Yves Saint Laurent (Pierre Niney) henüz
21 yaşındadır ve vefat eden Christian Dior’un kurduğu ünlü
moda evinin başına beklenmedik bir şekilde getirilir.
Dior adına sergilediği ilk Haute
Couture koleksiyonunda bütün gözler bu genç
asistana çevrilmiştir.
Son derece başarılı ve çığır
açan defile sırasında Yves Saint Laurent, ileride hayatının
aşkı ve ömür boyu iş ortağı olacak Pierre Bergé
(Guillaume Gallienne) ile tanışır.
Üç yıl sonra en ünlü
moda ve lüks markalarından biri haline gelecek Yves Saint
Laurent şirketini birlikte kurarlar.
Yves Saint Laurent, tüm endişe ve
sıkıntılara rağmen, Pierre Berge’nin de desteğiyle, durağan
moda dünyasını altüst etmeyi başarır.
Bundan önceki -bir roman
uyarlaması olan- filmi Des vents contraires (2011) ile pek de iyi bi
izlenim almadığım yönetmen Jalil Lespert'in bu üçüncü
filmi de bir kitaptan uyarlama..
Yalnız bu kez, ömrünün
büyük bir kısmını hep göz önünde, hatta
spot ışıkları altında geçirmiş, çok ünlü
bir moda tasarımcısının -Laurence Benaïm imzalı-
biyografisini ele almış, doğrusu gayet ustaca bir çalışmayla
da sinemaya aktarmış..
Tam adı, Yves Henri Donat
Mathieu-Saint-Laurent olan ve 2008 yılında hakkın rahmetine
kavuşan Yves Saint Laurent, çevresine son derece saygılı,
ama onu dışarıya tam tersi gösterecek kadar da 'doğrucu'
biriymiş..
Hem de, çok genç yaşta
intisap ettiği mesleğinde 'devrim' yaratacak denli yaratıcı,
alabildiğine tutkulu bir sanatçı ve özellikle
bazılarını rahatsız edebilecek kadar da cüretkâr
biri..
Bu sıfatların, sadece mesleki yönünü
şekillendirmediğini, özel hayatını da kapsayıp
yönlendirdiğini görmek belki bize fazla şaşırtıcı
gelmez; ancak, onun samimiliğine kesin bir delil teşkil eder..
Hem de bulunduğu ortama gayet uygun
düşebilecek karaktere sahip, samimiyetsiz 'pozcu'ların bol
bulunduğu bir sektörün içindeki Yves'in bu
hakikiliği, kesinlikle bir erdemdir..
Şimdiki 'bildiğimiz anlamda' moda
sektörünün kurucularından biri olan bu ağbimizin,
değişen dünya şartlarına, sosyal akımlara -hem mesleki hem
de şahsi açıdan- uyumu mükemmeldir..
Tutuculuktan uzak, yeniliklere açık
biçimde davranarak, bireysel gelişimini ve değişimini
sürdürürken, mesleğinde de bunun tam bir
uygulayıcısıdır o..
Öte yandan, sanatçı ya da
yaratıcı insanlara has kişilik sorunları, kaprisler ve duygu
patlamaları, onu da etkiler tabii..
Özellikle -ölümsüz-
aşkı ve iş ortağı olan Pierre ile ilişkisinde yaşanan inişler
çıkışlar, karşılıklı kıskançlıklar ve bunlara
eşlik eden sigaraya, alkole ve de uyuşturucuya olan bağımlılıklar,
öteden beri 'arızalı' olan psikolojik durumuyla tepkimeye
girerek, onun daha da yıpranmasını kaçınılmaz kılar..
Sonunda durumu öyle bi hâle
gelir ki -her türlü olanağına karşın- yaşamdan aldığı
zevk iyice azalır..
Onu artık mutlu kılan ama kısacık
süren sadece iki dönem kalmıştır yaşantısında; yaz ya da
kış koleksiyonlarını dünyaya sunduğu defile günleri..
Son olarak diyeceğim şu ki moda
işlerinden falan hiç anlamayan bir 'hetero' olarak bana,
'eşcinsel' bir Haute Couture'cünün hayatını, gayet
etkilenerek, ilgiyle ve zevkle izleten bu güzel filmi her renk
ve cinsten arkadaşıma öneririm..
Yalnız tabii şunu unutmuyoruz: Moda,
insanın kendine yakışanı giymesidir..
Tıpkı kendine yakışan filmi
izlemesi gibi..
Yönetmen: Jalil Lespert
Senaryo: Laurence Benaïm (book),
Jacques Fieschi
Oyuncular: Pierre Niney, Guillaume
Gallienne, Charlotte Le Bon, Laura Smet
Yapım: Fransa, 2014, 106'
3.5 / 5