Bükreş’in üst sınıf
ailelerinden birine mensup olan, 60 yaşındaki Cornelia Keneres, son
derece mutsuzdur.
Çünkü 34 yaşındaki
oğlu Barbu, bütün gücüyle ondan bağımsızlığını
ilan etmeye çalışmaktadır.
Barbu hem ayrı eve çıkmış,
hem kendine bir araba almış, hem de Cornelia´nın tasvip
etmeyeceği besbelli bir de kız arkadaş edinmiştir.
Barbu´nun, küçük
bir çocuğun ölümüyle sonuçlanan bir
kazaya karıştığı için tutuklandığını öğrendiğinde
Cornelia´nın annelik içgüdüsü kabarır;
oğlunu kurtarmak için elinden geleni yapar.
Yine aile!. yine aile..
Şu saçma sapan hayatı daha da
çekilmez kılan, 'ekstra mutsuzluk kaynağı' Kutsal Aile
Kurumu'nun Romanya şubesine hoş geldiniz..
Anneyi canlandıran Luminita
Gheorghiu'nun adeta tek başına sırtlayıp götürdüğü,
her açıdan sapasağlam bu filmin özellikle 'bize'
hatırlattığı en ilginç husus, Orhan Pamuk'un Nobel ödülünü
almasıyla birlikte, tam bir 'uluslararası romancı' hüviyeti
kazanmış olduğuydu..
'Düşman' ve 'Çarşaf'ın,
Romence'de de aynı anlamda kullanıldığını işitmek de ayrıca
enteresandı..
diyor ve dönüyoruz filmin
bizimle paylaştığı, daha doğrusu beynimize vidaladığı, yaşama
dair soru çengellerine..
Kocasını zaten ezelden beridir
parmağında oynatan; eşşek kıvamına gelmiş biricik oğlunu da
yaşamının tek motivasyon kaynağı, kendini oyalayabilecek
mükemmel bir 'hobi' olarak görmeyi tercih etmiş bir
kadının ibretlik mücadelesidir bu..
Kendi hayatımızda da örneklerine
bolca rastlayabileceğimiz annelerden biri olan Cornelia Hanım'a
sorarsanız, alacağınız cevap: "Ben sadece oğlum Barbu'nun
iyiliği için uğraşıyorum.. Onun için saçımı
süpürge yapar, tacımı yerlere çalabilirim.. Buna
karşılık onun yaptığı tek şey, bana hakaret etmek, ondan uzak
durmamı, hayatına karışmamamı -küfürle karışık-
emretmek."
Kimse de buna diyemiyor ki:"Bre
kadın.. Çocukluğundan bu yaşına kadar yaptıkların ve
yapmadıklarınla oğlunu bu hale sen getirdin, bu frankeştayn'ı
sen yarattın!. Onun yapması gereken her işi sen hallettin, dış
dünya ile çocuğunun arasında kapkalın bir duvar ördün,
onu korumadın aslında güçsüz kıldın, onu
sevmedin aslında sahiplendin, onu yetiştirmedin aslında yok
ettin!"
Ana, baba ve çocuk arasındaki
sorunlu ilişkinin yanı sıra, herhangi bir nedenle devlet
kurumlarının ya da adaletin karşısına çıkan varsıl ile
yoksulun göreceği farklı ve haksız muamelenin 'içler
acısı' tezahürünün, belgesel bir yapım
gerçekliğinde sunulduğu, mükemmel bir dramadır da bu..
Aynı zamanda bu..
En elverişsiz durumdaki 'haksız'
zenginin -çok ve boş konuşarak- üste çıkabilme
maharetini vurgulayan; 'haklı' fakirin, ortaya koymaya çalıştığı
isyan ve kederini, kaderinin sessiz kabullenişiyle sönümlendirmek
zorunda kalışına da özellikle 'zoom' yapan, 'estetik' bir
manifesto..
Gerçekleri işine geldiği gibi
değiştirerek anlatan, duruma göre takındığı maskelerle poz
vermeyi dürüstlük nişanesi gibi yutturmaya çalışan
insan, kırk yılda bir de olsa doğruları haykırmak zorunda
kalabilir..
Tıpkı filmin finaline doğru
gerçekleşen yüzleşmede, anne Cornelia'nın yaptığı
gibi..
Yalnız önemli bir farkla;
gerçekteki değil de, onlarca yıldır hayalinde kurduğu
'doğrular'ı, adeta orgazm olurcasına, boşalırcasına döker
ortaya kadın..
Karşısında sus pus kalakalmış
'yoksul ve acılı' anneye -hem de nispet yaparcasına- o sünepe
oğlunun olmayan erdemlerini sıralar bir bir..
Sonra da ağlar -oğluyla birlikte-
yarı-timsah gözyaşlarıyla..
Görenler de o zavallı insanların
acısına ağladığını sanır..
Oysa o, hayal ettiği gibi
yetiştiremediği biricik oğlunun -aslında pozdan ibaret- isyanı
karşısında çaresiz kalışına ve onunla arasındaki
iletişimsizliğe ağlamaktadır..
Oysa artık çok geçtir..
Herkes için çok geç..
Herkes için çok geç..
Pozitia copilului / Çocuk Pozu /
Child's Pose
Yönetmen: Calin Peter Netzer
Senaryo: Razvan Radulescu, Calin Peter
Netzer
Oyuncular: Luminita Gheorghiu, Bogdan
Dumitrache, Ilinca Goia, Natasa Raab
Yapım: Romanya, 2013
4 / 5