21.12.15

Tatavla Tiyatro :: Cadı Kazanı



Tatavla Tiyatro’nun geçtiğimiz sezon kapalı gişe oynayan başarılı prodüksiyonlarından Cadı Kazanı, ikinci sezonunda da tiyatroseverlerin beğenisini topluyor.

İstanbullu tiyatroseverlerin en son 45 sene önce Cüneyt Gökçer rejiisiyle izlediği Cadı Kazanı, geçtiğimiz sezon Tatavla Tiyatro ile bir kez daha canlandı.

Eraslan Sağlam’ın rejisiyle seyirci karşısına çıkan Cadı Kazanı, sahnelendiği günden bu yana büyük ilgi gördü ve kaplı gişe oynadı.

Tatavla Tiyatro, kendi sahnesi Tatavla Sahne’de bu sezon da Arthur Miller’ın unutulmaz oyununu tiyatroseverlerle buluşturuyor.

Arthur Miller’ın, 1950’lerde kendisini de etkilemiş olan McCarthy’e karşı bir gönderme olarak yazdığı Cadı Kazanı, adalet sistemini eleştirirken insan ruhunun karanlık yüzünü, ihtiraslarını ve iftiranın korkunç boyutunu ele alıyor.

Geçtiğimiz yüzyılın en önemli Amerikalı dram yazarlarından biri olarak kabul edilen Arthur Miller’in ünlü oyunu, McCarthy Amerikası’ndaki komünist avını, 1692’de cadılıkla suçlanan bir grup insanın mahkeme kararıyla idam edildiği, zulmün ve şiddetin doruğa çıktığı bir dönem üzerinden anlatıyor.

Miller, insanlık tarihinin gördüğü bu en korkunç ve unutulmaz olayı sahneye taşıyarak 1950’lerin ABD’sinde, çok sayıda sanatçı ve entelektüelin yaşamlarını karartan McCarthy’e dönemine kalıcı ve çarpıcı bir eleştiri yöneltiyor.


15 kişilik kadrosuyla gerçek bir tiyatro şöleni sunan oyunda, Aysan Sümercan ve Eraslan Sağlam gibi deneyimli isimlere Erhan Tuna, Ömer Akgüllü, Kaan Songün, Tuba Zehra Sağlam, Yasemin Yeşilgöz, Murat Yılmaz, Şebnem Usanmaz, Erhan Özkoç, Gülnara Golovina, Hande Elaman, Başak Kalkan ve Eka Gelashvili eşlik ediyor.

"Dünya gibi, insanlık da karanlıkla aydınlık arasında gidip gelirken kâh gecenin karasına bulanıyor, kâh müjdeli bir sehere tutunup gün ışığına kavuşuyor. Tiyatro Tatavla’da Eraslan Sağlam’ın rejisi ve başarılı bir oyuncu kadrosuyla, Arthur Miller’ın ünlü “Cadı Kazanı”nı izlerken bunu düşündüm..
..Cadı avcıları tarihin çöplüğünde buluşacak; her dönemin “cadılar”ı yanarak insanlığın yolunu aydınlatırken... Biz ise, her gecenin iki gündüz arasında olduğunu bilmenin ferahlığıyla her cadı avında, avcıların karşısında, cadıların safında olacağız."

CAN DÜNDAR / 26 Aralık 2014
Cumhuriyet Gazetesi





Oyunun mmknmrtb notu ::

Oyun başlamadan hemen önce sahneye çıkan, yönetmen ve aktör Eraslan Sağlam'ın -kaderin ya da akepenin bir cilvesi olarak- 1950'ler Amerika'sında yaşanan zifiri karanlığın baş sorumlusu olan zihniyetin günümüz Türkiye'sindeki mümessilleri tarafından 'yerli malı' bir cadı kazanına atılan Can Dündar'ın, yukarıya iki paragrafı alınmış makalesinin tamamını okuması, salonu tamamen dolduran -ve de alkışlarla destekleyen- seyirciyi, az sonra göreceklerine hazırlama açısından olağanüstü bir fırsat yaratmış..

17. yüzyılda Salem kasabasında, kiliselerinin ihyası, kadim palavralar, 'ilahi' yalanlar üzerine kurum kurum kurulmuş ruhban sınıfının iktidarının bekası yolunda, var olmayan cadıların avcılığını yapanlar, zavallı ve masum insanları ipe çekenler size çok mu yabancı geliyor?.

Öyleyse bugün, kendi yanlışlarına, beceriksizliklerine ayna tutan gazetecileri casuslukla, vatan hainliğiyle suçlayarak zindanlara atanların; evine bir gece fütursuzca daldıkları, tamamen suçsuz bir genç kızı, ailesinin gözü önünde öldüren, öldürebilen o polislerin yüzüne bakın..
Bu piyonların hizmetleriyle, iktidarlarını tahkim ettiğini düşünen muktedirleri düşünün..



Kendisi de, Mccarthy döneminin ön yargılı yargıçlarının iğrenç mahkemelerinde sorgulanmış, her devrin korkak ve kalleş işbirlikçilerine örnek teşkil eden Elia Kazan efendinin ispiyonlarından nasiplenmiş Arthur Miller, benzeri bir işe soyunmak isteyebilecek günümüz yazarlarına, sanatından asla ödün vermeden, politik, protest bir oyun nasıl olmalının dersini mükemmel bir biçimde veriyor..

Ve.. Tatavla Tiyatro, olaya tamamen konsantre olmuş tüm oyuncularıyla birlikte, çağlar boyunca hiç zayıflamadan süre gelen ve hatta bugün bizlere kadar ulaşan bu zulmü, bir de tiyatro sahnesinden hatırlatıyor..

Bu durumda bize düşen, safımızı belirleyip duruşumuzu korumaktır; masumiyetlerinden emin olduğumuz cadıların yanında, onların peşine düşmüş eli kanlı, vicdanı kara cadı avcılarının da karşısında..