım..
Bundan sonrası, yükseldiği bu
mertebeyi korumanın hırsıyla daha da hırçınlaşan ve
egosu devasa boyuta ulaşan aktörün, çevresine ve de
kendisine vereceği onulmaz hasarlarla hızlanan, dramatik bir
düşüştür..
Yoksulluğun en dibinde, evli ve iki
çocuklu bir adam olarak debelenirken ailesini de bu sefalete
ortak eden Kean, bu süreçte tiyatro ve de sanat
çevrelerini hep nefretle anar, onları kendisine haksızlık
yapmakla suçlar; ki biz seyirciler de -doğrusu- ona hak
veririz..
Ancak, aynı Kean'in, o kara günleri
geride bırakıp da İngiliz Tiyatro'sunun bir numarası olduğunda,
çevresindeki herkese, eskiden kendisine yapılan muamelenin
aynısını, hatta daha da beterini yapması, birazcık varlık
göstererek sivrilen bir genç sanatçının anında tepesine
binmesi, ne kadar da manidardır..
İstanbul Şehir Tiyatroları oyuncusu
ve Açık Radyo programcısı Eraslan Sağlam’ın hayata
geçirdiği Atölye Tatavla bünyesinde kurulan Tiyatro
Tatavla'nın ilk oyunu Aktör Kean'in prömiyeri,
Mecidiyeköy'deki Tiyatro Karnaval'ın sahnesinde icra edilir de
bendeniz orada olmaz mıyım?.
Naçizane varlığımla ilk kez
şereflendirdiğim ve asıl adının, Gönül Ülkü-Gazanfer
Özcan Sahnesi olduğunu öğrendiğim bu tiyatro salonu,
küçüklüğü yüzünden -ister
istemez- oluşturduğu samimi ortamıyla dikkatimi çekti..
Tüm sempatik samimiyetine karşın,
tabanının eğimsiz oluşu itibarıyla hiç de iyi bir seyir
imkânı sunmayan salonda, orta sıralarda bir yerdeki
koltuğumdan sahneye baktığımda dikkatimi çeken şey
-oyuncudan daha çok- önümde sıralanmış muhtelif
ebattaki kafalardı desem abartmış olmam..
Üstelik bir de, bu yükseltisiz
sahnedeki oyuncunun, sık sık yerlerde debelendiğini düşünürsek..
Neyse ki sahnede, adeta Edmund Kean
denli devleşen bir Eraslan Sağlam vardı da, bu bir nevi seyir
eziyetinden geriye daha çok, şahane biçimde kotarılmış
bir oyunculuk ziyafetinin benzersiz tadı kaldı..
Bir büyük aktörün yaşam öyküsüne yedirilmiş, Shakespeare’in muhtelif oyunlarından alınan pasajlarla ilerleyen oyunda zaman zaman sahneyi terk ederek aramıza karışan, hatta salondan çıkarak az sonra yeniden sahnede beliren oyuncunun, biz seyirciler üzerinde 'büyüleyici' bir etki yarattığını söylemek dahi mümkün..
Rolünü tamamen özümsemiş
bir sanatçı olarak Sağlam, Raymund FitzSimons’ın yazdığı,
Sevgi Sanlı’nın Türkçeleştirdiği, Tolga Yeter’in
yönettiği bu tek kişilik oyunu, adeta bedeninden dışarıya
doğru taşan müthiş bir enerjiyle, baştan beri yaratılan
gerilimi ve tempoyu hiç düşürmeden finale kadar taşımayı başarıyor..
Not: Aktör Kean, 24 Mart Pazartesi akşamı saat 20:00’de Beyoğlu Hayal Perdesi’nde!
Bilgi için:
http://atolyetatavla.com/
Tel: 0 212 233 52 30 – 0 538 371 87
92