Ancak yakalarına yapışan lanet
burada da peşlerini bırakmaya niyetli değildir.
Bu kez baba Josh'a musallat olan kötü
ruhları, yetenekleri sayesinde önceden hisseden küçük
Dalton, elinden geleni yapar; ancak Josh, günbegün bu
belaya karşı daha da savunmasız hale gelmektedir.
2004 yapımı Saw/Testere filmiyle
sinemaya esaslı bir giriş yapan James Wan, büyük ilgiyle
karşılanan Insidious filminin devamı niteliğindeki bu filmin de
yönetmenliğini yürütüyor.
Başrollerde ise bir kez daha Patrick Wilson, Rose Byrne ve Ty Simpkins'i izliyoruz.
Başrollerde ise bir kez daha Patrick Wilson, Rose Byrne ve Ty Simpkins'i izliyoruz.
Film, Lambert ailesinin, hayatlarını
mahvetme eğilimindeki kötü ruhlarla ölüm kalım
mücadelesini anlatmayı sürdürüyor.
“İlk filmde başladığımız
hikayeyi anlatmaya devam etme fırsatı bulduğumuz için
müthiş heyecanlıyız. Birinci filmde yarattığımız
karakterleri seviyorum; aynı oyuncu kadrosu ve yapım ekibiyle
yeniden birlikte çalışmak da harika. Eve döndüğünüzde
ailenizin sizi karşılaması gibi. Ama korkutucu bir yanı da var
çünkü ilk filmin başarısı hepimizi hazırlıksız
yakalamıştı” diyor, ilk kez bir devam filmi yöneten Wan.
Ve devam ediyor: “Biz metafizik
dünyanın büyük birer hayranıyız. Bir filmde astral
seyahati kullanmanın harika olacağını düşündük.
Bu, yani geceleri uyurken ruhunuzun fiziksel bedeninizi terk edip
havada süzülerek gezmesi fikri, çok hoş bir
konsept. Bir hayaletli ev filmi yapmak istedik ama aynı zamanda
biraz farklı bir şey yapmayı da arzu ettik. Bu yüzden,
ikisini harmanladık.”
Sayın Wan iyi güzel de, filmi izleyen Serteli
bakalım ne diyor ::
"Konusuna ilk bakışta film
'Perili ev' şablonuna oturuyor gibi görünse de, bazı
nüanslar yaratılarak oluşturulmuş -o şablona aykırı duran-
'interaktif' özellikli ruhani evreni ve en mühimi, dini olaya bulaştırmayarak, işin içine
papazı, mapazı -olmadı- İsa'yı, Musa'yı karıştırmaması da
gayet yerinde olmuş..
Yoksa film iyice klişe batağına
gömülürmüş ki kralı gelse onu oradan
çıkaramazmış..
İçerdiği sürüyle
saçmalığı görmezden gelebilme yeteneğiniz varsa,
zaman zaman gerilimini ustaca gerçekleştirirken komiklik
yapmayı da ihmal etmeyen bu filmle eğlenceli dakikalar yaşamanız
imkân dahilinde..
Öte yandan, finaline bakılacak
olursa devamı da gelecek gibi sanki."
'İyiye yakın vasat' olarak
değerlendirdiğim- Insidious (2010) adlı ilk film hakkındaki -pek
değerli- görüşlerimin küçük bir kısmı
böyleydi, sayın seyirciler..
Evet, şimdi yeniden ve aynı konuyla
ilgili olarak karşınıza geldiğime göre, o müthiş
öngörüm gerçekleşmiş, filmin de devamı
çekilmiştir..
Bu alıntıyı yapmamın en önemli
sebebi, benzeri şeyleri yeniden yazmaktan beni alıkoyan o meşhur
tembelliğimdi..
Ancak asıl niyetim, olumlu denebilecek
bu özelliklerin çoğunun, devam filminde pek de dikkate
alınmamasını vurgulamaktı elbet..
Yıl olmuş bilmem kaç, halâ
gürültüyle, cayırtıyla, kendi kendine açılıp
kapanan kapı pencerelerle, durup dururken harekete geçen
çocuk oyuncaklarıyla falan korkutma çabalaması da
olmuyor yani..
Bu filmle adeta boku çıkarılan
'Astral Seyahat' olayının bir albenisi de kalmayınca, 'İyiye
yakın vasat'tan 'Kötüye yakın vasat'a doğru gerileyen
serinin muhtemel üçüncü filmine umutla bakmak
da iyice zorlaşıyor..
İlkine göre- 'Korku ya da
korkutma' ögesi açısından kesinlikle bir geriye gidiş
içeren Insidious: Chapter 2, hem 'asıl görev'ini
yapamayarak korkutamıyor, hem de özündeki mevcut o mizahı unutarak, 'eğlenceli' olma özelliğini de yitirmiş
görünüyor..
5,5 /10