Sıcak bir yaz gecesi Ece (Nehir Erdoğan) Amerika’dan yeni dönmüş olan Cenk'in (İlker Kaleli) kaldığı eve gider.
Bu sırada aralarındaki küllenmiş
aşk alevlenir gibi olur.
Yakın bir 'dost' aldatılmak üzeredir.
Bu arada ikili, evde yalnız
olmadıklarını fark ederler.
Bir hırsızlık girişimi olur.
Hırsızlığı, işlenen bir suç
takip eder.
Ece gider, Faruk (Tardu Flordun) gelir.
Üç insan hem birbirlerinden
sakladıklarıyla, hem de bir suçla baş etmeye çalışır.
Ancak bu düşündükleri o
kadar kolay olmayacaktır.
Büyük şehirlerde yaşanan
hayatların arasındaki karmaşık ilişkilerin, derin yaraların ve
hayatın kırgınlığının sorgulandığı filmde, bu üç
karakterin hayatlarını sonsuza kadar değiştirecek bir olaylar
silsilesi yaşanır.
Yukarıdaki şu kısacık 'sözde' tanıtım yazısını biraz olsun düzeltmek için akla karayı seçtim desem, lütfen bana inanın dostlar..
Yani bu düzeltilmiş halidir..
Belli ki senaryo sonradan
değiştirilmiş, ama bu uyduruk yazıya hiç dokunulmamış..
Övmek için klavye başına
geçtiğim bir filmin, böylesine üfürükten
bir meseleyle beni uğraştırmasına inanamıyorum..
Çalış çabala, mükemmel bir yapım gerçekleştir, gösterime gelen
basın mensuplarının eline, şahane baskılı, janjanlı bir basın
kiti tutuştur; ama, kısacık bir film öyküsünde
çuvalla..
Sırf inat olsun diye, filmin
hikâyesini kendi kafama göre yazmamak için
verdiğim bu mücadeleden ben utanıyorum..
Şimdi kabağı bu filmin başına
patlatmış gibi oldum belki ama, bu vaziyet sadece bununla sınırlı
değil elbet..
Yerli ya da yabancı hemen her filmin
yapım notlarında az ya da çok karşılaştığımız bir
problem bu..
Neyse, çok özür dilerim..
Aslında -bir okur olarak- sizi hiç
ilgilendirmeyen, ama bencileyin bu işlerle uğraşanların oldukça canını sıkan
bu ayrıntıyı geçiyor ve filmimize
dönüyorum..
Yönetmen Ozan Açıktan'ın
bundan önceki filmi Sen Kimsin (2012)'i -herkesin iyiliği için-
görmezden gelirsek, geriye BKM Mutfak'ın yazıp da oynadığı
Çok Filim Hareketler Bunlar (2010) kalıyor..
Peşpeşe eklenmiş birbirlerinden
bağımsız skeçlerden -daha doğrusu- kısa filmlerden oluşan
bu yapımın, 'çok komik' olmanın ötesinde iyi bir
yönetmenin gelişini müjdelediğini de hissetmiştim ben, ayıptır söylemesi..
Gelgelelim bu filmi 'sadece ben' evet
sadece ben komik bulup beğendiğimden, sesimi de kimselere
duyuramamıştım o günlerde..
Aslında hakkım var ama şimdi ortaya
çıkıp da, "N'abersiniz?. Gördünüz mü
yönetmenin hasını?" deyu konuşmanın da alemi yok
tabii..
Gerçekten de Ozan Açıktan,
eski-yeni nice yönetmenimizin deneyip de pek nadiren altından
kalkabildiği 'Film Noir' tarzının dört dörtlük bir
örneğini kotarıp önümüze koymuş..
Suç ve gerilimle
şekillendirilmiş bu dramın -sanırım- en önemli özelliği,
kestirilemez bir biçimde ilerleyen senaryosunun dinamik
yapısı..
Bi ara üste çıkıp, göğsünü gere gere ortalığın tozunu attıran herhangi bir karakterin, biraz sonra adeta süt dökmüş bir kediye dönüşerek pısması an meselesi..
Bi ara üste çıkıp, göğsünü gere gere ortalığın tozunu attıran herhangi bir karakterin, biraz sonra adeta süt dökmüş bir kediye dönüşerek pısması an meselesi..
Filmin diğer bi özelliği de
yukardakine paralel bir durum daha yaratarak, seyirciye herhangi bir
karakterle -sürekli olarak- özdeşleşme olanağı
tanımaması..
Az önce, 'iyi' özellikleri
dolayısıyla kendisiyle aynı tarafta hissettiğiniz bir şahsın
-zamanla- hiç de hoş olmayan bir yanını görerek,
kendisiyle ilgili düşünceleriniz değişebilecektir..
Bu durum elbette, tersine bir süreci
de mümkün kılar..
Yani -üstelik bir de zamana
yayarsak- hayatta hiç kimse 'salt iyi ya da salt kötü'
olamaz..
Aslında her iki kutbu bi arada yaşatan
insan, kâh kişiliğine, kâh koşullara uygun davranarak
herhangi bir tarafını daha yoğun dışarıya yansıtarak
karakterini belirginleştirir..
Ki karşımızdaki yaratığın 'insan'
olup olmadığını anlamanın en basit yoludur bu; değişen
koşullar altında, o yaratığımızın davranışlarını izlemek..
Mavi Dalga'yla hiçbir benzerliği
olmayan Silsile, aslında -sinemamız adına- N.B.Ceylan ve
Z.Demirkubuz'larla başlayan 'aynı' gelişmenin izini sürüyorlar
bu hafta: Türlerinin evrensel özelliklerini, epey bi
yoğunlukta yerel ögelerle donatarak, beyaz perdeye taşımak..
Demek istediğim, bu filmi dünyanın
herhangi bir ülkesinde aynen çekebilirsiniz; lâkin
son tahlilde, en yakışanı Türkiye olacaktır..
Alın işte genç
sinemacılarımıza yapıtlarında uygulamaları için
verilebilecek en güzel, en önemli formül..
Yoksa, bugünlerde örneklerine
sıkça rastladığımız gibi -Kore'lerden falan- taşınan
suyla, bu sanat değirmeni dönmüyor öyle birader..
(Bkz. Evim Sensin) (Bkz. Sadece Sen)
Başlıca rolleri paylaşan -aşağıda da adları zikredilen- arkadaşların her birinin oyunculukları çok iyi, bu tamam da; yan rollerde olup da kısacık
performanslarıyla harikalar yaratan bir grup oyuncu var ki özellikle
onları kutluyorum..
Yalnız, her fırsatta yinelediğim
gibi, "Bir filmde iyi oyunculuklar varsa eğer, hemen onların
arkasında mutlaka -bunu sağlayan- iyi bir yönetmen vardır ve
bu tartışılmaz bir gerçektir."
Bu arada, küçüklü büyüklü tüm karakterleri ete kemiğe büründüren senaryoyu da atlamamak gerekiyor tabii..
Bu arada, küçüklü büyüklü tüm karakterleri ete kemiğe büründüren senaryoyu da atlamamak gerekiyor tabii..
Karaköy ve çevresinde bir
gecede olup biten, bir aşk tutkusuyla zirveye çıkan,
para'nın baş rolü oynadığı bir suç tutkusuyla da o
zirveden yere çakılan bir ilişkiler yumağıdır bu öykü,
söküldükçe büyüyen, çözüldükçe
de düğümlenen bir yumak..
Özünde ikiyüzlülükten
başka bir şey taşımayan toplumsal akitler karşısında insan
doğasını temsil eden aşk'ın dizginlenemeyen gücünü
bize bir kez daha hatırlatan Silsile, bu hususta tamamen umutsuzdur
aslında..
Maalesef ki doğa -dolayısıyla da-
'insan', her cephede olduğu gibi aşk cephesinde de yenilmektedir
her geçen gün..
Böylesine 'doğal' güzellikleri
kirletmek için elinden gelen her şeyi yapmakta geri durmayan
'yasal' ve karanlık güçler, para ve menfaatin katranıyla
doldurdukları çukura düşenlerin -işlerine
yarayabilecek- bir kısmını kendilerine benzetecek, diğer -işe
yaramayan- kısmını da anında yok edecektir..
Ve bu düzen böyle gelmiş,
böyle gidecektir..
Yönetmen: Ozan Açıktan
Senaryo: Ozan Açıktan, Cem Akaş
Oyuncular: Nehir Erdoğan, İlker
Kaleli, Tardu Flordun, Esra Bilgin Bezen, Serkan Keskin
4 / 5
ben bu filmi sizin gibi beyenmedim bilmem yorumumu yayınlarmısınız hiç beyenmedim ara ve barda tarzında film yapmaya çalışmış yönetmen sanki bilmediği sularda yüzmüş çok güzel hareketler bunlar ve sen kimsinde komedide orta karar bir düzeyi yakalamıştı burda inandırıcı olmayan yapmacık ruhsuz bir bakış var bu benim düşüncem notum 5 üzerinden 1.5
YanıtlaSil