16.2.14

RoboCop :: İnsan Ol Onurlu Yaşa!.


Yıl 2028’dir ve robot teknolojisinde dünya lideri olan OmniCorp, şirkete milyarlar akıtmak için altın bir fırsat görür.

Alex Murphy (Joel Kinnaman) –kendisi sevgi dolu bir koca ve baba olmanın yanı sıra, Detroit’teki suç ve yozlaşma dalgasının önüne geçmek için elinden geleni yapan iyi bir polistir– ciddi biçimde yaralanınca, OmniCorp kısmen insan kısmen robot bir polis memuru yaratma şansını yakalar.

OmniCorp her şehirde bir RoboCop hayal etmektedir ve –Alex için bunun bedeli ne olursa olsun– programın başarılı olması için engel tanımayacaktır.
Fakat OmniCorp’un asla hesaba katmadığı bir şey vardır: O makinenin içinde hâlâ savaşan bir insan vardır.

Metro-Goldwyn-Mayer Pictures ve Columbia Pictures RoboCop'ı sunar.

Bir Strike Entertainment yapımı olan filmin başrollerinde Joel Kinnaman, Gary Oldman, Michael Keaton, Abbie Cornish, Jackie Earle Haley, Michael K. Williams, Jennifer Ehle, Jay Baruchel, Marianne Jean-Baptiste ve Samuel L. Jackson yer alıyor.


José Padilha’nın yönettiği RoboCop'ı Joshua Zetumer ve Edward Neumeier-Michael Miner ikilisi yazdı.

Filmin yapımcılığını Marc Abraham ve Eric Newman, yönetici yapımcılığını ise Bill Carraro ve Roger Birnbaum üstlendi.

RoboCop'ın görüntü yönetimi Lula Carvalho’nun, yapım tasarımı Martin Whist’in, kurgusu Daniel Rezende ve Peter McNulty’nin, kostüm tasarımı ise April Ferry’nin imzasını taşıyor.

Görsel efekt amirliğini James E. Price’ın gerçekleştirdiği filmin müziği Pedro Bromfman’a ait...


1980’lerin kült klasiğinin yeniden yapımı olan RoboCop'ta insan ile makine birleşir.

Filmde, polis memuru Alex Murphy, robotik savunmada dünya lideri şirket OmniCorp’un yıldız ürünü olur.

OmniCorp suçun kasıp kavurduğu Detroit’te mükemmel polis konusunda bir boşluk olduğunu görür: Polislerin hayatını tehlikeye atmadan, şehri temizleyebilecek bir robot.

Sorun şudur ki, tetiği bir robotun çekmesi fikri insanları tedirgin etmektedir.

Şirket amacına ulaşmak için taviz verir: Murphy ölümcül şekilde yaralandıktan sonra, gözlerini hastanede açtığında, büyük ölçüde robota dönüştüğünü görür.
Artık insanlığından geriye pek az şey kalmıştır; ama dört dörtlük bir polistir.


Murphy, OmniCorp için, muazzam bir fırsat teşkil etmektedir.

Yönetmen Padilha bunu şöyle açıklıyor: “O, satmak istedikleri bir ürün. Bir prototip. Tıpkı bir meşrubat şirketinin yeni bir şişe geliştirmesi gibi, o da geliştirildi: Polis teşkilatına satmak üzere, bir robot için ideal tasarımı bulmaya çalışıyorlar. Şirket için bu, milyar dolarlar kazandırma potansiyeline sahip bir ürün; o yüzden, amaçlarına ulaşmak için birkaç etik kuralın etrafından dolaşmaya istekliler. Ama bir şeyi unutuyorlar; ürünün içinde bir adam var. O, sadece bir zırh değil, bir insan. Kontrol edebilecekleri düşüncesiyle, bu icadı hayata geçirdiler; ama yanlış kişiyi seçtiler. Seçtikleri insan fazla iyi; güçlerini adalet için kullanmaya kararlı bir adam.”



Ahanda yazının bundan sonrası, bu filmin bana hissettirip de hatırlattıklarından ibarettir..
Buyurunuz:

Yakın bir gelecekte ABD'nin İran'ı işgal edeceğinin, hatta her gün Tahran sokaklarında dolaşan robotik askerlerin şehir halkının tamamını yoklamadan geçireceğinin müjdesini veren film, Amerika'da izin verilmeyen bu faşistçe uygulamanın başka ülkelere rahatlıkla ihraç edilebilirliğini göstermesi açısından bile değerli bence..

Bu tür bir yapımdan beklenmeyecek yoğunlukta bir insani duygusallık ve duyarlılık ile fazlasıyla politik içerik, gayet iyi kotarılmış aksiyonla birlikte RoboCop'u zevkle izlenir kılıyor..


Öyle bir gerçeklik olmadığı, yani tamamen bir sistemin emrinde olduğu halde, tüm kontrolün kendi elinde olduğunu zannederek eyleme geçen RoboCop'u, seçimden seçime birilerine oy vererek kendi kendini yönettiğini sanan saftirik vatandaşımıza benzettim; valla bilmiyorum neden..

Nasıl bir dürtüyle hareket ettiğini bilmediğimiz bir gücün 'suçlu' olarak işaretlediği birini yok etmeyi 'adalet' olarak nitelemenin saçmalığını görebildiğimiz zaman, biz de bazı gerçeklere uyanmış olacağız galiba..
Bu nedenle dostlar, adaletten önce 'suç'un en doğru, en kesin ve en dürüst bir şekilde tarifidir önemli olan..

O değil de, yukarıya aldığım filmin tanıtım yazısındaki, "Artık insanlığından geriye pek az şey kalmıştır; ama dört dörtlük bir polistir." cümlesi, bizim Gezi Direnişi'nde yaşanan polis terörünü ne kadar mükemmel bir biçimde tarif ediyor, öyle değil mi?.

Sevgiyle kalın, insan kalın..

  3 5