Yaşının icabına karşı gelip
hayattan elini eteğini çekmeyi kabul etmeyen Gloria,
bekârların arasına karışmaya karar verir.
Gece kulüplerinde aşk ve macera
peşinde umut, hayal kırıklığı ve boşluk hissiyle karşı
karşıya kalır.
Ta ki eski bir bahriyeli olan Rodolfo
ile tanışana kadar.
Acaba bu ilişki aşk yolundaki son
durağı mı olacaktır?
Kendini tam anlamıyla 'özgür'
hisseden/zanneden bir kadın ile şartlar elverdiğince 'özgür'
olmaya çabalayan/korkan bir adamın -kesinlikle aşk
bağlamında- ısrarlı ama umarsız ilişkileri üstüne..
Tabii ki ayakta durabildiğince, sağlıklı yaşayabildiğince ve elbette becerebildiğince hayattan zevk almaya çalışmak..
Özellikle gençliğini
geride bırakmış 'adem ile havvalar' söz konusu olduğunda- bu
gayet normal ve insanca eylemi o hale getirmeyi, toplum olarak pek
güzel becerdiğimizden, bu duruma -rahatlıkla- bir 'sorunsal'
diyebiliriz..
İşte bu sorunsal lâkin insani
duruma, bizimkinden çok daha açık bir zihniyet ve çok
daha özgür bir beyinle bakabilen bireylerden oluşan bir
toplumda yaşayan Gloria'yı gözleyerek, kimi önyargılarımızdan
ve de at gözlüklerimizden kendimizi -birazcık olsun-
sıyırabilmek dahi çok önemli..
Ki bu filmin bizim açımızdan değerini de bu 'gerçek' belirliyor -hiç kuşkusuz..
Ki bu filmin bizim açımızdan değerini de bu 'gerçek' belirliyor -hiç kuşkusuz..
Öte yandan, her ne kadar aksinin olmasını diler gibi görünse de filmin bu arzusu asla gerçekleşmeyecek; dıştan bakıldığında imrenilesi bir haltmış gibi görünen, ama içine düştüğünde bireysel varlığını tamamen yok ederken, sana kan bağıyla değil, sırf sen olduğun için bağlanan diğer kişiyi de seninle birlikte mutsuzluğa sürükleyen, adına 'aile' denen kurumun saçmalığı, bir kez daha kabak gibi ortaya konulacaktır..
Sevgili Gloria'nın, paintball tüfeği
marifetiyle 'pısırık' Rodolfo'dan hıncını alması, hepimizi bi güzel rahatlatıp keyiflendirecektir elbette..
Fakat az sonra, yine de düşünürsek çaresiz; anlayacağız ki masum değiliz hiçbirimiz..
İlk bakışta tersi bir izlenim bırakıyorsa da aslında taraflara tarafsız bakmaya çalışan, oldukça 'gerçekçi' bir yapım bu..
Kendini, eski 'ailevi' hayatından
alabildiğine bağımsız ve özgür 'hisseden' Gloria'nın
-her ne kadar- karısından boşanmış ama kızlarından
boşanamamış, 'korkak sevgili' Rodolfo denli değilse de, geçmişi
ve de ailesiyle olan bağını oldukça güçlü
bir biçimde koruduğunu görmek, pek de sürpriz
olmasa gerek..
Adamın, bu gerçeği kadının
gözlerinde görüp de içinin yandığını
hissettiği o anı da içeren 'ailevi sekans'ın üzerine ben
burada boşu boşuna yazıp duruyorum ya, neyse..
(Yazının sonunda yazmak zorunda
olduğumu şimdiden ve bu parantezin içinden söyleyesim
geldi -özellikle- yaşını başını almış aziz okurum!. ki
mükemmel çekilmiş bu gerçekten 'ibretlik' filmi
izlemelisin.)
Yine de devam edeyim ben..
Aslında bu iki sevgili arasındaki tek
fark, Gloria'nın 'bağımsızlaşma' arzusu ve inadının, haza bir
'ev erkeği' olan Rodolfo'nun cılız ataklarından çok daha
güçlü olmasıdır..
Ayrıca bu durumun oluşmasında,
sadece kişiliklerin değil, her iki tarafın geçmiş ya da
mevcut şartlarının farklılığının da önemli rolü
olsa gerek..
Ve gayet açık ki, "Son
tahlilde hiç birimiz, sandığımız kadar özgür
değiliz" demeye getiriyor, sevgili senarist yönetmenimiz
Sebastián Lelio..
Esen kalınız..
Senarist - Yönetmen: Sebastián
Lelio
Oyuncular: Paulina Garcia, Sergio
Hernandez, Diego Fontecilla
Ülke: Şili, İspanya
Dağıtım: M3 Film
İthalat: Birfilm
8 /10
8 /10